Rubai Batı’ya taşınınca ne oldu? Hayyam etkisi mizahı da sardı

Rubai Batı’ya taşınınca ne oldu? Hayyam etkisi mizahı da sardı
Rubai Batı’ya taşınınca ne oldu? Hayyam etkisi mizahı da sardı

İngiliz şair E. FitzGerald, Hayyam’dan çevirdiği rubaileri 1859’da yayımlandığında Hayyam ve rubai biçimi bir anda Batı dünyasında popülerleşmişti. Batı’nın egzotik edebiyatı ele alış şekli daha genel bir çalışmayı hak etse de bu yazıda Hayyam’ın rubaiyatından ilham alan birkaç esere değineceğim sadece.

Bazı yazarlar, rubaiden mülhem yazdıkları şiirleri, hususi bazı temalara değinerek derlemişlerdir. Örneğin Amerikalı eleştirmen H. W. Boynton, Golfçünün Rubaiyatı adında bir eser yazmıştır. Kabaca 80 rubaiden oluşan bu eserin her sayfasında bir de resim bulunmaktadır. Bu resimlerde sarıklı cübbeli adamlar türlü golf sopaları ve aletleriyle çizilmiştir. Şiirler ise Hayyam’ın üslubunu taklit eder. Kitabın sonunda Boynton, İngilizce bir ifade kullanmak yerine “Tamam” demiştir. Boynton’dan bir örnek verelim: “Derim ki: Gençliğim geçince artık, / Golf oynamam için gök verdi salık; / Özgürlük yerine aldığım şeyse / Beni tatmin eden bir bağımlılık.”

Bir de M. B. Little’ın kaleme aldığı Huzursuz Kocanın Rubaiyatı eseri vardır. Bu kitap, karısı sürekli Hayyam’ın rubailerini okuduğu için huzursuzlanan bir kocanın ağzından yazılmıştır. Kitap Amerika’da, 1908’de yayımlanmış. Bu diğerlerine nazaran daha küçük bir derleme, toplamda 29 rubaiden oluşmaktadır. Bir örnek: “Bazen, eline alıp nazenin kalemini, / Keyfiyeti muallak dörtlükler yontar durur, / Sonra yazdıklarını bana okumak ister, / Ama kulak asamam bu şiir zırvalara.”

Bekarların yaşamına dair birçok eser kaleme alan Amerikalı gazeteci H. Rowland, Bekarın Rubaiyatı adında resimlerle süslü bir eser ortaya koymuştur. Bekar kadın ve erkeklerin ağzından kaleme alınan bu eserde 70 rubai vardır. Bekar bir erkek ağzından yazılmış bir rubai örneği verelim: “Basit ruhlar ah eder şan şöhret para için, / Kimisi de arzular sabit evcil hayatı. / Benim isteğim biraz akşam yemeği, puro, / Tatlı bir kadın, bir de tabii aşkın oyunu.”

Tematik rubai derlemeleri arasında son bahsedeceğim kitap O. Herford’un İran Kedisinin Rubaiyatı adlı eseridir. İngiliz mizahçı Herford, resimlerle süslenmiş 35 rubaiden oluşan bu eserinde bir kedinin başından geçenleri ele almıştır. Yukarıda zikrettiğimiz eserlerin aksine Herford, şiirde Fars şiirinin imge ve unsurlarına da yer vermiştir. Aşağıdaki rubai de bunun güzel bir örneğidir: “Bir rivayete göre aslan ve kertenkele / Müskiratlı yaşarmış Cemşit'in divanında. / Aslan akrabamdır da tanımam kimdir nedir / Şu Cemşit adlı herif, umurumda da değil.”

Diğer mizahi rubai derlemelerinde Hayyam’ın kişiliğinin de doğrudan parodinin bir parçası olduğunu görüyoruz. Amerikalı ressam G. Burgess, yazdığı derlemesinin ismini Omar Cayenne’in Rubaiyatı koymuştur. Ömer, Tevrat’ta da geçen bir isim olduğu için Omar, Batı’da bilinen bir isimdir. Pound da oğluna Omar ismini koymuştur. Burgess, Batı’da Omar Khayyam imlasıyla bilinen Hayyam’ın ismini anglofon hale getirmiştir. Burgess, bu eserinde Amerika’nın edebiyat ortamını eleştiren dörtlükler kaleme almıştır. Toplamda 101 rubaiden oluşan bu eserden küçük bir parça: “Şairler oturunca sabah kahvaltısına, / Akıl kaselerini metaforla doldurur, / Güzel güzel okuyun yazdığınız şeyleri, / Bir gün gelir biri de yakar yazdığınızı.”

Amerikalı gazeteci W. Irwin, Hayyam’ın personasına daha farklı bir açıdan yaklaşmıştır. Ömer Hayyam Jr. Rubaiyatı adlı eserinin önsözünde Irwin, mizahi bir edayla, FitzGerald’ın çevirisinden sonra yayınevlerinin daha çok çeviri eser aramak yerine çevirecek daha çok Ömer aradığını söylemiş ve en nihayetinde Güneydoğu Asya’daki Borneo Adası’nda yepyeni bir Ömer Hayyam’ın keşfedildiğini okurlarına ilan etmiştir. Yazar bu eseri Mango-Borneoca adında ölü bir dilden çevirdiğini iddia etmiş ve yazarın Hayyam’ın oğlu olduğunu söylemiştir. Hayyam öldükten sonra oğlu, bulunduğu şehirde yaşayamamış ve Borneo adasına kaçmış, burada da yeni rubailer kaleme almıştır. Yine 101 rubaiden oluşan bu eser, “Tamam” yerine komik olsun diye “Hamam” kelimesiyle son bulmuştur. Örnek bir rubai: “Ahmak müteşairler, şarapla şaşıranlar, / İşret meclisindeyken dokuz cin çağıranlar, / Onlarla siz uğraşın, onuncu bana kalsın: / Nikotin! Sen ancak ve ancak benimsin.”

Amerika’da alkolün yasaklanmasından sonra Amerikalı yazar J. L. Duff, bu yasa hususunda yakınmak için Ohow Dryyam’ın Rubaiyatı adında bir eser kaleme almıştır. Toplamda 17 rubaiden oluşan bu derlemenin başında yazar “Ömer’e özürlerimizle” ifadesini eklemiş ve bu eser vasıtasıyla Hayyam’a saygısızlık yapmak istemediğini belirtmiştir.

Buradaki Ohow Dryyam ismi, Ömer Hayyam’a benzetilmek istenmiş, ama esas itibariyle bir laf oyunudur. Telaffuz edildiğinde “O how dry I am,” anlamına tekabül etmektedir ki bu da J. L. Duff’ın alkolsüzlükten kuruduğuna işaret eder: “Özgürlüğümüzün hayaleti ölünce / Tavernadan bir ses yankılandı öylece: / ‘Kahve için beyler, elimizde kalan bu, / Vatanı kuruttular, yıkayınca önce.’”

Yukarıdaki muhtelif örneklerden de görüleceği üzere Batı’da rubai çok popüler bir şiir biçimi halini almış, ekseriyetle de mizahi yazılara konu olmuştur. Tabii haikuda olduğu gibi rubaiyi de ciddiyetle ele alan Batılı yazarlar olmuştur.

Japon-Alman soyundan gelen Amerikalı yazar Sadakiçi Hartmann’ın Rubaiyatım adlı eseri, ciddi anlamda bir rubai çalışması olarak karşımıza çıkar. Whitman, Mallarmé ve Pound gibi edebiyatçılarla arkadaşlık kuran Hartmann, bu şiir kitabında kendine mahsus bir rubai biçimi çıkarıp ona göre şiir yazmıştır. Vezin ve kafiyenin artık revaç görmediği bir dönemde kaleme alınan bu eserde de bu unsurların pek olmadığını görüyoruz. Ayrıca rubai biçimine iki dize eklemiştir. Ortaya çıkan ürünün ne kadar rubai olduğu tartışılır, ama netice itibariyle kendisi bu şiirlere “rubai” ismini reva görmüştür. Hartmann’ın şiirindeki ciddi yaklaşımı da şu örnekte görebiliriz: “Çoğuna göre yaşam yorucu bir görev, / Gündelik ekmek için bitmeyen çaba, / İstediğimiz gibi davranamayız, / Emeğimizin karşılığını da alamayız. / Dünyanın müsaade ettiği tek şey / Bunca yükü neşeyle çekebilmek.”

Bu yazıya konu olabilecek başka rubai derlemeleri de vardı. Örneğin C. Wells imzasını taşıyan Motorlu Araba Rubaiyatı ve Briç Rubaiyatı yine belirli bir tema çerçevesinde sunulan resimli eserlerden birkaçıydı. Diğer tarafta 1890’lı yılların çok satan Amerikalı yazarı J. W. Riley’nin Doc Sifers Rubaiyatı adlı bir eseri vardır.

Her halükarda, Hayyam’ın küresel çapta popüler bir şair olmasının altında yatan unsurlardan biri de Batı’da gelişen rubai furyasıdır. Bir toplumun eline önceden hiç görmediği, duymadığı bir şey düşünce o toplum beklenmedik tepkiler verebiliyor. Belli topraklarda asırlarca söylenegelen şiirler bambaşka bir toprağa aktarılınca yeni renkler, yeni kokularla başka bir hayat bulabiliyor.

Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.