Şairaneden magazine: Yazık oldu Murat Efendi'ye

Kemalist olmak ya da aristokrat bir aileden gelmek Belge için ciddi bir referans değeri taşıyor, İslam’dan uzak durmak ise ön şart.
Kemalist olmak ya da aristokrat bir aileden gelmek Belge için ciddi bir referans değeri taşıyor, İslam’dan uzak durmak ise ön şart.

Her şeyden sonra “Şairaneden Şiirsele” son derece kuramsız ve kuralsız bir kitap. İyi bir editörün elinden geçmediği de ortada. İdeolojik, fakat “Marksist Eleştiri”yle de bir ilgisi yok. Öylesine yazılmış gibi. Belki yeni bir kuramın öncüsü olabilir: “Dedikodu Kuramı.”

Murat Belge
Murat Belge

Zavallı Belge, faşizan bir tavırla edebiyat toprakları içerisinde benim gibiler dışında kimseye yaşama hakkı tanımam, diyor, silahını çekiyor, ama farkında değil. Acınacak halde. İyi ki yazmamış Sezai Karakoç’u, hem Necip Fazıl’ı yazdı da ne oldu. Ortada. Daha trajikomiği var: Sezai Karakoç’u bir yazı başlığından dolayı yargılarken hakkında şu bilgiyi aktardığı Ece Ayhan’a kitabında 41 sayfa ayırmış: “Aklımda doğru kaldıysa bu sıralarda, Ortodoksluklar çıktıktan sonra olmalı, gazetenin birinde Ece Ayhan adında bir kaymakamın bir genci silâh çekerek cinsel ilişkiye zorlama teşebbüsünden hapis cezasına çarptırıldığı haberini okuduk. Böylece Ece Ayhan bir süre görünmez oldu. Bu eğilimini biliyorduk ama böyle tabanca falan bir olay olmasına şaşmaktan kendimizi alamadık. Kaymakamlık, evet, yapmıştı. Birkaç yıl. Hapiste de birkaç yıl kaldı. Bundan sonra o meslekte devamının imkânı kalmamıştı tabii.” (525, 2018).

Ece Ayhan’a yuh, Belge’ye 41 kere maşallah. Aynı sayfada Ece Ayhan için “başından beri solcuydu,” diyor Belge. Yani solcu olsun da isterse çamurdan olsun, demeye getiriyor. Hem Ülkü Tamer garibimin ne günahı var, 6 buçuk sayfa bile etmemiş kitapta. Üstelik solcu. Stalin’in “sanat komiseri” Jdanov gibi davranıyor Belge, elinden gelse sosyalist olmayanı hiçbir şekilde almayacak kitabına; Oktay Rifat, Kemal Özer, Salah Birsel sosyalist kontenjanından girmişler. Ayrıca Kemalist olmak ya da aristokrat bir aileden gelmek Belge için ciddi bir referans değeri taşıyor, ha bu arada İslam’dan uzak durmak ise ön şart. Her şeyden sonra “Şairaneden Şiirsele” son derece kuramsız ve kuralsız bir kitap. İyi bir editörün elinden geçmediği de ortada. İdeolojik, fakat “Marksist Eleştiri”yle de bir ilgisi yok.

Öylesine yazılmış gibi. Belki yeni bir kuramın öncüsü olabilir: “Dedikodu Kuramı.” Türk Modern Şiirine, kolayına geldiği için midir, bilemiyorum, uzmanlık alanı olan İngiliz, paralelinde Amerikan şiirinden yola çıkarak bakıyor. Modern şiir, hele de bizim modern şiirimiz Fransız şiiri üzerinden ele alınmalıydı, dünyaya Fransa’dan yayılmış. Poe’nin Baudelaire üzerindeki etkilerini göz ardı etmiyorum, fakat bu etki, ana akarı değiştirebilecek şiddette değildir, dönüştürülmüştür. Aslında bu meseleye Belge de giriyor: “Birinci Yeni’nin yetişme yıllarında Fransa sanat-kültür konularında öncü yerini korumaktaydı. Ama bunun beş on yıl sonrasında ibre Anglo-Sakson dünyadan yana dönmeye yüz tutmuştu.” (357, 2018). Doğru söylüyor, fakat kitabını bu belirlemeler doğrultusunda oluşturmamış. Garip peotikasını Fransız şairlerini refere ederek kaleme almıştı; II. Yeni şairlerinin düşünme biçimleri Sürrealistlere oldukça yakındır, laiktir.

Sezai Karakoç bir süre sonra onlardan ayrılır. Pound ve T.S. Eliot üzerinden Anglo-Sakson şiiri bizde 1970 sonrası, o da bazı kesimlerde etkili olmaya başlamış. 2000 sonrası bir şeyler değişti; imge, imgesizlik tartışmalarıyla şiirimizin merkezine yerleşti. Belge, 60’lara dek şiiri ele aldığına göre meseleleri daha ziyade Fransız şiiri çerçevesinde değerlendirmeliydi. Kolaya kaçarak uzmanlık alanı olan İngiliz edebiyatından yararlanmış, entelektüel pozlar vermeye çalışmış sanki. 60’lar sınırı da zekice, hince. 60 sonrasını bilmiyorum, takip edemedim diyor, fakat Haydar Ergülen, Enis Akın, Ahmet Güntan’dan bahsedebiliyor. Ha bilse de yazmazdı, çünkü bilhassa 80 sonrası Türk şiirinde ana-akımı İslamcılar oluşturuyor. 60’larda İsmet Özel ve Cahit Zarifoğlu gibi iki cins şair var, onlarla nasıl baş edecek. Zor. Eskimek, gerici olarak anılmak pahasına geçmiş güzel günlerini yad ediyor, ne diye yeni zamanlara gelip İslamcı şairleri yazsın ki. Onun eleştirisi sosyalizmin bittiği yerde noktalanıyor, bizimkisi başlıyor. man ve şiir iki ayrı tür.

Roman eleştirisi alışkanlığıyla yaklaşmaya çalışmış şiire Belge, en büyük hatayı da burada yapmış. Sıkı dokusuyla bilinen şiir, kendisine gevşek yaklaşanları hallaç pamuğu gibi atar. Bir nevi şiiri yeniden üreten eleştiri metinleri şiire layık sıkılıkta olmak zorundadır. Fakat Belge; bir tür anı, biyografi kitabı yazar gibi metni malumatla şişirmiş. Halbuki ele aldığı şairlerin hemen hepsi edebiyat tarihine mal olmuş, biyografileri çoktan kayıtlara geçmiş durumda. 1960 öncesini değil de sonrasını yazsaydı, belki somut bilgilere ihtiyaç duyulabilirdi. Eleştirmenden beklenen, sentezler sonucunda ulaştığı orijinal tespitlerdir. Dağınık ve özensiz diyorum, durduk yere demiyorum. Mesela “İlhan Berk’in şiirlerine hiç giremedim, ‘yakın okuma’ yapamadım,” (13, 2018) diyor Belge; ama kitapta 441 ila 453 arasını müstakil olarak İlhan Berk’e ayırmış. Tuhaf. Cahit Sıtkı’nın “Otuz Beş Yaş” şiirindeki beşliklere ise “kıta” deyip duruyor. Yazar somut bir hata yapabilir, ama redaktörden kaçmamalı. Her neyse.

Ben kitabın parçacıklarını gösterdim, siz bundan bütününü anlayın.

Kitabı sakın ha almayın.

KAYNAKÇA:

Belge, Murat; Şairaneden Şiirsele-Türkiye’de Modern Şiir, İletişim

Yay., İstanbul 2018.

Cemal Süreya; Sevda Sözleri, YKY, İstanbul 2000.

Ergin, Prof. Dr. Muharrem; Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yay., İstanbul

1993.

Kısakürek, Necip Fazıl; Çile, Büyük Doğu Yay., İstanbul 2003.

Orhan Veli; Şairin İşi, YKY, İstanbul 2006.

Nâzım Hikmet; Cezaevinden Memet Fuat’a Mektuplar, Adam Yay.,

İstanbul 1993.

Nâzım Hikmet; Yazılar 1, YKY, İstanbul 2007.