Sanatın ruhu

Dindar karakterler kötü, beceriksiz ve saygın olmayan kimlikler olarak kullanılmış.
Dindar karakterler kötü, beceriksiz ve saygın olmayan kimlikler olarak kullanılmış.

Geldiğimiz nokta itibari ile İslamofobi’ nin körüklenmesinde sinemanın ne denli etkili olduğu oldukça aşikâr. İnsanların filmlerde gördüklerini doğru okuyabilme alışkanlığı kazanmalarına yardımcı olacak bütün unsurlar neredeyse filtre ediliyor ve bu bilincin gelişmesinin önüne geçiliyor.

Yedi kollu şamdanı her ortamda görmek, kipa takan kişilerin genellikle kahraman ve iyi insanlar olarak bir anlık bile olsa etkin sahnelerde kullanmak her zaman diliminde kabul görmüştür.
Yedi kollu şamdanı her ortamda görmek, kipa takan kişilerin genellikle kahraman ve iyi insanlar olarak bir anlık bile olsa etkin sahnelerde kullanmak her zaman diliminde kabul görmüştür.

Peygamberlerin işlendiği filmlerde bunun alt yapı taşlarını okumak son derece kolaydır. Yedi kollu şamdanı her ortamda görmek, kipa takan kişilerin genellikle kahraman ve iyi insanlar olarak bir anlık bile olsa etkin sahnelerde kullanmak her zaman diliminde kabul görmüştür. Tabi sinema sektörünü elinde tutan güçlerin bunda büyük payları bulunmaktadır. Geldiğimiz nokta itibari ile İslamofobi’nin körüklenmesinde sinemanın ne denli etkili olduğu çok aşikârdır. İnsanların filmlerde gördüklerini doğru okuyabilme alışkanlığı kazanmalarına yardımcı olacak bütün unsurlar neredeyse filtre edilmekte ve bu bilincin gelişmesinin önüne geçilmektedir. Günümüz küresel sinema sektöründe Müslümanlar terörist olmakla eş değer gösterilmektedir. Müslümanlar açısından Hz. Peygamber’in sinemada gösterimi her zaman netameli bir konu olarak görülmüştür.

Bu konuda yapılan çalışmalar daha filmler gösterime girmeden önce gerekli gereksiz tartışmalara konu olmuştur. Diğer dinlerin peygamberlerinin sinemadaki anlatımları açısından bu konuyu bu denli tehlikeli alan olarak toplumun görmediğini müşahede etmekteyiz. Oysaki fanatizmden uzak kalarak toplumların inançlarının temsilcisi olarak görülen peygamberlerin daha iyi tanınması ve hayatın içine sokulması ve gündelik yaşama etkilerinin artırılması açısından kaliteli bir dil ile sinematografik olarak anlatılması şarttır. Görsel sanatların günümüzde her şeyden daha etkili olduğu son derece aşikârdır ve bu alanın insanlığın ihyası için kullanımı giderek daha zaruri hale gelmektedir. Yeterli entelektüel alt yapıdan uzak ve okuma faaliyetini hayatına geçirememiş muhafazakâr varsılların günümüz sinemasında ve görsel sanatlarında etkili olmaya başlaması da ayrı bir sıkıntı konusudur.

Müteahhitlik ile sinemayı aynı düzlemde gören bir anlayış, arzu ettiğimiz yerelden evrensele uzanan bir dil ve üslup oluşturmaktan çok uzaktır. Bağnaz bir tutuculuk ile sanatı dinin dışında tanımlamak doğal olarak dinlerin peygamberlerinin sanatsal anlatımlar ile kitlelere ulaştırılmasının önüne setler çekmek dine aykırıdır. Bunun büyük bir vebal olduğunu söylemek hiç de zor olmamalı. İslam orjinli ve Kuran’dan yola çıkarak üreteceğimiz filmlerinde insan ve hayata dair ne varsa en etkili görsel hikâyeleri anlatmamız için gerçek bir sancı içinde olmamız sevindiricidir. Az da olsa bunun ipuçlarını gördüğümüz değerli yapımları ayakta alkışlamak sinema adına büyük bir müjde olarak görülmeli. İslami referanslar ve Kuran’dan yola çıkarak insani değerler üzerinden iyilik, ahlak ve erdem arayışında hayatı sorgulayan, fanatizmden uzak yerel değerlerden yola çıkarak kendi kültürünü yansıtan evrenselleşmiş bir dil oluşturulması duasıyla.