Şarkın(ın) bilge mimarı: Nizâmülmülk

Nizâmülmülk
Nizâmülmülk

Dandanakan Savaşı'ndan sonra babasıyla birlikte yeni kurulan Selçuklu Devleti'nin hizmetine girdi. Sultan Alparslan'ın yanında görevdeyken Vezir Ebû Ali Ahmed b. Şâdâ ile anlaşamadı ve Çağrı Bey'in yanında Merv'e gitti. Öyle ki daha sonra Çağrı Bey onu Alparslan'a takdim ederken, oğluna Nizamülmülk'ü bir ata gibi görmesini salık vermişti.

1

Bilge Kağan'ın Tonyukuk'u, Alâeddin Keykubat'ın Celâleddin Karatay'ı ve Kanuni Sultan Süleyman'ın Sokullu Mehmet Paşa'sıyla birlikte Türk-İslam tarihindeki "olağanüstü ikinci adamlar" silsilesinde çok kritik, çok özel bir yerdi Nizâmülmülk'ün yeri. Bir fetih devri değildi sadece devri, aynı zamanda bir inşa devriydi çünkü. Devletin var oluş anlamını koruyarak içinde bulunulan tüm krizleri aşmak ve devlet işleyişini sistemli bir hâle getirip kocaman bir coğrafyanın geleceğini kurmaktı istediği.

  • 2
  • Selçuklu'nun iki büyük sultanına, hem Alparslan'a hem de Melikşah'a vezirlik yaptı. İnşa devriydi demiştik devrine. Öyle ki, Nizamiye Medreselerinin kuruluşuyla ilgilenmesi nedeniyle Malazgirt Savaşı'nda Sultan'ın yanında bulunamadı bile. Nizamülmülk, o zaman başka türlü bir fetih gözetiyordu çünkü. Kurduğu bu Nizamiye Medreselerinin müderrislerinden biri İmam Gazzâlî'ydi mesela. Varıp hesap edelim meselenin gerisini.

3

21 Zilkade 408'de (10 Nisan 1018) Horasan'ın Tûs şehrine bağlı Râdkân köyünde doğan Nizâmülmülk'ün asıl adı Ebu Ali Kıvamuddin Hasan bin Ali bin İshak et-Tûsî'ydi. Onun başta Bağdat olmak üzere Nişabur, Isfahan ve Belh gibi çeşitli şehirlerde kurduğu "Nizâmiye Medreseleri" dönemin ilim hayatına öyle bir canlılık getirmişti ki dönemin âlimleri buralarda ders verebilmek için birbirleriyle yarışıyor, kütüphaneler genişliyor, vakıfların gelirleri müderris ve öğrencilere tahsis ediliyordu.

  • 4
  • Çok iyi bir tahsil gördü. İnşa etmeyi inşa edilmekten ötürü biliyordu. Hafızlığını tamamladıktan sonra devrinin Hevâzin el- Kuşeyrî, Ebü'l-Hattâb b. Batr gibi âlimlerinden hadis ilmi öğrendi. Ayrıca ilerleyen yıllarda döneminin muhaddislerden de hadis rivayet etti. Tüm bunlarla beraber, katıldığı ilim meclislerinden öğrendiği şiir ve hitabet incelikleri Nizamülmülk'ün ilim hazinesini genişlettikçe genişletti.

5

Dandanakan Savaşı'ndan sonra babasıyla birlikte yeni kurulan Selçuklu Devleti'nin hizmetine girdi. Sultan Alparslan'ın yanında görevdeyken Vezir Ebû Ali Ahmed b. Şâdâ ile anlaşamadı ve Çağrı Bey'in yanında Merv'e gitti. Dikkatleri çekmeye, hak ettiği saygıyı görmeye başladığı yerdi tam da burası. Öyle ki daha sonra Çağrı Bey onu Alparslan'a takdim ederken, oğluna Nizamülmülk'ü bir ata gibi görmesini salık vermişti.

  • 6
  • Alparslan'ın, kardeşi Süleyman ile giriştiği taht kavgasında Alparslan'ın yanında yer aldı. Siyasi ve idari manevra kabiliyeti elbette Sultan'ın da gözünden kaçmadı. Alparslan tahta geçtikten bir ay sonra Kündürî'yi görevden alıp yerine Nizâmülmülk'ü tayin etti. Malazgirt Muharebesi hariç Sultan Alparslan'ın bütün seferlerinde yer aldı ve kazanılan zaferlerin en büyük mimarlarından oldu.

7

Onun İslam tarihine adını altın harflerle yazdıracak icraatlarının büyük bir kısmı ise Melikşah Dönemi'ne denk düşecekti. Melikşah'ın tahta geçmesinden tutun, Hasan Sabbah ve Batınîlik tehlikesine karşı girişilen mücadelelere kadar, her alanda devletin yayı geren parmağı, hedefe odaklanan gözü olmuştu. Onun bir siyaset dehası olduğunu bir kere daha ispatlayan Siyasetname adlı eserini ortaya koyuşu da yine bu dönemdeydi. Nizamülmülk'ün tüm bu yetki ve yetkinlikleri Sultan'ın eşi Terken Hatun ve diğer devlet adamlarının da dikkatinden kaçmıyor ve onu Sultan ile aralarında bir engel olarak görüyorlardı. İşte, bir ramazan günü devlet erkânıyla katıldığı bir sefer sırasında şehit edilişi de bu sürecin hazin bir sonucuydu belki de.

  • 8
  • Türk İslam unsurlarını devlet yönetim esaslarına kavi bir şekilde nakşeden Nizamülmülk, Şiî-Bâtınî sapkınlığının ümmetin başında uğursuz bir eşkiya gibi döndüğü bir devirde Sünniliği ipek yüklü bir kervanı korur gibi korumuştu. Büyük Selçuklu ordusunu Ortaçağ'ın en güçlü ordusu hâline getirmiş, devletin gücünü ilimle taçlandırmıştı. Aklını ve gövdesini dinin ve düzenin önüne kalkan gibi tutan, dine ve düzene gelebilecek her darbeyi önceden hesap etmeye çalışan bu "olağanüstü ikinci adam", etrafı bozguncularla çevriliyken elbette rahat döşeğinde göçemezdi ahirete. Dileriz makamı âli, mükâfatı büyük olsun.