Sevdamın turşu suyu merakı

Başka kızlar şeker yer, şerbet içer, gül suyu koklar bu kız turşu hastası. Önce katır kutur turşu yer sonra da buz gibi suyundan içer.
Başka kızlar şeker yer, şerbet içer, gül suyu koklar bu kız turşu hastası. Önce katır kutur turşu yer sonra da buz gibi suyundan içer.

Ben hemen camın altına varıp oturdum. Oturmadan evvel yanıma yarım ekmek helva bir de sarı kola aldım. Karnı aç olan adam sevda türküsü çığıramaz diyerek hem camı gözledim hem karnımı doyurdum. Benim sokak başından gelişimi sezen bu kız hastane odasının dibinde beklediğimi de sezer yoksa yuf olsun hem ona hem bana. Yuf olsun ki sevda çekiyoruz demeyelim. Birbirinin geldiğini sezmeyen yürek hiç atmasın şurda kalsın.

Benim sokağın başında görünmemi beklerdi. O saat cama koşar dantelli tül perde ardından el ederdi. Ben de nasıl candan bakıyorsam onu perde gerisinden seçerdim. "Benim sokağa girdiğimi nereden biliyorsun?" dedim. "Kuşlar civildeşir, onların kanat sesinden bilirim." demişti. Allah bu kıza öyle akıl vermiş ki kuş kanadının çırpıntısından sevdaya yol bulur. İşte biz aynı mahallede, derme çatma kulübelerde yaşar giderdik. Ben kargo firmasında elemanım. Bir çeşit postacıyım. Askerliğimi bitirmeden haber geldi "Gel hemen başla" dediler. Neden hemen başla diyorlar çünkü ben sebatlı adamım. İşim de sözüm de bir. Beni pek sever patron. O sebepten benim arada bir kafa izni yapmama izin verir. Ben o kafa izinlerinde sevdiğimi alır çıkarım. Başka kızlar şeker yer, şerbet içer, gül suyu koklar bu kız turşu hastası. Önce katır kutur turşu yer sonra da buz gibi suyundan içer. "Turşu suyu safi şifadır." der. Tamam anladık da sen bir genç kızsın narin nazenin işlerin olacak değil mi? Turşu yemek koca karıların işlerinden sayılmaz mı?

Ama bu kız azıcık da inatçıdır. "Turşu yemeyle kocamış olacaksak hiç yaşadık demiyek. Turşu sadece bulgur pilavının yanında değil her yemeğin üstüne yenir ki hazmetmek kolay olsun." der. Bıraksan sabaha kadar turşu anlatacak. O zaman ben lafı değiştiririm. Mesela yeğenlerinden laf açarım. Ablasının çocuklarına bakıp büyüttüğü için onlardan laf açılınca hiç dayanamaz. İki yeğenine bakmıştır. Biri şimdi üçüncü sınıfta diğeri ana okuluna bu sene başladı. Artık okullu olduklarından pek görüşemezler. Ama onların lafı açılınca bizimki çiçeklenir. Kendi evladına değil yeğenine de bakmış olsa çocuk kadını daha güzel yapıyor. Bu benim cahil aklımdan bulduğum bir şey. Sevdiğim hastaneye yattığından benim haberim olmadı. Mahalledekilere nasıl kızdım. "İnsan bir alo deyip haber etmez mi?" dedim. Hastaneye yatışı gıda zehirlenmesi. Neden olduğu meçhul ama bana göre sebebi aşikâr. Bu kadar turşunun bir zararı olacaktı elbette.

Hastaneye koşarak vardım ki kapıdan bir müstahdem bir güvenlik. Salmadılar beni içeriye. Hademenin tanıdığını buldum. Güvenlikçinin akrabasını getirdim . Yok, olmadı onları aşıp da sevdiğimin yanına varamadım. En azından doktoru göreyim istedim. Müstahdem güldü. "Sen kimsin ki doktora çıkacaksın aslanım. Hastana bakılıyor, kötü bir şeyi yokmuş işte. Haydi memuru meşgul etme bakayım" dedi. Ben kavga gürültü bilmem ki. Çaresiz ayrıldım oradan. Kızın annesine babasına yanaşıp fikir alamıyorum. Ben nişanlısı değilim, sözlüsü değilim. Anne babasını uzaktan görüyorum ama yanlarına varıp konuşamıyorum. Aklıma bir şey geldi. Müstahdeme dedim ki hastanenin hangi tarafında yatar? Mesela cama çıksa nerede görürüm dedim. Müstahdem güldü. "Camdan cama bakışmaynan hasta ziyareti mi olur?" Yalvardım; "Etme dayı camdan görmem de yasak değil ya." Müstahdem merhamet etti. Sevdiğimin yattığı odanın camını gösterdi.

Ben hemen camın altına varıp oturdum. Oturmadan evvel yanıma yarım ekmek helva bir de sarı kola aldım. Karnı aç olan adam sevda türküsü çığıramaz diyerek hem camı gözledim hem karnımı doyurdum. Benim sokak başından gelişimi sezen bu kız hastane odasının dibinde beklediğimi de sezer yoksa yuf olsun hem ona hem bana. Yuf olsun ki sevda çekiyoruz demeyelim. Birbirinin geldiğini sezmeyen yürek hiç atmasın şurda kalsın. Beklememin ikinci saatinde uyku bastı. Ama uyku ile meşveret ettim ve şöyle dedim. "Benim dalıma binip de esir alma ey tatlı uyku. Senden kaçış yok. Elbet gece olunca kucağına düşeceğiz. Lakin şimdi etme, kız pencereye çıkarsa, bir de beni görürse, ya ben de uyumuş olursam ne olacak?" Uyku ile konuştukça daha çok sırnaşıyor. "O zaman ben de ayakta beklerim sevdiğimin cama çıkıp el etmesini." dedim.

Ayakta uyuyacak değilim ya? Ben ayakta duruyorum zannediyorum. Meğer oturmuşum da uyumuşum bile. Omzuma bir vuran oldu. Baktım ki güvenlik. "Gel hemşerim senin inadın bizim yasağımızdan engin çıktı. Gel hastanı ziyaret et de bitsin bu sefilliğin." dedi. Ben uyku sersemliği ile kızın odasına nasıl çıktım bilmiyorum ama onu görünce uykum açıldı. Görüştük, dertleştik. Hastalığı mühim değilmiş. Bir gece yatıp çıkacakmış. "Bir gece de olsa ayrı kalamadım kuzum. Var mı canının çektiği bir şey? dedim. Kızın cevabına da hiç şaşırmadım. Esaslı bir tuşu suyu yanında da ekmekle pekmez istedi. "Feda olsun kuzuma." dedim. Ve anladım ki huylu huyundan vazgeçmiyor...