Türk pasaportu ve buz baltası arasında: Troçki İstanbul'da

Lev Troçki
Lev Troçki

İskoçya, Finlandiya ve Petrograd'a geçen Troçki, 23 Temmuz 1917'de tutuklandı, 4 Eylül'de serbest bırakıldı ve 23 Eylül'de Petrograd Sovyet'ine başkan seçildi. Bolşevikler iktidara geldikten sonra Troçki, Dışişleri Halk Komiseri oldu. 1927'de partisinden ihraç edildi ve bir yıl sonra diğer Troçkistlerle birlikte Sibirya'ya sürgün edildi. 1929'da Türkiye'ye sürüldü. Fransa, Oslo ve son olarak Meksika'da hayatına devam eden Troçki 1940'da öldürüldü.

Muhtasar hayat hikayesi

7 Kasım 1879'da Yahudi bir çiftçinin beşinci çocuğu olarak Yanovka'da dünyaya gelen Troçki, 9 yaşında evinden ayrıldı ve ilk ayrılığı olmayacaktı bu. Odessa'da Alman Lüteriyen okuluna gitti. 1897'de Güney Rusya İşçi Sendikası'nın kurucu ortağı oldu. Bir yıl sonra yasaklı siyasi kitapları dağıttığı için tutuklandı. 1902'de Viyana'ya giden ve sonrasında Lenin'in davetine olumlu yanıt verip Bolşeviklere katılan Troçki, buradan Londra'ya kaçtı. 1903'te Menşeviklerin safına geçen Troçki, Nisan 1904'te Münih'e gitti. Rus-Japon Savaşı'nın devrim getireceğini düşünüp 1905'te Rusya'ya döndü. 1906'da Sibirya sürgününde ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

1907'den 1912'ye St. Petersburg, Finlandiya, Londra, Berlin ve Viyana'da bulunan Troçki, Balkanlar'a geçti. Savaşın başında Balkan ülkelerini destekledi. Savaşın ilerleyen dönemlerinde Osmanlı yanlısı bir tutum aldı. Balkan Savaşları'ndan sonra Viyana'ya döndü ve Stalin ile tanıştı. 1917'ye dek Zürih, Paris, İspanya ve New York'ta bulundu. İskoçya, Finlandiya ve Petrograd'a geçen Troçki, 23 Temmuz 1917'de tutuklandı, 4 Eylül'de serbest bırakıldı ve 23 Eylül'de Petrograd Sovyet'ine başkan seçildi. Bolşevikler iktidara geldikten sonra Troçki, Dışişleri Halk Komiseri oldu. 1927'de partisinden ihraç edildi ve bir yıl sonra diğer Troçkistlerle birlikte Sibirya'ya sürgün edildi. 1929'da Türkiye'ye sürüldü. Fransa, Oslo ve son olarak Meksika'da hayatına devam eden Troçki 1940'da öldürüldü.

Ve İstanbul'da

23 Ocak 1929'da Moskova'daki Türkiye Büyükelçiliği'nden Troçkiye "Sedov" adıyla vize verildi. Söz konusu koşullar ise şöyleydi: Troçki, politik bir göçmen olarak görülecekti. Şahsına hususi ve ayrıcalıklı hiçbir işlem uygulanmayacaktı. Başka bir ülkeye gitmek isterse, serbest olacaktı. Türkiye'de komünizm faaliyetlerinde bulunmayacak, ancak istediğini yazabilecek ve bastırıp yayabilecekti. Troçki'ye Türkiye'de SSCB tarafından suikast düzenlenmeyecek, Türk Emniyeti her türlü güvenlik önlemini alacaktı.

12 Şubat 1929'da devrimin babası Lenin ile aynı adı taşıyan Ilyiç gemisiyle Türkiye'ye yanaşan Troçki'nin yanında ikinci karısı Natalya, oğlu Leon Sedov ve iki Sovyet gizli polisi bulunuyordu. Troçki'nin oğlu, Türk bir görevliye Atatürk'e sunulmak üzere şu mektubu iletti: İstanbul kapılarında, Türk sınırına kendi özgür irademle gelmiş olmadığımı bildirmekten onur duyarım. Bu sınırlardan içeri zorla sokuluyorum. Rusya'dan çıkarıldıktan sonra, dilini bildiğim bir ülkeye gitmeyi tercih ederdim. Olaylar kısa ya da uzun sürede gelişecektir. Ben Marx'ın okulunda tarihe sabırla bakmayı öğrendim. Lütfen, Bay Başkan uygun duygularımı kabul edin. Leon Troçki...

Türk polisinin güvenlik önlemleri kapsamında Tünel'deki Sovyet Konsolosluğu'na getirilen Troçki, olası bir suikast için burayı son derece güvenli buluyordu. Konsolosluğu Troçki kadar güvenli bulmayan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ise, İstanbul Valisi'nin sık sık konsolosluğa gelip Troçki'yi ziyaret etmesini istiyordu. Dünya medyasında ise "Troçki İstanbul'da" başlığı geniş yankı uyandırıyordu. Cebinde 1500 dolarla misafirhaneye yerleştirilen Troçki için alacağı telif ücretleri kadar dilini bildiği bir ülkeden gelecek olan vize de önemliydi. Almanya'dan vize işlemleri için cevap beklerken Troçki; İngiliz, Fransız ve Amerikan gazetelerine durumunu aktarıyor, "Türkiye sınırlarına zorla sokulduğunu" öne sürüyordu.

1 Nisan 1929 tarihli Vakit gazetesinin "Troçki Müslüman Oldu" manşeti dünyayı şaşkınlığa uğrattı. Tokatlıyan'da bir otelde kaldığı iddia edilen Troçki'nin yanına koşan basın mensupları her şeyin farkına sonradan vardı. Çünkü Vakit gazetesinin muhabiri tüm dünyaya 1 Nisan şakası yapmıştı.

Tokatlıyan'daki otelde bir süre kaldıktan sonra Troçki, teliflerden çok fazla para kazandı. Emniyet Müdürü'nün tavsiyesine uyarak Şişli Bomonti Mahallesi'nde İzzet Paşa Sokak Numara 29'daki mobilyalı bir eve taşındı. Ardından Büyükada İskelesi'ne yakın Arap İzzet Paşa Yalısına yerleşti. Yunan Balıkçı Haralambos ile birlikte balık tutarak günlerini geçiren Troçki, Hayatım (1930) ve 3 ciltlik Rus Devrimi Tarihi (1932) kitaplarını burada yazdı. Bayan Troçki'nin unutkanlığı yüzünden çıkan yangın sonucu Stalin'in ortaya çıkmasından korktuğu belgeler imha olurken, Troçki ailesi Moda semtindeki Şifa Sokak'ta Dr. Mahmut Ata'ya ait evi kiraladı. Bir gece alarmların çalmasıyla iyice endişelenen Troçki, Büyükada'daki Yanaros Köşküne yerleşti.

1932'de vatandaşlıktan çıkartılan Troçki, İstanbul'dan pek dışarı çıkmadı. Sadece bir defa Ayasofya'ya gitti. "Türk sınırları dışında başına geleceklerden Türkiye Cumhuriyeti sorumlu değildir" kaydı olan ve vatansızlara verilen Türk pasaportuyla, konferans vermek için Kopenhag'a gitti. Türk-Sovyet ilişkilerindeki gelişmeler Troçki'yi kuşkulandırdı. Fransa'dan vize istedi. İsteği kabul edilse de 2 yıl sonra Norveç'e geçmek zorunda kaldı. Son olarak Meksika'da yaşayan Troçki, İspanyol komünist ve aynı zamanda Rus ajanı olan Ramon Mercader tarafından buz baltasıyla öldürüldü. Buz baltası Meksikalı polis Alfredo Salas'ın kızı tarafından 40 yıl boyunca yatağının altında muhafaza edildikten sonra 2005'te satışa çıkardı ve 2017 yılında ABD'de sergilendi. Ölümü bile para eden adam Troçki...