Uluslararası hakimiyet, uluslararası şirket demektir

Taha İsmet Özel​
Taha İsmet Özel​

Hindistan'daki muazzam gelirleri ile burada afyon eken İngiliz Doğu Hindistan Şirketi Çin'e afyon kaçakçılığı sonucu gelirlerini katlarken, Çin Hanedanlığının yıkılmasına ve Çinlilerin "utanç yüzyılı" olarak adlandırdığı döneme girmelerine sebep olmuştur.

Şirketler tarihi ile ilgili yaptığı araştırmalarıyla bilinen Taha İsmet Özel ile geçtiğimiz günlerde Vadi Yayınları'ndan çıkan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi kitabı üzerinden; sömürgeciliği, şirketlerin tarihteki misyonlarını ve dünya tarihine olan etkilerini Cins için konuştuk.

Hocam, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi dışında pek çok ülkenin de yine Doğu Hindistan şirketi vardı. Portekiz, Hollanda, Fransa, İsveç, Danimarka vs. Peki, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'ni diğerlerinden ayıran, diğerlerinden daha başarılı ve dünya ekonomi tarihinde bunca önemli kılan etmenler nelerdi?

İngiliz Doğu Hindistan Şirketi Portekiz'li rakibinden 150 yıl sonra kurulmuştu. Hollandalı rakibiyle neredeyse aynı yılda kurulmuştu, ama Hollandalı şirketin sermayesi İngiliz şirketin sermayesinin neredeyse on katıydı. (Hollanda: £550.000 – 1800 yatırımcı, İngiliz: £68.373 – 218 yatırımcı) Peki nasıl oldu da kendisinden 150 yıl sonra kurulmuş, döneminin süper gücü Portekiz Doğu Hindistan Şirketini ve kendisinden on kat büyük sermaye ile başlayan Hollandalı rakibini İngiliz şirket alt etmişti?

İngilizlerin diğer ülke şirketlerine üstünlük kurmasının ana olarak iki sebebi olduğunu düşünüyorum. Birinci sebep şirket yöneticileri ile şirket sahiplerini hisse sistemiyle ayırarak zaman içerisinde 3 aşamada günümüz borsalarında işlem gören şirket hissesini icat etmeleridir. Günümüzde uluslararası şirketlerin hisseleri birçok borsada işlem görmektedir, bu hisselere sahip olan hissedarlar şirketlerin sahibi iken, her yıl yaptıkları genel kurullarında şirket yönetimini finansal başarı ya da başarısızlığına göre değerlendirip, yeri geldiğinde yönetimi değiştirmektedirler. Hissedarlar şirketi yönetmeye kalkmamaktadır. Şirket yönetimi dürüst, tecrübeli, profesyonel ve liyakatli yöneticilere bırakılmakta ve bu yöneticiler her hareketlerinde denetlenmektedirler. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi bu sistemin kurucusudur. Uzun dönemde istikrarlı bir şekilde yönetilen şirket, günümüzdeki ticari kâr elde etme mantığında ilerliyordu. Her aksiyonunda bunun ticari kâr-zarar fırsat maliyetini kısa-orta-uzun vadede değerlendirip, buna göre hareket ediyordu. Diğer rakipleri bu bakış açısından mahrumdu.

İngilizleri diğer ülkelerden ayıran en önemli ikinci özellik, modern şirket yönetim felsefesini departmanlaşarak ve çalışanlarının bu departmanlarda uzmanlaşması ile sürekli iş süreçlerini geliştirerek günümüz şirketlerine öncülük etmesidir. Uzun yıllar boyu biriken coğrafi-ticari-askeri tecrübe, Sanayi Devrimi ile birleşerek üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğunu kurmuştur. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi Sanayi Devrimi'nin özellikle tekstil ve lojistik sektörlerindeki gelişmeleri ile 2000 yıllık Hindistan tekstil ürünlerinden çok daha ucuz ve benzer kaliteli ürünleri İngiliz tekstil sanayisinde üretip, bu ürünleri İngiltere dahil tüm Avrupa ülkeleri ve dünyanın çok farklı ülkelerine ihraç ediyordu. Hindistan ve Bangladeş bölgelerini yüz yıllık süreçte fiilen fethedip valiler atayarak yöneten şirket, bu bölgelerden ticari ve vergi gelirleri elde ederken, Hindistan'da hâkim olduğu yüzyılda 34 adet kıtlık ve en az 20 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştu.

Hindistan'daki muazzam gelirleri ile burada afyon eken İngiliz Doğu Hindistan Şirketi Çin'e afyon kaçakçılığı sonucu gelirlerini katlarken, Çin Hanedanlığının yıkılmasına ve Çinlilerin "utanç yüzyılı" olarak adlandırdığı döneme girmelerine sebep olmuştur. Çin'den afyon gelirleri ile satın aldıkları çay, buradan tüm dünyaya ihraç edilirken, İngilizlerin Amerika'daki kolonilerinin çay ithalatından alınan yüksek vergiler sebebiyle Boston Limanı'nda isyan etmelerine ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasına sebep olmuştu. ABD ile uzun süren yorucu ve pahalı savaşı devam ettirmenin ticari olarak zararlarına olduğunu düşünen İngiliz yöneticiler, bu durumu avantajlarına çevirip, ABD'den başka dünyanın hiçbir yerinde istedikleri kalitede ve miktarda tedarik edemeyecekleri ham pamuğu bu ülkeden sağlayıp, İngiliz sanayisinin âdeta sınırsız miktarda muhtaç olduğu bu ürünü çok ucuza temin edebilmişti. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi İngiltere-Hindistan-Çin-ABD arasında her durakta gelirlerini katlayacak şekilde arttıran uluslararası ticari sistemi kurup, günümüzün uluslararası şirketlerine öncülük etmiştir. Diğer hiçbir ülke, millet veya şirket bu şekilde bir vizyona ve beceriye sahip olamadı.

İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, günümüz dünya ekonomi-politiğini yönlendiren uluslararası modern şirketlere nasıl rol model oluşturmuştur hocam? Yani bu şirketin tarihin akışı içerisindeki etkisinden bahsedebilir misiniz?

2020 yılına girerken dünya toplam gayrisafi hasılası yıllık 87 trilyon dolar olmuştur. Fortune Global 500 listesindeki dünyanın en başarılı 500 şirketinin toplam elde ettiği gelir 33 trilyon dolar olmuştur. Sadece 500 şirket dünyanın toplam gelirinin %38'ini oluşturmaktadır. Herhangi bir sektörde bir firma o sektörün yüzde 40 pazar payına sahipse, o sektörü de kontrol ediyor demektir. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ise en güçlü döneminde dünya ticaretinin %50'sinden fazlasını tek başına gerçekleştirmekteydi! ABD'nin doğu kıyılarından Avrupa'ya, Cebelitarık'tan Güney Afrika, Kızıldeniz, tüm Hindistan kıyıları, Endonezya, tüm Çin limanları, Japonya ve Kore'ye kadarki büyük coğrafyada tekstil, köle, çay ve afyon ticareti yapan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, günümüzde operasyonlarını 200 farklı ülkede yürüten uluslararası şirketlere öncülük etmiştir.

Hollandalılardan alarak geliştirdiği ve günümüzdeki hâline getirdiği hisse sistemi, şirket içindeki her bir çalışanın belirli görev tanımlarıyla çalıştığı departmanlarda uzmanlaşması, devlet ile ilişkileriyle elde ettiği imtiyazlar ve karşı yönde devlete sağladığı gelirler, ABD-İngiltere-Hindistan-Çin ve diğer bölgelerdeki üretici ve tüccarlarla kurduğu ilişkiler, askeri güç kullanımını her zaman en son seçenek olarak kullanması ve daha birçoğunu kitabımda detaylandırdığım ticari yöntem, taktik ve global stratejisi ile günümüzdeki uluslararası şirketlere öncülük etmiştir. Moda İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin Hindistan'dan getirdiği pamuklu ürünlerle Londra sokaklarında ortaya çıkmıştır. Çin'den gelen çay, Amerika kıtasından getirilen şeker ile tüm dünyaya yeni bir alışkanlık kazandırmıştır. Günümüzde de uluslararası şirket bireylerin psikolojik dünyasına dokunarak onlardan maksimum geliri elde etmeyi kendilerine en yüce amaç olarak seçmişlerdir.

Günümüzde gelişmiş ülkelerin uluslararası faaliyet gösteren şirketleri dünya ticaretine hâkim konumdadır. Kitabımda detaylandırarak anlattığım görüşüme göre ülkeleri zenginleştiren en büyük faktör, arkasında verimli ve odaklanmış bir sanayi gücüne ve devlet desteğine sahip uluslararası ticaret yapan güçlü şirketleridir. Bir ülke ne kadar fazla sayıda ve ne kadar yüksek miktarda ciro üreten uluslararası şirkete sahipse, o kadar zenginleşmektedir. Bu kitabı yazmaya beni iten soru olan "Biz neden fakir kaldık?" sorusunun cevabı İngiliz Doğu Hindistan Şirket'ini ve öncülük ettiği, kendisinden sonraki global ticareti yönlendiren uluslararası şirketleri anlamaktan geçmektedir.

Hocam İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin yapısından, işleyişinden, hisse sisteminden vs. bahseder misiniz bizlere? Yani nedir "ayrık hisse sistemi", "birleşik hisse sistemi." Bugünkü gözle nasıl yorumlayabiliriz şirketin sistemini? Ayrıca şirketin yapılanma ve işleyiş bakımından örnek aldığı bir ülke var mı?

Portekiz Doğu Hindistan Şirketi tamamen Portekiz hükümetinin ve kralının bir girişimi idi. Hollanda Doğu Hindistan Şirketi ülkedeki tüm ticaret odalarının birleştirilmesi ile ortaya çıkmıştı ve muazzam büyük bir sermayesi ve dolayısıyla askeri gücü vardı. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ise hisse sistemini Hollanda Doğu Hindistan Şirketi'nden örnek alıp geliştiren, ancak devlet ile güçlü ilişkileri olan özel bir girişimdi. 1601 yılının şubat ayında 4 gemi ile Endonezya'nın baharat adalarına doğru yelken açılan ilk seferden sonra şirket on üç yıl boyunca 12 Ayrık Sefer düzenlemişti. Yatırımcılar bu seferlere ayrı ayrı yatırım yapıyorlardı. Şirketin ikinci, dördüncü veya yedinci seferleri farklı gelirler getiriyordu. Yatırımcılar farklı seferlerde farklı gelirler elde ediyordu. Bunu güncel bir örnekle açıklamak gerekirse, bir şirketin A-B-C isimli farklı ürünlerinin olduğunu düşünün. Siz bir yatırımcı olarak aynı şirketin A veya B veya C ürününe yatırım yapıp, bu ürünlerden elde edilen farklı gelirlere ortak olduğunuzu düşünün. İşte İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin ilk 13 yılındaki Ayrık Seferlere yatırım yapanlar, aynı şirketin farklı gelirler getiren farklı operasyonlarına ortak olmuş oluyorlardı.

Şirket bu duruma son vermek için "Ayrık Seferler" dönemini sonlandırarak "Birleşik Seferler" sistemine geçti. 1613- 1657 yılları arasında dört adet farklı Birleşik Sefer düzenlemişti. Birleşik Seferler çok farklı Ayrık Sefer'den oluşuyordu. Hissedarlar bu sefer farklı Birleşik Seferlere yatırım yapıp, çok fazla Ayrık seferin gelirinin ortalaması kadar kâr/zarar elde ediyordu. 1657 yılında şirket tüm seferlerini birleştirme kararı alarak İngiliz Doğu Hindistan Şirketi Hisse'sini ortaya çıkardı. Böylece şirketin yatırımcılarının her biri günümüzdeki borsalarda işlem gören şirketlerinki ile neredeyse aynı sistemde yatırım yapmaya başladılar. Hisse sistemi bu şeklini alırken her bir aşamada yatırımcılarına farklı avantajlar sağlıyordu, tüm bunların ayrıntılarına kitapta bu konuda uluslararası literatürde öncü kişilerin çalışmalarından alıntılarla yer verdim.

Moda, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin Hindistan'dan getirdiği pamuklu ürünlerle Londra sokaklarında ortaya çıkmıştır.
Moda, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin Hindistan'dan getirdiği pamuklu ürünlerle Londra sokaklarında ortaya çıkmıştır.

Şirketin Müslüman devletler bilhassa Osmanlı Devleti üzerinde ekonomik, siyasi ve askeri olarak nasıl bir etkisi olmuştur hocam? Osmanlı'nın hakimiyetindeki kanal ve yolların önemini kaybettiğini biliyoruz bu dönemde. Omar Talib -sizin de belirttiğiniz üzere- İngiliz, Portekiz ve Hollandalıların ellerindeki malları İslam topraklarında fahiş fiyatlara sattığını belirtiyor mesela...

Portekiz, Hollanda, İngiliz, Fransız, İsveç ve Danimarka Doğu Hindistan Şirketleri'nin ortak tek bir amacı vardı: Doğu'nun zenginliklerini kendi ülkeleri için almak! 1450'li yıllardan itibaren kurulan bu şirketlerin ilk politik kâr marjlarına sahip ürün olan baharatlar için rekabete girdiğini görüyoruz. Baharatlar o dönemde ülkeler için olmazsa olmaz ürünlerdi, günümüzün elektronik ürünleri gibi görebiliriz. Veba'dan çıkan Avrupa için baharatlar ilaç, zengin soylular için sofralarında olması gereken lüks tüketim ürünleri, tekstil sanayi için boya, etlerin çürümemesi için buzdolabının olmadığı zamanlarda uzun ömürlülük demekti. Kaynak ülkeleri olan Endonezya'da 1 birim maliyeti olan bu ürünler Çin-Hindistan-İran-Osmanlı-İtalya üzerinden Avrupalı ülkelere girdiğinde 1000 birim maliyetlere kadar, özellikle bu ürünleri en son temin eden Portekiz ve İngiltere gibi ülkelerde çıkıyordu. Yaşamak için baharatlara muhtaç olan bu Batılı ülkeler, hayatları pahasına bu ürünlerin peşine düşmüşlerdi. Baharatlardan sonra günümüze kadar maliyetleri çok düşük olan, ancak diğer ülkeleri ekonomik ve daha sonra diplomatik ve siyasi açıdan hüküm altına almak için uluslararası ticareti yapılan ürünler sırasıyla tekstil ürünleri-çayafyon- kömür ve petrol olmuştur. Tüm bu ürünlerin fiyatlarının belirlendiği borsalar bugün hâlen Londra'dadır.

İngiliz Doğu Hindistan Şirketi kurulduğu ilk yıllarda İran ile dostane ilişkiler geliştirerek Portekizlilere karşı onlarla iş birliği yaparken, İranlılar da İngilizlere ipek ürünlerini satarak Osmanlı'ları ticari olarak zayıflatmayı amaçlamışlardı. Yüz elli yıl boyunca bir Türk-İslam Devleti olan Babür Devleti ile iyi ilişkilerde ticaret yapan İngilizler, 1757 yılında şirketin CEO'su Robert Clive müslüman komutan Mir Cafer'i rüşvetle kendi saflarına çekerek Babür Devleti'nin yüzyıllık yıkılış sürecini başlatmıştır. Hindistan ve Pakistan 1950'li yıllarda bağımsızlıklarını kazanıncaya kadar Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Afganistan, Malezya ve Endonezya'nın bir bölümü İngiliz yönetiminde kalmıştır. Bu coğrafyalarda İngilizce'nin hâlen hâkim olmasının sebebi geçmiş İngiliz yönetimidir.

Osmanlı Devleti Kırım Savaşı'na kadar İngilizlerin Ruslara karşı desteklediği bir hasta adamdı. Hasta olmasının sebebi sanayisinin ve uluslararası şirketlerinin olmamasından dolayı ticari ve askeri olarak zayıf kalmasındandı. Ne zaman İngilizler kömürden petrole geçiş yaptı (çünkü petrol kömüre göre çok daha verimli ve temiz bir yakıttı), ve dünyanın en büyük petrol rezervleri Irak'ta ve Osmanlı'nın diğer coğrafyalarında ortaya çıktı, o zaman İngilizler Osmanlı'nın yıkılmasına karar verdiler. İngilizler tüm dünyayı tekstil sanayilerinde ürettikleri ucuz ve kaliteli pamuklu ürünlerle, sofralarında her daim hazır olan çay, şeker, kakao, kahve ve afyonla dolaylı olarak işgal etmiş durumdalardı. Tüm zenginlik, günümüzde yüz milyarlarca dolarlık yıllık cirolara ulaşan uluslararası şirketlerin kendi ülkeleri için başarılı bir şekilde devam ettikleri gibi, İngiltere'ye akıyordu.

Fas kıyıları Cebelitarık-Akdeniz güvenliği açısından İngilizlerin kontrolündeydi. Mısır-Sudan-Etiyopya-Kenya-Tanzanya- Zambiya-Zimbabwe-Güney Afrika boyunca İngilizlerin sömürgesiydi. Arap Yarımadası'nın tüm kıyılarına İngilizler gemilerinin izni ile girilip çıkılıyordu.

Çanakkale'de Osmanlı Devleti'ni yıkan Hintli, Avustralya'lı, Kanadalı düşmanlarını görünce Akif, "Yedi iklimi cihânın duruyor karşına da, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!...Kimi Hindu, kim yamyam, kimi bilmem ne bela..." diye haykırıyordu. Şimdi ben size sorayım, sizce İngilizlerin direkt olarak etkilemediği kaç tane Müslüman ülke vardı? Bence İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ve günümüzde uluslararası şirketler, hiçbir ülkenin dinine ya da başka bir özelliğine bakmadan, alabileceği maksimum geliri elde etmeye çalışa gelmişlerdir. Günümüzde gelişememiş ülkelerin sorunu din, politika, sosyoloji vs. değil, sanayiye önem verilmemesi ve yöneticilerin kendi çıkarlarını düşünerek yaptıkları vatan hainliğidir.

Peki hocam, 18.yüzyıl başına kadar odun ve enerji fakiri bir ülke olan İngiltere nasıl oldu da global anlamda dünyanın en büyük kömür yataklarına sahip oldu?

Günümüzde kömürün dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı derinliklerde farklı rezerv miktarları ile bulunduğu biliniyor. Madenlerde kârlılığı getiren şey, madeni çıkartmak için yatırılacak sermaye ile o madeni çıkarttıktan sonra elde edilecek gelirdir. Kitapta ayrıntılarıyla bahsettiğim gibi, Sanayi Devrimi'nin İngiltere'de ortaya çıkmasında birçok özelliğin bir arada İngiltere'de mevcut olması rol oynamıştır. İngiltere'de ormanların yetersiz olması bir enerji sorunu ortaya çıkarmıştı. Kömür enerji kaynağı olarak kullanılabiliyordu ancak kömür madenlerinin derinde bulunmasından ve bu derinliklerde sürekli su basmasından dolayı güvenli bir şekilde elde edilmesi mümkün olmuyordu. Bu problemin üstesinden gelmek için geliştirilen Newcomen buharlı motoru ilk olarak su buharı yardımıyla suyun ve kömürün madenlerden çıkarılmasını mümkün kılmıştı.

Kömürün kolay taşınması için raylarla taşınması yöntemi trenin icadına sebep olmuştu. Su buharı ile çalışan motorun geliştirilerek tekstil atölyelerinde kullanılması, İngiltere gibi işçiliğin pahalı olduğu bir ülkede üretimi çok arttırmış ve birim maliyetleri çok düşürmüştü. Hindistan veya farklı ülkelerde işçilik çok ucuz olduğu için işçiliğin makinalaşma ile ucuzlatılması pek anlam ifade etmiyordu. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin iki yüzyıl boyunca ülkeyi ticaretle zenginleştirmesinden dolayı İngiltere'de pahalı fabrikalar için gerekli sermaye mevcuttu. Ayrıca İngiltere'deki hukuk sistemi yeni icatlarda patent sistemi ile mucitlerin zengin olarak teşvik edilmesini mümkün kılıyordu. Gelişmiş eğitim sistemi gerekli mühendis kadrolarının ve akademisyenlerin yetiştirilmesine imkân sağlıyordu. Daha birçok sebebin bir arada bulunması ile bu imkânlara sahip diğer Batılı ülkelerin sanayileşme yolunda attığı istikrarlı adımlar, onlara global ticarette ülkelerini zenginleştirme imkânını verdi. Bugün anlıyoruz ki kömür aslında her yerde vardı, problem ondan faydalanabilecek milletlerin olmamasıydı.

İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, kâr ve hisse senedi elde eden çok uluslu bir şirket olmanın ötesinde, ticari ve askeri faaliyetleri ile Büyük Britanya Emperyal Sömürge Sistemi'nin neresindedir, yani İngilizlerin sömürü faaliyetlerindeki rolü ve önemi nedir hocam?

East India Company kavramını inceleyecek olursak, East doğu demekti, ancak India Hindistan demek değildi. India Batılı olmayan, yabancı olan her yer demekti. Company ise günümüz manasında şirket değil, milli bir kardeşlik, aynı hedef uğruna baş koyma demekti. Doğu Hindistan Şirketi çalışanı olmak doğunun zenginliklerini almak için bu yola baş koymak, 4000 mil ve 2 sene boyunca tahtadan bir gemide yüzlerce tehlikeye atılıp, karşılığında zengin olmak ve diğer yabancı ülkelere boyun eğdirmek demekti. Bunu sağlamak için bu şirketlerin çalışanlarının üç önemli özelliğinin olması gerekiyordu: iyi bir denizci, cesaretli bir savaşçı ve başarılı bir tüccar.

İngiliz Doğu Hindistan Şirketi kuruluşundan itibaren bu üç konuda kendisini sürekli geliştirmiştir ve gücünün doruğuna ulaşması iki yüzyıl almıştır. Bu uzun süreçte geleneksel lonca sisteminden modern şirkete, tarım ülkesinden sanayileşmeye geçişi sağlamıştır. Şirketin pazarlama kabiliyeti ve yaptığı satışlardan devlete ödediği vergi gelirleri ile zenginleştirdiği devlet, uzun süren savaşlarını finanse edebilmiş ve güçlü bir konuma gelebilmiştir. Özellikle 1700'lü yılların başından itibaren İskoçya, İrlanda, Galler ve İngiltere'nin birleşerek Büyük Britanya'yı kurması, tüm bu ülkelerin Asya ile ticaretinde İngiliz Doğu Hindistan Şirketi hissesi sayesinde tek bir çatı altında tekel olarak ticari faaliyetlerini birleştirmesi, birleşen ve ortak hareket eden milletlerin gücünün tarihteki en önemli örneğini gösterir.

1757'de Plassey Savaşı ile Bangladeş ve Hindistan topraklarının vergi gelirlerini ve yönetimini ele geçiren şirket, daha önce bahsettiğimiz gibi ABD-İngiltere-Hindistan-Çin arasında pamuk-tekstil ürünleri-çay-afyon global gelir modelini hayata geçirerek dünya gelirinin yarısından fazlasını ülkesine kazandırmayı başarmıştı. Bu zenginliği ülkesine kazandıran İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, Büyük Britanya Emperyal Sömürge Sistemi'nin tam merkezindeydi. Şirketin faaliyetlerine son verilmesinin bir sebebi de, neredeyse Kraliçe kadar güçlü bir konuma gelmesi olabilir.

Peki hocam Hintlilerin Şirket'e ve İngilizlere bakışı nasıldı. İlk başta güvenliği sağladıkları için müsamahakârlar herhâlde. Sonra nasıl ilerliyor konu, işin rengi değişiyor sanırım ve bir isyan sonrası kapatılıyor herhâlde şirket. Son olarak bize bu isyan ve kapanma sürecinden bahseder misiniz?

Hindistan'da çok fazla farklı millet ve din bulunuyordu. Kast Sistemi'nde belli bir mantıkta yönetilmeye çalışılan bu büyük kalabalığın en tepesinde, yönetici olarak Türk ve Müslüman olan Babürlüler mevcuttu. İngilizler onlar için başlarda yüzlerce farklı milletten sadece biriydiler. Zamanla ticaretten elde ettikleri gelirle özellikle deniz gücünü elinde tutan İngilizler, Portekiz- Hollanda-Fransa gibi kendisine benzeyen, deniz gücü olan Batılı ülkeleri yenilgiye uğrattıkça yönetici Babürlüler'den ticari imtiyazlar almaya başladılar. Bu ticari imtiyazların son noktası da ülkenin büyük bir kısmının gelir vergilerinin İngilizlere bir savaş sonunda devredilmesidir. İngilizlerin bu yöntemi, vergilerin tamamının İngiliz yönetimine geçmesi sonucunu doğurdu. 1757-1857 arasındaki İngiliz Doğu Hindistan Şirketi yönetimi boyunca milyonlarca Hintli açlıktan ve sefaletten ölürken, İngiltere dünyanın süpergücü konumuna yükseldi.

1857 yılında mangal yürekli Mangal Pandey tarafından çıkarılan isyanın ana sebebi, Hindular için kutsal olan ineğin yağından ve Müslümanlar için haram olan domuz yağı içeren İngiliz tüfeğinin barut kartuşlarının Hintli askerler tarafından kullanılmak istenmemesi idi. İngilizlerin kendilerini Hristiyan yapacağını düşünen Hintliler büyük ama başarısız bir isyan çıkardılar. İsyanın daha da çok büyümemesi için İngiliz Doğu Hindistan Şirketi faaliyetleri sonlandırılarak bütün bu bölge direkt olarak İngiltere Krallığına bağlanmıştır. Şirket resmi olarak 1874 yılında 63 yıl hüküm süren Kraliçe Viktorya tarafından sonlandırılmıştır. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi günümüzde Hintli bir zengin tarafından sembolik olarak devam etmektedir. Modern uluslararası şirketler İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin dört yüzyıl önce yaptığı gibi dünyanın büyük gelirler elde edebilecekleri her ülkesinde ofisler ve depolar açarak, o ülkedeki stratejilerine göre faaliyetler gösterip, ana merkezlerinin olduğu ülkeye devasa gelir aktarımı yapmaktadırlar.

Bana göre tüm kurallar askıya alınırsa, bu şirketlerden her biri de İngiliz Doğu Hindistan Şirketi gibi olmak ister. İşin acı tarafı da bu yarışta ön saflarda olmayan ülkelerin er ya da geç Kurtuluş Savaşı yapmak zorunda kalacak olmalarıdır.