Uzun yürüyüşe devam

Her nasılsa kendileri özgür iradeye sahip olan bir avuç elit dünyayı bildiği gibi yönetecek.
Her nasılsa kendileri özgür iradeye sahip olan bir avuç elit dünyayı bildiği gibi yönetecek.

Altı tur boyunca ödül için birbirini, en yakın arkadaşını öldürecek kadar alçalan insanı, umutsuzluğun, acımasızlığın yani tanrısızlığın en derin çukurunu gösterir ve özgür irade denen şeyin sadece masallarda var olduğunu işaret eder.

ALTINCI EVRE SENDROMU

Yahudi-Hıristiyan yaradılış anlatısına göre tanrı dünyayı altı günde yaratır. Modernitede bu nedenle 6 rakamı özel bir rol oynar. Bunu en popüler eserlerde, örneğin filmlerde sıkça görebiliyoruz. Matrix (1999) filminde çakma Mesih Neo mevcut simülasyonun mimarıyla karşılaştığında daha önce beş kişinin daha geldiğini, kendisinin altıncı olduğunu duyar. The 6th Day – Altıncı Gün (2000) adlı film insanlığın klonlarıyla değiştirilerek yepyeni bir dünya yaratılmasını konu alır. Bu arada kâinat da şu anda altıncı evresinde bulunuyor. İlkel Çorba Dönemi, Plazma Dönemi, Karanlık Çağlar Dönemi, İlk Yıldızlar Evresi, Yıldız Sistemleri Evresi ve Karanlık Enerji Dönemi. Endişelenecek bir şey yok. Son evreye milyarlarca yıl önce girdik. Esas meselemiz insan eliyle yapılan altılı kombinasyonlar. 2021'in sonbaharında bütün dünyada kendinden söz ettiren Güney Kore dizisi Squid Game'in orijinal ismi de Round Six – Altıncı Tur'dur. Her kesimden katılımcı barındıran oyunun ödülü 45,6 milyar Won. Katılımcı yani ceset başı 100 milyon Won. Toplam ödülün 2021'deki karşılığı ise 38 milyon Dolar. Buradan devam edelim.

MÜREKKEP BALIĞI OYUNU

Squid Game oyunu için en kısa tanım ‘Distopik Başarı' olabilir. Oyuncuların yaşamdaki konumları ve oyunun atmosferi yakın gelecekte hüküm sürmesi vehmettirilen eziyet ortamının nefesi gibidir. Dünya çapında yayınlanan totaliter-distopik öykü, roman ve bunların sinemaya uyarlaması olan filmlerden tek farkı filmin vizyona giriş tarihinde yaşamış olduğumuz uyduruk pandemi ortamı ve bunun sebep olduğu mental- ekonomik tahribatın bire bir gerçek olmasıdır. Bu film için değerlendirmelerde sarf edilen “ölümcül bir toplumsal eleştiri” sözü bu nedenle iyice havada kalmaktadır. Altıncı Tur oyununda 456 katılımcı var. 24 x 19. Günün her saati için 19 kurban. Kur'an'da da 6 x 19=114 sure vardır. Bunu o malum 19 mucizesi iddiasından bağımsız olarak yazıyorum. 456 kişiden biri oyunun patronudur. Bu büyük kıyımı en ön safhadan izlemek için katılımcı kisvesi altında orada bulunmaktadır. Birinci oyun Kırmızı Işık -Yeşil Işıktır. Yeşil yandığında hareket edecek, kırmızıda duracaksın. Bizdeki Tıp oyunu gibi. Kırmızıda hâlâ hareket eden olursa cezası ölüm. Hassas aparatlar hareket edenleri anında saptıyor ve otomatik silahlar o şahısları vurarak öldürüyor. Birinci turun sonunda 255 kişi ölüyor ve geriye 201 kişi kalıyor.

100 KIŞI NE DIYOR?

Birinci turun bitiminde bu kadar ölü haliyle katılımcılarda büyük bir şok yaratıyor ve devam edip etmemeyi oyluyorlar. 100 kişi oyuna devam oyu kullanıyor, diğer 100 kişi de oyunu terk etmek istiyor. Oy kullanmada en sona kalan yaşlı adam yani büyük patron, üst düzey elit şahıs oyunu devam değil de tamam şeklinde kullanınca oyunun kalan kısmı iptal ediliyor ve herkes evine, eski umutsuz ortamına geri dönüyor. Sonra ne mi oluyor? Büyük patronun öngördüğü gibi hepsi de mevcut kötü yaşam şartları nedeniyle oyuna geri dönüyor. 6 tur oynanıyor. Bir kişi, baş rol oyuncusu sağ kalıyor ve ödüle kavuşuyor!

GARRATY'NIN YÜRÜYÜŞÜ

Stephen King, Richard Bachman müstear adıyla dört kitap yayınladı. Bunlar ünlenmeye başladığı yıllarda 1977 ile 1982 yılları arasında yayımlandı. Anarşist yapılı, distopik totaliter ABD rejimlerinin tasvir edildiği gençlik romanlarıydı. O sırada yayıncı yazarın yılda en çok bir kitabını basıyordu. King'in çıkını ise tıka basa doluydu. Bu nedenle Bachman adını kullanarak ekstra baskılar yapmıştı. Tek neden bu değildi tabii. Genç ve fakirken hayal dünyası farklıydı. Sonradan Bachman için My Dark Half – Benim Karanlık Yarım tanımlamasını yapacaktı. Bunlardan biri The Long Walk – Uzun Yürüyüş (1979) diğeri de Running Man – Azrail Koşuyor (1982)'du. 2021'de 42 yıl sonra Squid Game filmi gösterime girince King okurları bu iki romanı hatırlayarak yüz binlerce twit attı. Hatta King onlara ironik bir cevap bile yazdı.

Yeni milenyumda totaliter -distopik ortamlardaki ölümüne mücadeleye artık kadınların da katıldığı görülüyor.

Uzun Yürüyüş ABD'de, totaliter distopik bir ortamda yapılan bir yürüyüşü anlatıyor. Her yaz gönüllü olarak yirmi yaşının altındaki 100 genç bu yürüyüşe katılıyor. Kural çok basit. Gece gündüz yürünecek. Yemek içmek yürürken yapılacak, dışkılamak için otuz saniye süre veriliyor. Duraklayan, yürüyemez hale gelen ve hatta düşüp bayılanlar üç ikazdan sonra anında silahlı askerler tarafından öldürülecek. Sona kalan bir kişi ömrü boyunca lüks ve refah içerisinde yaşayacak. Bu yürüyüş ülke çapında bütün televizyonlarda naklen gösteriliyor. Güzergâh boyunca da izleyiciler bulunuyor. Kim sona kalacak konulu bahisler yapılıyor. Büyük paralar dönüyor. Kısacası bütün ülke bu yürüyüşe kitleniyor. Öyküde Garraty adlı genç beşinci günün sabahında yarışı kazanıyor, ama altıncı günü görebilecek mi acaba?

SHUYA'NIN VE KATNISS'IN MÜCADELESI

Koushun Takami adlı Japon yazar 1999'da Battle Royale adlı bir kitap yazdı. 2000'de filme çekildi. Bizde gösterime Ölüm Oyunu adıyla giren filmin konusu şöyle: Yakın gelecek. Bir sınıf liseli, 21'i kız, 21'i erkek, toplam 6x7= 42 kişiyi geziye götürüyoruz diyerek bir otobüse dolduruluyor. Otobüste Squid Game'de olduğu gibi öğrenciler gazla bayıltılıp ıssız ve tropik bir adaya götürülüyor. Çok asi bir sınıf oldukları için bu şekilde cezaya çarptırılmışlardır. Kural çok basittir. Herkes birbirini öldürecek tek bir kişi adadan sağ çıkacak. Bunu Shuya adlı bir kız başaracaktır.

Suzanne Collins, The Hunger Game – Açlık Oyunları adlı romanını 2008'de yayınladı. Kitap 2012'de filme çekildi. Yakın bir gelecekte ABD kuraklık, yangınlar ve kıtlıklarla zayıflayarak çökmüş, yerini bir başkent ve 12 Eyaletten oluşan Panem adında bir ülkeye bırakmıştır. Latince ekmek anlamına gelen bu yeni ülkede her sene eyaletlerden kura ile seçilen ikişer gencin katıldığı Açlık Oyunları düzenlenmektedir. 24 kişi öldüresiye savaşacak ve son kalan kişi, Katniss adlı bir genç kız ödülü kazanacaktır. Collins'e öyküyü Takami'den aşırı esinlendiği eleştirisi yapılmıştı o sıralarda. Takami de bana kalırsa Uzun Yürüyüş'ten ilham almıştı. King, Takami ve Collins basamaklarından çıkarak Squid Game ve diğerlerine ulaşmak çok doğal bir süreç. Yeni milenyumda totaliter -distopik ortamlardaki ölümüne mücadeleye artık kadınların da katıldığı görülüyor. Bir şey daha ilginçtir. Garraty, Shuya ve Katniss 16 yaşındadır.

HEDEF ÖZGÜR İRADE

Değişik zaman ve ülkelerde yazılan romanlarda ve çekilen filmlerde 19, 6, 7,100, 24, 30, 16, 12 sayılarının tekrarlandığını görüyoruz. Geçmişten icazet çağıran sayılar. Esas temel mesele ve en can alıcı konu insanın özgür iradesiyle seçim yapıp yapamadığıdır. Özellikle son on yılda yazılan kitaplarda ve gösterime giren filmlerde insanın böyle bir yetiye sahip olmadığı sıklıkla vurgulanıyor. Özgür iradesiz, bir ceza-ödül mertebesinin, ahiretin de mevcut olamayacağını yazan yerli yazarlarımız bile var. Bu şekilde kabullenmemiz isteniyor. Böylelikle her nasılsa kendileri özgür iradeye sahip olan bir avuç elit dünyayı bildiği gibi yönetecek. Oysa küresel bilinç giderek artan sayıda azimli mücadeleci çıkaracak. Bu kaçınılmaz.

Squid Game dizisi Mücessem Kötü'nün ‘Küresel sosyalizm vasıtasıyla orta sınıfı yıkacağız, sizleri topyekün mülksüzleştirerek, metaversel kafeslerde, sanal âlemlerde yaşatarak mutlak kölelik düzeni kuracağız' plan ve propaganda ateşini yelleyen bir yapıya sahiptir. Altı tur boyunca ödül için birbirini, en yakın arkadaşını öldürecek kadar alçalan insanı, umutsuzluğun, acımasızlığın yani tanrısızlığın en derin çukurunu gösterir ve özgür irade denen şeyin sadece masallarda var olduğunu işaret eder. Muktedirlerin sadece Lucifer'in ışığına biat edenler için özgür irade mevcuttur şeklinde bir kadim söylemi var malum. Zihin Küreyici yazımda da belirttiğim gibi özgür irade sahibi olabilmek için Allaha teslimiyet en has alternatiftir. Ve kâinat yerinde durduğu sürece de öyle kalacaktır.