Yaman halimiz helal ettiremezsek nice hakkın yüklü

Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu

Herkes tarafından sevilen, ama kimsenin talip olmadığı yolun şairi. Dünya belki de bir kılavuzsuzluk sürecine girdi. Türkiye'nin payına da bu kılavuzsuzduk düştü. Vedasının yankısı, genç nesli haberdar etmesiyle dileriz bir fırsata da dönüşür. Biz haber vericiyiz. Haber veriyoruz. Büyük ve geniş günlerden. Bereketi getiren yağmurun yağdığı ama herkesin yağmurdan kaçtığı bugünlerden dünyaya: Sen böyle geçersin dünyayı / seni afet sanırlar

Suyu biz böyle geçeriz / Bizi afet sanırlar. Diyordu Cahit Zarifoğlu. O'nu bir yakınıyla anarak başlıyoruz. Evet biz onu bir afet sandık bu dünya hayatında. Eksik ve bezgin zihinlere bir afet teklifi olarak geldi Sezai Karakoç. Ancak öldükten sonra bazıları onun hakkında konuşabildi. Bazıları ölünce tanıdı, bazıları o yaşarken zaten ölüydü.

Onun gibi kendisini ölümle sadeleştiren birisi oldu mu diye düşünüyoruz günler sonra. Bize bir televizyon programında yaptığı havalı hareketler, jestler ve mimikler bırakmadı. Gösterişli giyimiyle, sanat dolu eviyle, ardından okurlarının gezeceği bir tüketim öznesi bırakmadı. Bize sosyal medyada paylaşım yaptıracak, anlamdan kopmuş havalı videolar bırakmadı. Kendisini ölümle sadeleştirdi. Geride her şeyden uzakta bir ahlak kaldı.

O gittikten sonra binlerce insanın ağzında kalan kelimelere bakıyoruz. Adaletli, merhametli, paraya ve şöhrete tamah etmedi. Belki de bu yüzüyle Türk şairi olma vasfının son kuvvetli temsilcisiydi. Hem herkesin sevdiği hem de kimsenin talip olmadığı. Türkiye'den büyük ve yeri dolmaz bir müracaat eksildi. Bu dünyada "Bu konu hakkında Sezai Bey ne düşünüyor acaba?" eksildi. Eve ekmek götürenlerin poşetlerinden bir anlam eksildi. Evlerde annelerden bir şey eksildi. Camilerde hocalardan bir şey eksildi. Sokakta oynayan çocuklardan bir şey. Türkiye'den binlerce kilometre uzaktan yiten bir garibin ehibbası eksildi.

"Nereye gittiler dersin duvarcılar /Çin Seddi bitince?" Sorusunu güncelliyoruz yıllar sonra. Sezai, "Karakoç ölünce / bizler nereye gittik?" Bu sorunun cevabını ne gönlümüzde ne dostumuzda ne de ağyarımızda bulabiliyoruz. Çin'de bir çiftçi sabah uyanıp tarlasına gitti. Kahve aldı birisi Amerika'da. Türkiye'de bir Sezai Karakoç öldü. Türkiye daha güvensiz bir yer haline geldi. İstanbul daha güvensiz bir yer haline. Mili güvenlik sorunu denen şey belki de böyle bir şeydir.

Herkes tarafından sevilen, ama kimsenin talip olmadığı yolun şairi. Dünya belki de bir kılavuzsuzluk sürecine girdi. Türkiye'nin payına da bu kılavuzsuzduk düştü. Vedasının yankısı, genç nesli haberdar etmesiyle dileriz bir fırsata da dönüşür. Biz haber vericiyiz. Haber veriyoruz. Büyük ve geniş günlerden. Bereketi getiren yağmurun yağdığı ama herkesin yağmurdan kaçtığı bugünlerden dünyaya: Sen böyle geçersin dünyayı / seni afet sanırlar