Yaşlı Adam ve Deniz ya da Hemingway 'in Havana'sı

Ernest Hemingway
Ernest Hemingway

İstanbul'u, Madrid'i, Paris'i, New York'u, Florida'yı adımlayarak ulaştığı Havana, onun son sığınağıydı. Burda kendini buldu, hayallerindeki evi yaptı, Nobel'i aldı, âşık oldu, devrimi gördü, halkın sevgilisi oldu, kılıç balığı yakaladı, yumruk attı, okyanusa daldı ve mojitosunu yudumladı.

Ernest Hemingway, iki büyük dünya savaşı, dört sarsıntılı evlilik, 39 kedi, 28 kitap, onlarca şehir ve çok mutsuz dünyalar atlası. İspanya İç Savaşı'nda idealist bir anti-faşist, profesyonel kılıç balığı avcısı, savaş meydanlarında cesur bir gazeteci, ringlerde yalnız bir boksör, gümüş madalyalı halk kahramanı, İtalya cephesinde yaralı sıhhiye şoförü, Nobel ödüllü bir romancı, ağzında puro elinde kalem, Küba vatandaşı bir Amerikalı. Bunların hiçbiri ya da hepsi. Ama bu dünyadan ve galiba en çok Havana'dan koca bir Hemingway geçti. Havana ve Hemingway. Macera dolu bir hayatın çok meziyetli kaçağı ile saklı güzellikler adasının havalı şehri arasında yaşanmış fırtınalı zamanlara tekabül eden 22 yıllık bir aşk. Hem de ilk görüşte alev alıp, aynı tutkuyla devam etmeyi başaran, nihayetinde ölümün ayırdığı bir birliktelik. Hemingway, 1928 yılında Avrupa gezisinden dönerken ilk kez ayak bastığı bu topraklardan bir daha vazgeçememiştir. Kendisini ait hissettiği, ruhunu dindiren, aralarında kopmaz bir bağın oluştuğunu söylediği bu okyanus incisini görmek için 1932'de geri döndüğünde, bunun bir yerleşik hayat denemesi olduğunun farkındadır. Karayipler kalbine iyi gelecektir.

Şöyle söyler mektubunda bu yeni hayatı için; "hayatımın geri kalanında sadece Küba'yı anlamaya çalışacağım." Aslında anlamaya çabaladığı şey, kendi hayatıdır. Bu arayışa mekân olarak seçtiği vahşi güzelliğiyle dikkat çeken Küba'nın, bir ada ülkesi olarak mümkün seçenekler arasında tartışılmaz bir konumda olduğu muhakkak. Uzakta, vahşi ve yalnız. Tam da onun ruhuna göre. Hemingway, "Küba, kuru esen rüzgâr, güneşli bir gökyüzü, balıkçılarla dostluk, yemyeşil ağaçlar, yeniden keşfedilen çocukluk, Golf Stream'ın sıcak ve bereketli suları, yani yeryüzünde son kalan vahşi topraklardan biri. İnsanların lüks gemilerle, efsanelerle, yorgun kahraman ve yalanlarıyla gelmeden önceki son cennet" sözleriyle anlattığı bu saklı hazineyi, kimselerin uğramadığı sessiz bir balıkçı kasabasıyken keşfetmiştir. Kaybetmek istemez onu. Kök salmaya, toprağına karışmaya, varlığıyla bir aidiyet kurmaya çalıştığı zamanları, fırtınadan henüz çıkmış bir geminin demir atacağı limanı bulmasına benzetebiliriz.

Kendi dünyasının daimî sürgünü namıyla anılsa da, nihayetinde el almış, ait olmuş, ruhuna karışmış ve Havana'da bir Havanalı sayılabilir konuma gelmiştir artık. Aklı burdadır. Bazen İspanya İç Savaşı'na gider, bazen Çin meydanlarına uğrar, bazen de Afrika yollarına düşer ama yine tesellisine kavuşur gibi geri döner şehrine. Elinde kalemi ve zihninde biriktirdikleriyle.

HAVANA CEPHESİ: NO 511

Şehir merkezindeki Ambos Mundos otelinin bugün artık bir müze olan 511 numaralı odasından 7 yıl boyunca baktığı Havana manzarasının baş döndürücü güzelliği, daktilo tuşlarına karışan dalga sesleri eşliğinde bir sığınak gibi kullandığı odasını aydınlatırken, neden burada olduğuna dair hiçbir soru işareti yoktur aklında. Okyanus kokusunu çektiği ciğerlerine dişlerinin arasına sıkıştırdığı purosuyla dumanlı sürprizler yaparak verdiği molaları, yazarlığını özetler. Dağınık bir zihin ve çok güçlü bir yazma arzusu. Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanını yazmaya başladığı yer burasıdır. Kod adı 511. Kolonyal mimarisi, dar sokakları, renkli duvarları, eski otomobilleri, neşeli insanları ve uzaktan duyulan salsa ritimleriyle en manzaralı sığınak; Havana. 511 nolu pembe köşkünden hava almak için dışarı çıktığında müdavimi olduğu La Bodeguita ya da La Floridita'ya doğru yelken açar Hemingway. Her iki mekânın da bugüne değin varlıklarını sürdürmelerinde Hemingway endüstrisinin payı büyük elbette. Menüler hâlâ onun 511 nolu odasından çıkarken aklından geçirdiği gibi çünkü.

Bu iki mekâna Cojimar'da yemek yediği restoranı da ekleyebiliriz. Hemingway 7 yıllık romantik otel odası macerası sonunda âşık olduğu topraklara nihai olarak yerleşme kararı alır. Havana'ya 10 km uzaklıktaki La Vigia adlı bir çiftlik evinde yaşamaya başlamak gibi ondan beklenmeyecek bir düzenin içinde yazarlığının en verimli günlerine doğru yol alır. İkinci bahardır kalemiyle gelen. Bu çiftlikte bitirdiği Yaşlı Adam ve Deniz romanıyla 1953'te önce Pulitzer, ardından 1954 yılının Nobel Edebiyat Ödülü'nü alarak şöhretinin zirvesine ulaşır. Aldığı ödülü Cojimar balıkçılarıyla birlikte kutlayacak kadar kalender bir tavırdadır, Cojimar halkı ona "Papa" (Baba) lakabını verir. Kalender bir Papa'dır o. Kalemini, anlatının gerçek sahiplerinden daha büyük görmez. Hikâyeyi en saf hâliyle yakalayıp, en sade şekliyle anlatmasını öğrenmiştir. Küba sınırları içindeki bir devlet binasının üzerindeki ilk ve tek yabancı resmin ona ait olmasının bir anlamı olmalı.

HEMİNGWAY BURDA!

Aslında Yaşlı Adam ve Deniz tam bir Havana işidir. Pilar adlı gemisinin kaptanlığını yapan yerel denizci Gregorio Fuentes'ten ilham alarak yazdığı bu romanın atmosferinde, o keskin Havana kokusu hemen duyulur. Hemingway'e göre Yaşlı Adam ve Deniz şudur; "Gerçek bir yaşlı adam, gerçek bir genç, gerçek bir deniz, gerçek bir balık ve gerçek köpekbalıkları yazmaya çalıştım. Onları yeterince iyi inşa ettiysem, bunun anlamı çok fazla olabilir. Bir şey hakkında iyi ve içtenlikle yazdığınızda, daha sonra bunun bir sürü başka şey olduğunu fark ediyorsunuz." 2 Temmuz 1961'de Idaho dolaylarında ağzına dayadığı bir av tüfeğiyle hayatına son vermeden önce, 22 yıllık uzun bir hatıra biriktirmişti bu Karayipler ülkesinde Hemingway. İstanbul'u, Madrid'i, Paris'i, New York'u, Florida'yı adımlayarak ulaştığı Havana, onun son sığınağıydı.

Burda kendini buldu, hayallerindeki evi yaptı, Nobel'i aldı, âşık oldu, devrimi gördü, halkın sevgilisi oldu, kılıç balığı yakaladı, yumruk attı, okyanusa daldı ve mojitosunu yudumladı. Babasının öğrettiği gibi bütün acılarına bir ıslık çalarak yoluna devam etti. Hemingway bu şehirde yaşamaya devam ediyor. Arayışları ve hatıraları da. Her gün otelinden çıkıp sabah saat 10'da Floridita'ya doğru yürüdüğü yol ya da mekânın içindeki masaların birinde dostlarıyla sohbet etmeyi sürdüren o bronz heykel. Hemingway burada. Pilar uzaktan görünüyor. Ve Balıkçı Santiago her sabah yeniden denize açılıyor.