Yola çıkan sekizinci Oğul'a sesleniş

Hicretimiz hala devam mı ediyor?
Hicretimiz hala devam mı ediyor?

Melekler tarafından destekelendiğimize, takviye ve teyid edildiğimize inandığımızda; bu çağın yaltakçılarına yaltaklanmayız. Kendi (geleneği)ni zayıf ve yetersiz gördükten sonra gidip ağyara hayran olan, onlara yaranmaya çalışan her Müslüman, zihinsel olarak Kafka’nın hayvanına yani bir böceğe dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Aslında sadece hicretten ibaret değil Müslümanların tarihi.
Aslında sadece hicretten ibaret değil Müslümanların tarihi.

Arkeolojik kazı diye bir şey var. Biz Müslümanlar bunu pek sevmeyiz. Biz, yeraltının en güzel, en kıymetli hazinelerinin bu dünyayı terk etmiş seleflerimiz olduğuna inanırız. Bu büyük alimleri, velileri, sıddıkları, şehidleri, peygamberleri rahatsız etmek istemeyiz. Fakat mesele doğru kavrayış olduğunda neredeyse bir kutsallık atfedilerek kabul edilmiş bazı yabancı fikir ve düşünceleri irdelemek ve onları biraz eşelemek gerekiyor. Çünkü modern denilen son yüzyıllarda büyük kayıplar yaşadık. Yenildik. İşgal edildik. Kafirler, elde ettikleri maddi-dünyevi güçle bizi yok etmeye yöneldiler. Canımızı kurtarmak için acil çarelere başvurduk. Can havliyle bir şeyler kotardık.

  • Şeyh Bedreddin’in Varidat şerhinde karşılaştığım bir hakikat bu acı veren gerçekliği anlamamız için iyi bir mürşid (irşad ediciyol gösterici) olabilir. Her günahın içinde bir zevk ve tat olması, insanların günahları işlemesini kolaylaştırır, denir bu güzel kitapta.

Kolaylaştırmaktan öte bu zevk-tat, insanları günahlara, haramlara teşvik eder, cezbeder. Yani Allah’ın yasak kıldıklarının da bir cazibesi vardır. Fakat Müslüman arif olmalı ve arif de işin hakikatini idrak ettiğinden ordaki tuzağı görür. Görünce de bilir ki oraya yerleştirilmiş olan zevk, Allah’ın bir imtihanıdır. Bu yüzden arif o geçici zevke değil de onun yaratılış hikmetine ve Allah’ın rızasına talip olur. Müslüman, Hakk’a-hak dine ecnebi olanların gittiği, toplandığı Ora’ya giderse bu tuzağa düşmekten korkar. Çünkü bir çeşit cehenneme düşmektir bu.

Ne istiyorum, niyetim nedir, oraya gidersem sarhoş edici dünya nimetlerini tatmaktan beni alıkoyacak muhkemlikte bir imana, bir takvaya, güçlü ve tam teşekküllü düşünceye, irfana sahip miyim? Cevabın evetse; korkmana ve çekinmene gerek yok. Allah’ın melekleri senin için dua etmektedirler. Rasulullah’ın duası senin için de geçerlidir. Fakat şunu da unutmamak gerek: Bilginin, sanatın, şiirin, edebiyatın, düşüncenin, felsefenin labirentleri ve iğvaları çok fazladır. Üstelik bu alanlar, bu disiplinler içinde haklılık, doğruluk, güzellik, yücelik, estetik, etik elbisesi giyinmiş öyle cazip ve parıltılı şeyler vardır ki bilmem kaçıncı kat semada uçanları bile avlayabilirler. Vaziyet böyleyse avlanmaya giderken av olmamak için Sünnet-i Seniyye sahibinin vaz’ ettiği Hablü’l-Metin’e çok sıkı yapışmak gerek vesselam.