Yüzyılda bir isim değiştiren şehir

Şehir, neden isim değiştirir? Çünkü, bir şehir yüzyılda bir temizlenmelidir diye geçiyor içimden, yeni bir kimliğe bürünmelidir.
Şehir, neden isim değiştirir? Çünkü, bir şehir yüzyılda bir temizlenmelidir diye geçiyor içimden, yeni bir kimliğe bürünmelidir.

Kavalı elinde, şehrin yeni adını verecek bu çocuk, şehrin içinden biri olurmuş; her seferinde farklı bir aileden bir çocuk bulurmuş o kavalı. Bazen bir sokakta, bazen bir ağacın gövdesinde, bazen gölün sığ yanında, bazen bir çatı aralığında. Sırası gelmeyen çocuğa görünmezmiş o kaval. Bizim aileden hiç kimse isim vermemiş bu şehre, o yüzden çocukluğum boyunca o kavalı aradım ben.

Burası Abardo. Şehrin yüzyıl önceki adı Alesta, bir yüzyıl önceki adıysa Anele, üç yüzyıl önceki adıysa…Şehre hep denizcilik ile ilgili isimler verilmiş. Uzayıp gidiyor işte bu liste. Doğrusu bir deniz özlemi mi bu, yoksa değişen sınırlardan geriye kalan tek âdet mi bilmiyorum. Çünkü şehrimizin denize kıyısı yok.

Burası Abardo. Şehrin yüzyıl önceki adı Alesta, bir yüzyıl önceki adıysa Anele, üç yüzyıl önceki adıysa…Şehre hep denizcilik ile ilgili isimler verilmiş. Uzayıp gidiyor işte bu liste.

Şimdilerde Abardo yerini başka bir isme bırakmak için bekliyor. Biraz korkuyor şehir. Çünkü bu şehirde her yüzyılda bir çocuk, bütün şehri kaval çalarak tavaf eder ve şehrin tamamına çaldığı müziği dinlettiğinde şehrin yeni ismini haykırırmış. "Mış" diyorum çünkü ben henüz 42 yaşındayım ve Alesta’nın Abardo oluşuna şahit olmadım. Abardo’nun tam göbeğine doğdum ben. Köydeki en ihtiyar kişi anlatmıştı bize, 127 yaşındaydı, biz henüz çocuktuk ve o iki şehri de tanımak zorunda kalmış bir bilgeydi. Bütün tanışıklıklarını unutmak zorunda kalmış bir bilge. Çünkü şehrin adını o vermişti. Kavalı elinde, şehrin yeni adını verecek bu çocuk, şehrin içinden biri olurmuş; her seferinde farklı bir aileden bir çocuk bulurmuş o kavalı. Bazen bir sokakta, bazen bir ağacın gövdesinde, bazen gölün sığ yanında, bazen bir çatı aralığında. Sırası gelmeyen çocuğa görünmezmiş o kaval.

Bizim aileden hiç kimse isim vermemiş bu şehre, o yüzden çocukluğum boyunca o kavalı aradım ben. Şehre vereceğim ismi de çoktan seçmiştim. Borda, diyecektim şehre. Tabii ki bu isim seçme hakkı hür iradeyle ilgiliyse… Belki de isim birden doğuyordur çocuğun kalbine. Bilmiyorum. Ben seçilmiş çocuk olmayı kaçıralı bir otuz sene oldu. Sahi, bir şehir neden yüzyılda bir isim değiştirir? Evet, biliyorum, bu şehirde yaşayanların elinde olan bir durum değil. Yine de bu soru etrafında oturup düşünüyorum durmadan. Şehir, neden isim değiştirir? Çünkü, bir şehir yüzyılda bir temizlenmelidir diye geçiyor içimden, yeni bir kimliğe bürünmelidir. Belki de bu isim değişikliği insanlara şehrin onlardan daha fazla yaşayacağına dair bir mesajdır. İlahi bir mesajdır bu. Olabilir. Kendinize çeki düzen verin, ölümlüsünüz siz mesajıdır, ama şehirler de ölümlü değil mi? İnsanlara göre daha az demek ki… Bilmiyorum ve o seçilmiş çocuk olmayı kaçıralı bir otuz sene oldu.

Çok oldu ama dünyada neden sadece bizim şehrimiz yüzyılda bir isim değiştiriyor ki?
Çok oldu ama dünyada neden sadece bizim şehrimiz yüzyılda bir isim değiştiriyor ki?

Çok oldu ama dünyada neden sadece bizim şehrimiz yüzyılda bir isim değiştiriyor ki? Bu değişikliğe dair ulaşabildiğim tek kanıt, bizim şehrimizden çok çok uzaktaki Karbara kentinden gelen bir tüccardan rica minnet istediğim o kitapta karşıma çıkmıştı. Aslında yıllardır o şehre gitmek istiyordum ama bizim şehrimizden çıkış yasaktı. Çünkü yüzyılda bir yaşadığımız olayın şehrin insanlarından bulaştığı düşünülüyor, o yüzden başka şehre taşınmanız çok olası değil, mümkün değil hatta. Kitap diyordum evet, çok kısa değiniyordu bizim şehrimizdeki isim değişikliğine, bir seyyahın çalakalem notlarıydı işte. Biraz hayal kırıklığı yaşamıştım.

Günümüzden 800 yıl önce yaşamış birinin notları… "Bu şehir cehennemi her yüzyılda bir yaşıyor. Nedenini kimse bilmiyor. Buraya insanların ayak basmasından beri mi böyle bu durum belli değil. Ama yüzyılda bir cehennem, yüzyılda bir unutulmak…

  • Seçilmiş çocuk şehrin yeni adını söylediğinde değişen tek şey şehrin adı değil burada, gözlerimle gördüm. Bütün çocuklar anne-baba ve akrabalarını, tanışıklıklarını unutuyorlar. Şehirdeki büyükler her yüzyılda bir, çocuklar tarafından unutuluyor.

Yeryüzündeki cehennem bu… Böyle söylüyor şehir halkı. O günü görmelisiniz, annelerin feryatlarını. Ve bu şehirde yeni yüzyıla yaklaşıldığında artan intihar oranları yüzünden şöyle bir tedbir alınmış: İntihar eden kişinin bütün sevdikleri öldürülür. O günden beri intiharlarda büyük düşüş olmuş…" Ben iki gündür, yemeden içmeden bir ağacın altında bunları düşünürken, meydandan bir kaval sesi geldi. Yaklaşmakta olan geldi.

Sonra bütün gökyüzünü kaplayan bir ses duydum: "Şehrin yeni adı Borda." Ses tanıdıktı, dedesiyle şehrin öte ucuna giden oğlumdu bu. Duyar duymaz koştum o sese doğru. Günlerce koştum. Oğlum beni tanımadı. Şehir ismini değiştirirken o, içini değiştirmişti. Uzunca bir şaşkınlıktan sonra, -günler süren bir şaşkınlıktı bu- şöyle derken buldum kendimi: "Hem şehirle hem de oğlumla yeniden tanışmalıyım."