6-7 Eylül Olaylarını, Yunan Derin Devleti planladı

Talandan arda kalanlar...
Talandan arda kalanlar...

Olayların, Zorlu’nun Kıbrıs Konferansı’nda elini kuvvetlendirmesi için hükümet tarafından tertiplendiği iddiaları gülünçtür; çünkü saat 18:00-24:00 arası yaşananları tetikleyen Atatürk Müzesi’ne saldırıdır, Kıbrıs değil! Ayrıca Zorlu’nun elinin güçlendirilmesine zerre kadar ihtiyaç yoktur.

Mehmet Akif Demirer (Makine Yüksek Mühendisi ve DP Eski Genel Başkan Yardımcısı.

Gerek Türk medyasında, gerekse konuyla ilgili olarak kaleme alınan kitaplarda nedense ‘6-7 Eylül Olayları’ deyimi kullanılır. Oysa olaylar 6 Eylül 1955 günü saat 18:00-24:00 arasında yaşanmıştır. Saat 24:00’de asker 4 saat gecikmeli olarak gelmiş, duruma hakim olmuş ve sıkıyönetim ilan edilerek sokağa çıkma yasağı konmuştur. 7 Eylül günü ise sadece temizlik yapılıp yollar trafiğe açılmıştır. Dolayısıyla ‘6-7 Eylül Olayları’ tabiri yanlıştır.

» Celal Bayar olay yerinde: Sıkıyönetimin ilan edildiği 7 Eylül sabahını gösteren Zafer gazetesindeki fotoğraflarda solda dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar Beyoğlu’nda görülürken sağda olay yerine gelen tanklar göze çarpıyor.
» Celal Bayar olay yerinde: Sıkıyönetimin ilan edildiği 7 Eylül sabahını gösteren Zafer gazetesindeki fotoğraflarda solda dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar Beyoğlu’nda görülürken sağda olay yerine gelen tanklar göze çarpıyor.

Bu yanlışta ısrar edilerek ‘6-7 Eylül Olayları’ tabirinin kullanılması nedeniyle gazetelerimizde şu tür ifadelere rastlanır: “Tam 54 yıl önce, 6-7 Eylül 1955’te İstanbul 2 gün devam eden bir yağmalamaya sahne oldu. 2 gün boyunca Rum azınlık başta olmak üzere Ermeni ve Yahudilerin dükkanları, evleri, okulları ve mabetleri tahrip edildi ve yağmalandı. Savaş gibi bir yıkım yaşandı.”

Oysa olayları Yunan derin devleti tertiplemiştir. Bunu anlamak için biraz geriye gitmek ve Ada’nın tümünün Yunanistan’a iltihakı hedefi anlamına gelen ENOSİS’in tarihçesine bakmak gerekir.

ENOSİS faaliyetleri

Kıbrıs’ta Rumlar ilk olarak 23 Ekim 1931 günü ciddi boyutta nümayiş düzenleyerek İngiliz valisini zor durumda bırakmışlardır. Vali, Malta’daki Kraliyet Hava Kuvvetleri üssünden isyanı bastırmak için destek istemiş ve Kıbrıs’a Malta’dan uçaklarla asker sevk edilmiştir.

Rumların ENOSİS faaliyetleri 1954 yılına kadar aralıksız devam etmiş, ancak olaylar Rumlarla İngiliz askerleri arasında sınırlı kalmış, iki toplum arasında bir gerginlik yaşanmamıştır. Bu nedenle Ankara (CHP döneminde de, DP döneminde de) “Bu İngiltere’nin sorunudur, bizi ilgilendirmez” diye olaylara seyirci kalmayı tercih etmiştir. Ta ki 1954 yılına kadar…

1954’te NATO’da müttefikimiz olan Yunanistan, Kıbrıs’ın bağımsızlığı ve ardından ENOSİS konusunu Birleşmiş Milletler’e taşıyınca Türkiye sert bir tavır takınmış, ABD’nin de müdahalesiyle 15 Aralık günü BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada Yunan önerisi reddedilmiştir. 1 gün sonra Selanik’te geniş çaplı gösteriler olmuş, polis Atatürk Müzesi’ne saldırmak isteyen yüzlerce kişiyi gözaltına almıştır. Atatürk Müzesi’ne saldırı teşebbüsü Yunanistan’ın sabıka kaydıdır. Basın bu olayı unutmuş, hiç değerlendirmemiştir.

Yunanlar Kıbrıs’taki Rumları kışkırtıyor

BM’de umduğunu bulamayan Yunanistan, Grivas adlı bir muvazzaf subayını adaya göndererek EOKA’yı kurmuştur. 1 Nisan 1955 günü harekete geçen EOKA’nın kanlı eylemleri önce İngiliz asker ve ailelerini arkadan kahpece öldürerek işe başlamış, daha sonra Kıbrıs polislerine yönelmiştir. Ada’da polis teşkilatında Türkler çoğunlukta olduğu için tek bir Türk polisinin öldürülmesi bile iki toplumu karşı karşıya getirmeye yetmiştir.

Olayların iki NATO üyesine de sıçraması ihtimali karşısında endişelenen İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ı Londra’ya bir konferansa davet etmiştir. Türkiye daveti derhal kabul etmiş, Yunanistan ise Rumların dinî lideri Makarios’un “Gitmeyin” ikazına rağmen 1 hafta gecikmeyle daveti kabul ettiğini bildirmiştir. (Makarios, konunun yine BM’ye götürülmesini istiyordu.)

» Çocuk bisikletleri de nasibini aldı İşte 6 Eylül talanı! Kepenkler indiriliyor, mağazaların üst katlarına çıkılıyor, içerideki ürünler talan edilip sokağa fırlatılıyor.
» Çocuk bisikletleri de nasibini aldı İşte 6 Eylül talanı! Kepenkler indiriliyor, mağazaların üst katlarına çıkılıyor, içerideki ürünler talan edilip sokağa fırlatılıyor.

Konferans, 29 Ağustos’ta başlayarak 8 Eylül günü sona erecekti. Türkiye heyeti, Dışişleri Bakanlığı Vekil Vekili Fatin Rüştü Zorlu’nun başkanlığında Milli Savunma Bakanı ve en seçkin diplomatlardan oluşuyordu. Atina Büyükelçimiz Settar İksel de heyetteydi.

Türkiye heyeti 25 Ağustos’ta Londra’ya hareket edecekti. 1 gece önce Menderes, Liman Lokantası’nda gazetecilere çok önemli bir konuşma yapmış; Yunanistan’ı, Ada’da Rumları kışkırtmak, Türkiye ile dostluğa gereken önemi vermemekle suçlamış ve Türkiye’nin İstanbul’daki azınlıklarla ne kadar uyumlu bir ortamda yaşadığını şöyle ifade etmişti:

“Baksınlar, görsünler: Memleketimizdeki Rum vatandaşlarımızla ne derecelere kadar kardeşçe ve hepimiz aynı vatanın çocukları olmak bahtiyarlığı içinde yaşamaktayız.”

» İnönü’den Menderes’e destek: Başbakan Adnan Menderes Londra gezisi öncesinde yaptığı konuşmada Türklerle Rumların aynı vatanın çocukları olarak bahtiyarca yaşadığını belirtmişti. 26 Ağustos Cuma günkü Ulus gazetesi CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün konuyla ilgili demecini böyle manşete taşımıştı.
» İnönü’den Menderes’e destek: Başbakan Adnan Menderes Londra gezisi öncesinde yaptığı konuşmada Türklerle Rumların aynı vatanın çocukları olarak bahtiyarca yaşadığını belirtmişti. 26 Ağustos Cuma günkü Ulus gazetesi CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün konuyla ilgili demecini böyle manşete taşımıştı.

Ertesi gün Ulus gazetesinde CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün “Hükümetle beraberiz” demeci çıktı. Aynı gün gazetenin başyazısında Prof. Dr. Ahmet Şükrü Esmer, Menderes’in nutkunu öve öve göklere çıkaracaktı.

Yunanistan’da panik

Konferans için çok iyi hazırlanan Türkiye heyeti, yeni Kıbrıs tezimizi 1 Eylül günü açıkladı. Tez son derece yalın olup uluslararası hukuk kurallarına dayalı idi: Türkiye Ada üzerindeki egemenlik hakkını Lozan’da İngiltere’ye devretmişti.

O devir belgesinde taraflar Türkiye ve Birleşik Krallık (İngiltere) şeklinde belirtilmişti. Yunanistan ‘taraf’ değildi. Eğer İngiltere, Ada üzerindeki egemenlik hakkını kısmen veya tamamen devredecekse bunu ancak Ada’nın eski sahibine, Lozan belgesinde ‘taraf’ olan ülkeye yapabilirdi, ‘taraf’ olmayan Yunanistan’a değil…

Toplumsal Tarih, Eylül 2003
Toplumsal Tarih, Eylül 2003

Tezin açıklanması Yunan heyeti’nde olsun, Atina’da olsun paniğe yol açtı. Yunan Dışişleri Bakanı, 2 Eylül Cuma akşamı alelacele Atina’ya döndü. Hafta sonu Atina gazeteleri, “Kıbrıs’ı kaybettik” diye manşet attılar. Yunan derin devleti devreye girdi ve zaten sabıka kaydı bulunan Yunanistan, 5-6 Eylül gecesi Selanik’teki Atatürk Müzesi’nde bir bomba patlattırdı. Aceleyle yapılmış bu el bombasının patlaması sonucu binanın birkaç camı kırıldı.

Hafta sonu için ara verilmiş olan konferans 6 Eylül’de tekrar başlayacak, 8 Eylül’de sonuç bildirisini yayımlayarak sona erecekti. Eğer sonuç bildirisinde Kıbrıs konusunda Yunanistan’ın taraf olmadığı tescil edilseydi bu, Yunan kamuoyu ve iktidardaki hükümet için çok büyük bir hezimet olacaktı.

Yunan derin devletinin Atatürk Müzesi’ne bombalı saldırı ve bununla ilişkili olarak İstanbul’da patlak veren 6 Eylül olaylarını tertiplemesinin nedeni, sonuç bildirisinin yayımlanmasını engellemek idi. Bu hedefe ulaştılar; hem de faturayı, Fuat Köprülü’nün 5 Haziran 1960 tarihli Yeni Sabah’ta yayımlanan ihbarı sayesinde Türkiye’ye keserek…

Olayın faili İstanbul Ekspres mi?

Türkiye heyeti, yeni Kıbrıs tezini açıklamış ve hafta sonu düzenlediği basın toplantılarında başarıyla savunmuş olmanın rahatlığı içinde 6 Eylül sabahı konferansın yeniden açılmasını beklerken bomba haberi geldi. Zorlu, Yunan Dışişleri Bakanı’na Atatürk Müzesi’ne bombalı saldırı nedeniyle çok sert bir şekilde çıkıştı. Bakan özür diledi ve gereken önlemlerin alınacağını ekledi. Zorlu da özrü kabul ederek meslektaşının üzerine daha fazla gitmedi. Bu, Zorlu’nun karakterinin göstergesiydi: Yerde yatana tekme atma!

» Köprülü’nün ihbarı Yunan derin devletine yaradı: Fuat Köprülü, 5 Haziran 1960 tarihli Yeni Sabah gazetesinde yayınlanan ihbarında olayların DP Hükümeti tarafından tertiplendiğini belirtmişti. Yunan derin devleti ise bu ihbarı bahane ederek olayların faturasını Türkiye’ye kesmeyi başardı.
» Köprülü’nün ihbarı Yunan derin devletine yaradı: Fuat Köprülü, 5 Haziran 1960 tarihli Yeni Sabah gazetesinde yayınlanan ihbarında olayların DP Hükümeti tarafından tertiplendiğini belirtmişti. Yunan derin devleti ise bu ihbarı bahane ederek olayların faturasını Türkiye’ye kesmeyi başardı.

6-7 Eylül gecesi Türk heyetine İstanbul olayları hakkında bilgiler akmaya başladı. Heyet sabaha kadar konferansta nasıl bir tutum sergilenmesi gerektiği üzerinde çalıştı. 7 Eylül sabahı Yunan Dışişleri Bakanı’ndan İstanbul’daki olaylar nedeniyle bir misilleme bekleniyordu. O sabah Türk heyetini hayretler içinde bırakan bir gelişme yaşandı; Yunan Dışişleri Bakanı olayları hiç duymamış gibi davrandı. Konferans heyeti gündemdeki konuları (kapanışla ilgili ayrıntılar) görüştü ve ertesi gün yapılacak son toplantıda buluşmak üzere dağıldı.

8 Eylül sabahı, bu kez Yunan Dışişleri Bakanı olaylara değinerek Zorlu’ya bağırıp çağıracaktı. 2 gün içinde roller değişmiş; şimdi de Zorlu özür dileyip gereken önlemlerin alınacağı teminatını vermişti. Başka bir şey görüşülmeyerek sonuç bildirisi yayımlanmadı. Böylece Yunanistan’ın taraf olmadığı ilan ve tescil edilmemiş oluyordu.

» Olay yaratan 2. baskı: Atatürk Müzesi’ne saldırı haberini manşetten vererek olayların fitilini ateşleyen 6 Eylül 1955 tarihli İstanbul Ekspres gazetesinin 2. baskısı…
» Olay yaratan 2. baskı: Atatürk Müzesi’ne saldırı haberini manşetten vererek olayların fitilini ateşleyen 6 Eylül 1955 tarihli İstanbul Ekspres gazetesinin 2. baskısı…

Şimdi olaylara bir de İstanbul’dan bakalım:

5-6 Eylül gecesi Selanik’teki Atatürk Müzesi’nde bomba patlamış. Devlet radyosu, haberi 6 Eylül günü 13:00 haberlerinde 8. sırada, heyecansız bir şekilde vermiş. Ayaklanmayı gerektirecek bir durum kesinlikle yok.

İstanbul Ekspres gazetesi Yazı İşleri Müdürü Gökşin Sipahioğlu (ö. 5 Ekim 2011 - Olaylar hakkında hayatı boyunca hep çelişkili konuştu, Fransa’da bir haber/fotoğraf ajansı kurdu ve büyük bir servetin sahibi oldu) gazetenin sahibi DP İstanbul Milletvekili Mithat Perin’i arayarak 2. baskı için ısrarla para istiyor. Perin kabul etmiyor ve telefonu kapatıyor. Sipahioğlu birkaç defa arayarak çok başarılı bir 2. baskı olacağını söyleyerek para talebini sürdürüyor. Atatürk Müzesi’ne saldırı haberini büyütmek istiyor. Perin de istemeye istemeye kabul ediyor ve parayı gönderiyor.

» Talandan arda kalan...Talan sonrası Beyoğlu’nun arka sokaklarının hazin manzarası… Harabe halindeki dükkanlar, sokaklara savrulmuş ürünler, şaşkın vatandaşlar, alt üst edilmiş bir araç ve fonda Türk bayrakları…
» Talandan arda kalan...Talan sonrası Beyoğlu’nun arka sokaklarının hazin manzarası… Harabe halindeki dükkanlar, sokaklara savrulmuş ürünler, şaşkın vatandaşlar, alt üst edilmiş bir araç ve fonda Türk bayrakları…

Yağma ve tahrip başlıyor

Gazetenin 2. baskısı saat 17 sularında sokaklarda satılmaya başlıyor. Aralarında Orhan Birgit’in de bulunduğu üniversite öğrencileri bombalı saldırı nedeniyle saat 18:00’de başlayacak bir yürüyüş planlamışlar zaten.

Birden şehrin havası değişip elektrikleniyor. Perin, gazetenin basıldığı matbaaya giderek baskıyı durduruyor. Bayar ve Menderes aynı saatlerde açık bir arabayla Beyoğlu ve Taksim üzerinden Dolmabahçe’ye, oradan da motorla Haydarpaşa’ya geçiyorlar. Saat 20:00’de trenle Ankara’ya hareket edecekler. İçişleri Bakanı Namık Gedik ise Park Otel’de Dünya Kriminel Polis Konferansı için İstanbul’a gelmiş bulunan yabancı konuklarını ağırlıyor.

» Atatürklü protesto coşkusu: Vatandaşlar, ellerinde Atatürk fotoğrafları ve Türk bayrakları ile araçların üzerine çıkmış, Atatürk Müzesi’ne saldırıyı protesto ediyorlar.
» Atatürklü protesto coşkusu: Vatandaşlar, ellerinde Atatürk fotoğrafları ve Türk bayrakları ile araçların üzerine çıkmış, Atatürk Müzesi’ne saldırıyı protesto ediyorlar.

28 Ağustos’ta Ada’da Türklere karşı bir saldırı olacak söylentisi nedeniyle İstanbul’da olaylar yaşanabilir diye valilik 1 hafta önce 1. Ordu’nun alarm durumuna geçmesini, 6 Eylül günü saat 17:00’de 1. Ordu Komutanı’na bir yazı göndererek 19 bin askerin saat 20:00’de belirlenmiş yerlerde konuşlandırılmasını istemiş. İstanbul’un yetersiz sayıdaki polisleriyse Patrikhane ve Yunanistan Konsolosluğu’nda etten duvar örmüşler; bu binaların tek bir camı bile kırılmamış.

Öğrenci yürüyüşü ise saat 18:00-20:00 arasında olaysız geçmiş. 20:00’de hava kararmaya başlarken Osmanbey’de sahibi Rum olan Haylayf Pastanesi ile Taksim’de Ankara Bakkaliyesi’ne (onun da sahibi Rum olup bugünkü marketler gibi çok büyük bir bakkal dükkanı idi) saldırılar ile tahrip olayları başlıyor. Aktörler ise Cibali Sigara Fabrikası işçileri ile genç işsizler… Tahribat var ama talan yok. Talan 22:00’de başlıyor ve 24:00’e kadar sürüyor. Buradaki aktörler de varoşlardan gelen, köyden getirdikleri lastik ayakkabılarını geride bırakan iş arayan vatandaşlar…

6 Eylül gecesi saat 24:00’de Bayar ve Menderes Sapanca’dan geri dönerek valiliğe geliyorlar. Asker de 4 saat gecikmeli olarak geliyor ve olaylar sona eriyor.

Olayların, Zorlu’nun Kıbrıs Konferansı’nda elini kuvvetlendirmesi için hükümet tarafından tertiplendiği iddiaları gülünçtür; çünkü saat 18:00-24:00 arası yaşananları tetikleyen Atatürk Müzesi’ne saldırıdır, Kıbrıs değil! Ayrıca Zorlu’nun elinin güçlendirilmesine zerre kadar ihtiyaç yoktur.

“Yunanlar yaptırdı” tezi

1955’te İstanbul’da Rumca/Helence konuşan 90 bin kişi var. Bunların 17 bini Yunan pasaportu taşıyan ve 1930’da imzalanmış bir antlaşma ile İstanbul’da gayrimenkul edinme, işyeri açma hakkı bulunan İstanbullu Yunanlar. 1955 yılında Yunanistan’da küçümsenmeyecek ölçüde komünist var. Yunan derin devleti için Yunanistan uyruklu 17 bin İstanbullu içinden olayları başlatmak için birkaç yüz kişiyi bulup görevlendirmek ve Gökşin Sipahioğlu’nu hediyelerle 2. baskı için teşvik etmek çok kolaydı.

Fuat Köprülü’nün 27 Mayıs darbesinden hemen sonra yaptığı iğrenç ihbar nedeniyle Yassıada’da alelacele hazırlanan davada Yüksek Adalet Divanı (!) 5 Ocak 1961 günü karar veriyor: Olayları tertipleyen Zorlu ve Menderes’e 6’şar yıl.

1 gün sonra 1961 Anayasası’nı yazacak olan Kurucu Meclis açılıyor. Darbecilerin başı (aynı zamanda Devlet Başkanı) Gürsel’in 10 kişilik Kurucu Meclis kontenjan üyeliği var. 10 kişiden biri, olaylarda DP İstanbul İl Başkanı olan, muhbirin oğlu Orhan Köprülü!

» Kıbrıs başarısının gazetelerdeki yansıması: 2 Eylül tarihli Ahmed Emin Yalman’a ait Vatan gazetesi ile 4 Eylül tarihli CHP’nin Ulus gazetesi Londra’daki Kıbrıs Konferansı’nda Türk tezinin başarıyla savunulup olumlu tesir bıraktığını işte böyle duyurmuştu.
» Kıbrıs başarısının gazetelerdeki yansıması: 2 Eylül tarihli Ahmed Emin Yalman’a ait Vatan gazetesi ile 4 Eylül tarihli CHP’nin Ulus gazetesi Londra’daki Kıbrıs Konferansı’nda Türk tezinin başarıyla savunulup olumlu tesir bıraktığını işte böyle duyurmuştu.

Çelişkiye bakın ki, DP Genel Başkanı’na 6 yıl, DP İstanbul İl Başkanı’na ise kontenjandan Kurucu Meclis Üyeliği verilmişti. Yunanistan’a da gümüş bir tepsi içinde sonsuza dek Türkiye aleyhine kullanacağı bir koz sunulmuştu: “Barbar Türkler 6 Eylül 1955 tarihinde İstanbul’da Rumlara pogrom uygulamışlardır”. (Sovyet öncesi Rusya’da hükümetin talimatı ile güvenlik güçlerinin öldürme amacı ile azınlık Yahudilere saldırıları ‘pogrom’ diye adlandırılır.)

Tüm bunlar sonucunda ortaya çıkan tablo şudur: Londra’daki Kıbrıs Konferansı’nda çok başarılı idik. 1931-1954 yıllarında seyirci kaldığımız Kıbrıs sorununa taraf olmuştuk. 1931’den beri ENOSİS için uğraşan Yunanistan ise bunca uğraş sonunda sağladığı taraf olma pozisyonunu kaybetmek üzereydi.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım