Batı sanatında bir Doğu pazarı

İtalya'daki nüfuzlu bir topluluk olan Scuola di San Marco, İtalyan ressam Gentile Bellini'ye 1492'de bir tablo sipariş eder. Bu tabloda MS 75 yılında İskenderiye'de Hıristiyan Kilisesi'ni kuran Aziz Markos'un betimlenmesi istenir. Gentile tabloya 1505 yılında başlar ancak tamamlayamadan vefat eder. Ölüm döşeğinde kendisinden daha az meşhur ancak sanatında daha usta kardeşi Giovanni'ye tabloyu tamamlamasını vasiyet eder ve tablo 1507'de tamamlanır. İşte tablodaki kasvetin sebebi de bu el değiştirme olmalıdır. Özellikle ışık ve gölgelemede kendini ele veren bu çift ressamlı tablonun sırları bu kadarla kalmıyor. Melek Cevahirlioğlu tablonun sırlarını Derin Tarih okurları için kaleme aldı.

Tabloya Venedik'in uzun yıllar ticarî partneri olduğu İskenderiye'nin kültür, mimarî ve geleneklerine odaklanan bir zihniyet hakimdir. En önemli özelliği de Gentile'nin, Doğu medeniyetinin aslında Batı'nın sahip olmak istediği birtakım özellikleri barındırdığının farkına varmasıdır. Bu da eserine açıkça yansımıştır. Dönemine göre hayli büyük ebatlı bir tablo olan bu çalışma, Avrupa ile gizemli Doğu'nun zıt birer kültür olmalarının aksine maddi/manevi bir ilişkiler yumağı içerisinde olduklarını göstermektedir. Tabloda öne çıkan ve en sevilen özelliklerden biri, renkler ve Doğu'nun sembolleri olan kilimler, halılar, ipek ve kadife öğelerdir. Özellikle de Rönesans tablolarında kullanılan kırmızı ve lacivert renge, Bellini'nin Doğu'dan esinlendiği kadife ve ipekliler de eklenince Doğu-Batı etkileşimi tablonun bir sırrı olarak kendini göstermektedir. Bu nedenle de mekân olarak İskenderiye pazarı seçilmiştir. Arka planda Doğu'nun simgeleri yer alırken, ön planda tablonun mesajı verilmeye çalışılmış. İlk bakışta 'kâfir' Doğuluları Hıristiyan dinine davet eden bir tablo gibi dursa da, diğer birçok Rönesans tablosunda olduğu gibi nice ilginç detaylara sahiptir.
Eklektik kilise

                                    Bizans tarzı kubbeleriyle dikkat çeken kilise, İskenderiye'deki Aziz Markos Kıpti Kilisesi değil de, Venedik'teki Aziz Markos Kilisesi ile İstanbul'daki Ayasofya Camii model alınarak eklektik bir teknikle resmedilmiştir. Kilisenin dış görünümü ve yuvarlak kemerler, resmin sipariş verildiği ve uzun süre muhafaza edildiği Scuola di San Marco'nun görüntüsüne benzer. Bu, Aziz Markos ile Venedikliler arasındaki ilişkiyi göstermek amacıyla yapılmıştır.
Eklektik kilise Bizans tarzı kubbeleriyle dikkat çeken kilise, İskenderiye'deki Aziz Markos Kıpti Kilisesi değil de, Venedik'teki Aziz Markos Kilisesi ile İstanbul'daki Ayasofya Camii model alınarak eklektik bir teknikle resmedilmiştir. Kilisenin dış görünümü ve yuvarlak kemerler, resmin sipariş verildiği ve uzun süre muhafaza edildiği Scuola di San Marco'nun görüntüsüne benzer. Bu, Aziz Markos ile Venedikliler arasındaki ilişkiyi göstermek amacıyla yapılmıştır.
Aziz Markos

                                    Venedik kanallarındaki köprüleri andıran taştan bir vaaz kürsüsünden konuşma yapan Aziz, zamanının kültür şehirlerinden İskenderiye'ye geldiğinde yıl MS 43'tür. Mısır Memlukleri, Kuzey Afrikalılar, Türkler, İranlılar, Habeşliler ve Tatarlardan oluşan bir topluluğa tebliğde bulunmaktadır. Bellini, bu sahnede Osmanlılar ya da Memlukleri barbar ve cahil toplumlar olarak görmemiş, aksine Doğu ile Batı'nın sentezinden doğan bir kültür ve ticaret tablosu çizmiştir.
Aziz Markos Venedik kanallarındaki köprüleri andıran taştan bir vaaz kürsüsünden konuşma yapan Aziz, zamanının kültür şehirlerinden İskenderiye'ye geldiğinde yıl MS 43'tür. Mısır Memlukleri, Kuzey Afrikalılar, Türkler, İranlılar, Habeşliler ve Tatarlardan oluşan bir topluluğa tebliğde bulunmaktadır. Bellini, bu sahnede Osmanlılar ya da Memlukleri barbar ve cahil toplumlar olarak görmemiş, aksine Doğu ile Batı'nın sentezinden doğan bir kültür ve ticaret tablosu çizmiştir.
Bedevi

                                    Aziz Markos'un hemen arkasında pembe bir kaftan giymiş ve bedevi başlığı takmış biri sandalyede oturmuş, konuşmasını kaydetmektedir. Anianus adındaki bu kişi aslında bir ayakkabı ustasıdır ve Aziz Markos'un kendisini mucizevî bir şekilde iyileştirmesi neticesinde Hıristiyan olmuş bir Doğuludur.
Bedevi Aziz Markos'un hemen arkasında pembe bir kaftan giymiş ve bedevi başlığı takmış biri sandalyede oturmuş, konuşmasını kaydetmektedir. Anianus adındaki bu kişi aslında bir ayakkabı ustasıdır ve Aziz Markos'un kendisini mucizevî bir şekilde iyileştirmesi neticesinde Hıristiyan olmuş bir Doğuludur.
Venedikliler

                                    Bedevinin hemen arkasında ayakta duran topluluk ise çoğunluğu İtalya'daki Scuola di San Marco Cemiyeti'ne mensup Venediklilerdir. Özellikle Aziz Markos'un arkasında bulunmaları Hıristiyan dinine mensup olduklarına işaret etmektedir. Bu Venedikli asilzadelerin bir kısmı uzun yıllar İskenderiye ile ticaret yapan tüccarlardan oluşmaktadır.
Venedikliler Bedevinin hemen arkasında ayakta duran topluluk ise çoğunluğu İtalya'daki Scuola di San Marco Cemiyeti'ne mensup Venediklilerdir. Özellikle Aziz Markos'un arkasında bulunmaları Hıristiyan dinine mensup olduklarına işaret etmektedir. Bu Venedikli asilzadelerin bir kısmı uzun yıllar İskenderiye ile ticaret yapan tüccarlardan oluşmaktadır.
İskenderiye'nin simgesi

                                    Bugün orijinali New York'ta Central Park'ta olan, İmparator Augustus tarafından Amon Tapınağı'ndan İskenderiye'ye getirilen granit obelisk (dikili taş) şehrin önemli sembollerindendir. Bu nedenle de kilisenin hemen yanına yerleştirilmiş olmalı. Bellini obeliski de okuduklarından esinlenerek çizmiş. Zeminine 'VL' harflerini işlemiş ki, bunlar Bellini'nin 'Vivet Lorendano' için kullandığı paraftır. Büyük ihtimalle tabloyu devam ettiren Giovanni Bellini'ye ait olan bu işleme, tablonun Doge Leonardo Lorendano hayattayken yapıldığını ifade eder. Zira Giovanni, Lorendano'nun bir portresiyle ünlenmiştir.
İskenderiye'nin simgesi Bugün orijinali New York'ta Central Park'ta olan, İmparator Augustus tarafından Amon Tapınağı'ndan İskenderiye'ye getirilen granit obelisk (dikili taş) şehrin önemli sembollerindendir. Bu nedenle de kilisenin hemen yanına yerleştirilmiş olmalı. Bellini obeliski de okuduklarından esinlenerek çizmiş. Zeminine 'VL' harflerini işlemiş ki, bunlar Bellini'nin 'Vivet Lorendano' için kullandığı paraftır. Büyük ihtimalle tabloyu devam ettiren Giovanni Bellini'ye ait olan bu işleme, tablonun Doge Leonardo Lorendano hayattayken yapıldığını ifade eder. Zira Giovanni, Lorendano'nun bir portresiyle ünlenmiştir.
Diocletian Sütunu

                                    Bellini'nin İskenderiye'si kuleler ve minareler şehridir. Okuduğu kitaplardan İskenderiye'deki Diocletian Sütunu'nun ününden haberdar olmuş olmalı ki, bazilikanın sol tarafına, düz ve tek parça bir taş formdaki sütunu yerleştirmiş. Aslında nasıl göründüğüyle alakalı bir bilgisi olmadığından, Bellini burada sütunu icat etmiş diyebiliriz.
Diocletian Sütunu Bellini'nin İskenderiye'si kuleler ve minareler şehridir. Okuduğu kitaplardan İskenderiye'deki Diocletian Sütunu'nun ününden haberdar olmuş olmalı ki, bazilikanın sol tarafına, düz ve tek parça bir taş formdaki sütunu yerleştirmiş. Aslında nasıl göründüğüyle alakalı bir bilgisi olmadığından, Bellini burada sütunu icat etmiş diyebiliriz.
Meraklı Doğulular

                                    Tablonun genelinde Bellini'nin İstanbul hatıralarının tesiri görülür. Müslüman bir şehrin ayrıntıları ile bezenmiş tabloda fantezi de eksik değildir. Aziz Markos'un hemen önünde beyaz burkaları ile dikkat çeken diz çökmüş Doğulu kadınlar, onların arkasında sarıklı Müslüman erkekler dağınık halleriyle vaazı dinliyorlar.
Meraklı Doğulular Tablonun genelinde Bellini'nin İstanbul hatıralarının tesiri görülür. Müslüman bir şehrin ayrıntıları ile bezenmiş tabloda fantezi de eksik değildir. Aziz Markos'un hemen önünde beyaz burkaları ile dikkat çeken diz çökmüş Doğulu kadınlar, onların arkasında sarıklı Müslüman erkekler dağınık halleriyle vaazı dinliyorlar.
Doğunun gizemli hayvanları

                                    Doğuda sadece İstanbul'a gelmiş olan Bellini, 1412-14 arasında İskenderiye'ye yolculuk yapan İtalyan seyyah Anconalı Syracuse'un eserindeki deve çiziminden faydalanarak tablosuna eklediği hayvanlar arasında at ve devenin yanında zürafa da bulunmaktadır. Bu kitabı da artist ve antikacı olan eniştesi Andrea Montegna'nın kendisine verdiği sanılmaktadır.
Doğunun gizemli hayvanları Doğuda sadece İstanbul'a gelmiş olan Bellini, 1412-14 arasında İskenderiye'ye yolculuk yapan İtalyan seyyah Anconalı Syracuse'un eserindeki deve çiziminden faydalanarak tablosuna eklediği hayvanlar arasında at ve devenin yanında zürafa da bulunmaktadır. Bu kitabı da artist ve antikacı olan eniştesi Andrea Montegna'nın kendisine verdiği sanılmaktadır.
Fatih'in ressamı

                                    Gentile Bellini kendisini bu topluluğun içerisinde resmetmiştir. Vaaz kürsüsünün hemen yanında kırmızı kaftanlı ve siyah bereli Venedikli kendisidir. Aslında onu tanımamızı sağlayan bir öğe de elinde tuttuğu, ucunda madalya bulunan altın zincirli kolyedir. Bu, Osmanlı Sarayı'nda bulunduğu sırada Fatih Sultan Mehmed tarafından armağan edilmişti. Venedik ile Osmanlı arasında imzalanan barış antlaşmasının ardından, Fatih'in Venedik Senatörü'nden kendisine bir ressam göndermesini istemesi üzerine Bellini'nin yolu İstanbul'a düşer. Burada Fatih'in o ünlü tablosunu yapar ve çok değerli bir madalyonla ödüllendirirlir. 1479-81 yıllarında gerçekleşen bu yolculuk, Bellini'nin tek seyahati olmuş, ömrünün çoğunu evinde geçirmiştir.
Fatih'in ressamı Gentile Bellini kendisini bu topluluğun içerisinde resmetmiştir. Vaaz kürsüsünün hemen yanında kırmızı kaftanlı ve siyah bereli Venedikli kendisidir. Aslında onu tanımamızı sağlayan bir öğe de elinde tuttuğu, ucunda madalya bulunan altın zincirli kolyedir. Bu, Osmanlı Sarayı'nda bulunduğu sırada Fatih Sultan Mehmed tarafından armağan edilmişti. Venedik ile Osmanlı arasında imzalanan barış antlaşmasının ardından, Fatih'in Venedik Senatörü'nden kendisine bir ressam göndermesini istemesi üzerine Bellini'nin yolu İstanbul'a düşer. Burada Fatih'in o ünlü tablosunu yapar ve çok değerli bir madalyonla ödüllendirirlir. 1479-81 yıllarında gerçekleşen bu yolculuk, Bellini'nin tek seyahati olmuş, ömrünün çoğunu evinde geçirmiştir.