Çin diyarını Japonlardan Osmanlı tüfeği korumuştu

» 3 asırlık hanedan: 
Moğollar 100 yıla yakın süre Çin’i idare etmişler, Kubilay Han’ın ölümüyleyse imparatorluk dağılmaya başlamıştı. 1368’de isyancı lider Hongwu’nun Çin imparatoru olmasıyla yönetime gelen Ming Hanedanı 300 yıl Çin’e egemen olacaktı.
» 3 asırlık hanedan: Moğollar 100 yıla yakın süre Çin’i idare etmişler, Kubilay Han’ın ölümüyleyse imparatorluk dağılmaya başlamıştı. 1368’de isyancı lider Hongwu’nun Çin imparatoru olmasıyla yönetime gelen Ming Hanedanı 300 yıl Çin’e egemen olacaktı.

16. yüzyılda Osmanlı tüfeğinin bir Osmanlı elçisi aracılığıyla Çin’e kadar gittiğini biliyor muydunuz? Ya bu elçinin Müslüman torunlarının bugün Çin’de yaşadıklarını…

Prof. Dr. Giray Fidan


smanlı İmparatorluğu 16. yüzyılda yükseliş dönemini yaşarken, pek çok açıdan Batıya üstün durumdaydı. Tarihinin en geniş sınırlarına ulaşmış; askerî, bilimsel ve iktisadî açıdan dünyanın en önemli gücü halini almıştı.

Aynı dönemde Çin’de Ming Hanedanı hüküm sürüyordu. 1368’den 1648’e kadar Çin’i yöneten bu hanedan sayesinde ülke Doğu Asya’nın en büyük askerî, siyasî ve kültürel merkezlerinden biri haline gelmişti.

Ayrıca Moğol yönetiminde geçen uzun bir süreden sonra Çin’in asli unsuru olan han kültürünün tekrar kök saldığı Ming döneminin Çin için bir restorasyon süreci sayılması gerektiğini belirtmeliyiz. Ming Hanedanı sayesinde geçmişten gelen Çin devlet geleneği daha da kökleşerek günümüz Çin’inin temelleri atılmıştır.

Biri batının, diğeri doğunun önemli gücü olan bu iki devlet arasında 15. yüzyıldan başlayarak ilişkiler tesis edilmeye başlanmıştı. Çin kayıtlarına göre Osmanlı’dan Çin’e 15. ve 16. yüzyıllarda toplam 19 elçi heyeti gelmiş; bu elçiler yanlarında Çin imparatoruna sunulacak hediyeler getirmişlerdi.

Osmanlı elçileri arasında, ismi daha sonra saray memuru Zhao Shi Zhen’ın Shen Qi Pu (Olağanüstü Silahlar Kılavuzu) adlı eserinde geçen Duo Si Ma da bulunuyordu. Bu Osmanlı elçisinin Çin’e oldukça ilginç bir güzergah izleyerek vardığını öğrendiğimiz Shen Qi Pu’da bu güzergah anlatılırken Osmanlı tüfeği çıkar karşımıza:

“Duo Si Ma, Ganj Nehrini, Karlı Dağları (Himalayaları) ve Kun Lun dağlarını aşarak imparatora (tekrar) aslan hediye getirmişti. Yanında olağanüstü silah (Osmanlı tüfeği) da vardı. Pekin’e ulaşması sekiz yılını almıştı.”

Böylece Osmanlı tüfeği Uzakdoğu topraklarına sağ salim ayak basmış oluyordu.

Shen Qi Pu’daki kayıtlara göre Duo Si Ma Çin’e ikinci kez gelişinde Çin İmparatoru Pekin’de kalmasını emretti. Elçi, Pekin’e kardeşi Ba Bu Li ile yerleştikten sonra has imparatoru korumak ve bilgi toplamakla görevli “Jin Yi Wei” adlı teşkilata kumandan rütbesinde atandı. Bu teşkilat imparatora doğrudan bağlıydı ve kanun üstü yetkilerle donatılmıştı.

Osmanlı elçisinin Pekin’e yerleştikten sonra böyle hassas bir noktada devlet hizmetine alınmış olması kendisine duyulan güveni kanıtlamaktadır. Bu olay Shen Qi Pu’da şöyle anlatılır:

“İmparatorun muhafız kumandanı Duo Si Ma’dan Osmanlı tüfeğini aldım. Duo Si Ma bir önceki imparatorun da memuru idi ve kimse onun tüfekler konusunda ehil bir kişi olduğunu bilmiyordu. Bu yaşlı adamın bunu bize kendini övmek istercesine vermesini ve imparatorun da halka ‘işte Japon korsanlarını defedecek silahı bulduk’ demesini bekleyemezdik. Duo Si Ma’nın memurluğu 40 yıldan fazla zamandır sürmektedir. 74 yaşındadır. Pekin’de daha önce hiç kimse ona bu silahı sormamıştır.

Ben araştırmalarım neticesinde bu silahı fark ettim. Bu işten imparatoru haberdar etmeseydim, hiç kimse bu silahın ne olduğunu bilmeyecek, nasıl kullanıldığını öğrenmeye de cesaret edemeyecekti. Bu silah da, hiç bilinmeden ortadan kaybolup giderdi. Çok yazık olurdu.”

» Olağanüstü Türk tüfeği: Zhao Shi Zhen’ın kaleme aldığı Shen Qi Pu (Olağanüstü Silahlar Kılavuzu) adlı eserin orijinal metnine ait bu sayfada Türk tüfeği tanıtılarak tutuş biçimi bir çizimle tasvir edilmiş.
» Olağanüstü Türk tüfeği: Zhao Shi Zhen’ın kaleme aldığı Shen Qi Pu (Olağanüstü Silahlar Kılavuzu) adlı eserin orijinal metnine ait bu sayfada Türk tüfeği tanıtılarak tutuş biçimi bir çizimle tasvir edilmiş.

Korsanlara karşı tek çare

16. yüzyılda Ming yönetimi için en büyük sorun, doğu sahillerine sürekli akınlar yapan Japon korsanlarıydı. Portekizlilerden aldıkları tüfekleri Çinlilere karşı kullanan korsanlar büyük kayıplar verdiriyorlardı.

Ming Hanedanı, Avrupa tarzı tüfekler kullanarak doğu sahillerinden Çin’e saldıran Japonlarla, Osmanlı tüfeği üreterek mücadele etmişti.

Zhao Shi Zhen, Duo Si Ma’nın kardeşi Ba Bu Li’nin orduya alınan iki oğluyla Osmanlı tüfeği hakkında görüşmesini Shen Qi Pu’da bu şöyle anlatır:

“Geçen sene orduya subay olarak seçilen iki kardeş Ba Chen ve Ba Zhong ile görüştüm. Babaları Ba Bu Li’nin Osmanlı’dan Pekin’e aslan hediye getiren elçilerden olduğunu, zamanın imparatorunun onları geri göndermediğini ve Pekin’e yerleştiklerini öğrendim. Tüfeği onlara sordum, iki kardeş bana şöyle dediler: ‘Amcamız Duo Si Ma memleketimizde ateşli silahlar memuruydu. O bunu mutlaka bilir’. Bunun üzerine oradan ayrılıp Duo Si Ma’nın evine gittim.”

Bundan sonrasını ise şöyle aktarır:

“Osmanlı tüfekleri en iyisi”

“Duo Si Ma bana, ‘Ben üç imparatorun da yardımını aldım, bana çok iyi davrandılar. Onlara borcumu nasıl öderim, bilmiyorum. Osmanlı tüfeği eğer ülkenin güçlenmesine yarayacaksa bu benim en büyük mutluluğum olur’ dedi ve ardından bana tüfeğin nasıl imal edileceği ve kullanılacağını anlattı. Kendi imkânlarımla ustalar bulup bu tüfeği imal ettirdim. Duo Si Ma’ya kontrol ettirdim, o da iyi olduklarını söyledi.”

Zhao Shi Zhen, bir memur olarak imparatora sunduğu eserinde Osmanlı tüfeklerini en ince ayrıntısına kadar anlatır. Bu tüfeği Çin için önemli kılan şey, o dönemin diğer bütün ateşli silahlarından üstün bir teknolojiye sahip olmasıdır.

Zhao Shi Zhen, Osmanlı tüfeklerinden şöyle bahseder:

“Bence savaşta San Jiang Jun, Fo Lang Ji ve Qian Li Lei topları dışında, küçük tüfekler arasında Osmanlı tüfekleri en iyisidir.”

Zhao Shi Zhen, ateşli silahların savaştaki önemini kavrayan bir memur olarak ilerlemiş yaşına rağmen bizzat bu silahların üretimi işiyle meşgul oldu.

Kaleme aldığı eserden yola çıkarak, sanılanın aksine, 16. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin ateşli silahlar konusunda oldukça ileri olduğu anlaşılıyor.

Osmanlı elçisi Duo Si Ma ve kardeşi Ba Bu Li’ye gelirsek, bugün Çinli Müslümanların (Huiler) kayıtlarına göre Duo ve Ba soyadlarını taşıyan Çinli Müslümanlar bu iki Osmanlı elçisinin torunlarıdırlar ve hala Çin’de yaşamaktadırlar.

Anlayacağınız elimizde Çin’deki Osmanlı tüfeğinin aslı olmasa da onlar çok uzaklarda bu tüfeğin namını yürütmeye devam ediyorlar.