Endülüs'ten Avrupa'ya kelime yağmuru

Endülüs'ten Avrupa'ya
Endülüs'ten Avrupa'ya

Endülüs'ün Batı medeniyetinin oluşum ve gelişimini etkilediğini biliyor ve söylüyorsak da, Avrupa dillerinin Endülüs kanalıyla Arapçadan ne miktarda kelime aldığının pek farkında değiliz. Sayı, zannettiğimizden çok daha fazladır. Derin Tarih dergisi bu yazısında Arapça kelimelerin hâlâ Avrupa dillerinde yaşamakta olduğunu örnekleriyle ortaya koyuyor.

Özellikle Hz. Muhammed'in (sas) vefatını izleyen 2 asır boyunca Müslümanlar batıda Pirenelerden doğuda Filipinlere dek yeni ve özgün bir kültürel alan üretmişlerdir. Öyle ki, İslam'ın altın çağı olarak adlandırılan 8.-10. yüzyıllarda medenî dünyanın çoğu bölgesinde bir 'pax- Islamica' (İslam barışı) kurulmuştur. Bu dönemde bilimsel, felsefî, edebî ve sanatsal çalışmalar insanlık tarihinde benzeri pek az görülen ölçüde yükselmiş ve doruğa ulaşmıştır.

Batı dünyasında düşünce hareketinin doğup gelişmesinde,

Latin Orta Çağ'ının uyanışında ya da Batı'nın yeniden doğuşunda (Rönesans), Hıristiyanlığın yeniden biçim kazanışında (Reform) en önemli faktör, İslam düşünce, kültür ve medeniyetinin Latin mütercimler kanalıyla Batı'ya aktarılması olmuştur.

Aktarım kanalları ise Haçlı Seferleri, Sicilya, özellikle de Endülüs'tür.

Avrasya'da merkezî bir konumda bulunan İslam coğrafyasına Orta Çağ'da Çin'den ve Hindistan'dan icatlar ulaşıyordu. Eski Yunan, Mısır ve İran birikiminin de kendilerine miras kaldığını düşünürsek, Müslümanlar teknoloji bakımından Avrupa'dan çok ileri olup yeniliklere de açıktılar. Hatta çağdaş Avrupa'dakinden daha yüksek bir okur-yazarlık oranına ulaştıklarını bile söyleyebiliriz.

Matematik, metal sanayii, mekanik mühendisliği, kimya mühendisliği ve sulama yöntemlerinde önemli adımların atılmasına öncülük ettiler. Çin'den barut ve kâğıdı alıp modernize ederek Avrupa'ya ulaşmasını sağladılar. Yeldeğirmenleri ve 3 köşeli yelkenler geliştirdiler. Sizin anlayacağınız, Orta Çağ'da teknoloji akışının yönü bugünkü gibi Avrupa'dan İslam âlemine doğru değil, İslam âleminden Avrupa'ya doğruydu. Ancak 1500'lü yıllardan başlayarak bu akışın tersine döndüğüne şahit oluruz.


Kelimelerin Batı'ya göçü
Rönesans'tan 4 yüzyıl önce İspanya'da büyük bir bilimsel ve kültürel diriliş yaşandığını görüyoruz. Felsefî ve bilimsel alanlarda en köklü medeniyetlere mensup olan Yahudiler ve Araplar Endülüs'te geniş bir işbirliğine girmişler, Arapların bilimsel eserleri birkaç dile hâkim olan Yahudiler tarafından Avrupa dillerine aktarılmıştır. İşte bu eserler Avrupa medeniyetinin tohumlarını atmıştır.

Batı kapitalizminde ithal kökenli ne varsa, mahreci Müslümanlardır. Kambiyo senedi (süftece), commenda adıyla bilinen sermaye ortaklığı (mudârebe), önden satış (muhâtare), pirinç, ipek, şeker kamışı, kâğıt, pamuk, Arap rakamları, abaküs, Müslümanlar vasıtasıyla keşfedilen Yunan bilimi, barut, pusula…

Bu ödünç verilen buluş ve araçların varlığını kabul etmek Batı'nın rasyonaliteye doğru tek başına ve kılavuzsuz yürüdüğü yönündeki geleneksel izahları geçersiz kılmaktadır.

Emevi Devleti'yle coğrafi yakınlığı dolayısıyla sadece bilimsel gelişmeler değil, Arapça pek çok kelime de İspanyolcaya geçmiştir.

Mesela sulama teknik terimlerinden İspanyolca 'noria' (su çarkı) Arapça 'nâûre'den ( نآعورة ); 'acequia' (su kanalısulama sistemi) 'sâkıye'den ( السآ قية ) ve 'accadus' (su borusu - su çarkı kepçesi) 'kâdûs'tan ( القآدوس ) gelmektedir.

Müslümanlar pirinç, pamuk, şeker kamışı, dut, hurma, gül, şeftali, kayısı, portakal gibi meyve çeşitleri yanında, ziraî çiçekler ve sebze çeşitlerini de Endülüs'e getirmiş ve üretimlerini yaygınlaştırmışlardır. Daha sonra bu ürünler İspanyalılara, onlardan da Avrupa ülkelerine yayılmıştır.


İspanya şehirlerinin Arapça isimleri
Bu ürünlerin İspanyolcadaki isimleri iddiamızı kanıtlar niteliktedir. Mesela, 'albaricoque' (kayısı) 'berkûk'tan ( قوقربلا ), 'lemon' (limon) 'leymûn'dan نوميللا) ) gelir. Aynı şekilde zeytinin Arapça asıllı 'zeytûn'un ( زيتون ) İspanyolca şekli 'aceituna'dır. Portakalın Arapça aslı 'nârenc' ( نارنج ), İspanyolca şekli 'naranja'dır. Şekerin Arapça aslı sükker ( ,(ركس İspanyolca şekli 'azucar'dır.

Konunun dağlar, tepeler, adalar, sahiller, nehirler, denizler, mağaralar, bahçeler, ağaçlar ve çiçekler, renkler ve yıldızlar, ovalar ve vadiler gibi tabiat mekânları; otlaklar, ekim alanları, köyler, şehirler, yapılar, sokaklar, yollar, köprüler, kaleler, değirmenler ve kuleler gibi insan ürünü eserler yönünden de örneklerine oldukça sıkça rastlanır.

Mesela dağ anlamındaki 'cebel' ( جبل ) kelimesi 'jabalcon', 'gibralbin' ve 'gibralfaro' şeklinde İspanyolcaya geçmiştir. 'Müdevver' ( (المدور kelimesi 'Almodâvâr del Rio' şehrine isim olmuş, 'vâdî' ( وآدي ) kelimesiyle başlayan 'el-Vâdî'l- Kebîr' ( الودىالكبير ) 'Guadalquivir', 'Vâdî'l-Hicâre' ( ره وآدىالحجﺎ ) 'Guadalajara', 'Vâdî'l-Kanâl' ( وآدىالقنآل ) 'Guadalcanal', 'Vâdî'l-Kasr' ( وآدىالقصر ) 'Guadalcazar', 'Vâdî'l-Kutn' ( وآدىالقطن ) 'Guadalcoton' gibi pek çok coğrafî isim; ayrıca kılık-kıyafet, hendese, (geometri) mimarî, süsleme gibi hayatın pek çok alanındaki isim ve kavram İspanyolcaya Arapçadan geçmiştir.

Avrupa'da Romen rakamlarının yerini alan Hint kökenli Arap rakamları, halen kullanılan 'algebra' (cebir ilmi) 'cebr' ( الجبر ), 'betelgeuse' (İkizler Evi, İkizler Burcu) 'beytü'l-cevze' ( بيتالجوزة ) ve 'cenit' 'semt' ( السمت ) gibi terimler ve sıfırın kullanılması da matematik ve astronomi sahasındaki Endülüs-İslam tesirleri hakkında fikir verir. Astronomi sahasında Arapçadan Latinceye pek çok kitap tercüme edilmiş ve bu eserlerdeki terimler Arapça şekliyle muhafaza edilmiştir.