Fatih Sultan Mehmed’in Yunanlı Beylere Mektubu, 1454

Fatih Sultan Mehmet, Yunanlı Beylere mektubu
Fatih Sultan Mehmet, Yunanlı Beylere mektubu

Fatih Sultan Mehmed'in hoşgörü anlayışını yansıtan 2 fermanı bilinir. Biri Bosna'da Foynitsa'daki Fransisken Rahiplere verilen, diğeri de Galata’daki Cenevizlilere dinlerini diledikleri gibi yaşayabileceklerini emir buyuran fermandır. Bu kez bilinmeyen bir fermanı ilk kez Derin Tarih'te yayınlandı büyük Sultan'ın. Yunan rahiplerine tanıdığı dinî özgürlükleri açıkladığı bu ferman bilim dünyasında ilk kez gün ışığına çıkıyor.

Fatih Sultan Mehmed 1454 sonbaharında, kendisine bağlılıklarını sunan Mora'nın 12 arhonuna (Atina'daki beylere) bir mektup yollamıştır. Bu kişiler “Kyr (Bey) Manuel Rallis ve tüm halkı, Kyr Sophianos ve tüm halkı, Kyr Demetrios Laskaris ve tüm halkı, Diplovatatsoi, Kavakioi, Petro Bua ve tüm halkları ile gelmek isteyen diğer herkesti." '-Oi' çoğul ekinin gösterdiği üzere, her bir arhonun kendisiyle beraber binlerce silahlı adam (Petro Bua'nın yanında muhtemelen 6.000 kişi vardı) ve geniş topraklar getirdiği düşünülürse, bu bağlılık sözü II. Mehmed adına ayrıca bir çaba göstermeden elde ettiği kolay bir zaferin sonucu sayılır.


Fatih Sultan Mehmed onlara şu sözü vermiştir: “…Mal ve mülklerinize, evlatlarınıza ve canınıza ve varlıklarınızın size düşen kısmından hiçbir şeye el sürmeyeceğim ve sizi barış içinde yaşatacağım ki eskiden olduğundan daha gönenç olasınız."

İstanbul'un fethedildiğine dair haberler Mora'ya vardığında genel bir panik yaşanmıştı. Her iki despot, yani Demetrios ve Thomas'ın -kardeşleri Constantine'nin tutumunun aksine İtalya'ya gitmeyi planladıkları ve Mora'yı Türklere bıraktıklarına dair haberler yayılıyordu. Bu karmaşa içinde, yukarıdaki listede adı geçen Petro Bua'nın önayak olduğu bir ayaklanma patlak vermiş ve sayıları yaklaşık 30 bin kişiyi bulan Moralı Arnavutlar, despotların yerine geçecek liderlerini seçmişlerdi. Demetrios'un despotluğundaki insanlar, 1 asır önce despotluk yapmış olan Kantakuzenos'un torununu seçtiler. Thomas'ın despotluğundakiler ise onun kayınbiraderini, yani Arkadya Beyliği'nin varislerinden biri olup 24 sene evvel Thomas'ın mağlup ettiği Manuel Kantakuzenos'u seçtiler. Her iki olayda da, seçilen liderler bölgeyle yakın bağları olan ve getirildikleri makama uygun kimseler olan Yunanlardı. Bölgedeki Yunanlar da ayaklanmaya iştirak etmişlerdi.

1450'lerin Akdeniz'i 15. yüzyılın ortalarında çizilen bu Akdeniz haritasında Anadolu, Mora, İtalya ve Kuzey Afrika görülüyor.
Venedikliler, Cenevizliler ve Napoli Krallığı'nın Katalanları bu gelişmeyi limanları ele geçirmek için bir fırsat olarak gördüler ve elçileri vasıtasıyla hediyeler ile gerekli durumlarda dağıtılmak üzere rüşvetler gönderdiler. Venedikli elçilere yaptıkları hiçbir anlaşmayı yazıya dökmeme talimatı verildi. Despotlar Fatih Sultan Mehmed'den bizzat yardım istediler ve kendilerine Türk birlikleri gönderildi. Venedikliler, Türk birlikleriyle başa çıkmanın bedelini ölçüp tarttıktan sonra ilgilerini İtalyanlara sempati duyan Thomas'ın ve akabinde Demetrios'un üzerine yoğunlaştırmalarına rağmen, ikisiyle de anlaşmaya varamamışlardır.

Fetihten beri birçok arhon ve ada yöneticisi Fatih Sultan Mehmed'in yanına varıp bağlılıklarını sunuyor ve onu şehirlerinde ağırlıyorlardı. Mora'nın uzağına düşen İmroz'un [Gökçeada] yöneticisi tarihçi Mihael Kritovulos da benzer bir davranış sergilemiş ve adada yaşanacak bir felaketin önüne geçmek için burayı Fatih 'in yönetimi altına vermişti: Sultan, Kritovulos'un bu davranışına karşılık onu yeniden adanın yöneticisi yapmıştır.

Kritovulos şunları kaleme almıştır: “O [II. Mehmed] Sırplar ve Arnavutlar, Moralılar ve keza Midilli ve Sakız adalarından gelen heyetleri ve diğer kimseleri huzuruna kabul etti. Tüm bu kişilere karşı lütufkâr davrandı. Bunlardan bazılarıyla barış anlaşması yaptı ve güvenceler alıp verdi. Diğerlerinin istedikleri şeyleri karşıladı. Bazılarına vergi kolaylıkları sağlarken, diğerlerine başka ihsanlarda bulundu ve hepsine karşı uzlaşmacı konuştu."

Fatih sözünü tutmayınca...
Her ne kadar Fatih Sultan Mehmed'e sunulan bu sadakatin yaygın ve pragmatik bir davranış olduğu söylemek mümkünse de, elimizde yalnızca bu 12 kişiyle ilgili gerçek bir belge bulunuyor.

Kimliğini saptayabildiğimiz kişilerden hareketle, bunların Mora'nın önde gelenlerinden oldukları, bu iki despotluk içinde yer alan geniş bölge ve şehirlerin başında bulundukları, neredeyse hepsinin Paleologoslarla bağı bulunduğu ve umumiyetle despotların otoritesini görmezden gelecek kadar güçlü olduklarını söyleyebiliriz. Bu şahısların, Fatih'in otoritesine boyun eğeceklerini bildirmeleri, tüm Mora'nın (Venediklilerin limanları hariç olmak üzere) onun yönetimi altına geçmesinde belirleyici bir faktör olmuştur.

Fatih Sultan Mehmed sözünü tutmamış, 1458 ve 1460 yıllarında Mora'ya bizzat geldiği vakit anlaşmalarda tek taraflı değişiklikler yapılmış, teslim olan arhonları maiyetine toplarken onların topraklarını Türklere, Macarlara, Boşnaklara, Arnavutlara ve Ruslara tımar olarak dağıtmıştır. Bunun sonucunda arhonlar topraklarının ellerinden çıkıp gittiğini görmüşler ve Manuel Rallis -listede 2, sırada- topraklarının Mora'nın sancakbeyi Elvan bey oğlu Sinan ile hisar seraskeri Chlemoutsi'ye (Şemsi?) verildiğine tanık olmuştu. Petro Bua'nın toprakları tam olarak bilinmemekle birlikte bunların İbrahim Engürüs'e verilen yerler arasında olması muhtemeldir (bu isimler, bir kısmı Sofya'da, bir kısmı da Topkapı Sarayı'nda bulunan Osmanlı tapu sicilleri içindeki 1460-63 yıllarını kapsayan TT10 no'lu tapu tahrir defterinde yer alır). Bu değişiklikler 1463 yazında Mora'da savaş patlak verdiğinde arhonların çoğunun, keza ailelerine mensup adamlarının neden Venedikliler için savaştığını açıklar.

Arhonlardan en azından 4'ünün kimliğini tam olarak tespit edebiliyoruz ve diğerlerinden bazıları hakkında kuvvetli tahminlerimiz var. Sophianos, Monemvasia'ya (Benefşe) bağlı geniş toprakları uzun süredir (kefali ya da re'is sıfatıyla) yönetiyormuş. Paleologos Sgouromallis, Karitena'yı 1460 senesinde Fatih Sultan Mehmed'e teslim etmiş. Philanthropenos ise büyük ihtimalle Patras'ta Constantine'e bağlı olarak yöneticilik yapan Alexios Laskaris Philanthopenos'tur.

Listedeki ilk isim olan Sphrantzes'in, Constantine Paleologos'un yaveri ve yakın dostu olan tarihçi George Sphrantzes olduğu kesindir. Geçmişte Patras, Mistra ve Messenia'nın büyük bölümünün yöneticiliğini yapmış, II. Murad için hizmette bulunmuştu. 29 Mayıs 1453'te hapse atılmasının ardından kendisi için istenen fidyenin eşi tarafından ödeneceğini bildirdiği 1454 kışında Edirne'ye yerleştirilmiştir. Despotların sert ve dengesiz bir mizaca sahip olan kuzenleri Manuel Rallis ve bir Arnavut yönetici ailesine mensup olan Petro Bua, Osmanlı-Venedik Savaşı esnasında Moralıların Venediklilere destek olmasına öncülük ettiler. Bua, Rallis ve Sgouromallis'in oğulları Despot Thomas ile birlikte 1460 senesinde Mora'yı terk ettikten sonra Bizans tahtına Thomas'ı çıkarmak amacıyla -Mora'da olmasına rağmen- tertiplenen savaş için geri dönmüşlerdir.

Petro Bua, Venediklilerden hürmet görmüş ve uzun bir yaşam sürdükten sonra evinde vefat etmiştir. Fakat 1465 senesine kadar Manuel Rallis, oğullarından 4'ü ve torunu savaşta öldürülmüşlerdir. Demetrios Laskaris, Mouchli'nin yöneticisi olan ve bu şehri 1458 senesinde Fatih Sultan Mehmed'e teslim eden Demetrios Asan'la ilişkilendirilebilir. Fatih tarafından diğer arhonlarla birlikte Edirne'ye götürülmeden önce 4 oğlunu Mora'nın dışına yollamış, bunlardan 3'ü Türklerle savaşırken yaşamlarını yitirmişlerdir.

Konu ettiğimiz bu belge, incelikten yoksun bir yazıyla küçük bir Venedik kâğıdına yazılmıştır. Kâğıdın üzerindeki aşina 'kardinal başlığı' kabartması tuğranın soluna yerleştirilmiş ve parlak yüzeyi Türklerle yapılan kâğıt ticareti için üretilmiştir.
Belge yakından incelendiğinde, rulo şeklinde katlanmış olduğunu ve sonraki bir zamanda üzerine bastırılıp düz olarak katlandığını gösteren boylamasına kat çizgileriyle kaplı olduğu görülür. Belgenin arka kısmına dönemin Venedikçesiyle, “Copia del pal [* * * * ve] duto" şeklinde düşülen not, Venediklilerin bunu temsilcilerinin gördüğü bir belgenin kopyası olarak kabul ettiklerini gösterir. Belgenin ne zaman ya da kimin tarafından kopya edildiğini öğrenmek mümkün değildir