Giovanni’den 3 asır önce müzikte yaşanan Şîrâzî Devrimi

Şirazi'nin nüansları
Şirazi'nin nüansları

Giovanni Gabrieli sadece forte ve piyano terimlerini kullanırken, Şîrâzî’nin ondan 3 asır önce daha fazla nüans terimi kullandığını görürüz. İstanbul Üniversitesi Türk Din Musikisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fazlı Arslan Şirazi'nin notadaki nüanslarını Derin Tarih dergisinde kaleme aldı.

Kutbeddîn-i Şîrâzî'yi (ö. 1311) nasıl bilirsiniz? Felsefe, kelâm, astronomi, dinî ilimler, tıp ve tasavvuf konularında eserler kaleme alan çok yönlü bir bilgin olarak mı? O halde ufak bir hatırlatma yapmamıza izin verin. Şîrâzî'nin bilim tarihçilerinin pek dikkatini çekmeyen bir yönü daha var: Dürretü't-Tâc li Ğurreti'd-Dîbâc adlı muhteşem eserinde yer alan müzik risalesinde notasyon nüans terimlerini ilk kez kullanan kişi olması.

Bestekârlar, bir başkası tarafından söz ile müziğin kendi istediği gibi okunması ihtiyacını karşılamak amacıyla nüans terimlerini üretmişlerdir. Bu terimler notaların nasıl çalınacağını veya okunacağını gösterir. Gürlükle ilgili terimler (forte, piyano, sforzando) bulunduğu gibi hareket/hızla ilgili olanlar da vardır (adagio, allegro vs). Bunlardan sadece forte ve piyano gibi en basit şekiller Batı'da ilk kez Giovanni Gabrieli (ö. 1612) tarafından 1597'de kullanılmış, yaygınlaşıncaya kadar da uzun süre ihmal edilmiştir. Notada nüanslar 17. yüzyıla kadar nadiren kullanılmış olup Mannheim ekolü ve Viyana'da Haydn - Mozart - Beethoven zinciriyle zirveye ulaşarak 18. yüzyılda evrensel noktaya varmıştır.

Gelelim asıl can alıcı meseleye: Giovanni sadece forte ve piyano terimlerini kullanırken, Şîrâzî'nin ondan 3 asır önce daha fazla nüans terimi kullandığını görürüz. Dürretü't-Tâc'daki müzik risalesinin sonunda bir bestenin iki sayfalık notası mevcuttur. İşte bu notada Şîrâzî, kendisinden 16 yıl önce vefat eden müzik teorisyeni Safiyyüddin-i Urmevî'nin 17 perdeli ses dizisini takip eder ve aynı ebced notasını kullanır.

Urmevî notada ebced harfleriyle yazılan perdelerin altına sürelerini rakamla belirtmiş, böylece süre problemini aşmıştı. Ancak bazı yazarlarca 'katı' addedilen bu nota düzeni yine Şîrâzî tarafından detaylı hale getirilmiştir.

elimizin altındaki miras Dürretü’t-Tâc’ın Ayasofya’da bulunan nüshasından, Şîrâzî’nin nüans terimlerini kullandığı ‘hafîf’ usûlünde muhayyer-i hüseynî makamındaki eserin ilk sayfası.
Notadaki detaylar modern orkestrasyon mantığının ilk izlerini taşır. Nota sayfasında görüldüğü üzere her bir nota satırı kendi içinde beş satır olarak düzenlenmiştir:

1. satırda eserin notaları gösterilir ve 'cedvel-i nağamât' (nağmeler cetveli) olarak anılır.
2. satırda vuruşlar gösterilir ve 'cedvel-i nakarât' olarak anılır.
3. satırda eserdeki çeşitli diziler gösterilir ve 'cedvel- i cumû-ı muhtelit' diye anılır.
3. satırda 'rûy-ı ırak', 12. satırda 'hisar' gibi...
4. satırda nağmelerin halleri (notation nuances) gösterilir ve 'cedvel-i ahvâl-i nağamât' olarak anılır.
5. satırda güfte taksimatı yapılır ve 'cedvel-i taksim-i şi'r' diye adlandırılır.

Her perdenin altına şiirin hangi bölümünün geleceği yazılıdır. 10. satıra gelindiğinde ilk nota satırına dönüleceği belirtilir. İlk satıra dönüşte güftenin ikinci beytinden başlanarak sonuna kadar (1-15) devam edilir. Sonra tekrar beşinci satıra dönülerek 10. satırda eser tamamlanır. Dönüşte okunacak yerler kırmızıyla yazılmıştır. Güftenin bittiği yerde uzun terennümler dikkat çeker. Notada en göze çarpan husus, konumuz olan ve 4. satırda yer alan nüans terimleridir.

Şîrâzî'nin eserinde nüans terimlerini kullandığını bize ilk haber veren, Rauf Yekta (ö. 1935) olmuştur. Şehbâl dergisinde çıkan “Kitâbet-i Mûsikîyye Târihine Bir Nazar” başlıklı yazısında Şîrâzî'nin bazı nüans terimlerini kullandığını ve müziğimizde bunların hala ihmal edildiğini belirtir. Yaşayan müzikolog Owen Wright, Şîrâzî'nin notasyonuna The Modal System of Arab and Persian Music adlı eserinde yer vermiş ve bestesini günümüz notasyonuyla yazmıştır. Eugenia Popescu- Judetz de büyük ölçüde Wright'ın kitabından faydalanarak Şîrâzî notasını değerlendirmiştir.

Tecvîdden notasyona...
Ebced harfleri ile notaların tespiti çok eski tarihli olsa da -nitekim Kindî'den (ö. 874) beri bunu görüyoruz Şîrâzî'den önce, onun yaşadığı asırda ve daha sonraları başka bir eserde bu nüanslar bulunmaz. İncelemelerimiz sonucunda Şîrâzî'nin ilham kaynağının Kur'an tecvîdinde ve kıraat kitaplarında çok daha önceden tespit edilen tilavet nüansları olduğu kanaatine ulaştık. Tecvîd ilminde bu nüans terimlerinin hepsi kullanılır. Bunlar Şîrâzî'nin kullandığı terimlerle birebir aynıdır veya aynı kökten gelir.

Peki Kur'an tilavetiyle ilgili nüanslar nelerdi? Bu terimleri Mehmet Adıgüzel, Celaleddin Karakılıç, Ahmet Madazlı, Necati Tetik, Nihat Temel hocaların tecvîdle ilgili Türkçe yazılmış kitaplarında bulmak mümkün.

Tilavet nüanslarının müzikte kullanılan nüansların esin kaynağı olduğu düşüncemizi destekleyen bir diğer husus şudur: Şîrâzî'nin eseri Farsça yazıldığı halde bu terimler tamamen Arapçadır. Bunda Arapça tecvîd kitaplarının yoğunluğunun etkisi olsa gerek. Şunu da vurgulamak gerekiyor ki, bizzat tecvîdin anlamına ve tecvîd ilminin konularına bakılırsa müzikle iç içe girdiği görülecektir.

Yukarıdaki tecvîd terimlerinin birçoğu Hz. Peygamber'in (s.a.s.) hadislerinde mevcuttur. Kur'an'ı tecvîdle okuyan Hz. Peygamber, bu ilme dair usûl ve kaideleri de sema' yoluyla ashabına öğretmiş ve tecvîd ilim haline gelmiştir. Yani tecvîd ilmi Şîrâzî'den çok önce önemli ölçüde gelişmiş ve kuralları sabitleştirilmişti.

8. asırdan itibaren çok sayıda eser kaleme alınmıştı. Yazılı kaynaklar yanında meşhur kıraat âlimlerinin ilki ve sonuncusu, İbn Âmir (ö. 736) ve Kisâî (ö. 805)'nin vefat tarihlerine bakıldığı zaman kıraat ve tecvîdle ilgili usûl ve tatbikatın büyük ölçüde tamamlanmış olduğu görülür.

İslam âlimlerinin sadece dinî alanda eserler kaleme aldıklarını düşünmek haksızlık olur. Görüldüğü gibi müzik alanında ciddi bir yeniliğe imza atan kişi; felsefî kelâm hareketini canlandıran, Konya, Kayseri, Sivas ve Malatya'da resmî görevlerde bulunmuş, hocalık etmiş, kadılık yapmış Kutbeddin-i Şîrâzî'dir.

Medeniyetimizin mirasına daha dikkatli bakmak temennisiyle…