Mart’ın çilesi Roma’da başlamış!

Aydınlık bir kara kış Karla kaplı bir köyü tasvir eden bu çizimde görünen o ki, kazma kürek yaktıran bir Mart ayı yaşanmaktadır.
Aydınlık bir kara kış Karla kaplı bir köyü tasvir eden bu çizimde görünen o ki, kazma kürek yaktıran bir Mart ayı yaşanmaktadır.

Miladi takvimin serüveninde Şubat ayı kadar olmasa da talihsizlikler yaşayan bir ay daha vardı: Takvim-i Efrenci, yani Gregoryen Takvimi’nin ilk ayı iken tahtını Ocak’a kaptıran Mart’tan söz ediyoruz.

Roma şehrinin kurucusu Kral Romulus (MÖ 753-716) tarafından MÖ 738’de hazırlattırılan ve Roma’nın kuruluş tarihini başlangıç olarak kabul eden takvimin ilk ayına, İmparator Romulus’un babası olarak kabul edilen Savaş Tanrısı Mars’ın (March/ Marche) adı verildi. Romalılar Roma’da erkek tanrılar arasında en güçlü ikinci tanrı konumunda bulunan Mars’ın ataları olduğuna inanırlardı. Mart savaşlar için önemli bir ay sayıldığı gibi yeni seçilen Roma konsüllerinin görevlerine başladıkları aydı aynı zamanda.

MÖ 40’larda yapılan takvim düzenlemesinden sonra yılbaşı 1 Mart’tan 1 Ocak’a alındıysa da bu değişiklik hemen benimsenmedi ve birçok ülkede, örneğin Fransa’da 1564, İskoçya’da 1599, İngiltere’de 1752 yılına kadar yılın Mart ayı ile başlatılması geleneğine devam edildi. Peki Mart bizim hayatımıza nasıl girmişti? Hicri takvim ile Miladi takvim arasındaki yaklaşık 11 günlük fark nedeniyle devletin gelir-gider tablosundaki bozulmalar sonucu Baş Defterdar Hasan Paşa’nın önerisiyle 1677’de geliştirilen, Jülyen takvimini esas aldığı için ‘Şemsî Takvim’ olarak adlandırılan yeni takvim 1740 ve 1794 reformlarıyla Şubat 1917’ye kadar kullanılmıştı. Ekonomik faaliyetlerin yürütülmesi amacıyla geliştirildiği için ‘Malî Takvim’ olarak adlandırılan bu takvimin ilk ayı da Mart’tı. Dolayısıyla Rumî takvimle hayatımıza giren Mart’ın Romalıların Savaş Tanrısı Mars’tan geldiğini söyleyebiliriz.

Mart içeri, pire dışarı

İklim değişikliklerinin en sık vuku bulduğu aydır Mart. 7 gün ara ile önce havaya, sonra suya düşen cemrelerin sonuncusu 5-6 Mart’ta toprağa düşer. Mart Dokuzu denilen Rumî 9-Miladi 22 Mart’ta şiddetli kış olur. Hemen peşinden 23 Mart’ta kozkavuran fırtınası, 25 Mart’ta çaylak fırtınası çıkar. Son olarak Martın İki Dokuzu denilen Rumî 18-Miladi 31 Mart ile kış biter.

Mart ayı, adı Savaş Tanrısından geldiğinden mi, yoksa kış şartlarının etkilerinden midir bilinmez, atasözleri ve deyişlere sıklıkla konu olmuştur. Birbirinden hoşlanmayan iki kişiden biri geldiğinde ötekinin dışarı çıkışını anlatmak için “Mart içeri, pire dışarı”, huysuz ve kararsız kişiler için “Mart havası gibi” deyimler kullanılır.

Hem vergilerin ödeme zamanı olması, hem de kış şartlarından dolayı sorunlar ve hastalıklar yaşandığından “Mart ayı dert ayı”, “Mart çıkmadıkça dert çıkmaz”, yine Mart’ın kolay geçmediğini ifade etmek için “Mart ayların çingenesidir” gibi birçok örnek verebiliriz.

Çileli aydır Mart vesselam. Ne var ki, kıştan bahara açılan kapı olması dolayısıyla ellerimizi olmasa bile kalplerimizi ısıtmayı da bilir.