İlk valide sultan Hürrem değildi: Nurbanu Sultan gerçeği
Osmanlı tarihinin en kilit isimlerinden biri olmasına rağmen Hürrem veya Kösem sultanlar kadar bilinmeyen Nurbanu Sultan'ın hikayesi...
Osmanlı'da 'Valide Sultan' unvanını ilk kez Nurbanu Sultan kullandı.
İmparatorlukta bir kadına ait olan ilk kütüphaneyi o kurdu, vefat ettiğinde ise padişah türbesine defnedilen ilk hanım sultan olarak tarihe geçti.
Böylesine kilit bir isim olmasına rağmen hayatı hakkında çok az bilgiye sahibiz.
1528 - 1530 yılları arasında doğduğu tahmin edilen Nurbanu Sultan, kimilerine göre Korfulu bir Yunan asilzadesinin kızıydı. Ve 1538'de kaçırılarak Osmanlı haremine getirilmişti.
Nurbanu Sultan'ın kökeni
Kimileri ise onun Venedik kökenli olduğunu iddia etti. Ancak bu Venedik teorisi, kendisinin sıklıkla gelini Safiye Sultan ile karıştırılmasına yol açtı.
Güzelliği ve olağanüstü zekasıyla dikkati çeken Nurbanu, saraya gelir gelmez Şehzade Selim'in gözde eşi oldu ve 1543'te onunla birlikte Manisa'ya gönderildi.
Burada, geleceğin padişahı Şehzade Murad'ı dünyaya getirdi.
II. Selim tahta çıktığında ise Nurbanu Sultan onunla birlikte İstanbul'a geri döndü.
Ve bir daha, oğlu Şehzade Murad sancağa gönderildiğinde dahi Topkapı Sarayı'ndan ayrılmadı.
Bu da bir ilkti. Zira valide sultanlar, sancağa çıkan oğullarıyla birlikte giderlerdi.
Validelik dönemi
Oğlu III. Murad'ın tahta çıkmasıyla Nurbanu Sultan'ın saraydaki en etkin dönemi başladı.
Sokollu Mehmed Paşa ile birlikte devleti aktif şekilde yönetti, dış politikada önemli, rol oynadı.
Venedik ile iyi ilişkiler kurdu. Hatta Fransa Kraliçesi Catherine de' Medici ile sık sık mektuplaştı.
Mimar Sinan'a Üsküdar'daki Atik Valide Camii'ni ve çevresindeki külliyeyi inşa ettirdi. Bir külliye içerisine kütüphane yaptıran ilk kadın Osmanlı sultanı oldu.
Vefat ettiğinde cenaze töreninde de bir ilk yaşandı.
Oğlu III. Murad, teamüllere aykırı bir şekilde cenazesi sırasında saraydan ayrılarak annesinin naaşını Fatih Camii'ne kadar taşıdı.
Nurbanu Sultan'ın gelini Safiye Sultan tarafından zehirlendiği yönündeki iddialar ise yıllardır tarihçiler tarafından tartışılıyor. Kim bilir, gerçeği belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.