Tekkeyi bekleyen kahveyi içer

Marifetname
Gönül ve ruh terbiyesini esas alan bir kurumun daha çok insanın bedenine / midesine hitap etmesi ilk bakışta tuhaf görülebilir. Gerçekten tekkeler manevî ihtiyaçlar kadar maddî ihtiyaçlarla da ilgilenmiştir. Yazı Mustafa Kara’nın kaleminden Derin Tarih dergisinde okurlarıyla buluştu.
Bugünden düne doğru bakıldığında bir Osmanlı şehrinde görülen dinî hayatla ilgili ana kurumlar cami-mescid, mektep-medrese ve tekke-zaviyedir. İlk bakışta bunlardan birincisi ibadet, ikincisi eğitim-öğretim, üçüncüsü zikir ve sohbet içinmiş gibi görülüyorsa da durum o kadar basit değildir. Tarih içinde bu kurumların fonksiyonlarına bakıldığında oldukça farklı görevleri üstlendikleri görülmektedir.
![İlk yüzyıllarda camilerin yeme-içmeden mahkeme salonu olmaya kadar geniş bir yelpazede hizmet vermeleri sosyal fonksiyonlarını öne çıkarmış bazen ibadet yeri olmasının önüne geçmiştir. Hatta Bursa'da Yeşil Cami gibi bazı mabedlerin kitabesinde yer alan 'bu imaret', 'bu buk'a' ifadesinden hareket eden mimar ve sanat tarihçileri Yeşil Cami ve Benzerleri Cami Değildir isimli eserler de neşretmişlerdir. [Sedat Çetintaş, İstanbul, 1958. Bu eser 13 Mayıs 1955 günü Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde verilen konferansın metni olup Çetintaş, Yeşil Cami'nin tekke ve zaviye olarak yapıldığı kanaatindedir.]
Benzer bir durum tekke ve zaviyeler için de söz konusudur. Kuruluş yüzyıllarında faaliyet gösteren bu kurumlarla ilgili belge ve vakfiyeler incelendiğinde 'çok amaçlı yapı' özelliği ortaya çıkmaktadır. Zaviyeler yeni kurulan devletin sadece gönül eğitimine destek vermemekte, bölgenin ziraatinden, ticaret ve seyahatlerin güvenliğinden iaşe, ibate, yeme içme ve dinlenmeye kadar birçok hizmeti gerçekleştirmekteydi. Bu 3 temel kurumu yönetenlerin özelliklerinde de söz konusu birliktelik görülmektedir. Bazen caminin imamı aynı zamanda müderristir, tekkenin şeyhi caminin imamıdır. Kuruluş döneminin birlik şuuru ve heyecanı burada da görülür.
Kuruluş dönemi tamamlanıp devletin istikrar ve otoritesi yaygınlaştıkça kurumların görev taksimi de daha net olarak ortaya çıkmıştır. Birliktelik devam etmekle birlikte camiler daha çok ibadet ve dinî sohbetlere, medreseler daha çok kitabet ve dinî ilimlere, tekkeler ise ahlak ve güzel sanatlara zemin teşkil etmiştir.](https://img.piri.net/mnresize/900/-/resim/upload/2017/02/07/09/44/55f0d380bb45457a125bae295a8d372e8919c18b.jpg)



