Türkiye-Amerika ilişkilerinde milat: Missouri’nin Türkiye ziyareti

Washington Büyükelçimiz Münir Ertegün’ün (üsttesağda) naaşını getiren Missouri (ortada), USS Power (DD-839) ve Yavuz gemisiyle Boğaz’da, Dolmabahçe Sarayı açıklarında görülüyor. Tarih 6 Nisan 1946...
Washington Büyükelçimiz Münir Ertegün’ün (üsttesağda) naaşını getiren Missouri (ortada), USS Power (DD-839) ve Yavuz gemisiyle Boğaz’da, Dolmabahçe Sarayı açıklarında görülüyor. Tarih 6 Nisan 1946...

Washington Büyükelçisi Münir Ertegün’ün naaşının Nisan 1946’da Missouri zırhlısı ile İstanbul’a getirilişi, Türk-Amerika ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur.

2. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle, Türk dış politikasının ve kamuoyunun gündemindeki konu, savaş sonrası Avrupa dengesinde meydana gelen boşluklardan yararlanan ve bütün ağırlığı ile Türkiye'nin de üzerine çöken Sovyet tehdidine karşı ülke güvenliğini sağlamk olmuştur. Oysa Sovyetler Birliği, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında en yakın müttefiki idi. Bu nedenle, Türkiye siyasî tarihinde Türk-Sovyet dostluğu ayrı bir öneme sahipti.

Dolmabahçe Camii’ne asılan ‘Welcome’ yazılı bu mahya, Missouri zırhlısının İstanbul’a gelişine yönelik kutlamaların ne denli kapsamlı olduğunu gösteren son derece manidar bir örnek.
Ancak şimdi Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov'un “Montreux eskimiştir, değişmesi gerekir” demesi ve ardından '1921 haksızlığının tamirinden' söz etmesi, 2. Dünya Savaşı sonrası değişen dünya konjonktürünün, Sovyetler tarafından ne yönde kullanılmaya çalışılacağının bir kanıtıydı. Yani Sovyetlerin Boğazlardaki Türkiye egemenliğine son verme girişimleri, geçmişte yaşanan tüm olumlu anıları yıkıp geçmekteydi. Böylece yeni dünya düzeninde SSCB ile Türkiye arasındaki ikili ilişkiler, uzun süre tamir edilemeyecek bir dönemi başlatmış, 2 ülkeyi farklı dünyaların içine sürüklemiştir.

O günleri, İsmet İnönü'nün damadı, gazeteciydi. Metin Toker '1945 Kâbusu' olarak tanımlamıştır. Toker'e göre bu kâbus, Sovyetlerin Boğazlarda üs ve Doğu Anadolu'da toprak istemesi ile başlamıştır. Türkiye'ye Batı'dan gelen destekle, Şubat 1946'da İngiltere'nin 1939 İttifakı'nın yürürlükte ve saldırıya uğraması halinde Türkiye'ye yardım etmekle yükümlü olduğunu bir notayla bildirmesi ve ziyaret gününden tam 16 ay önce yaşamını yitirmiş olan, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Münir Ertegün'ün naaşının, Nisan 1946'da Missouri zırhlısı ile İstanbul'a getirilişi ile başlayan ABD desteği, Türkiye'nin bu 'kabus'tan uyanmasını sağlamıştır.

24 Mart 1946 tarihli Ulus gazetesine göre Japonya'nın yenilgi belgelerini imzaladığı Missouri'nin Türkiye ziyaretinin resmî gerekçesi, 11 Kasım 1944'te vefat eden, Mehmet Münir Ertegün'ün naaşını, İstanbul'a getirmekti. Missouri'nin Türkiye ziyareti büyük bir propagandaya dönüştürülmüş, Cebelitarık'tan Akdeniz'e gelişine ve İstanbul'a girişine kadar İstanbul basını olayı büyük bir dikkatle izlemiş ve Türk kamuoyuna yansıtmıştır.


Örneğin Cumhuriyet gazetesinin 1 Nisan 1946 tarihli nüshası bu süreci şöyle aktarmıştır: “Missouri zırhlısı, dün Cebelitarık'tan geçerek Akdeniz'e girdi. Dost memleketin harb gemileri, Cuma sabahı limanımızda bulunacaklar…” O zamanki imkanlar dikkate alındığında, basında yer alan Missouri ile ilgili haber, röportaj ve fotoğraf gibi öğelerin Amerikalıların yardımı ile sağlandığı düşünülebilir.

'Welcome Missouri'
CHP'ye yakın Ulus gazetesi, Missouri'nin İstanbul'a geldiği günde 'Welcome Missouri' başlıklı bir manşet ile yayınlanmıştır: “Yeryüzünün en büyük devleti Birleşik Amerika'nın en büyük zırhlısı Missouri bu sabah erkenden İstanbul'a varmış, orada demirlemiş bulunacak.” Ayrıca kamuoyuna zırhlıyla ilgili şu bilgiler de aktarılmıştır:

“…bu gemi, geçen yıl Uzakdoğu sularına gittiği zaman orada güneş memleketinin sönmeyeceğine inanılan güneşi onun güvertesinde sönmüş, onun içinde tarihin bir devri kapanıp bir devri açılmıştı. Missouri'yi gezecek olan Türk vatandaşları, o büyük tarihî olayın gölgeleriyle izlerini de orada ziyaret edip sevinç duyacaklardır. Sevinç duyacaklardır çünkü o teslim töreniyle müşterek olduğumuz bir davanın sonuncu zaferi de gerçekleşmiş ve yeryüzünde saldırganlık canavarının ikinci büyük dişi de orada sökülmüştü.”

Missouri zırhlısı için özel bir karşılama töreni hazırlanmış, bu ziyarete ve anlamına basın oldukça geniş yer vermiştir. Ulus gazetesi 28 Mart 1846 tarihli baskısında şu ifadeleri kullanır:

Boğaz’ın incisi Kız Kulesi, Missouri’yi İstanbul’un mavi sularına işte böyle buyur ediyordu.
“Missouri, Çanakkele Boğazı dışında deniz birliklerimiz ve Yavuz tarafından karşılanacaktır. Cenaze törenle Dolmabahçe'ye çıkarılacak ve burada askerî bir tören yapılacaktır. Törene Amerikan askerleri de iştirak edecektir. 5 Nisan günü akşamı İstanbul basın mensupları gemiye davet olunacaklar, gemide Amerikan Basın Ataşeliği tarafından bir kokteyl parti verilecektir. Ziyareti memleketimizde büyük yankılar doğuran Missouri için PTT tarafından hatıra pulları hazırlanmıştır. İnhisarlar İdaresi de Missouri adıyla sigaralar hazırlatmıştır. Missouri İstanbul'da 4 gün kalacak, dağıtılacak kartlarla günde 2 saat halk bu dost gemiyi ziyaret edebilecektir. Misafirler şerefine balo ve ziyafetler verilecektir. Amerikalı subay ve erler bütün nakil vasıtalarında parasız seyahat edebileceklerdir. Hereke'de özel bir halı yaptırılmış, bu halının üzerine İstanbul'un bir haritası kabartma olarak işlenmiştir.”

Türk turizminde yeni bir dönem
Nitekim, gazeteci-yazar Altan Öymen, Missouri'nin gelişinin o dönemin sosyal hayatında bazı değişikliklere yol açtığını ifade etmiştir. Amerikan askerlerinin, aynı zamanda 'turist' olduklarını, dolaştıkları yerlerde çevreye biraz para bıraktıklarını ve turist sözcüğünün de o zamanın Türkiye'sinde henüz yeni bir kavram olduğunu şöyle belirtmektedir:

“Missouri'nin gelişi bu açıdan sadece Türk dış politikasında değil, Türk turizminde de bir dönemin başlangıcı sayılabilir. Bu askerî amaçlı geziyi daha sonra Batı kökenli sivil grupların gelişi izleyecek ve İstanbul'un otelleriyle İstiklal Caddesi'nin müşteri yapısı yavaş yavaş değişmeye başlayacaktı. Bu ziyaretin etkisinden olacak, kısa süre sonra Ankara'da 'Missouri' diye bir lokanta açılacaktı. Kısa bir süre sonra da başkentin en iyi lokantalarından biri ABD başkentinin adını alacak, 'Washington Lokantası' faaliyete geçecekti. Değişme bununla da sınırlı kalmadı. İçeriği aynı kalmakla birlikte Rus Salatası'nın adı da Amerikan Salatası yapılmıştı. Tekel'in çıkardığı Missouri sigaraları çok satılmıştı.”

Öymen'e göre 1946 ve sonrası Türkiye'sinde, Ruslara duyulan hiddet ne kadar yüksek ise, Amerika'ya duyulan sempati de o kadar büyüktü.

Herkesin derdi ayrı Cumhuriyet gazetesinin 4 Nisan 1946 tarihli baskısında yer alan Cemal Nadir imzalı bu rengarenk karikatür, Missouri’nin Türkiye ziyaretine farklı ülkelerin tepkisini göstermesi açısından oldukça dikkat çekici.
Cumhuriyet gazetesinin 5 Nisan 1946 tarihli nüshasında belirtildiği üzere Missouri'nin gelişi nedeniyle İstanbul Belediyesi tarafından Karaköy'den Beşiktaş'a kadar olan sahil ile Beyoğlu'nun bir kısım semtlerindeki evler ve dükkânlar aynı renge boyanmıştır. Genelevler beyaza boyatılmış; hayat kadınları, Amerikan denizcilerinin sağlığı gözetilerek doktor denetiminden geçirilmiş, barlar, pavyonlar kapılarına 'Welcome' pankartları asmışlar, halk bu büyük gemiyi görebilmek, geceleri pırıl pırıl ışıklarını izleyebilmek için sokaklara dökülmüştü. ABD'li 'boy'lar da bu konuksever ulusun sunduğu imkanlardan olabildiğince yararlanmışlardı.

Anlaşılan o ki hem Amerikalı, hem de Türk yöneticiler bu ziyaretin Sovyetlerin Türkiye'ye yönelik isteklerine karşı, ABD'nin kararlı desteğinin bir göstergesi olarak algılanmasını istemişlerdi. ABD Hükümeti, Türkiye'nin konumunun öneminin -aynı zamanda gelecekte, Soğuk Savaş'ın önemli aktörlerinden biri olabileceğinin- farkındaydı ve bu ülkeye gösterdiği ilgi sonraki dönemde artarak devam etmiştir.

ABD'li yöneticiler resmî olarak ifade etmeseler de, söz konusu ziyaretin kuru bir jest olmadığını, Türk yöneticilerine ve basınına çeşitli biçimlerde aktarmışlardı. Türkiye'nin Batı eksenli dış politikasının odağına ABD'nin yerleştirilmesinde ilk adımın Missouri'yle atıldığı söylenebilir. Bu politikanın sonucunda ise Türkiye'nin dış politikasında ve kamuoyunda yakındaki ülke (Sovyetler) uzağa, uzaktaki ülke (ABD) ise yakına taşınmış, bir anlamda yer değiştirmiştir.