Uyanmaktan korktuğunuz güzel bir rüya gibi. Kaybolmasın diye gözünüzü kırpamıyorsunuz. Sakin ve huzurlu bu taş mekânda sonsuzluğu teneffüs etmek istiyorsunuz. Acaba yapılışına Hz. Peygamber'in (sas) rüyası ve duası vesile olduğu için mi bu denli ulvî hisler uyandırıyor üzerimizde? Asr-ı Saadet ikliminden birini misafir ettiği için mi bu derece zarif bir tesiri var? Elbette fotoğraftan tanıyamayanlar olabilir, Kıbrıs'taki Hala Sultan Tekkesi'nden bahsediyoruz.
Hz. Peygamber ile arasında süt ve soy bakımından teyze-yeğen ilişkisi olan Ümmü Harâm binti Milhân -nedendir bilinmez- Türkler arasında Hala Sultan diye nam salmış. Hani Resulullah'ın Kubâ Mescidi'ne gittiği zaman evine gidip dinlendiği ve yemeğini yediği Hala Sultan. Bu ziyaretlerin birinde Hz. Peygamber gördüğü bir rüya üzerine Ümmü Hâram'a deniz seferi esnasında şehid olacağını müjdeler ve onun için dua eder.
Hz. Osman (ra) döneminde yapılan Kıbrıs Seferi'ne kocasıyla birlikte katılan Hala Sultan adaya çıkınca bineğinden düşerek şehit olur ve oraya defnedilir. Zaman içinde mezarı bir ziyaretgâha dönüşür. Osmanlılar adayı fethedince Larnaka'da bulunan kabrini ihya ederler. 1760'ta üzerine bir türbe inşa edilir. Daha sonra şadırvan ve tekke eklenir. 1816 yılında yaptırılan camiyle birlikte türbe, taş işçiliğinin güzel örneklerinden birinin sergilendiği küçük bir külliyeye dönüşür. O kadar ki, 1. Dünya Savaşı'na kadar önünden geçen Osmanlı gemileri tekkeyi top atışlarıyla selamlamadan geçmezdi.
Bugün Larnaka Güney Kıbrıs topraklarında kalsa da Hala Sultan misafirlerini ağırlamaya devam ediyor.
+ GZT Haber Merkezi'nden çıkan tüm içeriklerde olduğu gibi burada da 'GZT bakış açısı' hakim... Son dakika ise en hızlı, merak edilen ise en anlaşılır, dolu dolu bir konu ise en doyurucu şekilde takipçilerimize sunuyoruz. Yine de soru işareti kaldı ise iletisim@gzt.com'a mail atmanız, sosyal medya hesaplarımızdan bize mesaj göndermeniz yeterli.