Çernobil(2019) mini dizi

Adını çokça duyduğumuz Çernobil faciasını detaylı araştırmaya bizi iten sebebin bu mini dizi olduğunu söyleyebiliriz.
Adını çokça duyduğumuz Çernobil faciasını detaylı araştırmaya bizi iten sebebin bu mini dizi olduğunu söyleyebiliriz.

26 Nisan 1986 tarihinde, o dönem Sovyetler Birliği'ne bağlı olan Ukrayna'nın başkenti Kiev'in 130 kilometre kuzeyindeki Çernobil kenti, insanlık tarihinin en korkunç çevre felaketlerinden birine sahne oluyor. Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin dördüncü reaktöründe yaşanan patlama sonucu çevreye, 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayılıyor.

Yalan söylemenin bedeli nedir? Onları gerçekle karıştıracağımızdan değil. Asıl tehlike, yeterince yalan duyarsak, artık gerçeği hiç tanıyamayacak oluşumuzdur.”

Dizi bu replikle başlıyor. Bu repliğin sahibi Valery Legasov. Kendisi bir kimyager ve Çernobil nükleer faciasını inceleyen komisyonun başkanı. İntihar etmeden önce aldığı bu ses kaydına şöyle devam ediyor Legasov:

“O zaman ne yapabiliriz? Gerçeğin umudunu bile terk edip hikayelerle kendimizi avutmaktan başka elimizde ne kalır ki? Bu tarz hikayelerde kahramanların kim olduğu önemli değildir. Tek bilmek istediğimiz şudur: Kimi suçlayacağız?”

Legasov bu ses kaydını aldığında tarihler 26 Nisan 1988’i, saatler ise 01:24’ü gösteriyordu. Çernobil nükleer faciasının gerçekleştiği tarih olan 26 Nisan 1986 tarihinden tam tamına iki yıl sonrasını yani. Peki Legasov neden böyle bir kayıt aldıktan sonra kendi hayatına böyle anlamlı bir tarihte son vermeyi seçiyor? Bu sorunun cevabını Legasov’un her şey olup bittikten sonra, mahkemedeki ifadesi ve sonrasında yaşadıkları ile tahmin edebiliyoruz ama doğru sebep maalesef onunla birlikte toprağa gömüldü diyebiliriz. Diziye geçmeden önce gelin Çernobil’de o gün yaşananları yeniden hatırlayalım.

26 Nisan 1986 tarihinde, o dönem Sovyetler Birliği'ne bağlı olan Ukrayna'nın başkenti Kiev'in 130 kilometre kuzeyindeki Çernobil kenti, insanlık tarihinin en korkunç çevre felaketlerinden birine sahne oluyor. Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin dördüncü reaktöründe yaşanan patlama sonucu çevreye, 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayılıyor. Bu radyasyonun kalıntılarını içeren radyoaktif madde yüklü bulutlar Türkiye dahil çevredeki birçok ülkeyi etkiliyor. Farklı verilere göre, facianın etkilerini ortadan kaldırmak için yapılan çalışmalara Sovyetler Birliği'nde 600 bin ile 800 bin arasında görevli katılmıştı. Bu kişilerin 70 bininden fazlasının ilerleyen yıllarda kalıcı olarak sakat kaldığı söyleniyor.

Bu bilgiler, facianın büyüklüğünü anlatmak için yeterli olmuştur diye düşünüyorum. Adını çokça duyduğum Çernobil faciasını detaylı araştırmaya beni iten sebebin bu mini dizi olduğunu söyleyebilirim. Adı ‘mini dizi’ olsa da aslında 5 saatlik bir sinema filminin 5 eşit parçaya bölünerek yayınlanması diyebiliriz Çernobil dizisi için. Olayın başlamasından mahkeme sürecine kadar yaşanan olaylar ve ayrıntıları o kadar önemli ki her şeyin doğru bir şekilde anlaşılması, sinema filminin iki ya da üç saatlik formatına sığdırılması pek mümkün olmazdı çünkü. Bu benim tahminim sadece.

  • Dizi, faciayı inceleyen komisyonun başındaki kişi olan Legasov’un intiharıyla başlıyor ve bu başlangıçla aklımıza bir soru işareti yerleştirerek o güne geri dönüp yaşanan her şeyi tane tane anlatmaya koyuluyor.

Patlamanın ardından yapılan ilk müdahalede itfaiyecilerin ağır yaralar alması, santral çalışanlarının olaya müdahale ederken aşırı fazla radyasyon sebebiyle yoğum bakıma alınması, her yerde grafit parçalarının görülmesi gibi durumlar bilim adamları tarafından çekirdeğin açığa çıktığı şeklinde yorumlansa da siyasi otoriteler çok da büyütecek bir şeyin olmadığında ısrarlı tavırlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Özellikle olası bir facia sebebiyle hesap vermek zorunda olanların bu tavrı, doğru tedbirlerin alınmasını da gittikçe geciktiriyor. Bazı nükleer bilimciler şehrin tahliyesini istese de, siyasi otoriteler olayın büyümesinin devletin görüntüsünü olumsuz etkileyeceği bakış açısıyla Pripyat şehrinin tecrit edilmesi hatta telefonla bile aranamayacak şekilde ülke ile iletişiminin tamamen koparılması yönünde karar alıyorlar.

Siyasi otoritenin tüm çabalarına rağmen facia artık üstü kapatılamaz bir hal alıyor ve yönetim Legasov ve Sovyetler Birliği Bakanlar Konseyi'nin başkan yardımcısı Boris Shcherbina’yı olay yerine gönderiyor. Legasov’un öncülüğünde çekirdeğin üstüne kum ve bor atılarak radyasyon yayılmasının önüne geçilmek istense de bu birçok can kaybına, helikopter kazalarına ve kumun radyoaktif malzemelerle birleşmesinin kötü sonuçlarına sebep oluyor.

Faciayı artık tüm dünyanın duyduğunu TV kanallarından da teyit eden yönetim asıl çabasını, kimseye bir şey duyurmamaktan olan biteni en hızlı şekilde nasıl bertaraf ederiz tarafına yönlendiriyor geç de olsa. Bu kapsamda tüm ülkede olağanüstü durum ilan edilerek radyasyonun temizlenme çalışmasına her yaştan erkekler toplanıyor. Olabildiğince az radyasyona maruz kalınacak şekilde kısa süreli nöbetlerle reaktör ve çevresi temizlenmeye çalışılıyor.

Dizinin 2, 3 ve 4. bölümünde bu temizleme faaliyetlerini ve siyasi ilişkileri izliyoruz. Son bölüm ise hesaplaşma bölümü. Artık asıl suçluları bulma ve cezalandırma zamanı gelip çatıyor. Profesör Legasov, mahkeme öncesinde gerçekleri olduğu gibi anlatmaması için sistemli bir baskıya maruz kalıyor. Bunun sebebi ise Legasov’un patlayan reaktörde tek suçlunun orada çalışanlar olmadığını, reaktör inşa edilirken kullanılan malzemelerde devletin de sorumlu olduğunu düşünmesi.

Legasov bunu belirttiğinde hâkim onu uyarıyor. Sovyetler Birliği gibi komünizmle yönetilen bir ülkede devletin bir konuda yanlış yaptığını söylemenin tehlikeli sularda yüzmek olduğunu hatırlatıyor ama Legasov doğru bildiği şeylerden geri adım atmıyor ve şu harika konuşmayı yapıyor:

Gerçek rahatsız ettiğinde yalan üstüne yalan söyleriz, ta ki yalanın orada olduğunu hatırlayamayıncaya kadar. Fakat o hâlâ oradadır. Her yalan söylediğimizde gerçeğe borçlanırız. Ve bir gün mutlaka o borçlar ödenir. Ve RBMK reaktörünün çekirdeği bu şekilde patlar, yalanlarla!

Legasov’u, ifadesinde gerçekleri söylemesi sebebiyle KGB (Sovyetler Gizli Servisi) hayattan tecritle cezalandırılıyor. Artık kimseyle görüşmeyecek, hiçbir arkadaşı olmayacak, hiçbir bilimsel yayın yapamayacak. İki yıl kadar bu cezayı çeken Legasov, ardında tüm olan biteni anlattığı 6 kaset ses kaydı bırakarak 51 yaşında hayatını sonlandırıyor. Ses kayıtları tüm bilim camiasının eline geçince de yönetim artık görmezden gelemiyor ve RBMK reaktörlerindeki tasarım kusurlarını düzeltecek adım atmaya mecbur kalıyor ve aynı tasarımı kullanan diğer reaktörlerin tasarımlarını değiştiriyor.

Film, Çernobil’in baş aktörlerinin akıbetini bizlerle paylaşarak tamamlanıyor. Bu kısımda tercih edilen oyuncuların gerçek karakterlere yüz ifadelerine kadar benziyor olması dikkat çekici bir ayrıntı. Dizinin yapım süreciyle ilgili diğer bazı ayrıntıları da sizlerle paylaşıp yazıyı sonlandıralım.

Konuşma Aksanları

Dizi süresince oyunculardan kendilerine ait doğal aksanlarını asla bozmamaları istendi. Buna rağmen radyodaki anonslar, telefon görüşmeleri, duyuru ve yazılarda gerçeklik oluşması için Rusça tercih edildi.

Dizinin Çekim Yeri

Dizinin birçok sahnesi Litvanya'da Ignalina Nükleer Santrali'nde çekildi. Bu santral Sovyet döneminde Çernobil'in kardeş santraliydi. Bu yüzden pek çok sahne gerçek bir nükleer kontrol odasında çekildi. Dizinin çekimleri de tam 16 hafta sürdü.

Dizinin Müzikleri

Ünlü müzisyen ve besteci Hildur Guðnadóttir orijinal ve gerçekçi bir fon müziği oluşturmak amacıyla Litvanya'daki bir nükleer santrale gönderildi. Dizinin orijinal müziklerinde o bölgedeki doğal seslerden ilham alındı ve atmosferin daha hissedilir bir hale gelmesine gayret gösterildi.

Tek Kurgusal Karakter

Usta aktris Emily Watson'ın canlandırdığı Ulana Khomyuk, dizinin tek kurgusal karakteri. Khomyuk Çernobil Felaketi için çalışan bilim insanlarını temsil ediyor.