Coğrafya kaderdir: Azerbaycan

Yaz aylarında başkent Bakü şehri.
Yaz aylarında başkent Bakü şehri.

"Özellikle buraya geldiğim dönemde gözlemlediğim kadarıyla Azerbaycanlılar biraz kaba geliyor Türklere. İkinci olarak, bana kalırsa Azerbaycan halkı çok daha samimi. Bunu Azerbaycan'a giden her Türk söylüyor."

Kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Yaşar Nurullah, Azerbaycanlıyım. 25 yaşındayım. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesinde son sınıf öğrencisiyim ve yaklaşık 5 yıldır evliyim. Eşim Bartınlı. Aynı zamanda bir YouTube kanalım var. Aile, sağlık ve bilim konularında içerik üretiyorum. Yazmayı seviyorum. Şimdiye kadar birkaç makalem yayınlandı. Birkaç da kitap projem var; onların üzerinde çalışıyorum.

Türkiye'ye nasıl geldiniz?

Lise son sınıfa kadar Azerbaycan'da hazırlandım tıp fakültesine. Evin tek erkek çocuğu olduğum için yurt dışına gitmeme müsaade etmiyorlardı. Azerbaycan'da yüksek bir puanla tıp fakültesi kazandım. Ankara'da okuyan arkadaşlarım vardı, onlar beni ikna etti Türkiye'ye gelmeye. Türkiye'ye gideceğim diye kafama koydum. Kazandığım fakülteye kayıt yaptırmadım. Sonrasında bir sene daha Türkiye'ye gelmek için çalıştım ve geldim.

Türkiye ve Azerbaycan'ı kısaca nasıl tanımlarsınız?

Türkiye’yi yüksek potansiyele sahip olan ama bu potansiyelin tamamen farkında olmayan bir öğrenciye benzetebilirim. Azerbaycan da öyle, aynısını onun için de söyleyebilirim. Zaten Türkiye’nin küçük kardeşi gibi. Tarihsel sürece bakacak olursak da Azerbaycan Türkiye’nin geçtiği yollardan geçiyor. Şu anda da Türkiye’nin 20-30 yıl öncesindeki durumu ile benzer bir durumda.

İki ülkede de yaşamış biri olarak, iki ülke arasında gözünüze çarpan farklar oldu mu, nasıl farklar mevcut?

O kadar çok fark var ki... Örneğin Türkiye'ye geldiğim sene küfür olayına çok şaşırmıştım, insanlar çerez gibi kullanıyorlar. Veya Azerbaycan'da hiç sigara içen kadın görmemiştim fakat burada herkes içiyor. Bizde sigara bu kadar yaygın değil. O yüzden üzülmüştüm, keşke böyle olmasa diye. Fakat Türkiye'nin iyi yönleri de çok fazla tabii ki.

Yemek kültürü açısından bariz farklar ya da benzerlikler mevcut mu?

Bizde içinde et yoksa masada ne olursa olsun o, yemek sayılmıyor. Fakat burada sebze yemekleri var. Fasulyenin ayrı bir yemeği var, nohutun ayrı bir yemeği. Türkiye'de yemekler daha sade. Bizde her şeyi karıştırma mantığı hakim. Örneğin bizde pilavın bir sürü çeşidi mevcut. O yüzden Türkiye'nin pilavını hâlâ yiyemiyorum. Yurt dışından sipariş veriyoruz. Bizde çorba diye de bir şey yok. Kahve de çok içilmez. Burada sağlam bir kahve kültürü var. Onun dışında zeytin çok yenmez, acı gelir bizimkilere. Çocukluğumda birkaç sene Rusya'da yaşadık. Rus yemekleri de yedim, Gürcü yemekleri de yedim, İran yemekleri de yedim, Türk yemekleri de yedim. Fakat hâlâ favorim Azerbaycan yemekleri. Ama tatlı konusunda Türkiye daha gelişmiş. Bence hamur işleri de Türkiye'de daha iyi yapılıyor.

Eşinizin Türkiyeli olduğunu söylemiştiniz. Yemek konusunda anlaşabiliyor musunuz?

Kafkas köyü Khinalug, Azerbaycan
Kafkas köyü Khinalug, Azerbaycan

Ben etçi bir insanım, eşim ise otçu. O yüzden yemek konusunda çok uyuşamıyoruz.

Bir haftadır et yemeği yapmadık; ne zaman yapacağız, diyorum. Ne bir haftası iki gün önce yaptık diyor. O iki gün bana bir hafta gibi geliyor.

Azerbaycan’da nasıl bir nüfus dağılımı var?

Azerbaycan'da 10 milyon kişi yaşıyor. Bunun 4 milyonu Bakü'de. Geriye kalan nüfus da 75 şehre dağılmış durumda. Aslında Azerbaycan Türklerinin dünyadaki toplam nüfusu 100 milyon kadar. 35 milyon kişi Rusya'da, 40 milyona yakın kişi İran'da. Gürcistan'da da büyük bir nüfus var. Bu şekilde dağılmış durumda.

Diller arasında büyük farklar mevcut mu?

Türkçe, Azerbaycan diline göre daha dejenere olmuş bir dil. Azerice biraz daha orijinalliğini korumuş. Türkiye daha büyük bir ülke olduğu ve Batı'ya yöneldiği için o değişimi dilde de hissedebiliyorsun. Azerbaycan'da sürekli Türk dizileri izleniyor, Türk kanallarına bakılıyor, haberleri takip ediliyor. Türkiye'nin gündemini en az bir Türk kadar biliyorlar. Bu yüzden Azerbaycanlılar genelde Türkçeyi anlıyor ama konuşamıyor. İngilizce için derler ya, anlıyorum ama konuşamıyorum diye; onun gibi.

Türkiye'de yaşadığınız en komik olay neydi?

Ailem Azerbaycan'dan kız istemeye gelmişti Bartın'a. Bizimkiler Türkçeyi biraz anlıyor, Türk dizilerini izliyorlar çünkü. Ama Türkiye'de bizim dil çok anlaşılmıyor. İsteme esnasında da bir sohbet ortamı olacak tabii. Ortalama 30 kişi var salonda. Ne onlar Azerbaycan dilini biliyor, ne de bizimkiler Türkçe. Bir şeyler konuşuyorlar ama birbirine oryante değil. Biri bir şey anlatıyor, diğeri başka bir şey anlıyor, sonra o başka bir şey anlatıyor... Gerçekten çok komik bir andı.

İki ülkenin insanları arasında mizaç farkı var mı?

Özellikle buraya geldiğim dönemde gözlemlediğim kadarıyla Azerbaycanlılar biraz kaba geliyor Türklere. İkinci olarak, bana kalırsa Azerbaycan halkı çok daha samimi. Bunu Azerbaycan'a giden her Türk söylüyor. Çok misafirperver bir halk var, burada misafirin önüne beş çeşit yemek konuyorsa orada on çeşit konur. Bunlar haricinde fark olduğunu söylemek doğru olmaz.

Azerbaycan ve Türkiye'deki dini yaşantıya bakarsanız nasıl bir yorum yaparsınız?

Bakü'deki Antik Kız Kulesi
Bakü'deki Antik Kız Kulesi

Türkiye'de din biraz daha geleneksel yaşanıyor. Âdetlere sindirilmiş bir şekilde. O yüzden geleneksel din kavramını burada görmüş oldum. Ama Azerbaycan ile kıyaslayamam. 70 yıl Sovyetler etkisinde kaldığı için Azerbaycan'da hâlâ dinî konularda çok eksik var. Azerbaycan'da ülkenin %65'i, %70'i Şii ama insanlar zaten Şiiliğin ya da Sünniliğin ne olduğunu bilmiyor. Örneğin Azerbaycan'da her yerde cami bulamazsın, çok azdır. Belli bölgelerde camiler vardır yalnızca. O yüzden Azerbaycan'da dini gerçekten yaşayan kesim çok azdır, dini çok bilinmiyor. İnsanlar ya tam dindardır ya da dinsizdir. Türkiye'de ise üçe bölünüyor: Dindar, dindar olmayan ve orta kesim.

SSCB dağılalı uzun zaman olmadı. O dönemdeki dini yasaklar atlatıldıktan sonra halkın yaşantısı nasıl oldu?

1920'lerde Azerbaycan Respublika Cumhuriyeti kuruldu. O dönemden şimdiye kadarki yetmiş yılda ciddi bir mücadele vardı. Camiler depolara, ambarlara çevrildi. İnsanlara Ahmet, Mehmet gibi isimler konulamıyordu. Dini bayramları kutlamak yasaktı. Tesettür, ezan tamamen yasaklandı. Yıllarca insanlar böyle yaşamak ve mücadele etmek zorunda kaldı. Özgürlüğe çıktıktan sonra da maalesef din çok fazla yaşanmaya devam edilmedi. Hâlâ daha mücadele bitmiş değil. Şu anki sistemde de din çok önemsenmiyor.

Azerbaycan'da 18'li yaşlarda bir gencin günlük hayatı nasıldır?

Azerbaycan'da genelde gençleri üç farklı yöne yönlendiriyorlar. Vatanmillet yönü ağır basan gençleri milliyetçiliğe ve Pantürkizm’e yönlendiriyorlar. Milliyetçilik üzerinden onları yönetiyorlar. İkinci kısım daha keyfine düşkün gençlerdir, yiyelim-gezelim düşüncesinde olanlar. Onları uyuşturucuya yönlendiriyorlar. Uyuşturucu ile kaybettiğimiz büyük bir kitle var gerçekten, Azerbaycan'da çok yaygın. Üçüncü kısım daha çok mafya kafasında olan gençler. Onları da mafyacılığa yönlendiriyorlar. Azerbaycan'da gençler genelde bu üç başlık altında toplanır. Doğruları söylemek gerekirse Azerbaycan'da eğitim de çok iyi değil, rüşvet yaygın. İyi bir eğitim almak isteyen tüm gençler yurt dışına kaçmanın peşinde.

Türkiye’de Azerbaycanlı olarak bir ayrımcılığa uğradınız mı?

Hayır. Aksine, çok güzel muamele gördüm. İnsanlar memleketimi öğrendiğinde büyük bir sevgiyle karşıladılar. Belki de bu yüzden de hiç yabancılık çekmedim. Dinim, dilim, milletim aynı. Burada kendimi memleketimde gibi hissediyorum, bir memleketim de burası.

Röportajı hazırlayan: Beyzanur Özkan-Ahmet Arif Kutlu(Lise öğrencileri)

Röportajı veren: Yaşar Nurullah