Coğrafya kaderdir: Bangladeş

İstanbul'da daha çok kendi kültürümle ortak yönler buldum.
İstanbul'da daha çok kendi kültürümle ortak yönler buldum.

Kurtuluş Savaşı zamanında Bangladeş’te camilerden anonslar yapıldı. Bunu kendi dedemden, ninemden dahi biliyorum, bize anlatırlardı. “Hilafet çökmek üzere, gidip hilafeti kurtaralım.” diyerek bir sürü kişi geldi buraya savaşmak için. Milli şairimiz Türkiye’ye gelip üç ay savaşmış.

Kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Tousik Ahmet, Bangladeşliyim. 2009 yılında memleketimde liseyi bitirdikten sonra bölgesel olarak yapılan üniversite sınavında derece yaptım. Millî Eğitim Bakanlığı da ilk beşe giren öğrencilere yurt dışında okuma imkanı sundu: Güney Kore, Fas, Çin veya Türkiye’ye gitme imkânımız vardı.

Ben hepsine başvurdum ve hepsini kazandım. Güney Kore farklı dil sınavlarından da başarı istiyordu, onları yapamadım. Ailem Fas’a gitmeme izin vermedi, Afrika'da olduğu için. Çin’in ise yemek vs. kültürü bizden çok farklı olduğu için orayı da tercih etmedim. Tek seçenek olarak Türkiye kalmıştı ve böylece 25 Ekim 2010’da Türkiye’ye gelmiş oldum. Dokuz ay kadar Ankara Üniversitesinde Türkçe eğitimi görüp ön lisans diploması aldım. Daha sonra tercih dönemimiz başladı. Hacettepe, Cerrahpaşa ve Anadolu Üniversitelerinde tıp tercih etmiştim. Cerrahpaşa'yı kazandım. Mezun oldum ve şu anda doktor olarak mesleğime devam ediyorum. Evliyim ve bir çocuk babasıyım.

Bangladeş ile Türkiye arasında fark ettiğiniz benzerlikler ya da farklılıklar oldu mu?

İlk sene Ankara’da yaşadığımdan bu farkı fazlasıyla hissettim. Beş vakit ezan haricinde pek benzerlik yoktu. Kültürel açıdan ve ırk olarak da farklıyız sonuçta. Ama dinden gelen ortak yönler var. Mesela siz çok ekmek yiyorsunuz. Bizim kültürümüzde ekmek yok, pilav var. İnsanî ilişkilerde de benzerlikler var, dinden gelen bir şey bu. Selamlaşmak gibi ortak yönlerimiz var. Ankara’da kaldığım dönemde sosyalleşme fırsatım olmadı ama İstanbul’da daha çok kendi kültürümle ortak yönler buldum. Çünkü Ankara’da çok yabancı yok, bu yüzden insanlar beni minibüste ya da sokakta görünce garipsiyorlardı. Ama İstanbul’da bu yok. Çok turist olduğundan kimse yadırgamıyor.

Türkiye’ye ilk geldiğinizde dil konusunda sıkıntı çektiniz mi?

Dillerin ortak yanları var mı? Buraya gelmeden önce dil sınavına girmiştim, zaten C1 seviyesinde Türkçe biliyordum ama akıcı şekilde konuşmaya İstanbul’da başladım. Ortak yan olarak Arapça ve Farsçadan gelen kelimeler var: usta, namaz, dost vb. gibi. Gramer olarak bir benzerlik yok. Bizde yöreden yöreye değişen ağızlar da yok. Buradaki Karadeniz ağzı vs. gibi ayrımlar yok. Özetle, iki dilin birbirine benzediği söylenemez.

Türkiye denince bir Bangladeşlinin aklına ne gelir?

Her Bangladeşlinin aklına gelir mi bilmiyorum ama benim aklıma hilafet geliyor. Tarihî olaylar geliyor. Mesela Kurtuluş Savaşı zamanında Bangladeş’te camilerden anonslar yapıldı. Bunu kendi dedemden, ninemden dahi biliyorum, bize anlatırlardı. “Hilafet çökmek üzere, gidip hilafeti kurtaralım.” diyerek bir sürü kişi geldi buraya savaşmak için. Milli şairimiz Türkiye’ye gelip üç ay savaşmış mesela.

Bangladeş İngiliz sömürgesini tecrübe etmiş bir ülke. Bunun kültüre yansımaları oldu mu?

Çoğu Afrika ülkesine göre daha az etkilenmiş bir ülkeyiz. Çünkü sömürgeye karşı hep direniş vardı. Dilimiz ve dinimizi değiştiremediler bu yüzden. Kültürel değişimler olmuş tabi. Sütlü çay çok meşhurdur mesela. Kriket de öyle. Türkiye’de nasıl futbol fanatikliği varsa bizde de kriket öyledir. Ve biliyorsunuz ki İngilizlerin sporudur kriket.

Bangladeş’in komşu ülkeler ile ilişkileri nasıl?

Şu anda bir sorun yok. Ancak önceden böyle değildi. İngilizler o coğrafyadan gitmeden önce Hindistan’ı din üzerinden parçaladılar. Pakistan kuruldu böylece. Bangladeş'in %92’si ve Pakistan’ın %99’u Müslüman. Arada ise %20’si Müslüman olan Hindistan var. Gandi böyle olsun istemiyordu. İngilizler gitsin ve eskisi gibi her dinden insan hep birlikte yaşamaya devam etsin, diyordu. İngilizler bunu istemediler ve ülke bölündü. Pakistan ile Hindistan ise hâlâ savaşıyorlar içten içe. Bangladeş ve Pakistan’ı soracak olursanız; şu an iyi olsa da yaptıklarını kimse unutmadı. Bize çok zulmettiler. 1971’de katliam yaptılar. İngiltere gittikten sonra din üzerinden bir devlet olmak istedik. İki resmi dili olan, aynı para birimini kullanan federal bir devlet olsun istedik. Pakistan bunu istemedi. İngilizler gibi davranıp Bangladeş’in verimli topraklarından faydalanmak istediler. Çıkan olaylar sonucunda ise 1971’de Pakistan’dan ayrıldık.

Ülkedeki yönetim şekli nasıl, şeriatla mı yönetiliyor?

Bangladeş Halk Cumhuriyeti olarak geçiyor. Hukuki olarak şer’i kanunlar var. Herkes kendi dininin hukuk kurallarına göre yaşıyor. %6 Hindu, %1 Budist, %1 Hıristiyan var. Herkes kendi dinine göre yönetiliyor. Mesela Hinduizm’de kadınlara mirastan hiçbir hak verilmiyor. Hindular o kurallara göre, biz Müslümanlar ise kendi kurallarımıza göre yaşıyoruz.

Ülkenin ekonomik durumu, halkın refah düzeyi nasıl?

Ben 2010’da Türkiye’ye gelmeden önce 1 Dolar 88 Taka yapıyordu. Şimdi de hemen hemen aynı. 86-88 civarlarında. Bu iyi bir durum bana kalırsa. Enflasyon çok yok bizde, neredeyse on yıldır büyük değer düşüşü yaşamıyor paramız. Evet, çok gelişmemiş ama kötüye de gitmemiş bir ekonomi görüyoruz.

Annem ve babam devlet memuru olduğundan biz fakirlik çekmedik ama özel sektörde ya da hizmet sektöründe çalışanların durumunun iyi olduğunu düşünmüyorum. Mesela pandemi döneminden bahsedeyim: Kardeşim bir devlet üniversitesinde yardımcı doçent, annem bir anaokulunda öğretmen, babam memuriyetten emekli. Bu nedenle pandemi döneminde sıkıntı çekmediler. Ama esnaf akrabalarımız çok zor dönemlerden geçti.

Bangladeş'te köy hayatı nasıl? Şehir hayatıyla farklılıklar var mı?

Köy ve şehir hayatları birbirinden çok farklı. Köy ve şehirler arasında yaklaşık 20 km mesafe var. Köyde hayat sakindir ama merkeze gittiğinizde aşırı kalabalık ve hızlı bir şehir hayatıyla karşılaşırsınız. Zaten başkentimiz apayrıdır. Dünyanın en kalabalık şehirlerinden biridir. Ben köy hayatını tercih ederim. Tabii bizim köylerimiz sizinkinden farklı. Dağlık bir ülke olmadığımızdan manzaralarımız da farklı. Trabzon'da yaşamış biri gelse garipser muhtemelen. Çünkü dümdüz bir yer Bangladeş. Bizde de nehirler var. Nehir manzarası da güzel tabii.

Röportajı hazırlayan: Beyzanur Özkan-Ahmet Arif Kutlu

Röportajı veren: Tousık Ahmed