d) Hiçbiri

Arşiv.
Arşiv.

Son seçenek nedense daha sevimli gelmeye başladı diğerlerinden. Hep onu işaretlemek istiyorum. İçimden bir ses kulağıma "d) Hiçbiri" deyip duruyor. Ama yapamıyorum tabii. Bu seçeneğin doğru çıkması çok zayıf bir ihtimal çünkü.

Herhangi bir mesele karşıma dört şıklı bir cevapla gelmiyorsa ben o konuda bir karar veremiyor, bir fikre ulaşamıyorum. Bu böyle; çünkü neredeyse çocukluğum ve gençliğim boyunca milyonlarca soruya bana sunulan dört şık arasından doğru bir cevap aradım. Bana en az dört cevap seçeneği sunulmuyorsa, bırakın iyi kötü bir cevap bulmayı, sorulan soruyu algılayamıyorum bile. Zihnimin böyle bir ezberi var ve başka bir şeyi de yok. Deforme olmuş durumdayım sanırım. Öyle miyim gerçekten? Bu sorunun cevabını da zihnimde bulamıyorum. Keşke ne yaparak bu berbat durumdan yakamı kurtarabileceğimi söyleyecek dört farklı cevap seçeneğim olsa! O zaman gözlerimi kapar, şıklardan birini seçer, yoluma giderdim.

Belki benim bu hâlim size anlaşılmaz geliyordur. Öyleyse yaşınız epeyce ilerlemiş olmalı. Çünkü yaşı benimkine yakın milyonlarca genç, bu durumu gayet anlaşılır buluyor. Öyle buluyor, çünkü ben ne yaşıyorsam onlar da onu yaşıyor.

Başka nasıl olabilirdi ki, her birimiz üst üste konduğunda boyu Eyfel Kulesi'nin yüksekliğine erişebilecek sayıda test kitabını baştan sona çözdük. İşimizi zorlaştırmaya azmetmiş binlerce soru... Ve her sorunun altında, bize aynı şekilde işve yapan, aklımızı çelmeye çalışan cevap şıkkı... Böyle bir kabusun içinde yaşıyoruz biz yıllardır. Şimdi nasıl uyanalım bizi kan ter içinde bırakan bu uykudan. Diyelim ki uyandık! Peki, ne yapacağız? Test çözmediğinde ne yapıyor ki insanlar? Nasıl yapıyor? Cevap şıklarını alabilir miyim?

Kafamın içi sayılarla, işaretlerle, formüllerle dolu! Birbirlerine çarpıp tuhaf sesler çıkarıyor, dikkatimi dağıtıp duruyorlar. Bu benim için bir felaket çünkü dikkatimi toplamak benim için odamı toplamaktan çok daha zor bir şey! Önümde beyaz bir kağıt olması gerekiyor. Sorular ve çoktan seçmeli cevap şıkları...

Abarttığımı düşünüyorsunuz belki. İnanın abartmıyorum. Bazen biri hatırımı sorduğunda ne cevap vereceğimi düşünürken yakalıyorum kendimi:

a) İyiyim.

b) İdare eder.

c) Fena değil.

d) Hiçbiri.

Son seçenek nedense daha sevimli gelmeye başladı diğerlerinden. Hep onu işaretlemek istiyorum. İçimden bir ses "d) Hiçbiri" deyip duruyor. Ama yapamıyorum tabii. Bu seçeneğin doğru çıkması çok zayıf bir ihtimal çünkü çok nadir görülüyor test dünyasında. Yine de istiyorum onu işaretlemeyi. Hiçbiri seçeneğini seçersem cevap vermemeyi seçmiş olacağım gibi geliyor bana. Belki, “Artık bana bu kadar çok soru sormayın!" anlamına da gelebilir, diye düşünüyorum. Öyle mi? Muhtemelen değil, bu anlamı ona ben yüklüyorum. Bakın bu da çok nadir bir şey! Benim bir şeye bir anlam yüklüyor olmam yani... Çok sık yapmıyorum bunu, yapamıyorum, çoğu zaman nasıl yapacağımı bilemiyorum. “d) Hiçbiri” de bir cevap değil zaten tam olarak, sorunun ucunu açık bırakmanın bir yolu sadece... Cevabın ne olduğunu vermiyor bize, ne olmadığını söyleyip bırakıyor. İşte bu! Ben cevapların uçlarının açık olduğu bir yerde yaşamak istiyorum artık. Doğru cevabı bulup işaretlemekten bıktım, sadece yaşamak istiyorum.

“d) Hiçbiri” diye bir yer varsa, orada!