Etimoloji: Şemsiye

Şemsiye sadece şemsiye değildir.
Şemsiye sadece şemsiye değildir.

Sonbahar geldi, sokaklar turuncu yapraklardan nazenin elbiseler giyindi, ağaçlar kış uykusuna yattı, yağmur daha sık düşmeye başladı ve şemsiyeler meydana çıktı. Bu yazımızda şemsiye kelimesini ve tarihini inceleyeceğiz, şemsiyenin bizi yağmurdan ve güneşten korumanın yanında bambaşka anlamalar taşıdığını da göreceğiz.

Şemsiye Mısırlılar da soyluluğun simgesiydi. Firavun ve ailesi şemsiye kullanmayı önemserdi çünkü esmerleşmek istemezlerdi. Asurlular ve Çin'de de şemsiye yine rütbenin göstergesiydi. Hatta Çin'de yöneticiler dokuz katlı şemsiyeler kullanırlardı ve bu şemsiyelerin her bir katında ayrı süslemeler, saçaklar ve püsküller bulunurdu.

Şemsiye başta güneşten korunmak için icat edilmişse de ilk kez Çin'de yağmura da dayanıklı hâle getirildi. Şemsiyenin üzeri dut ağacı kabuklarıyla kaplandı ve su geçirmesi engellendi. Çin'de bir zamanlar şemsiyelerin rengi bile toplumdaki statünüzü gösterirdi. Kırmızı renk şemsiyeyi hanedan üyeleri kullanır, sıradan insanlardaysa mavi renk şemsiye olurdu.

Şemsiye farklı dillerde yağmur kalkanı, yağmur ekranı, su kalkanı, gölgelik anlamına geliyor. Bizdeyse hikayesi Kaşgarlı Mahmud'a dayanıyor. Zamanında halkın sıcaktan, kardan ve yağmurdan korunması için çuvaç isimli kubbeli otağ yani çadır yapılıyor. Sonradan bu yapı küçülüyor, kişiselleşiyor ve kendisine el çadırı denmeye başlıyor.

Günümüzde kullandığımız şemsiye kelimesiyse Arapça kökenli ve güneş anlamına gelen şems sözcüğünden türemiş. Şems, şemsi ve ardından da şemsiye... Güneşle ilgili, güneşten korunmak için kullanılan açılır kapanır mekanizma. Anlayacağınız şemsiye sadece bir şemsiye değil. Tarihine baktığımızda sınıf ayrımına da sıcak sahillerde güneşlenen tatilcilerin çantalarına da yağmurdan kaçanların kollarına da toplumsal olaylara da karıştığını görüyoruz.

Tuğba Coşkuner / Eğitimci-Yazar-Editör