Fotoğrafçılıkta ışığın doğru kullanılması

İşte güzel fotoğraf çekmenin püf noktaları.
İşte güzel fotoğraf çekmenin püf noktaları.

Fotoğraf, nesnelerden yansıyan ışığın kamera ve mercek yardımıyla sensöre ulaştırılarak, görsele dönüşmesidir. Bu yüzden “Işık yoksa fotoğraf da yoktur.” denir. Fotoğrafın özüdür ışık. Ancak ışığın varlığı ve kamera ayarlarının doğru girilmesi, başarılı fotoğrafların elde edilebileceği anlamına gelmez. Işığın açısını ve yoğunluğunu konuya uygun şekilde yönetebilmek gerekir. Gelin, önce temel ışık yönlerine değinelim.

Cephe ışığı

Cephe aydınlatmasında ışık kaynağı çeken kişinin arkasında olur ve konuyu önden aydınlatır. Cephe ışığında gölge oluşmaz. Gölge oluşmadığından iki boyutlu yansır ancak konunun iyi aydınlatılmasını sağlar. Manzara, mimari ve sanatsal portre dışındaki tüm fotoğrafçılık türlerinde değerlendirilebilir.

Yanal ışık

Sağdan ve/veya soldan yansıyan ışık açısıdır. Tek taraflı yanal ışıkta bir kısım aydınlık, diğer kısım gölgede kalır. Bu yüzden konu daha boyutlu görünür. Manzara, mimari ve portre fotoğrafçılığında en çok tercih edilen ışık yönlerinden biridir.

Tepe ışığı

Tepeden yansıyan ışık açısıdır. Üstten aşağı geçişte sert gölgeler oluşturur. Sokak, reklam veya sinema gibi daha kısıtlı çekimlerde kullanılan ışık yönüdür.

Alttan gelen ışık

Alttan yansıyan ışık açısıdır. Bu açı genellikle tarihi yapıların aydınlatmasında kullanılır ve akşam saatlerinde mistik bir görüntü verir.

Ters ışık

Işık; konunun arkasında, fotoğrafı çeken kişinin ise karşısındadır. Silüet çekimlerinde kullanılan ışık açısıdır. Estetik şekilli objelerin veya insan figürlerinin konu edildiği sahnelerde tercih edilebilir. Gün batımında çekildiğinde fotoğrafın genel renk hakimiyetinde hoş tonlar yakalanabilir. Işık kaynağını doğal ve yapay olarak iki şekilde ele alabiliriz. Isı ve renk üreten doğal ışığın kaynağı güneştir. Yapay ışığın kaynağı ise elektrik ve/ veya halojen gazıdır. Fotoğraf türüne göre her iki ışık türünü de kullanabiliriz. Önce doğal ışık zamanlarına bakalım.

Gün doğumu

Manzara fotoğrafçılarının favori saatlerinden biridir. Genelde mavi ve macenta tonlar ağırlıkta olur. Bu saatlerde “ters ışık” açısıyla etkileyici silüetler çekilebilir. Silüet çekimi için ışık kaynağı konunun arkasında, fotoğrafı çeken kişinin ise karşısında olmalıdır.

Öğle saatleri

Güneşin tepeden dik yansıdığı ve ışığının sert gölgelere sebebiyet verdiği saatlerdir. Bu sert ışık, renkleri fazlasıyla soğurduğundan öğle saatleri, iç mekanlar ya da dış mekanda sokak araları için daha uygundur.

Altın saatler

Gün doğumu sonrası öğle saatine kadar olan ve öğleden sonra gün batımı öncesine denk gelen zaman dilimine fotoğrafçılık terminolojisinde “altın saatler” denir. Dış mekan çekimlerinde her fotoğraf türü için uygundur. Işık “yandan” yansıyarak yumuşak gölgeler oluşturur ve üç boyut etkisi yaratır. Bu saatlerde güneşi sağa veya sola alacak şekilde konumlanmak gerekir.

Gün batımı

Gün batımını iki bölüme ayırabiliriz. Birincisi batmadan hemen önceki zaman dilimidir. Bu zaman diliminde, mavi tonlarla sarı turuncaya çalan tonlar çok estetik yansır. İkincisi ise güneş battıktan hemen sonrasıdır. Renkler koyu kırmızı, macenta, mor tonlara doğru evrilir. Gün batımı saatleri de gün doğumu gibi manzara fotoğrafçılarının sevdiği zamanlardır. Silüet fotoğrafları ve şehir ışıklarının bol olduğu mekanlar için değerlendirilebilir.

Mavi saatler

Güneş, ufuktan tamamen gittikten sonra gökyüzü yavaş yavaş mavi tonlara dönüşmeye başlar. Bu saatler için en uygun yerler, estetik aydınlatması olan binaların bulunduğu mekanlar ve metropol şehir manzaralarının eşlik ettiği yapılardır. Fotoğrafçılıkta mavi ve turuncu kombinasyonu sıkça kullanılır. Mavi gökyüzü ile yapay şehir ışıkları zıt renk grubunda olsalar da, birbirlerinin parlaklığını artırırlar. Mavi tonlara gün doğumundan önceki zaman diliminde de rastlarız ancak sabah saatlerinde ortam ışığı fazla karanlık yansıyabilir.

Gri ve bulutlu havalar

  • Bulutlar sert güneş ışığını filtreleyerek, ışığın homojen şekilde dağılmasını sağlar. Sert gölgeler ve aşırı kontrast tonlar oluşmadığından gündüz saatlerinde portre, obje, doğa, sokak, şehir veya mimari gibi birçok sahne için ideal koşullar sunar.
Doğal ışığın yönünü ve doğal ışık zamanlarının fotoğrafa nasıl etki ettiğini görmek için pratik yapmaya ne dersiniz?
Doğal ışığın yönünü ve doğal ışık zamanlarının fotoğrafa nasıl etki ettiğini görmek için pratik yapmaya ne dersiniz?

Gelelim yapay ışık kaynaklarına. Yapay ışıkları genel kullanıcılar çok tercih etmese de doğru şekilde konumlandırıldığında kurtarıcımız olurlar.

Özellikle ortamda ışık azsa, dramatik bir efekt istendiğinde veya sert gölgeleri yumuşatmak gerektiğinde. Flaş gibi yapay aydınlatma üniteleri aslında geceden çok gündüz saatlerinde kullanılır. Günümüzde mobil telefon fotoğrafçıları için üretilmiş Profoto C1 gibi mobil ile elde taşınabilir stüdyo tipi flaşlarla oldukça profesyonel görünen iç ve dış mekan fotoğrafları çekilebiliyor. Alternatif olarak sürekli ışık veren ring light ya da taşınabilir LED aydınlatma üniteleri de düşünülebilir.

Dış mekanda gün içinde çekim yapıldığında kullanılabilecek diğer bir yöntem, beyaz bir kağıdı veya alüminyum gibi gümüş bir yansıtıcıyı gölgeli alana tutarak, o bölgeyi yumuşatmaktır. Tek tarafa yansıyan ışık, gölgeye tuttuğumuz beyaz ya da gümüş yüzeye çarparak, gölgeyi açmamıza ve detayları ortaya çıkarmamıza yardımcı olur. Bu uygulamayı güneş ışınlarının yandan yansıdığı “altın saat” zamanlarında düşünebilirsiniz.

  • Kendinize bir mekan belirleyin ve aynı kompozisyonla gün doğumu, altın saat, öğle saati ile gün batımı saatinde çekim yapın. Işığın aynı sahneyi nasıl değiştirdiğini görünce şaşıracaksınız.

Işığınız bol olsun.

Samet Güler & Serap Caymaz / Fotoğrafçı