Kılıçla yapılan spor: Eskrim

Arşiv.
Arşiv.

1986'da ilk olimpiyatlardan beri tüm olimpiyatlarda kendine yer bulan beş tane sabit spor var. Bunlar: atletizm, bisiklet, jimnastik, yüzme ve eskrim. Bu ayki sayımızda diğer dördü kadar popülerleşmemiş fakat bir o kadar tarihi bir sporu konuşacağız: Eskrim.

Yüzyıllardır savaşlarda kullanılan kılıçların bir spor olarak yapılabileceğini hiç düşünebilir miydiniz? Pek muhtemel düşünürdünüz siz de o dönemlerde yaşasaydınız. Bu yüzdendir ki eskrim kılıçlarla yapılan bir spor olarak karşımızda. Fakat bunlar bildiğimiz sıradan kılıçlar değil. Hepsinin özel isimleri var: Flöre, epe ve kılıç. (epée, foil, and sabre)

Flöre: Bu müsabaka türü hücum üzerine ve hafif kılıçlarda yapılan türden. Rakibinizin sırt, göğüs ve gövdesine hücum edebilirsiniz. Fakat kollara ve bacaklara hücum edemezsiniz. Kılıcın maksimum 550 gram olabildiği bu tarzda, sadece ucu puan için sayılıyor. Kılıcın kenarları değdiği zaman puan sayılmıyor.

Kılıç: Tüm vücudun puan olarak sayıldığı bu müsabaka türünde tek yasaklı bölge rakibinizin kılıç tutan eli. Kılıcın ucu ve kenarlarıyla yapılan tüm dokunuşlar puan olarak sayılmakta.

Epe: Kılıcın 770 grama kadar çıkabildiği bu müsabakada önemli olan tek şey dokunmak. Eğer iki rakip de birbirine dokunursa ikisine de puan yazılıyor. Flore’deki gibi sadece kılıcın ucu puan için geçerli.

Parad: Eskrimdeki savunma. Kılıcın kenarı ile diğer kılıcı itme hareketi.

  • Oyunun tarihi 15. yüzyıla kadar dayanıyor. Avrupa tarihinde bireysel silahlanma, yani insanların bireysel olarak kılıç taşıma izinlerinin verildiği zamanlara gidiyor oyunun tarihi.

Bu kılıçlar insanların belinde asılı kaldıkça insanlar bir şekilde bunu değerlendiriyor. Düellolarla, yarışmalarla ve kavgalarla eskrim sporu ortaya çıkıyor.

Sporun amacı çok basit. Karşınızdaki kişiye elinizdeki kılıçla dokunmak. Bu o kadar basit gibi görünse de bir o kadar zorlu. En hızlı yapılan sporlardan bahsediyoruz ki sırf teması tespit edebilmek için özel kıyafetler giyilmesi gerekiyor. Burada da özel eskrim kıyafetleri devreye giriyor.

Her temasın 1 puan olduğu eskrimde 15 puana ulaşan kazanır. 3 dakikalık rauntlar halinde, 1 dakikalık aralarla ilerleyen maçlar maksimum 9 dakika olabiliyor. Bu da 3 raundun sonunda eğer 15 puana ulaşılmamışsa en yüksek puanı alan kazanır demek.

Puan alırken ise devreye özel ekipmanlar giriyor. Oyuncular ve kılıçlar inanılmaz hızlarla ilerlediği için maske, boyunluk ve tulum giyen sporcuların üzerinde kablolar var. Dikkat ederseniz oyun sırasında da sallanıyor bazen bu kablolar. Peki, bu kablolar da neyin nesi?

Eğer oyuncu, rakibe kılıcını dokundurabilirse anında bildirim gidiyor ve kırmızı/yeşil ışık yanıyor. Hangi oyuncunun daha önce vurduğunu tespit edebilmek yine ekipmanlara bağlı. Bu ekipmanlar da elektrikle çalıştığı için oyuncuların üzerinde elektrik akımı var aslında. Bu teknolojiye ilk geçildiği yıllarda uzun kablolarla dışarıdan elektrik alan sporcular, günümüzde bellerine takın pillerden bu elektriği sağlıyorlar. Peki, kılıç sallayan herkes eskrim yapabilir mi? Tabii ki hayır. Her sporda olduğu gibi eskrimde de bazı püf noktaları var ve Genç Motto olarak bunları sizler için kısaca özet geçelim.

Ayaklarınızın adeta hiç durmaması lazım. Bir oraya bir buraya. Aynı zamanda kendinizi hareket ettirirken rakipten gelen ataklardan da kaçmanız gerekiyor. Hızlı refleksler, hızlı ayaklardan geliyor.

Eee, tabii ki de bileğinizin çok sağlam ve esnek olması lazım. Kabul edelim, kolay bir yetenek değil. Uzun yıllar boyunca bileğimizi eğitmemiz, ona göre yaşamamız gerek. Sonuçta işin büyük çoğunluğu bileğinize bağlı. Doğru hareket ettirmek, hedefe tam isabet için hem kuvvetli, hem hızlı hem de koordineli olmak lazım. Yapmak isteyenlere kolay gelsin.

Atiklik ve çeviklik de bir o kadar önemli. Her an düşünmeli, rakibinizin kurnaz hareketlerine aynı kurnazlıkla tepki verebilmelisiniz. Hem hızlı düşünmeyi hem de hızlı hareket ettirmeyi gereken bu spor, sağlam bir mentalite de istiyor. Aynı gerçek hayat gibi.

Bu kazanım yüzünden savaş pilotlarına bile eskrim eğitimi verilmekte. Hızlı düşünüp, hızlı karar verebilsinler diye. Bir spor birden fazla sebep yüzünden yapılabiliyor. Bu multi-function olayını en güzel Mete Gazoz’da görebiliriz. Kendisi okçuluk için piyano dersinden tutun resme kadar birçok alanda çalışmalar yapmış.

Sporla alakalı 1-2 cezayı da ekleyip kapatalım. Eğer pistin dışına çıkarsanız ceza yiyorsunuz. Eğer rakibinize sırtınızı dönerseniz yeniden ceza yiyorsunuz. Aynı zamanda tek elinizi kullanma izniniz var. Yani kılıç hangi elinizdeyse ancak onu kullanabilirsiniz. Sarı kart uyarı, kırmızı kart ceza puanı, siyah kart ise diskalifiye anlamına geliyor.

  • Şu an dünyada bu sporu domine eden 3 ülke var. İtalya, Fransa ve Macaristan. Öyle ki İtalyanların ve Fransızların müsabaka tarzları bir idol haline gelmiş durumda.

Fransızlar sürekli saldırı tutumu sergilerken İtalyanlar az ve öz saldırıdan yanalar. Her saldırı sayı getirsin derler. Mamma Mia!

Toparlamak gerekirse olimpiyatlar başladığından beri tüm olimpiyatlarda yapılan bu spor, maalesef ki halktan pek uzak kalmış durumda. Belki de yılların getirmiş olduğu bir şiddet bıkkınlığı olabilir. Umarız bu şiddet bıkkınlığı tüm alanlara yansır ve şiddetten biraz da olsa uzak kalırız.

Nice barış dolu günlere.