Röportaj: Cengiz Koçak

'Gelecek hedeflerimden pek bahsetmek istemem çünkü bir hedefe ulaşmanın en önemli kuralı ondan bahsetmemektir.'
'Gelecek hedeflerimden pek bahsetmek istemem çünkü bir hedefe ulaşmanın en önemli kuralı ondan bahsetmemektir.'

"Hangi sporu yapıyor olursanız olun, eğer layıkıyla yapıyorsanız bu zaten Wingsuit'i destekleyen bir spordur. Bir sporu yapmak için çaba sarf ediyorsanız siz sadece o sporu değil, aynı zamanda öğrenmeyi de öğreniyorsunuz."

Merhaba, kendinizden, günlük yaşantınızdan ve wingsuit kariyerinizden bahsedebilir misiniz?

Cengiz Koçak.
Cengiz Koçak.

Benim adım Cengiz Koçak. Türkiye’nin ilk Base Jumper ve Wingsuit Flyer’ıyım. Tek miyim bu konuda bilmiyorum ama arkadan yetişen yeni pilotlar daha çok uçaklardan atlayıp skydiving şeklinde yapıyorlar. Ama Türkiye’de wingsuitle uçurumlardan atlayan wingsuit pilotu bir tek benim. Türkiye’de sadece uçurumlardan 300’e yakın atlayış yaptım. Wingsuit kariyerim Kaliforniya’daki bir arkadaşım sayesinde başladı. Kendisi test pilotu olan arkadaşım Scotty Bob sayesinde uçaklardan onlarca kez atladım ve bunun eğitimini alarak Türkiye’ye döndüm. Sonrasında Norveç’e gidip uçurumlardan atlayışlar yaptım. Türkiye’ye dönünce atlamanın çok zor olduğu yerlerden wingsuit base yapmaya devam ettim. Şu anda da her gün 1 atlayış yapmaya çalışıyorum yaşadığım ve çalıştığım yerden dolayı. Bu işin tehlikeli olduğunu bilerek kariyerimizi devam ettiriyoruz. Mesela şu ana kadar 13 yabancı arkadaşımı kaybettim. Türkiye’de ise kendim alanlar keşfederek, daha önce kimsenin atlamadığı yerleri bularak, oraları wingsuit rotası haline getirdim. Kendi potansiyelimi maksimuma çıkarabilmek, yaşadığım hayatı keyifli hale getirebilmek için elimden geleni yapıyorum. Ve bu yaptıklarımdan birileri ilham alıyorsa bu da benim için bir motivasyon kaynağı. Yapılanların zor olması kadar takip etmesi de zor. Bu yüzden pek takip eden olmuyor, Ferdi Toy dışında. Ferdi de benim 11 yıldır tanıdığım, beraber hava sporları yaptığımız güvendiğim takım arkadaşım zaten.

Şu anda ise Fethiye’de Babadağ Teleferik'in genel müdürüyüm. Burada Türkiye’nin en çok atlayışı yapılıyor. Ben de bir gün çalıştığım yerden neden evime uçmuyorum diye kendime sordum ve paraşütle evime atlayış yaptım. Bunu paylaştığımda ise dünyaca ünlü gazeteler; The Sun, New York Times, Çin’deki birçok televizyon kanalı ve sayamadığım onlarca ülkede dünya çapında bir haber oldu. Evine paraşütle gelen adam diye benimle onlarca röportaj yapıldı. Almanya’da “Kim 500 Milyon İster?” türü bir programda geçen sene mart ayında ben soru oldum. “Bir adam var. İşe 25 dakikada gidiyor, 1 dakikada geri geliyor. Nasıl oluyor bu?” minvalinde bir soru soruldu benim hakkımda. Sorunun cevabını bilemediler bu arada.

Havacılık sporlarına merakınızın altında yatan sebep nedir? Bunu nasıl fark ettiniz?

7 yaşındayken babam beni Ankara’da 19 Mayıs Stadyumu’na götürmüştü. Orada 19 Mayıs gösterilerini izlerken havada küçük noktalar gördüm. Uçağın geçtikten sonra arkadan bıraktığı bu noktacıkları ben ilk önce oyuncak sandım. Sonra bu noktacıklar indiler ve halı sahada yürümeye başladılar. “Canlı galiba bunlar!” diye babama seslendim ve babam da ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Arkadan bir amca onların paraşütçü olduğunu söylediği anda ben hayatta ne olacağıma karar verdim. Paraşütçü olacaktım. 14 yaşında direkt askeri okula gittim. Paraşütçü olabilmemin tek yolu buydu ailemin şartlarından dolayı. Askeri okuldan mezun olduktan sonra Kayseri Hava İndirme Tugayına Hava İndirme Astsubay Komando olarak atandım ve o süreçten sonra yaklaşık 20 yıl Türk ordusunda görev yaptım. Görev süremin 10 yılını Kayseri’de geçirdim. Orada yazları paraşüt eğitmenliği, görev süresinde de tatbikatlar yaptım. Mesela gece vakti 30.000 feet’ten oksijen tüpüyle atladığımı hatırlıyorum. Milli takıma seçildim ve burada 14 yılımı geçirdim. Bu süreç içerisinde kaç defa Türkiye şampiyonu olduğumu hatırlamıyorum ama bir dünya ikinciliğim ve iki tane de dünya rekorum var. Hatta eskiden bu 19 Mayıs’ta paraşütçüleri görmemden dolayı 2020’de 19 Mayıs günü Artvin’deki Atatürk heykelinin yanından geçerek buna bir gönderme yaptım. Mark Twain’in bir sözü var: İnsanın hayatında iki önemli gün vardır: Doğduğu gün ve niye doğduğunu anladığı gün. Ben bir 19 Mayıs günü ne için doğduğumu anlamıştım. Hikayesi de budur.

Dünya rekoruna sahipsiniz. Dünya rekorunuzdan, sizi bu rekoru kırmaya iten ve kırdıktan sonraki duygu durumunuzu ifade edebilir misiniz?

"Şu ana kadar 8000-9000 atlayış yapmışımdır."
"Şu ana kadar 8000-9000 atlayış yapmışımdır."

Açıkçası rekoru kırdıktan sonra duygu durumumda bir değişme olmadı çünkü benim için basit bir şeydi. Sadece resmi bir isminin olması insanları etkiliyor. Çünkü çok daha teknik ve zorlayıcı atlayışlar yaptım hayatım boyunca. Bunların başında Türkiye’deki alçak noktalardan, mesela Cehennem Çukuru’nun içine yaptığım ve TRT’de de belgesel olan bu atlayış benim için çok daha önemlidir. Galata Kulesi gibi bir yerden, 36 metreden atlamış olmak benim için çok daha önemlidir. Avrupa’da gece vakti yaptığım kaçak atlayışlar benim için çok önemlidir.

Rekorlara gelecek olursak birincisi Norveç’e 100 tane base jumper davet edildi. Bunlardan birisi de bendim. Bu 100 base jumper aynı anda uçurumdan atlayıp büyük bir koordinasyonla uçacaklardı. Zaten sadece 69 kişi tepeye tırmanabildi çünkü 6 saat boyunca tırmanış yapmak zorundasınız. Ve atlayışı yaptık.

Rusya’da ise Soçi’ye davet edildim. Aynı anda en fazla insanın köprü yaptığı atlayış için gittim. Koordinasyon açısından oldukça zor olan bu atlayış aşırı riskliydi.

Duygu durumu açısından benim biraz köreldiğim söylenebilir çünkü şu ana kadar 8000-9000 atlayış yapmışımdır. İndiğimde gerçekten bir şey yapmış hissiyatı yaşadığım atlayışlar son yıllarda çok azaldı. Öyle bir problemim olabilir.

Ekstrem havacılık sporları hakkında dalları ve türleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Ülkemizin uluslararası camiada tecrübesi ve bilinirliği bu alanlarda nasıldır?

Ülkemizin uluslararası camiada bu alanda bilinirliği neredeyse hiç yok. Ülkemizde maalesef ki sportif havacılık diye bir şey yok. Bunun ekonomi ve kültürle çok alakası var. Bizim kültürümüz, Hezarfenlerden gelmemize rağmen, maalesef ki havacılığa çok uzak. Her türlü ekstrem spora uzağız aslına bakılırsa.

Benim yaptığım uçurumdan atlayış aslında bir spor olarak kabul edilmiyor fazla tehlikeli olduğundan. BASE jumping paraşütle yapılan atlayış, wingsuit ile uçuş ise wingsuit BASE olarak adlandırılır. Wingsuit BASE bir spor olarak geçmiyor.

Türkiye’de bu alanda aktif sporcu sayısını tam bilmemekle birlikte bir elin parmaklarını geçtiğini sanmıyorum. Ülkemizin bilinirliğini pek yok ama yaptığım atlayışlar sayesinde birçok ülkede birkaç kez haber oldum. Bir şekilde ülkemizin bilinirliğini artırmaya çalışıyoruz. Bu alanda planlanan birçok projem var fakat ancak Spor ve Ulaştırma Bakanlıklarının destekleriyle yapılabilecek şeyler bunlar. Bunların hayata geçmesi için çok uğraşmama rağmen henüz bir yere ulaşamadım. Çünkü anlatmak ve anlamak çok zor. Peki, vazgeçtim mi?

Tabii ki hayır. Ben asla vazgeçmem.

Havacılık sporlarından hangilerini yapıyorsunuz ve sizin sürecinizde basamaklar nasıl oldu? Hangi spordan başlayıp hangisine devam ettiniz?

"Wingsuit BASE jumping ile ilgili tek bir tüyom var: Asla Bulaşmayın! Çünkü çok ilkel ve çok tehlikeli."
"Wingsuit BASE jumping ile ilgili tek bir tüyom var: Asla Bulaşmayın! Çünkü çok ilkel ve çok tehlikeli."

Ben yamaç paraşütü de yapıyorum. Skydiving yapıyorum, wingsuit skydiving yapıyorum. Wingsuit BASE jumping yapıyorum. BASE jumping yapıyorum. Ben skydiving ile başladım sonra BASE jumper oldum. Sonrasında ise wingsuit BASE jumper oldum.

Wingsuit’te 30 tane pilot olduğu bilgisi var. Bu sayı nasıl arttırılabilir? İlgi mi az, fiyat ve sabır olarak zorluğundan dolayı mıdır?

Bu sayının artırılması için yatırım yapılması gerekiliyor. Çok pahalı bir spor çünkü. Yeni exit noktalarından çıkış yapılması gerekiliyor. İsteyen ancak ekonomik gücü varsa yurtdışında eğitim alarak yapabiliyor bu sporu.

Wingsuit sporunun tehlikeli olması insanları korkutuyor mu? Bu kadar tehlikeli olmasına rağmen başka bir muadili sizin açınızdan bulunmuyor mu? Neden başka sporlar değil de wingsuit?

Evet, kesinlikle korkutuyor ve korkutmalı. Ben bir sportif havacıyım. Kendime en yakın hissettiğim ve varlığımı ispat ettiğim, aynı zamanda kendimi ifade edebildiğim için BASE jumping ya da skydiving yapıyorum. Ya da bir yerlerden bir yerlere düşüyor olmak. Ben her sporun limitlerini zorlayacak şekilde yapanların BASE jumping’e muadil olabileceğini düşünüyorum. Son dönemlerde binicilik eğitimi alıyorum ve attan indiğim zaman aldığım heyecan, atlayışlarımdan daha çok heyecan veriyor bana. O yüzden ne yaptığının değil, nasıl ve neden yaptığının önemi ortaya çıkıyor.

Wingsuit’le süzülürken pek dikkatli olunması gerekiliyor. En çok dikkat edilmesi gereken zamanlar nelerdir? Kriz anlarında yapılan hatalar ve çözümleri nelerdir?

Wingsuit sporunda tehlikeli noktalar şu şekilde:

• Çıkış anı, burada en savunmasız olduğunuz an. Paraşüt o sırada sadece bir kumaş parçası. Öyle doğru bir açıyla çıkmalısınız ki hava içerisine dolsun ve paraşüte dönüşsün. Özellikle alçak yerlerden atlarken bu çok tehlikeli. 1000 metrelik yerden atlasanız bile havada bir şekilde kendi açınızı belirleyerek paraşüte hava doldurabiliyorsunuz. Fakat alçak mesafelerde her saniye, her an paraşütü doldurmanız için çalışmanız gerek. 90 metrelik atlayışlarda ilk 2,5 saniye içerisinde paraşütün içine hava doldurmazsanız ölürsünüz. Bu kadar net. “The Point of No Return” diye bir kavram var. Yani geri dönüşü olmayan nokta. Burayı geçtiğiniz anda yapacağınız hamleler kolaylaşıyor ve daha güvenli bir sürüş yapabiliyorsunuz. Fakat buraya kadar her an çok kıymetli. Doğru kararlar vermek gerekiyor. Yanlış kararlar öldürmez ama birincide değil ikincide öldürebilirler. Asla ama asla affetmez. O yüzden hâlâ dünyanın en tehlikeli sporu diye geçiyor.

• Paraşütün açılış anı bir diğer tehlikeli an. Eli kolu bağlı atladığınız için bu ana tam vaktinde geçmek gerekiyor. Paraşütün doğru yöne açılması gerekiyor ve sizin yönlendirmeniz gerekiyor.

• Proxy uçuşları dediğimiz uçuşlar var. Burada yere çok yakın uçuyoruz ve bazen hava durumlarını kestiremiyoruz. Hava durumunu doğru kestirmek ve ona göre uçuşları yapmak gerekiyor.

• Paraşüt katlama anı önemli bir nokta olarak gösteriliyor fakat benim için o kadar önemli değil. Paraşütün insandan daha akıllı olduğunu düşünüyorum. İpleri açıksa, paraşüt çantaya nasıl konulursa konulsun o paraşüt açılır. Tecrübeyle sabittir.

Konsantrasyon olgusu çok karşımıza çıkıyor. Hem havada süzülürken hem de kendi hayatımızdaki konsantrasyonu maksimize edebilmek için neler yapmalıyız?

"Yolu size kimse açmaz, siz kendiniz açmalısınız."
"Yolu size kimse açmaz, siz kendiniz açmalısınız."

Slackline, ip üstünde yürüme, insanın konsantrasyonunu maksimize eden bir aktivite. Yoga vs. derler ama ben buna çok katılmıyorum. Çünkü ipte konsantre olmazsanız ip sizi atar.

“Bana konsantre olmadın.” der ve düşersiniz. Yoganın ise böyle bir sağlaması yok.

Uçurumun başına geldiğiniz andan itibaren bir “flow” yani akışa girmeniz gerekiyor. Sanki dünyada sizden başka bir şey yok ve ona göre zihninizdeki her şeyi geride bırakmanız gerekiyor. İnene kadar tamamen siz ve hava. wingsuitle uçarken zaten hayatta kalma içgüdüsü tavan yaptığı için her anı, her detayı maksimum haliyle görebiliyorsunuz. Vücut; adrenalin, endorfin, serotonin vb. hormonları salgılayarak tam kapasite haliyle çalışmaya başlıyor atlayıştan sonra. Bu sayede yüksek konsantrasyonunuz sağlanıyor otomatik olarak da.

Sizin favori rotalarınız nereler? Türkiye’de ve dünyada wingsuit için nereleri tavsiye edersiniz? Spor hakkında tüyolarınız var mı?

Wingsuit BASE jumping ile ilgili tek bir tüyom var: Asla Bulaşmayın! Çünkü çok ilkel ve çok tehlikeli.

Favori rota olarak ise atlamadığım her nokta. Atladığım noktalar favori noktalarımdan çıkıyor. Eski aşk gibi geçmişte kalıyor. Bir yerden defalarca atlamayı sevmem. Atlamadığım her yer benim için yeni bir arzu, yeni bir favori.

Hiç bilmeyen, daha önce spor yapmamış bir kişinin karşılaştığı en büyük problemler nedir? Wingsuit'i destekleyici fakat havacılıkla ilgili olmayan ne gibi sporlar yapılabilir?

Hangi sporu yapıyor olursanız olun, eğer layıkıyla yapıyorsanız bu zaten Wingsuit'i destekleyen bir spordur. Bir sporu yapmak için çaba sarf ediyorsanız siz sadece o sporu değil, aynı zamanda öğrenmeyi de öğreniyorsunuz.

İnsanların karşılaştığı en büyük problem ise yol bilmemeleri. Çünkü yol bulamıyorlar. Bunun ise tutku, inanç ve istek eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bu yüzden yolu size kimse açmaz, siz kendiniz açmalısınız.

Bir şirkette üst yöneticilik yapmaktasınız. İş hayatınızla spor kariyerinizi nasıl dengeliyorsunuz?

Şu an bulunduğum pozisyonda işim sporum, sporum ise işim olarak karşıma çıkıyor. Burada yamaç paraşütü pilotu olarak tanımlanıyorum ama doğaçlama yoluyla hemen uçup gidiyorum.

Gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz? Wingsuit ve havacılık sporları alanlarında ne gibi bir planlamanız mevcut?

Gelecek hedeflerimden pek bahsetmek istemem çünkü bir hedefe ulaşmanın en önemli kuralı ondan bahsetmemektir. Ben buna inanırım. Bu Hadis-i Şerif ’te bile vardır. Gideceğin yolu kimseye söyleme diye. Mesnevi’de vardır. Rumi şöyle der: Muradını kimseyle paylaşma. Hitler Almanya’sında bile vardır. “Onu hep düşün ama kimseye anlatma.” diye. Birine anlatmak beyne “Ben bunu yaptım.” mesajını iletir çünkü. Bu da seni çalışmaktan alıkoyar.

Bir şeyi çok sevmek çok kolay ama o şey için çok çalışmak çok zor. Başaran o çok zoru, çok çalışmayı başarmış kişi aslında.

Çok önemli hedeflerim ve birkaç projem var. İzin almam gerekenler var, bunları alabildiğim takdirde zaten bahsettiğim projelerin bir kısmını tamamlamış oluyorumdur ve gazetede, televizyonda bir yerde illaki karşınıza çıkacaktır.

Çok keyifli ve dolu dolu bir röportaj oldu. Yazıyı okuyan genç arkadaşlarımız kendilerine pek çok “motto” edineceklerdir. Bir başka sayımızda sizinle tekrar konuşmak isteriz. Başarılarınızı takip ediyor olacağız.

Teşekkürler.