Sanayide çırak bulmak zorlaşıyor: Gençler neden ustalık yoluna girmiyor?

Eğitimin kitleselleşmesiyle nitelikli iş gücüne ihtiyaç artarken; gençler, piyasanın ihtiyaç duyduğu işlerden hızla uzaklaşıyor. Peki, gençler neden sanayi sektöründe çalışmak istemiyor? Ara eleman açığı neden büyüyor? Bu ve benzeri soruların cevapları, sektörün kalbinde yer alan kişilerin görüşlerinde yatıyor.
Artık çırağı mumla arıyoruz!
Nurullah Aygün/ Sanayi Sitesi Esnafı
Çırağım yok, çünkü bulamıyoruz. Son 10 yıldır usta olmak isteyen çırağı mumla arıyoruz. Günümüzde çırak bulmak, ülkemizde artık büyük bir sorun. Bunu neden kimse gündeme getirmiyor? Sekiz yıllık kesintisiz eğitim uygulaması başladıktan sonra başladı bu çırak sıkıntısı. Gençlerin büyük bir kısmı, emek sarf etmeden para kazanmanın peşinde. Bir alanda ustalaşmak, İngiliz anahtarı tutmak, teknik beceriler elde etmek onlara zül geliyor. Aileler, “Benim çocuğum ne yapsın etsin, okusun,” diye düşünüyor. Herkes okuyunca ne olacak, bu işleri kim yapacak? Bu soruların yanıtı yok. Memlekette iyi usta bulmak giderek zorlaşıyor. Hâlbuki iyi ustaya her zaman rızık var. Ama tabii gençlerin artık ümidi de kalmadı. Biz ne kadar hakkını verdiğimizi düşünsek de ekonomimizin durumu, onların rahatça para harcamasına müsaade etmiyor. Hemen her aile, çocuğunu prens ya da prenses olarak görüyor ve bu minvalde yetiştiriyor. Oysa bu milletin istikbalini düşünüyorsanız çocuğunuzu da ülkenin gerçeklerine göre yetiştirmeniz gerekiyor. Açıkçası ailelerin tutumunu pek olumlu karşılayamıyorum. “Aman çocuğumun eli kirlenmesin, aman bir şey olmasın,” diye diye bizim işlere göndermiyorlar. Ben de herkes okusun isterim ama sonuçta ortada bir realite var. Bilgisiz diploma sahibi olmanın bir anlamı yok. Üniversitelerde boş beleş bir sürü bölüm var. Pek çok genç, sırf vakit öldürmek için üniversitelere gidiyorlar. Ömürlerinin en güzel çağlarını boşa harcıyorlar.
Sen kızsın, ne anlarsın?
Fatmanur Özcan/ Otomobil Tamircisi, İş Yeri Sahibi
Küçüklüğümden beri arabalara karşı bir tutkum var. Rahmetli bir ustası vardı babamın. 10 yaşında beni dükkânına götürdü. İlk zımpara işini orada yapmıştım. 5 lira da müşteriden bahşiş almıştık. Babam, “Seni ustamın yanına veriyorum. Orada işi öğren, bir arabayı toplamayı başar,” demişti. Babam, kız olmamı bu meslek için bir engel olarak görmüyordu. Çevresindeki insanların tenkitlerine de aldırış etmedi. Lisede torna tesviye okudum. Sonra üniversitede otomotivi seçtim. Üniversiteye girdiğimde bölümdeki tek kız yine bendim. Bana, “Sen kızsın, ne anlarsın? Zayıfsın, motor indirip kaldıramazsın,” diyen çoktu. Hiçbirini takmadım. Mezun olup oto sanayide çıraklığa başladığımda gördüm ki okulda hiçbir şey öğrenmemişim. Mesela bir arabada lehim yapmak, okuldaki derslerde anlatılanlardan çok farklı. İşin birçok inceliği var. Bunu ancak pratikte görebiliyorsunuz. Deneyim kolay kazanılmıyor. Yıllardır bu işi yapıyorum, kendi iş yerimi açtım ama hâlâ kendimi çırak olarak görüyorum. Daha kendimi geliştirmem gereken çok şey var. Mesela İngilizcemi geliştirmek istiyorum. “Bir oto tamircisinin İngilizce ile ne işi olur?” demeyin, kendinize değer katın. Bir gün mutlaka faydasını görürsünüz.
Çoğu kişi, bu işe katlanamaz
Beytullah Demir/ Oto Tamirci Çırağı
Sabah çok erken saatte dükkâna giriyorum. Ellerim yağa bulanıyor, gün boyu egzoz dumanı, motor sesi... Her gün yeni bir şey öğreniyorum. Ustam bazen kızar, bazen över ama her hareketiyle bana bir şey öğretir. Çoğu kişi bu tempoya, bu zorluğa dayanamaz. Çıraklık kolay değil ama ustalık da oradan geçiyor. Bir işi severek yaparsan, zorluk gözünde küçülür. Ben, bu işi seviyorum. Çünkü bu meslek, sadece bir geçim kaynağı değil; bir hayat yolculuğu. Yola çıktık bir kere, Allah doğru istasyona varmamı sağlayacaktır. Sabır, dikkat, saygı... Bunlar ustalık yolunda benim anahtar kelimelerim.
Çıraklık okulları güçlendirilmeli
İbrahim Tosyalı/ Mesleki Eğitim Merkezi Öğretmeni
Sanayimizin, zanaatlarımızın ve üretim gücümüzün temelinde güçlü bir mesleki eğitim sistemi yer alıyor. Ne yazık ki günümüzde birçok genç, masabaşı işlerin cazibesine kapılarak çıraklık ve mesleki eğitimi ikinci plana atıyor. Aksine bu alanlar, gençlerimize yalnızca bir meslek değil; aynı zamanda bir karakter kazandırır. Çıraklık sistemi, teorik bilgiyi pratiğe dönüştürmenin en doğal ve etkili yoludur. Usta - çırak ilişkisi, sadece bir teknik aktarım değil; aynı zamanda disiplin, sabır ve iş ahlakının kuşaktan kuşağa taşınmasıdır. Bu kültürel mirasın devamı için çıraklık okullarının modernize edilmesi, donanımlarının artırılması ve toplum nezdinde saygınlığının yeniden tesis edilmesi gerekir. Günümüz şartlarında artık her gencin üniversiteye gitmek zorunda olmadığı gerçeğini kabul etmeli; yeteneğe, ilgiye ve potansiyele uygun eğitim yollarını açık tutmalıyız. Bugün bir torna ustası ya da kaynakçı, aldığı eğitimle yüksek gelirli ve aranan bir meslek erbabı olabiliyor. Bu fırsatları gençlere doğru şekilde anlatmalıyız. Çıraklık okulları güçlendirildiğinde, sadece bireyler değil, ülke ekonomisi de güçlenir. Zira üretimin kalbi sahada atar, emekle şekillenir.
*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.