Seçimlerin ekonomik maliyeti

Dünyada ve Türkiye’de sürekli artan seçim maliyetleri kamuoyunca eleştiriliyor.
Dünyada ve Türkiye’de sürekli artan seçim maliyetleri kamuoyunca eleştiriliyor.

Türkiye’de 2023 bütçesinde gelirler toplamı 3 trilyon 762 milyar 439 milyon 808 bin TL olarak belirlendi. bu çerçevede siyasi partilere yapılacak hazine yardımı ilk kez 1 milyar lira sınırını aşarak 1 milyar 504 milyon 976 bin TL olacak.

Mayıs ayında peş peşe iki seçim geçirdik. Belirli periyotlarla demokratik devletlerde yapılan seçimlerin, toplum psikolojisi başta olmak üzere bilinen pek çok maliyeti var. Bu bölümde ise perspektifimiz her zamanki gibi ekonomi ve bu sayıda seçimlerin “ekonomik” maliyetleri üzerine eğileceğiz.

Seçimlerin ekonomik maliyetlerini; kampanyalar, hükümetlerin ve elinde belediye bulunduran partilerin seçimlere yakın yaptıkları ekstra harcamalar, oy kullanma işlemi için YSK tarafından yapılan harcamalar olmak üzere 3 farklı bağlamda değerlendirebiliriz.

İlk olarak seçim kampanyalarından başlamak gerekirse seçim kampanyaları; siyasi parti veya adayların seçmenlere ulaşmak, destek toplamak ve seçimlerde başarılı olmak için yaptıkları faaliyetlerin bütünüdür. Bu kampanyaların maliyetleri, seçim ekonomileri üzerinde önemli bir faktör olarak değerlendirilir. Gizli oy, açık tasnif yönteminin ilk kez uygulandığı ve Türkiye tarihinin ilk demokratik seçimi olarak kabul edilen 1950 Genel seçimleri ile bugüne nazaran kısıtlı da olsa başlayan kampanya faaliyetleri, günümüze kadar artarak gelişme gösterdi. Kampanyaların artması da maliyetleri artırdı. Partiler 1950’den 1965’e kadar faaliyetlerini sürdürmek için bağış, aidat, gayrimenkul gelirleri ve parti etkinliklerinden elde edilen gelirleri kullandılar. Fakat bunlar bir zaman sonra yetersiz kalmaya başladı. Bu nedenle Türkiye'de 1965 yılından beri yasa gereğince hazine tarafından siyasi partilere yardım yapılıyor.

Siyasi partiler kanununa göre; en son parlamento seçimlerine katılmış ve genel barajı aşmış partilere senelik olarak yapılacak toplam yardım, “bütçe gelirlerinin beş binde ikisi” olarak belirtiliyor. Milletvekili seçimi yapılan yıllarda bu miktar üç kat artırılıyor. Belirlenen bu toplam yardım da partilere oy oranlarına göre dağıtılıyor. Bunun haricinde barajın altında kalmasına rağmen yüzde 3'ten fazla oy alan partilere de barajın üzerinde olup en düşük yardımı alan partiyle orantılı olarak destek veriliyor.

Türkiye’de 2023 bütçesinde gelirler toplamı 3 trilyon 762 milyar 439 milyon 808 bin TL olarak belirlendi. Bu çerçevede siyasi partilere yapılacak Hazine yardımı ilk kez 1 milyar lira sınırını aşarak 1 milyar 504 milyon 976 bin TL olacak. Milletvekili seçim yılı olması nedeniyle bu rakam üç katına, 4 milyar 514 milyon TL’ye çıkacak. Peki son ABD seçimlerinde harcanan para ne kadardı?

Washington’da yer alan ve kâr amacı gütmeyen “Center for Responsive Politics” (Sorumlu Politika Merkezi) tarafından yapılan açıklamada, 3 Kasım 2020’de düzenlenen ABD seçimlerinin kampanyaları için toplamda 13 milyar 879 milyon 963 bin dolar rekor bir harcama yapıldığı ortaya konuldu. Söz konusu miktarın 2000 seçimleri için yapılan masrafın 4 katı olduğu ve 2012 ile 2016 yılında yapılan seçimler için yapılan masrafların toplamından daha fazla olduğu belirtildi. Bu son veri de aslında maliyetlerin son yıllardaki aşırı artışını gözler önüne sermektedir. Dünyada ve Türkiye’de sürekli artan bu seçim maliyetleri kamuoyunca eleştirilmekte, bu eleştirilerin odağı da genellikle seçim kampanyalarının maliyetleri olmaktadır. Bunun sebebi de seçimler yaklaştıkça sokakta yürürken, sosyal medyada gezerken ve hatta evde uyurken kampanya araçlarına maruz kalmak olmaktadır.

Dünya üzerinde devletin siyasi partilere seçim kampanyaları için bütçe vermediği veya sınırlı bir şekilde verdiği ülkeler bulunmaktadır. Bazı ülkelerde, devletin siyasi partilere finansman sağlaması yerine, parti finansmanını özel bağışlarla sınırlamayı tercih eden bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu ülkelerde siyasi partiler; bağışlar ve kendi öz kaynaklarıyla seçim kampanyalarını finanse etmek zorundadır. Örneğin; Birleşik Krallık'ta siyasi partiler, seçim kampanyalarını finanse etmek için bağışlar, üye aidatları ve diğer özel kaynaklardan yararlanır. Devlet, seçim kampanyalarına doğrudan bütçe sağlamaz. ABD’de de federal hükümet, siyasi partilere doğrudan finansman sağlamaz. Adaylar, ancak özel bağış toplama hakkından feragat etmeleri durumunda seçim kampanyası için kamu kaynaklarından yararlanabiliyor. Fakat bu pek tercih edilen bir şey değil.

  • Genellikle adaylar kamu kaynaklarından yararlanmak istemiyor, sınırsız olduğu için özel kaynaklara yöneliyor. Kanada, Avusturalya ve Yeni Zelanda da Hazine’den siyasi partilere kampanya yapmaları için doğrudan finansman sağlamayan diğer ülkelere örnektir.

Norveç, İtalya gibi ülkelerde ise siyasi partilere devlet tarafından sınırlı bir finansman sağlanır. Partilere verilen bu yardımlar, parti oylarının bir yüzdesine dayanır, ancak genellikle parti finansmanının tamamını karşılamaktan uzaktır. Parti finansmanının çoğunluğu özel bağışlarla sağlanır. Türkiye de bu kategoriye dahildir. Almanya, Fransa ve Belçika gibi ülkelere baktığımız zaman ise diğer ülkelere nazaran siyasi partilere kampanyalar için kamu yardımlarının daha fazla olduğunu görürüz. Örneğin Almanya’daki siyasi partiler ilk 4 milyon oylarında oy başına 1.6€ ve ilk 4 milyondan sonra oy başına 0.87€ alırlar. Bunun haricinde üyelik ücreti için halktan aldıkları her 1€ için devletten de 0.45€ geliyor. Bu 0.45€ kuralı partiye yapılan kişisel bağışlar için de geçerli. Bu konudaki ilginç bir örnek Neo Nazi partisi NPD, 2020 senesinde Alman Devleti’nden 370 bin € para aldı. Halkın çoğunluğu bu Nazi düşünceli partinin bu kadar para almasına tepkili. Fakat bu durumu denetleyip düzeltecek kurumların işleyişlerinde ciddi sıkıntılar var. Hükümet 2019’da bu aşırı sağcı partilere yapılan ödeme akışının kesilmesini mahkemeden talep etmişti fakat mahkeme uzunca bir süre karar sürecine girdi ve hükümet istediğini elde edemedi.

Bir diğer harcama kalemi de aslında pek seçimler ile içli dışlı düşünülmeyen fakat bir o kadar da alakalı olan hükümet/belediye harcamaları, yatırımları. Bu harcamaların diğer harcamalardan farkı ve bu başlık altında incelenmesinin nedeni, seçimlere yakın yapılıyor olması. Her ne kadar siyasi parti kampanyaları ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından yapılan harcamalar gibi direkt seçime yönelik olmasa da harcamalar bazında genellikle aslan payına sahip olması ve seçimlere yakın pek çok seçmenin kararını etkileyen bir unsur olması nedeniyle seçim harcamaları kategorisine girdiğini söyleyebiliriz. Bu tip harcamalar sadece hükümet tarafından atılan adımları değil aynı zamanda muhalif partilerin belediyeleri tarafından yapılan icraatları da kapsamaktadır. Son seçimlere baktığımızda 2023 Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partilerin seçim kampanyalarına harcadığı paralar dışında seçimler öncesi atılan ekonomik adımların boyutu 1,5 trilyon TL’yi buldu. Seçimlere yakın hız kazanan belediye faaliyetleri veya EYT uygulaması, bu başlığa Türkiye’den bir örnek olabilir.

Son olarak seçim harcamaları kapsamında bir de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yapılanlar var. Bu harcamaların miktarı; il-ilçe seçim merkezlerinin giderleri, oy pusulalarının basımı, yeni alınan sandık-mühür-oy kullanma kabinlerinin maliyeti, sandık görevlilerinin ücretleri, güvenlik önlemleri gibi pek çok faktöre bağlıdır. Maliyetler ayrıca seçimin genel veya yerel düzeyde olmasına, seçmen sayısına ve coğrafi kapsama alanına bağlı olarak değişebilir. Seçimlerin türü, seçmen sayısı, organizasyon düzeyi gibi faktörler maliyeti etkileyen diğer önemli unsurlardandır. Yüksek Seçim Kuruluna 2018 seçimlerinde aktarılan para 258 milyon 768 bin TL iken geçtiğimiz 2023 seçimleri ile ilgili YSK harcama verileri bu yazıyı kaleme aldığım tarih itibarıyla henüz yayınlanmış değil. Fakat kayda değer miktarda bir harcama yapıldığı kuvvetle muhtemel denilebilir.