Vizesiz Balkan rotası: Üsküp, Prizren ve Karadağ’da öğrenci dostu gezi

Düşünsene vizecilerin randevu kuyruklarına girmeden, konsolosluklarda belge peşinde koşturmadan, sadece sırt çantanı alıp gidebileceğin bir macera... Öğrenci bütçesiyle ulaşabileceğin, Instagram’a “keşfet”lik fotoğraflar yükleyebileceğin, doğasıyla ruhunu şarj edebileceğin bir coğrafya. Evet, biraz otobüs yolculuğu, biraz macera ve bolca kahkaha. Hepsi bu rotada seni bekliyor.
Vardar Ovası'nın ötesinde
Başlangıç noktamız Üsküp. Kuzey Makedonya’nın başkenti, tarihin ve modernin kol kola gezdiği, her köşesi ayrı bir zaman dilimine aitmiş gibi duran bir yer. Şehrin ortasındaki devasa heykeller, yeşil sokaklar, sıcacık insanlar... Hele Vardar Nehri boyunca yürürken bir bakmışsın, kendini tarih kitaplarından fırlamış gibi hissetmişsin. Ama asıl olay, şehir dışındaki Matka Kanyonu. Şehrin sadece 20 dakika dışında, yemyeşil dağların arasında uzanan bu kanyon, sana sadece yürüyüş değil; aynı zamanda derin bir nefes alma imkânı da sunuyor. Botla mağaralara gidebilir, kayalıkların kenarına oturup telefonunu uçak moduna alabilirsin. Gerçekten bir “offline huzur” deneyimi yaşayacaksın.
Üsküp’ten sonra rotamızı Prizren’e çeviriyoruz. Kosova’nın kültür ve estetik başkenti diyebiliriz burası için. Bir yanda Osmanlı’dan kalma camiler, taş köprüler ve Arnavut kaldırımlı sokaklar, diğer yanda kafeler, müzik ve gençlerin enerjisi. Şehir tam bir açık hava festivali gibi. Burada en sevilen ritüel, kaleye tırmanmak. Yorucu mu? Evet. Ama tepeye vardığında hem nefesin hem ayakların yerden kesilecek. Burada manzara bir harika! Hele bir de gün batımına denk gelirsen bu anı ömür boyu saklamak, ara ara sakladığın yerden çıkarıp hatırlamak isteyeceksin.
Ve tabii Prizren halkı... Sana, “Nerelisin?” diye sorduklarında cevabını alır almaz büyük bir coşkuyla “Hoş geldin!” demeleri, âdeta “Memleketine hoş geldin!” demek gibi. Güler yüzleriyle çay, kahve ikram etmeleri; seni rahat ettirmek için ellerinden geleni yapmaları… Burası, yabancı olsan bile bizden biri gibi hissettiğin yerlerden. O kadar sıcakkanlı insanlar var ki bir anda kendini mahalleden biri gibi hissedeceksin. Çaylar içilecek, sohbetler başlayacak ve “Sen de buraya yerleşsene,” gibi cümleler havada uçuşacak.
Doğanın kalbinde
Yolculuğumuz Karadağ ile devam ediyor. Sıradaki duraklarımız ise Gusinje ve Plav. Buralar için “doğanın kalbi” desek abartmış olmayız. Yüksek dağlar, buz gibi kaynak suları, göz alabildiğine yeşillik... Burası, doğaseverlerin kurtarılmış bölgesi gibi. Sabah kuş sesleriyle uyanmak, gün içinde Prokletiye Dağları'nda yürüyüşe çıkmak, akşamları göl kenarında yıldızları izlemek... Hayatın yavaşladığı, ruhun huzur bulduğu ve kalp atışlarının hızlandığı bir yer burası.
Ve işin en güzel kısmına geliyor sıra... Buralar hâlâ turistik zincirlerle kuşatılmamış. Yani karşına beş yıldızlı oteller değil; samimi pansiyonlar, aile işletmeleri, bazen de kamp alanları çıkıyor. Üstelik işin en güzel taraflarından biri, hepsi çok ucuz! Telefon çekmese de göz göze geldiğin keçiyle küçük bir bağ kuruyorsun. İnternet yavaş ama doğa hızlı. Ruhunu güncelliyor resmen.
Bu yolculuk boyunca yalnızca doğayı değil, kendini de keşfedeceksin. Her şehirde biraz daha sadeleşeceksin. En güzel kahvaltının bir dilim sıcak börekle bir fincan sade kahve, en huzurlu anların telefonsuz dakikalar olduğunu fark edeceksin. Yanında küçük bir çanta ve az eşyayla bolca anı ve bir sürü içten mutluluk biriktiriyorsun.
Peki, bu kaçamak pahalı mı? Hayır. Gerçekten değil. Balkanlar hâlâ öğrenci dostu. Erken davranırsan uçak biletlerini uygun fiyata temin edebiliyorsun. Konaklama seçenekleri ise hostellerden doğa içi bungalovlara kadar çeşit çeşit. Yemekler zaten efsane ve uygun fiyatlı. Günde 15-20 avro harcayarak karnını doyurup maceralara atılabiliyorsun. Bir fincan kahveye ödediğin parayla burada bir öğün krallar gibi yemek yiyebiliyorsun.
Sonuç olarak vizen olmasa da cesaretin varsa bu yolculuk seni bekliyor. Yeni yerler görmek, yeni tatlar denemek, yeni insanlarla tanışmak... Hepsi için bir bavul değil, sadece bir sırt çantası yeter. Çünkü bazen en güzel seyahatler, en az planladıkların olur. Bu yaz, haritayı aç ve gözünü Balkanlar’a dik. Doğa çağırıyor. Üstelik vizesiz!
*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.