Yarın ne yesek?

Tarımın artık toprakta değil de suda yapılacağını söylesem ne dersiniz?
Tarımın artık toprakta değil de suda yapılacağını söylesem ne dersiniz?

Sanayi Devrimi’yle birlikte teknolojinin hızla ilerlemesi, nüfus artış hızında da tavan yaptırdı. Çünkü artık tüm insanlara hızlıca gıda sağlanabiliyordu.

Uzun bir süredir bu bölümde, birçoğu sonradan ihtiyaç haline gelen teknolojiler üzerine yazılar yazıyoruz. Bu sayımızda ise en temel ihtiyacımız beslenmeyi; dünü, bugünü ve yarınıyla ele alacağız. Bakalım neler yedik, neler yiyoruz ve neler yiyeceğiz?

Avcı/toplayıcı şeklinde hayatlarını sürdüren atalarımız yerleşik hayatla birlikte tarımda da atılımlar yapmaya başladılar. Hatta yerleşik hayata geçilmesinin sebebini de tarıma bağlayanlar var. Şöyle ki ekinlerinin büyümesini bekleyen dönemin insanları, “Madem bekliyoruz, o zaman yaşamlarımızı da yerleşik olarak devam ettirelim!” diye düşünmüş deniyor.

Denizlerin altında sadece balıkların yetiştiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Denizlerin altında sadece balıkların yetiştiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Sanayi Devrimi’yle birlikte teknolojinin hızla ilerlemesi, nüfus artış hızını da tavan yaptırdı. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi artık tüm insanlara hızlıca gıda sağlanabiliyordu. Tarımdaki insan gücü yerini makinelere, traktörlere bırakmaya başlamıştı. Artık 1 traktör, 100 tane ineğin, 1000 tane insanın yapabileceği işi yapabiliyordu.

Artık ekimden önce teknolojiyle buluşan gıdalar, soframıza kadar son teknolojiler eşliğinde midemize iniyor. Neredeyse yediğimiz hiçbir gıda doğal olmamaya başladı. Gıdaların genetiğini değiştirerek (GDO) ve insan kullanımına en uygun hale getirerek (!) tüm besinlerimizi üretir olduk.

Birleşmiş Milletlerin belirlediği “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”nın ilk maddesi “No Poverty”. Yani “Sıfır Açlık”. Buna göre ülkeler gelecekle alakalı planlamalarını yapıyorlar. Bu demek oluyor ki 10 milyara ulaşacak dünya nüfusunu doyurabilmek için yeni teknolojilere ihtiyaç duyacağız. Peki, bu konuda teknoloji nasıl devreye girecek, bizi neler bekliyor?

Tarımın artık toprakta değil de suda yapılacağını söylesem ne dersiniz? Dikey tarım sistemleriyle artık toprağa ihtiyaç duymadan üretim yapılabiliyor. Şehirlerin içerisinde, binalarda kat kat yapılan tarımlarla birlikte lojistik maliyetleri de ortadan kaldırılmış oluyor. Üstelik balıkların yardımıyla gübreleme ihtiyaçları da sağlanmış oluyor. Şu an marul, pazı, lahana, karalahana gibi bitkilerin verimli olarak yetiştirildiği dikey tarım sistemi bakalım gelecekte tüm bitkiler için elverişli olacak mı?

Gelelim topraktan havaya. Tarımsal faaliyetlerin en büyük zorluklarından bir tanesi ekinlerin böceklenmesi. Kimi zaman doğal afet, kimi zaman mevsim dışı iklim değişikliklerinden de kaynaklanan böceklenmeler için en etkili silahlardan birisi ilaçlama. Geleneksel yöntem olarak teker teker veya traktörlerle ilaçlanan bitkiler için artık tek kişi bile yeterli. Drone’lara takılan sistemler ile saatler içerisinde hektarlarca alan ilaçlanabiliyor.

Drone’lar sadece ilaçlamada değil, hastalıklı bitkilerin tespit edilmesinde ve sürülerin takibinde de kullanılmaya başlandı. Kızılötesi kameralarla hastalıklı bitkileri tespit edip haritalama çalışması yapabilen drone'lar ile tarımdaki verimlilik ciddi manada artmakta. Aynı zamanda mera hayvancılığında da gözetleme kulesi, bir nevi çoban köpeği olarak kullanılmakta.

Karadan havaya çıktık. Şimdi ise denizlere gidelim biraz. Uzun bir süreden beri alabalık çiftlikleri gibi tatlı su balıklarının üretildiği tesisler bulunmaktaydı. Şimdi ise okyanus suyunun birebir kopyalandığı kapalı bir sistem ile envai çeşidin yetiştirilebildiği tesisler bulunmakta. Aynı zamanda direkt olarak okyanus ve denizlerin içerisinde kurulan özel protein enzimleri ile oluşturulan ağlar ile de balıklar, yaşam alanını terk etmeden de yetiştirilebiliyor.

Denizlerin altında sadece balıkların yetiştiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Denizlerin altında tıpkı Sünger Bob’taki gibi koloniler kurulu. Bu koloniciklerde ise tarım devam ediyor. Yandaki QR kodu okutup kendiniz hızlıca göz atabilirsiniz.

İnsanoğlu yerleşik hayata geçtikten sonra yer, gök, deniz dinlemeden tüm alanlara hakimiyetini kurmuş. Hatta bununla da yetinmeyip ilk defa 1961 yılında gidilen uzayda bile tarımsal faaliyetleri başlatmış durumdayız. Peki uzaydan gelen bitkiler neye benziyor? Gerçekten yenilebilir mi? Meraklısı için yan tarafa bir link bırakıyorum. Dileyen arkadaşlar okuyabilir.

Yediklerimiz helal ve sağlıklı olsun