Afrika politikaları için sağlam kılavuzlar gerek

Osmanlı Afrikası, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşlı kıtadaki yol haritasıdır.
Osmanlı Afrikası, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşlı kıtadaki yol haritasıdır.

Köklü bir tarihi geçmişi olan Afrika-Türkiye münasebetleri sağlam kılavuzlara ihtiyaç duymakta. Osmanlı Afrikası, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşlı kıtadaki yol haritasıdır. Ecdadımızın çizdiği o haritayı okuyacak diplomatlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin Afrika diplomasisindeki kaderini belirleyecektir.

Bugüne kadar kaleme aldığımız çalışmalarımızda Afrika coğrafyasında ne kadar büyük bir tarihi potansiyele sahip olduğumuzu anlatmaya gayret ettik. Bu çalışmalarda temel gayemiz Afrika’daki Türk-İslam mirasını ön plana çıkararak diplomatik ilişkilerimizde bu farkımızı kullanmaktır.

Cumhurbaşkanımız Saygıdeğer Erdoğan’ın 2005 senesini “Afrika yılı” ilan etmesinden sonra her daim gündeme getirdiği Afrika kıtasında başta Türk medyası olmak üzere türlü faaliyetler kamuoyunda ilgi topladı. Bardağın dolu tarafını değerlendirecek olursak bu zaman diliminde devlet kurumlarımız da önemli işlere imza attılar. Biz de Güney Afrika’da Osmanlı alimlerine ailt mezarları tespit edip yaptırarak kamuoyuna tanıttık.

Fiskos diplomasisi

Diplomasi nezaket ister ifadesi genel mânâda görgü kurallarını ihlal ederek diplomasinin mümkün olamayacağına işaret eder. Bu genel geçer kaidenin esasında asırlar önce belirlendiği bilinmektedir. İbni Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) "Üç kişi bir arada iken, diğerini bırakıp ikisi fısıldaşmasın” diye buyurmuştur. 2023 yılının Ocak ayında Dışişleri bakanı Çavuşoğlu’nun Afrika turu, Cape Town ziyareti ile başlamış oldu. Ziyaret son derece mühim ve isabetliydi. Cape Town’da verilen bir resepsiyonda Afrika Sahra-Altı Müdürü büyükelçi E. Ç. Ü bir konuşma esnasında herkesin içinde bakanın kulağına eğilerek garip bir şekilde fısıldamasıyla dikkat çekmişti.

Bakanımızın ziyaretinde göze çarpanlar

Keşke Ebubekir Efendi’nin torunlarına Cape Town daha fazla yer verilebilse ve Tana Baru Mezarlığı’na ziyaretine ailenin sadece belli başlı birkaç mensubunun iştiraki sağlanabilseydi.

Daha önce eski Büyükelçimiz tarafından güvendirilen Ebubekir Efendi’nin kabrinin hemen arka tarafında yatan Osmanlı alimi Hacı Hasanüddin Efendi’nin mezarı hakkında Dışişleri bakanımıza bilgi verilseydi.

Davet edilmeyen Hacı Hasanüddin Efendi’nin torunları da davet edilebilseydi.

Bakanımız, tüm kıtada Türk bayrağının asılı olduğu Bo-kaap Müzesine götürülebilseydi.

Balkan Savaşlarında Osmanlı ordusuna yardım toplayıp İstanbul’a gönderen ve Ebubekir Efendi’den sonra Güney Afrika’da onun bıraktığı yerden devam eden Osmanlı alimi Müderris Mahmud Fakih Efendi’nin mezarı da ziyaret listesine alınabilseydi.

Balkan Savaşlarında Osmanlı ordusuna yardım toplayıp İstanbul’a gönderen ve Ebubekir Efendi’den sonra Güney Afrika’da onun bıraktığı yerden devam eden Osmanlı alimi Müderris Mahmud Fakih Efendi’nin mezarı da ziyaret listesine alınabilseydi. Şişirilen Kriket Klübüne kadar diğer Osmanlı mirası ailelere de benzer ihtiram gösterilebilseydi.
Balkan Savaşlarında Osmanlı ordusuna yardım toplayıp İstanbul’a gönderen ve Ebubekir Efendi’den sonra Güney Afrika’da onun bıraktığı yerden devam eden Osmanlı alimi Müderris Mahmud Fakih Efendi’nin mezarı da ziyaret listesine alınabilseydi. Şişirilen Kriket Klübüne kadar diğer Osmanlı mirası ailelere de benzer ihtiram gösterilebilseydi.

Şişirilen Kriket Klübüne kadar diğer Osmanlı mirası ailelere de benzer ihtiram gösterilebilseydi.

Güney Afrika Ticaret ve Endüstri Bakanı olan Ebubekir Efendi’nin torunu Ebrahim Patel davet edilebilirdi.

Bu ziyarette Güney Afrikalı yazar değerli dostumuz Şefik Morton, Ebubekir Efendi hakkında yeni çıkan ve yazılmasında katkılarımız bulunan kitabını Bakan Çavuşoğlu’na hediye etti.

Afrika için sağlam kılavuz

Son ziyaret bize köklü bir tarihi geçmişi olan Afrika-Türkiye münasebetleri için daha sağlam sağlam kılavuzlara ihtiyaç duyulduğunu gösterdi. Daha fazlasına ihtiyaç duyanlara ‘Afrika politikalarında rol model diplomat” adlı yazımızı tavsiye ederiz.

Türkiye’nin Afrika kıtasında saha diplomasisinde potansiyelinin çok altında bir kapasiteyle çalıştığını söylemek zorundayız. Bu, Afrika’da sömürge tarihi öğreten bir Türk tarihçisinin belki vatanı için yapabileceği en salahiyetli vazifesidir. Aksi halde hali hazırdaki vaziyetten muvaffakiyet beklemenin akıbeti sükut-u hayal olur. Min gayri haddin, Osmanlı Afrika'sı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşlı kıtadaki yol haritasıdır. Ecdadımızın çizdiği o haritayı okuyacak diplomatlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin Afrika diplomasisindeki kaderini belirleyecektir.