Ahmedinejad’ın Türkiye ziyareti nasıl okunmalı?

Ahmedinejad’ın iki günlük Türkiye ziyaretini Gerçek Hayat olarak takip ettik. Sizler için görüşlerini sorduk...
Ahmedinejad’ın iki günlük Türkiye ziyaretini Gerçek Hayat olarak takip ettik. Sizler için görüşlerini sorduk...

12 Ocak’ta İran Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad Türkiye’ye geldi. İktidardan uzaklaştıktan sonra Hamaney’e olan itaatı azaldıkça gücü eriyen Ahmedinejad’ın son yıllarda gündemde kalma çabasına dış seyahatler de eklenmiş durumda. Geçtiğimiz Ekim ayında BAE ziyaretinin ardından bu sefer soluğu Türkiye’de alan Ahmedinejad’a BAE’de olduğu gibi Türkiye’de de “İrancılar” dahil olmak üzere kimse özel ilgi göstermedi. Türkiye’de belki de en sempatik İranlı siyasetçilerden biri olması bile yetmedi. İran ile ilgili çevreler Tahran’ı rahatsız etmeyi göze alamadılar belli ki. Korona filan derken mesafelerin siyasete de nasıl yansıdığını görmüş olduk. Ahmedinejad’ın iki günlük Türkiye ziyaretini Gerçek Hayat olarak takip ettik. Sizler için görüşlerini sorduk...

Mahmud Ahmedinejad’ın ofisi Türkiye ziyaretini “Beykent Üniversitesinin fahri diploma töreni” ve “bazı araştırma merkezlerinin daveti” ile duyurdu. Beykent Üniversitesi Mahmud Ahmedinejad’a “ulaştırma planlamasına teorik ve uygulamalı çalışmalarla yaptığı katkılarından dolayı inşaat mühendisliği alanında fahri doktora unvanı” verdiğini açıkladı. Ahmedinejad’ın mühendis olduğunu bu vesileyle hatırlatmış olalım.

Ahmedinejad Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında televizyondaki sempatik konuşmalarında sık sık “Ben mühendisim, yaparım” vurgusu ile hafızalarda kalmıştı. Bu ziyarette Ahmedinejad’ın inşaat mühendisliği alanında fahri diploma almasından daha ilginç bir nokta mevcut. O da, iki günlük İstanbul ziyaretinde Şii Dünyasındaki Necef kutbunun lideri Ayetullah Sistani’nin ofisine bağlı Alulbeyt Kültür Merkezi’nde ikamet etmesi. Irak’ta gerçekleşen parlamento seçimlerinde sert yenilgiye uğrayan İran’ın, Kum’a karşı giderek artan Necef etkisinden rahatsızlığı ortadayken Ahmedinejad’ın bu adımını neye yormalı sizce?

Son yıllarda zorlaşan ekonomik şartların yanı sıra düşünce ve ifade özgürlüğü noktasında İranlı dini medrese öğrencilerinin şikâyetleri var. Bu nedenle Kum’dan Necef’e doğru bir göç söz konusu. Bu göçün ilerleyen süreçte siyaset meydanına nasıl yansıyacağının fotoğrafıdır belki de bu.

Tahran’daki boykot Türkiye'de yankılandı

İran’ın 9. ve 10. Dönem Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Yeşil Harekât krizinden sonra rejimin tercih ettiği isim olsa da çok çabuk yönetimi hayal kırıklığına uğrattı. Hamaney’e kafa tutmasından dolayı kara listeye alınan Ahmedinejad’ın az da olsa belli bir kitleyi harekete geçirebilme potansiyeli şimdiki İran ortamında tehdit olarak algılanıyor. Bu sebepten devlet nazarında boykota uğradığını söylemek mümkün. Ahmedinejad’ın alternatif medya arayışı da devletin her şeye hâkim olduğu düşünüldüğünde sonuçsuz kalıyor. Bu yüzden her fırsatı değerlendirip gündeme gelmeye çalışıyor. Ahmedinejad son zamanlarda yurt dışı seferleriyle gündeme gelme çabasında.

Ekim ayında Birleşik Arap Emirliğine giden Ahmedinejad, ikinci yurt dışı ziyareti için Ocak ayında Türkiye’ye geldi. Tahran çizgisinde yürüyen kurum ve kuruluşlar ise bu ziyareti tamamen görmezden geldi. İran yanlısı propagandalarını “Ümmet sevgisi” “İslam Birliği” ve benzeri tanımlar ile meşrulaştırmaya çalışan mecraların bir zamanların en popüler ismi Ahmedinejad’ı sansür etmeleri aslında neye göre hareket ettiklerini göstermiş oluyor.

Daha birkaç yıl önceye kadar Ahmedinejad’ı “Amerika’ya kafa tutan”, “antiemperyalist” ve “devrimci” olarak pazarlayanların bugün durdukları yer dikkat çekici.

Dışarıya karşı imaj çabası

  • İranlı politikacılarının içinde Ahmedinejad’ın popülizm hızına yetişen birini bulmak kolay değil. Eski Cumhurbaşkanı sahaya geri dönmek için her yeltendiğinde kırmızı kart aldı. Halk memnuniyetsizliğinin tavan yaptığı şu günlerde muhalif olmanın bir zorluğu yok. O nedenle bir zamanların ateşli devrimcisi Ahmedinejad’ı reformcu sıfatıyla görebiliyoruz.

İran’da özel televizyon kurmak anayasaya göre yasak. Gerek yazılı gerekse internet basını da yönetimin avucunda. Mevcut durum, sistemin dışından gelen her sesi özel kılıyor. İşte bu yokluktan yararlanan Ahmedinejad ara sıra çizgi dışına çıkarak kendini gündemde tutmaya çalışıyor ve çareyi dış basında arıyor.

Popülizmin babası olarak anılan Ahmedinejad insanlık mesajlarıyla yeni bir imaj peşinde. Türkiye’deki klişe sorular ve İran konusundaki bilgisizlik Ahmedinejad için kolay lokmaydı. Oyunu kendi sahasına çekme derdindeydi. Yakın çevresi Türkiye ziyaretinden önce temas kurmaya başladı. Bilindik bir mecra ve gazeteciyle görüşmek çevresini genişletmek adına elbette önem arz ediyordu. Soruların dış politika ile sınırlı kalması şartıyla konuşmayı kabul etti. Yer konusunda ise Ayetullah Sistani’ye bağlı Alulbeyt Kültür Merkezi’nde ısrarcı oldu.

Soruyu soruyla yanıtlamak, muğlak cevaplar vermek, yıllarca yetkili olduğu konularda hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranıp üstüne eleştirel görüntü vermek Ahmedinejad’ın bilindik tavırları. Soru ne olursa olsun ezber sözleri ve kendine has üslubuyla meseleyi lehine çeviriyor, her röportajda ana hedefi tribüne oynamak oluyor. Türkiye ziyaretinin son saatlerinde Ahmedinejad ile karşılıklı oturup kamuoyunu daha kapsamlı bilgilendirmeye çalıştık. Gerçek Hayat Dergisinin YouTube kanalında yayında olan röportajda İran eski cumhurbaşkanının tribüne değil gerçekler namına konuşmasını sağlamaya gayret ettik.

Rus etkisi her tarafta

Mahmud Ahmedinejad.
Mahmud Ahmedinejad.

Hasan Ruhani hükümetinin bilindik yüzü, eski dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif’in giderayak söyledikleri gündemde bomba etkisi yapmıştı. Ses kaydında en çok dikkat çeken husus Rusya’nın İran siyasetindeki etkisi olmuştu. Son zamanlarda ise İran ve Rusya arasında 20 yıllık bir mutabakat gündeme gelmiş ama içeriğiyle ilgili net bir bilgi paylaşılmamıştı. Ayrıca 13. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ilk resmi dış ziyaretinde Moskova’yı tercih etmesi Tahran’ın bu konudaki istikrarını gösteriyor

Mahmud Ahmedinejad’a Kazakistan olaylarını da göz önünde bulundurarak özellikle İran ve Rusya’nın askeri alandaki iş birliğinin nereye gidebileceğini sorduk. Ahmedinejad İran Anayasasının yabancı askerlerin ülkedeki varlığını yasakladığına dikkat çekerek “Eğer millet bir şeyi istemiyorsa onun bir itibarı yoktur” diye cevap verdi. İran-Rusya işbirliği konusunda kamuoyunun rızasının şart olduğunu belirtti. Nitekim Çin ile imzalanan ama içeriğiyle ilgili pek çok karanlık nokta olan 25 yıllık anlaşma konusunda da Ahmedinejad sürecin şeffaf olmadığını söyleyip eleştiride bulunmuştu.

Suriye konusunda suçluyuz

  • Suriye’de halk ayaklanmaları başladığı sırada Ahmedinejad cumhurbaşkanıydı. Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri İstihbarat Yardımcısı General Hemid Mohebbi’ye göre o dönem Ahmedinejad, “Protestolar Şam’a sıçrarsa rejimin devrileceğini ve bu durumda İran’ın Beşşar Esed yönetimine sağladığı desteğin son bulması gerektiğini” düşünüyordu. Bu konuyu Ahmedinejad’a sorduk. “İran’ı suçlu görüyor musunuz” cümlesine cevabı şöyle oldu: “Evet, herkes suçludur. Herkes hesap vermeli.”

Peki, bu itiraf samimi olabilir mi? Bir zamanlar yürütmenin başındaki isim olarak İran’da binlerce masum insanın ölümüne neden olan politikaları uygulayan kimdi diye sormak lazım o zaman.

Taliban'a silah yardımı ihtimali

İran’ın Afganistan politikasındaki seyre baktığımız zaman her zaman Peştunlar etrafında yoğunlaşan bir Fars milliyetçiliği damarını görmek mümkün. Devrimden sonra en üst perdeden milliyetçilik argümanına başvuran ilk isim olarak Mahmud Ahmedinejad’ın bu hassasiyetini sezmek zor değil. Taliban’ı sorduğumuz zaman “Biz hükümet olarak yapmadık ama birileri Taliban’a silah yardımı yapmış olabilir” dedi. Bir ülkenin cumhurbaşkanı böyle bir şeyden habersiz olabilir mi?

İşine göre milliyetçilik

80 küsür milyonluk İran’da Fars kökenlilerin tam olarak kaç milyon olduğunu söylemek zor ama çoğunluk olmadıkları kesin. On milyonlarca Türk’ün yanı sıra Arap, Beluç, Lor ve Kürt gibi irili ufaklı pek çok halk ülkede yaşıyor. Son zamanlarda radikal Fars Milliyetçiliğin en popüler akımı “İranşehri” mezhep faktörü yerine ırka ağırlık verilmesini savunuyor.

Mahmud Ahmedinejad’a Türkiye ziyaretinde eşlik eden Eski Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi ve şu an Tebriz Milletvekili Ahmed Alirızabeygi 44 günlük Karabağ Savaşı sırasında ilginç açıklamalarda bulunmuştu. Asker kökenli Alirızabeygi, devlete özellikle dışişleri bünyesine İran şehri akımının nüfuz ettiğini ileri sürerek İran’ın Karabağ’da Ermenistan’dan yana tavır takınmasını bu düşünceye bağlayan ve eleştiren nadir isimlerden biriydi. Fars Milliyetçiliği argümanlarını fazlasıyla kullanan Ahmedinejad’a İran şehri cereyanının etkisi hakkında sorduğumuzda “Bunlar kimse değiller, bir şey sayılmazlar” diyerek meseleye tamamen araç gözüyle baktığını da görmüş olduk.

İran basının Türk düşmanlığı

  • İran basınını çok değil bir iki ay takip eden biri Türkiye’nin ne kadar ilgi merkezinde olduğunu görür. Ancak bu ilgide meraktan ziyade düşmanlıktan söz edilebilir. Türk Lirasının değer kaybı veya Türkiye Merkez Bankasının para politikaları İran’da muhalefetin bile sivri diline muhataptır. İran’da 10 ayrı gazetenin aynı gün bir ağızdan manşet atıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidardan gidişini söylemesi her halde tesadüf eseri olmasa gerek.

Gerçek Hayat Dergisi olarak Ahmedinejad ile yaptığımız özel röportajda son bir iki ayda Türkiye karşıtı manşetle çıkan gazeteleri kendisine takdim edip konuyla ilgili fikrini sorduk. Bu gazetelerin halk nezdinde bir karşılığı olmadığını söyleyip hepsinin devlet bütçesiyle ayakta durduğunu ifade etti. “O zaman bu İran devletinin resmi politikası mıdır?” dediğimizde ise kendine özgü üslubuyla “Yönetimin tutumudur denemez. Siyasi akımlar kendiişlerini yapıyorlar. Bakıyorsunuz bir gecede 180 derece diğer tarafa dönüyorlar” diyerek cevap verdi.

Türkiye tarafı İran konusunda “Dört asırdır sınırlarımız değişmedi” diye düşünse de karşı taraf meseleye pek böyle bakmıyor. İran şu günlerde pimi çekilmiş bir bomba gibi. Halkın memnuniyetsizliği merkezi otoriteyi sarsacak boyuta gelmiş durumda. Tahran menşeli propagandalara aldanarak mesafe almak mümkün değil. Yanı başımızdaki İran’ı olduğu gibi okuyup analiz etmeye bir an önce başlamak gerek!