Amerika’da seçimin neticesini korona aşısı belirleyecek

Trump ve yönetimi tarafından 1 Kasım’da açıklanacağı söylenen muhtemel “İyi Haber” 3 Kasım seçimlerine endekslenmiş görünüyor. Endişenin hâkim olduğu böyle bir gündemde, parti tabanlarının salgın konusundaki tavrında gittikçe belirginleşen bir farklılık göze çarpıyor. Amerika’da herkesin üzerinde anlaştığı tek politika olan “Bekle ve Gör siyaseti” ise taraftar toplamaya devam ediyor.
Trump ve yönetimi tarafından 1 Kasım’da açıklanacağı söylenen muhtemel “İyi Haber” 3 Kasım seçimlerine endekslenmiş görünüyor. Endişenin hâkim olduğu böyle bir gündemde, parti tabanlarının salgın konusundaki tavrında gittikçe belirginleşen bir farklılık göze çarpıyor. Amerika’da herkesin üzerinde anlaştığı tek politika olan “Bekle ve Gör siyaseti” ise taraftar toplamaya devam ediyor.

aşkanlık seçimlerine sayılı günler kala salgında en fazla bulaşma ve kaybın yaşandığı Amerika’da gündem şimdi de aşı bilinmezliği ile yoğun tartışmalara sahne oluyor. Trump aşının Kasım seçimlerinden önce ilan edilip uygulanması konusunda ısrar ederken, Biden ve destekçisi ilaç/aşı firmaları ile Bill Gates tarafı ise aşıyı geciktirerek Trump’ı köşeye sıkıştırmak ve seçim kaybetmesini sağlamak istiyor. İşin en ilginç yanı ise Trump’a bağlı gözüken ancak küreselcilerin kontrolündeki FDA ve CDC’de bu tartışmalara farklı usûllerle çoktan katılmış durumda. Bir yanda nörolojik yan etkileri nedeniyle durdurulan aşılar, diğer yanda ispatlanmamış aşılardan yüz binlerce doz üretilmesi, tüm dünyayı endişeye sevk ediyor.

Başkanlık seçimlerine sayılı günler kala salgında en fazla bulaşma ve kaybın yaşandığı Amerika’da gündem şimdi de aşı bilinmezliği ile yoğun tartışmalara sahne oluyor.

İlaç firmalarının kıyasıya rekabeti devam ederken Başkan Trump’ın yaptığı açıklamalar, tartışmaların seyrini belirliyor. Salgının kayıpları ve belirsizliği artarken, Beyaz Saray’ın açıklamalarından tatmin olmak şöyle dursun kamuoyu tepkisi her geçen gün artıyor.

Neye göre kime göre

3 Kasımda yapılacak seçimlerin hemen öncesinde aşının hazır olacağına dair Trump’ın sinyalini verdiği “1 Kasım’da iyi haber verebilirim” vaadi, kendi seçmen tabanı da dâhil kimseyi tam olarak sevindirmişe benzemiyor.

Aşı çalışmalarında faz 3 aşamaya gelen ilaç şirketlerinden Pfizer, bu konuda başkana göre daha temkinli açıklamalarda bulunuyor. Şirketin CEO’su Albert Bourla, en iyi ihtimalle Ekim ayı sonunda çalıştıkları ürünün işe yarayıp yaramadığını görebileceklerini belirtti.

Aşı çalışmalarında faz 3 aşamaya gelen ilaç şirketlerinden Pfizer, bu konuda başkana göre daha temkinli açıklamalarda bulunuyor.
Aşı çalışmalarında faz 3 aşamaya gelen ilaç şirketlerinden Pfizer, bu konuda başkana göre daha temkinli açıklamalarda bulunuyor.

Pfizer yetkilileri, faz 3 aşamadaki aşı çalışmalarını hâlihazırda 30 bin kişi üzerinde denediklerini ve bu sayıyı 44 bine çıkarmayı hedeflediklerini bildirdil. Bunun yanında uygulamaların yaş aralığı, kronik hastalık ve ırk bakımından çeşitlendirilmesi için çalışmaları genişlettiklerini ifade ediyorlar.

Amerika’nın dikkatle takip ettiği bir diğer çalışma da Oxford’da yapılıyordu. Bu hafta üniversiteden gelen bir açıklamayla aşı çalışmasının durdurulduğu bildirildi. Yapılan faz 3 denemelerde bazı hastalarda nörolojik yan etkilere rastlanması sebebiyle çalışmaya ara verildiği duyuruldu.

Rage (Öfke) kitabını geçtiğimiz haftalarda yayımlayan yazar Woodward, Trump’ın virüsün riskini Ocak ayından bu yana bildiğini ama buna rağmen salgını önemsiz göstererek bundan da herhangi bir vicdan azabı duymadığını ifade ediyor.
Rage (Öfke) kitabını geçtiğimiz haftalarda yayımlayan yazar Woodward, Trump’ın virüsün riskini Ocak ayından bu yana bildiğini ama buna rağmen salgını önemsiz göstererek bundan da herhangi bir vicdan azabı duymadığını ifade ediyor.

İspatlanmamış aşıdan yüzbinlerce doz

Aşı çalışmaları ve gelinen son durumla ilgili kamu şeffaflığının tam olarak sağlanmaması, Amerika ve İngiltere’de rahatsızlık oluşturuyor. Uzmanlar yapılan açıklamaları yeterince tatmin edici bulmuyor. Aşı üreticilerinin ilaç protokollerini, araştırma sonuçlarını ve istatistikî verilerini kamuya açmaları gerektiği konusunda hemfikirler. Aşının güvenli ve etkili olduğuna dair kararın sadece aşı üreticileri nezdinde değil, uzmanlar ve kamuoyunda da kabul görmesi belirleyici olacak. Verilerin kamuya açık hâle gelmesi, ilaç şirketleri ve lisans yetkililerinin önünde beklenti olarak duruyor.

Belirsizlik devam ederken Pfizer yetkilisi, henüz etki ve güvenliği tam olarak ispatlanmamış aşılarında şimdiden yüz binlerce doz üretime geçtiklerini canlı yayında itiraf etti.

Beslediklerine emir verdiklerini itiraf etti

Aşı çalışmalarında bulunan 6 ilaç şirketine vergi mükelleflerinden pay ayrıldığı konusuna da değinen Pfizer yetkilisi, kendilerinin bu ödeneği almadıklarının ısrarla altını çiziyor. Bunun nedeni olarak da şayet ilaç başarısız olursa bunun şirket kasasından karşılanması gerektiğini söylüyor. Şimdiye dek bu çalışmalar için en az 1 milyar dolar harcama yaptıklarını ve bünyelerinde çalışan bilim insanlarını bürokrasi ile muhatap etmek istemediklerini belirtiyorlar. Firmanın CEO’sunun bu konuda cevabı net: “Bilim İnsanlarımızı bürokrasiden azad etmek istedik. Birilerinden para alırsanız bu size her zaman bir bedelle birlikte gelir. Vergi mükelleflerinden pay almayarak Pfizer’i politikanın dışında tutmaya çalışıyoruz” dedi demesine lakin bu aynı zamanda bir itiraftı. Zira ilaç firmalarının milyarlarca dolarlık beslenme fonunun ardından da emirler verildiğinin delili olarak geçti kayıtlara.

Bill Gates de rahatsız

Pfizer yetkilisinin bu açıklaması Trump’ın tarih konusundaki baskısına da bir cevap niteliğinde olabilir.

Bill Gates de bu baskıdan mustarip olmuş olacak ki, son günlerde Trump’ın salgın politikasını daha sert bir dille eleştirmeye başladı. “Biliyorsunuz, bu konu yolun en başından beri kötü yönetilmiş bir süreç. Dünyada en kötü durumdaki ülkeler arasında olduğumuz gerçeği şok edici, inanılmaz.”

Gates endişesini dile getirirken, başkan ve yönetiminin virüsle ilgili yaptığı baştan savma açıklamalardan endişe duyduğunu ve politikanın olası aşıya karşı insanlarda güven eksikliğine yol açacağından korktuğunu söylüyor.

İnsanlar can, taraflar seçim derdinde

Kamuoyu tatmini neye ve kime göre şekillenecek, bunu önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz. Fakat tarafların tavırları Amerikan seçimleri ile doğrudan ilişkili. Trump aşı ile seçim kazanmak istiyor, diğerleri ise aşıyı geciktirip Trump’ı hezimete götürmek derdinde.

Öte yandan Beyaz Saray’a bağlı Salgın Kontrol Gücü çalışmalarına yönelik halk tabanında giderek artan bir tepki var. Trump yönetimini başından beri şeffaf olmamakla suçlayan Biden ve taraftarları, tartışmaları giderek daha hararetli bir zemine taşıyor.

  • Son günlerde gündemde bomba etkisi yapan bir diğer gelişme de Başkan Trump’ın virüse yönelik konuşmalarını içeren ses kayıtlarının deşifre olması.

Hakkında kitap yazan Bob Woodward ile geçtiğimiz Şubat ayı içinde telefonda mülakat yapan Trump, virüsten bahsederken şunları söylüyor: “Bob, bu şey (virüs) çok kolay bulaşıyor, buna inanamazsın. Sadece havayı teneffüs ediyorsun ve bulaşıyor. Ölümcül bir şey bu.”

Rage (Öfke) kitabını geçtiğimiz haftalarda yayımlayan yazar Woodward, Trump’ın virüsün riskini Ocak ayından bu yana bildiğini ama buna rağmen salgını önemsiz göstererek bundan da herhangi bir vicdan azabı duymadığını ifade ediyor.

  • Trump’ın incileri bununla da bitmiyor. Kamunun hararetini baştan savma açıklamalarla gidermeye çalışırken içerde kurmaylarına ve yakın çevresine “Panik olduğumuzu göstermemeliyiz, herhangi bir panik yansıtmamalıyız” dediği paylaşılıyor.

Hatırlanacağı gibi salgının başında gayet sarkastik bir geçiştirmeyle kamuoyunun endişelerine cevap veren Trump, bu tavrını mayıs ayına dek sürdürmüştü. Yazarın iddiasına ve ses kayıtlarında Trump’ın bizzat ifadesine göre, salgına yönelik riskin çok önceden bilindiği hâlde politik amaçlarla bunun halktan saklandığı, böylece salgın seyrinin olumsuz yönde etkilendiği ve oluşan yıkıcı kayıptan Trump ve yönetiminin sorumlu olduğu yönünde iddialar var.

Trump’ın bizzat ifadesine göre, salgına yönelik riskin çok önceden bilindiği hâlde politik amaçlarla bunun halktan saklandığı, böylece salgın seyrinin olumsuz yönde etkilendiği ve oluşan yıkıcı kayıptan Trump ve yönetiminin sorumlu olduğu yönünde iddialar var.
Trump’ın bizzat ifadesine göre, salgına yönelik riskin çok önceden bilindiği hâlde politik amaçlarla bunun halktan saklandığı, böylece salgın seyrinin olumsuz yönde etkilendiği ve oluşan yıkıcı kayıptan Trump ve yönetiminin sorumlu olduğu yönünde iddialar var.

Trump karşıtları bu ses kayıtlarını Watergate skandalı ile kıyaslıyor; ancak uzmanlar Nixon’un “suçlu bir başkan” olduğu ispatlanmasına rağmen 200 bin kişinin ölümüne sebep olmadığını vurguluyorlar.

“Başkanın görevi insanları korumaktır. O bunu yapmakta başarısız oldu” diyen Woodword şu günlerde birçok medya kanalında kitabı üzerinden başkanın tavrını eleştiriyor. Trump ise yazarın kitabı ve hakkındaki iddiaları karşısında: “Kitap sıkıcı ve bir sürü yalanla dolu” diyerek yine kimseyi şaşırtmıyor.

Özeleştiri yapmak yerine, Trump, salgınla mücadelede kendisine A verdiğini ama biraz insaflı(!) davranarak neden A+ vermediğini şu sözlerle anlatıyor: “Kendimize A veriyorum. Ama puanlama henüz noksan, size neden olduğunu söyleyeyim. Aşı ve tedavi edici ilaçları üretirsek o zaman kendime A+ veririm.”

Yankee korona ne zaman partizan oldu?

Politikacıların seçim kampanyalarını salgın üzerinden şekillendirmesi, parti tabanlarının da salgına ve aşıya yönelik tavırlarında etkili oluyor. Gıda ve İlaç Denetimi (FDA) tarafından yapılan bir ankette elde edilen sonuçlar hayli ilginç.

  • “Korona virüs aşısı kullanıma girerse tavrınız ne olur” suâline ankete katılanların yüzde 21’i “en kısa zamanda gider hemen aşı olurum” derken, “düşünelim, bekleyelim görelim” diyenlerin oranı yüzde 58 ve “asla gidip olmam” diyenlerin ise oranı yüzde 21 olarak kendini gösterdi. Yani hemen olmak isteyenlerle asla olmam diyenler eşit. Neticeyi ise kararsızlar belirleyecek.
  • TABLO
  • Hemen olurum %21
  • Düşünürüm %58
  • Asla olmam %21

Aslında bu tavrıyla FDA da Amerikan seçimlerine taraf olduğunu gösteriyor. Aşı savaşlarında ipi göğüslemek isteyen ilaç şirketleri bu nedenle politik baskıdan endişe duyuyor gibi iseler de onlar da bu seçimin açık seçik tarafı.

Siyaset bilimi uzmanları, Amerika’da halkın korona virüse karşı olan tavrını açıklarken “insanları bölen en büyük gücün yaşları, demografik yapıları ya da eğitimleri değil; onların partizanlıkları olduğunu gördük” ifadelerini kullanıyorlar. Yaptıkları araştırmalarda mart ayından bu yana Amerikalıların virüse karşı takındıkları tavrı inceleyen uzmanlar ilginç sonuçlarla karşılaşmışlar. Bulgulara göre Maske kullanımı ve el yıkama konusunda da Demokratlar ile Cumhuriyetçiler ayrışıyor.

Bir diğer anket sorusu da “Trump yönetiminin politik baskısı nedeniyle Gıda ve İlaç Denetimi (FDA), güvenlik ve etkisinden emin olmadan bir korona virüs aşısını onaylamakta acele ederse bundan ne kadar endişe duyarsınız” şeklinde oldu. Gelen cevapların nispeti yine ilginç;

Çok endişelenirim %62

Çok endişelenmem %19

‘Bekle ve gör' siyaseti

Amerika’da Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) eski Müdürü Dr. Richard Besser, konunun geldiği noktada vahametin boyutunu şu sözlerle gözler önüne seriyor:

“Halk sağlığı önerilerinde politikanın parmak izlerini gördüğünüzde bu büyük bir sorundur. Böyle olduğunda neyin politik sebeplerle neyin halk sağlığı için yapıldığını kavramanız zorlaşır.”

  • Trump ve yönetimi tarafından 1 Kasım’da açıklanacağı söylenen muhtemel “İyi Haber” 3 Kasım seçimlerine endekslenmiş görünüyor. Endişenin hâkim olduğu böyle bir gündemde, parti tabanlarının salgın konusundaki tavrında gittikçe belirginleşen bir farklılık göze çarpıyor.

Amerika’da herkesin üzerinde anlaştığı tek politika olan “Bekle ve Gör siyaseti” ise taraftar toplamaya devam ediyor.

Bekleyip göreceğiz...