Amerikan çöplüğünden yine pislik sızıyor

Amerikan çöplüğünden yine pislik sızıyor.
Amerikan çöplüğünden yine pislik sızıyor.

Amerikan çöplüğünden sızan pisliğin nereye uzandığını görmek gerekiyor. Ruslar Kiev’den çekileceklerini ne zaman ilan etmişti? 29 Mart 2022 günü İstanbul’da yapılan barış görüşmesinde. Teixeira iki gün öncesinde, kimsenin daha bir şeyden haberi yokken, 27 Mart günü nasıl oluyor da böylesine mühim bir istihbaratı paylaşabiliyor? Demek ki Amerika, Rusya'nın içlerine dek sızmış, daha icraya geçmeden hamlelerinden haberdar oluyor. Peki, ya biz? 15 Temmuz sonrası Amerikan çöplüğünden içimize sızan pislikleri tamamen temizleyebildik mi? Bekâmız için vereceğimiz cevap son derece mühim: İÇİMİZDEKİ AMERİKA’YI NE ZAMAN TASFİYE EDECEĞİZ?

24 Ekim 2013 tarihli The Guardian haberinin başlığı “Merkel, Obama’yı aradı: Cep telefonumu dinliyor musunuz” şeklindeydi. Amerikan Millî Güvenlik Ajansı (NSA) çalışanı Edward Snowden tarafından ifşa edilen gizli belgeler dünya kamuoyunda şok etkisi yapmış, Amerikan istihbaratının müttefik ülke vatandaşlarını, hatta liderlerini bile dinlediğini ifşa etmişti. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Merkel’den birkaç gün önce Obama’yı arayıp, NSA teşkilatının milyonlarca Fransızın cep telefonlarını niçin dinlediğini sormuştu.

The Guardian
The Guardian

Cep telefonu düşkünlüğüyle bilinen Merkel’in telefonuna, dinleme yapılamasın diye 2009 yılında şifreleme çipi takılmıştı. Fakat demek ki bir işe yaramamıştı. Merkel'in sözcüsü Steffen Seibert, Haziran 2013’te The Guardian tarafından ortaya çıkarılan skandalın ardından aylarca cevap vermeyen Amerikalı yetkililerin tavrından bıkan Merkel’in doğrudan Obama’yı arayıp sert bir üslupta hoşnutsuzluğunu ifade ettiğini söylüyordu.

Kaçamak ifadeler yetmiyor

Merkel, Hollande.
Merkel, Hollande.

Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney'den gelen açıklama ise şaşırtmıyordu:

"ABD, şansölyenin muhaberatını izlemiyor ve de izlemeyecek. Başkan bu teminatı verdi.”

Fakat bu cevap, Almanlar tarafından tatmin edici bulunmadı. Zîra geçmişte bir dinleme yapılıp yapılmadığını bu kaçamak ifadelerden anlamak mümkün değildi.

Nitekim The Guardian gazetesi, Beyaz Saray Millî Güvenlik Konseyi sözcüsü Caitlin Hayden’e tam da bu soruyu sordu. ABD, acaba Merkel’in cep telefonunu geçmişte dinlemiş miydi? Hayden, kendisinden daha rütbeli sözcü Carney’den kopya çekerek “ABD şansölyenin muhaberatını izlemiyor ve de izlemeyecek” dedi ve peşinden ekledi:

“Bunun ötesinde, iddia edilen her istihbarat faaliyeti hakkında net yorum yapacak bir konumda değilim.”

Her iki sözcünün de itinayla kurduğu cümlelerden anlaşılan, Merkel’in ve diğer tüm müttefik liderlerin ABD istihbaratı tarafından dinlenmiş olduğu gerçeğiydi. ABD çöplüğünden fena hâlde pislik sızıyordu.

Jack Teixeira ABD Hava Kuvvetleri Milli Muhafızı.
Jack Teixeira ABD Hava Kuvvetleri Milli Muhafızı.
Assange.
Assange.

Çöplük aynı olunca

Aradan on yıl geçti ama batı cephesinde değişen bir şey yok. Çöplük aynı yerde durduğu müddetçe arada sızıntı yapması şaşılası değil, eşyanın tabiatı bu. Nitekim bu kez NSA çalışanı değil, Millî Hava Muhafızı bir asker var sahnede. 10 Haziran 2001 doğumlu, henüz 21 yaşındaki Jack Teixeira. Eylül 2019’da yani 18’ine bastıktan üç ay sonra katılmış orduya. 2021 yılında ise ‘son derece gizli’ askeri dokümanlara erişim izni verilmiş. Henüz 20 yaşındaki bir gence böyle bir iznin veriliyor oluşu doğru mudur, meseleye bir de buradan bakmak gerekiyor. O çok övülen, göklere çıkarılan Amerikan ordusunun yüksek derecede gizlilik isteyen bir izni böyle sere serpe vermesi ciddi bir güvenlik açığına işaret ediyor. Tabii ki bu durum ister istemez bazı şüpheleri de akla getiriyor.

Bir piyon, bir kurban mı?

Mevzuyla alâkalı 21 Nisan tarihli New York Post gazetesinde çıkan haberin altına yapılan yorumlar tam da bu noktada dikkat çekiyor. Yorum yapan gazete okurlarından birinin tespiti şöyle:

“Bu çocuk tuzağa çekildi. Mesele iki yönlü:

- Kim tarafından?

- Ve niçin?

NY Post yorumu.
NY Post yorumu.

Tahminim, kenara konmuş ve bir yere gelme ihtimali elinden alınmış hoşnutsuz bir ordu mensubu var işin içinde. Bu çocuk çok tehlikeli yüksek kariyer oyunlarında bir piyon olarak kullanılıyor.”

Başka bir okurun yorumuysa şu:

“Bu ihtimal mümkün. Ama ‘yüksek bir mevki’ durumu hariç görünüyor. Onu piyon olarak kullanmayı en yakın emir komuta zincirindeki birileri dert edinirdi. Daha ziyade orta seviye bir asker; teğmen, yüzbaşı vesaire. Binbaşı, yarbay, albay veya daha yüksek rütbelilerin daha uygun kimseler varken böyle bir çocuğun kariyerini mahvetmesi çok uzak bir ihtimal.”

Z Kuşağı bönlüğü mü?

Sızıntının seyir hikâyesi de bir tuhaf. Julian Assange ve Edward Snowden örnekleriyle hiç de örtüşmeyen bir vaziyetten bahsediyoruz. Her ikisi de bir gâyenin peşine düşüp hesaplanmış, tasarlanmış şekilde bilgi sızdırmayı tercih ettiler. Bilerek çıktıkları bu yolda başlarına gelecekleri de bir mânâda satın almış oldular.

Assange örneğinden gidersek, karşımıza 2016'da ABD'deki başkanlık seçimi kampanyaları sırasında Demokratların parti içi e-mail yazışmalarını ifşa ederek Hillary Clinton’a esaslı çelme takan bir figür çıkıyor. Wikileaks üzerinden yapılan ifşalar ile Trump’ın seçilmesine doğrudan bir destek yaptığı görülüyor. Nitekim Trump’ın bir konuşmasında Wikileaks'i minnetle andığı biliniyor. Dahası Assange, ABD'nin geleceği için tek şansın popülist yeni sağ hareketi olarak bilinen Çay Partisi Hareketi olduğunu söyleyip, Cumhuriyetçilerin liberal kanadına yani Trump’a gönderme yapmıştı.

Snowden ise NSA ifşaatlarından sonra soluğu Rusya'da aldı. 2020 yılında sürekli ikamet iznine sahip oldu. 2022 yılında ise Putin’in bizzat imzaladığı kararname sayesinde eşi ve çocuğuyla Rus vatandaşlığına geçti. Gerek Assange gerekse Snowden pek çok ülkeyi alâkadar eden ifşaatlar yaptıkları halde Rusya'yı müşkül vaziyete sokacak hiçbir ifşada bulunmadılar, bunu bilhassa belirtmek gerekiyor.

Henüz 21 yaşındaki Jack Teixeira’ya gelince...

Mevzu çok yeni, sonu nereye doğru evrilir, doğrusu bilemiyoruz. Fakat şu ana kadar kamuoyuna aksedenlere bakınca bu iş bir ‘delikanlı zıpırlığı’ gibi duruyor. Nitekim hâdiseyi Z kuşağının tipik tavırlarıyla açıklamaya meyilli yabancı bir yazarın tespiti şöyle:

“Hikâye tamamen Z Kuşağı mensuplarının varabilecekleri noktayı gözler önüne seriyor. Bu kuşak sosyal medyayla en ilgili kesim olup, sohbet odaları ve sosyal iletişim uygulamalarına hâkim olan geleneklere tâbi. Dahası dikkat çeken, içerik yayıncısına tatmin ve üstünlük sağlayan, onları tanıyan veya tanımayan başkalarını yönlendirebilme duygusu veren sıradışı eylemler gerçekleştirmek suretiyle beğeni toplama konusunda dizginsiz bir arzuya sahip.”

Zıpırlığın dik âlâsı

Jack Teixeira yakalanışı.
Jack Teixeira yakalanışı.

Jack Teixeira’nın O. G. takma adıyla Discord platformunda sohbet odası kurup, ABD devletine ait ‘son derece gizli’ dokümanları kendisi gibi Z kuşağındaki yeni yetmelerle paylaşması elbette bir ‘zıpırlık’ nihayetinde. İlkin sadece muhtevayı paylaşmış fakat alâka duyan olmamış. Öyle ya, çocuğun biri durup dururken size Ukrayna'daki savaşa dair inanılmaz şeyler söylemeye başlarsa “İyi hikâye yazıyor” diyerek gülüp geçmez misiniz? Tam da öyle olmuş, kimse iplememiş bile.

Sonra dokümanların fotokopilerini çekip bunları paylaşmaya başlamış. Karşılarında inanılmaz malumatlar ile dolu resmî evrak görenlerin teveccühü neticesinde mesele Discord platformunu aşmış, başka sosyal medya platformlarına yayılıp dal budak sarmış. İşin bir de gülümseten ciheti var. Jack Teixeira, sohbet odasındaki gruba “Ben sizinle paylaşıyorum ama siz sakın bunları kimseyle paylaşmayın” demiş. Zıpırlığın dik alâsı.

  • Jack Teixeira FBI sorgusu öncesinde kitap okuyor.
  • Irkçılığı çağrıştırıyor
  • Discord platformundaki sohbet odası ‘Thug Shaker Center’ adını taşıyor. Thug Shaker, Amerikan argosu bir ifade olarak ilk kez 2020 yılında paylaşılan siyahî eşcinsellik temalı bir video ile kullanıma giriyor. Videoda kalçasını sallayan şahıstan mülhem “kalça sallayan siyahî haydut” gibi bir mânâsı var. Grup üyeleri “bizim ırkçılıkla işimiz yok” dese de siyahîleri aşağılayan bir göndermeye sahip. Bu tabiri sohbet odasına isim olarak tercih etmenin yeni yetmeler açısından mizâhî bir tarafı olduğu iddia ediliyor. Ancak meselenin ırkçılığa bakan yönü bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
  • Bir de bu yeni yetmeler grubunun sosyolojik dağılımı var. Ortak yönleri silahlar, askeri teçhizatlar ve Tanrı inancı olan, çoğunluğu erkek çocuklarından oluşan bir gruptan bahsediyoruz. Grubu kuran Jack Teixeira’nın tartışmasız lider kimliği mevcut. Washington Post’a konuşan grup üyesi gencin söyledikleri son derece mühim:
  • “Sıkı sıkıya bağlı bir aile gibi çok yakın bir şekilde büyüdük. Birbirimize bağlıydık. Aramızda sıkı bir muhabbet vardı, sevgi eksikliğini hiç hissetmedik."
  • Grubun kurulması bu yeni yetmelerin yetişkinliğe adım atma, dolayısıyla kimliğini, kişiliğini bulma devresine denk geliyor. Tam da o gencin söylediği gibi ‘birlikte büyüyorlar’ ve o yaşların getirdiği depresyonlara karşı birbirlerine sarılarak hâl çaresi arıyorlar. Sanal âlemde bile olsa zamanla bir klana benzeyen, klan emâreleri gösteren bir grup bu.
  • Hülâsa, bu yeni yetmeler grubunun ırkçılık ile mâlûl Amerikan sağına yakın olduğunu söylemek mümkün. Devlete ait sırları ifşa etmenin bununla bir alâkası olabilir mi peki? Şu an bilemiyoruz. Hâdise belki tastamam bir yeni yetme zıpırlığıdır, belki de ırkçı Amerikan sağıyla irtibatlı, örgütlü bir faaliyet. Gerçeği zamanla öğreneceğiz.

Depresyona mı girmiş?

Washington Post gazetesi o sohbet odasına üye gençleri bulmuş ve konuşturmuş. Teixeira’nın kim olduğunu biliyorlar. O. G. kimliğiyle yaptığı paylaşımlara hayranlık duyduğunu söyleyen gencin biri, bu dokümanların ifşasını doğru bir hareket olarak değerlendiriyor. Amerikan halkının, ödediği vergilerin nerelere, ne şekilde harcandığını bilme hakkı olduğunu savunuyor.

Gençler paylaşımların hissî bir yönü olabileceğini de söylüyor. Buna göre:

- ABD’nin müttefiklerini bile rahat bırakmayıp casusluk yapması...

- ABD istihbarat servislerinin ellerinde yeterli malumat bulunduğu halde yaşanan şiddet hadiselerine göz yumup önünü almaması...

- Göz yummakla kalmayıp kendi bütçelerini çoğaltmak için tehdit seviyesine yükselmesine meydan vermesi...

Bütün bunlar, O.G. rumuzlu Teixeira’yı depresyona sokup paylaşımları yapmaya sevk edebilirmiş. Bu zaviyeden bakınca yine bir Z kuşağı alâmeti görüyoruz. Bir ülkeye ait en mahrem sırlar bir yeni yetmenin önüne sere serpe konuluyor, o da bunları okuyup depresyona giriyor ve sanal âlemde yüzünü bile görmediği insanlarla paylaşıyor. Neresinden bakarsan bak, tutulur bir yanı yok!

Asıl mevzu başka

Zıpırlık bahsini geçelim ve dikkatinizi asıl mevzuya çekelim. Amerikan çöplüğü demiştik ya, öylesine laf olsun, kafiyeli dursun kabilinden söylemedik elbette.

Teixeira’nın Aralık 2022 itibariyle sızıntılar yapmaya başladığı söylenedursun, New York Times, Rusya'nın Ukrayna işgalinden sadece 48 saat sonra benzer sızıntılar yapan bir Discord hesabı keşfediyor. Sızıntılar 600 üyeli, daha büyük bir Discord sohbet odasında Şubat 2022'den itibaren paylaşılıyor ve daha enteresanı, yaptığı sızıntılar sorgulanınca hesap sahibi şöyle diyor:

“Açık kaynak malumatından daha fazlasına sahibim. Bu da ABD Hava Kuvvetleri İstihbarat Birimi’nde olmanın bir avantajı."

Hatırladınız değil mi? Teixeira’nın çalıştığı birim burası. Derken şüpheler yoğunlaşıyor, araştırmalar derinleşiyor. O hesabın kullanıcı adı, Teixeira’nın ABD Hava Kuvvetleri İstihbaratı’nda daha önce kullandığıyla eşleşiyor. Tesadüfe bakın ki, doğum günü Teixeira’nın doğum günüyle aynı. Hatta kendi evinden paylaştığı video ve fotoğraflardan akseden detaylar bile. Anlayacağınız, hesabın sahibi bizzat Teixeira çıkıyor.

İçimizdeki Amerika’yı tasfiye

Asıl mevzu başka dedik ya, Amerikan çöplüğünden sızan pisliğin nereye uzandığını görmek gerekiyor. Ruslar Kiev’den çekileceklerini ne zaman ilan etmişti? 29 Mart 2022 günü İstanbul’da yapılan barış görüşmesinde.

Mevzu şu:

Teixeira iki gün öncesinde kimsenin daha bir şeyden haberi yokken, 27 Mart günü nasıl oluyor da böylesine mühim bir istihbaratı paylaşabiliyor? Demek ki Amerika, Rusya'nın içlerine dek sızmış, daha icraya geçmeden hamlelerinden haberdar oluyor.

Peki, ya biz?

15 Temmuz sonrası, Amerikan çöplüğünden içimize sızan pislikleri tamamen temizleyebildik mi?

Bekamız için vereceğimiz cevap son derece mühim:

İÇİMİZDEKİ AMERİKA’YI NE ZAMAN TASFİYE EDECEĞİZ?