Amsterdam ve Paris’te yaşananlar ve yahudilerin mağduriyet oyunları

Hollandalı politikacılar doğru neticelere varmak yerine, ülkenin Arap ve Müslüman vatandaşlarını, özellikle de Fas, Türk ve Pakistan kökenli toplumunu şeytanlaştırmada birbiriyle yarışıyor. Provokasyonun esas fâillerini yani yahudileri mağdurlara dönüştürmek için birbirleriyle rekabet ediyorlar. Yahudilere yönelik en haklı, insânî ve ahlâkî eleştiriyi “antisemitizm” parantezine hapsederek susturan Hollanda siyasetçileri, 7 Kasım akşamında silahsız sivil ve barışçıl gösterileri “pogrom” olarak etiketleyip, “katliam teşebbüsü” olarak ifade ettiler. Aynı siyasetçiler, çoğu istihbaratçı ve asker olan israilli sokak teröristlerinin nümayişlerine vurguda bulunmaktan da özellikle kaçındılar.
israil ve yahudiler 7 Ekim'den beri Gazze'de uyguladığı sistematik soykırımdan dolayı tüm insanlığın nefret ve lanetine muhatap oldu. Evanjelikler / siyonist Hristiyanlar ile MOSSAD’ın Epstein tuzağına düşürdüğü ve şantajla rehin aldığı Batılı devlet ve hükumet başkanları dışında israilin yanında konumlanan kimse yok. israil ve yahudiler içinde bulunduğu bu utanç verici yalnızlığı ve uğradıkları laneti aşmanın yolunu holokost tiyatrosunda olduğu gibi yeni bir “mağduriyet” edebiyatında arıyor.

Amsterdam’da hayali bir “Filistin Pogromu" ile mağduru oynamak için yeni hikâyeler icat etmek zorunda kalan israil, uluslararası mahkemelerde soykırımdan yargılanırken mağdur rolüne eskisi gibi rahatça oturamıyor. Kurbanı oynamak, israilin ve onun savunucularının uydurma ve yönetme stratejilerine çok derinden kök salmış. Bu yüzden yahudilerin israilin mağdur edilmesi için yeni ve yenilikçi yollar bulmaya devam etmeleri gerekiyor.
Nazi Almanyası döneminde 1941 ve 1945 yılları arasında Hitler liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen Kıta Avrupası’nın sınırları içinde yaklaşık 6 milyon yahudinin öldürüldüğü yalanıyla insanlığı aldatan ve kurbanı oynayarak insanlığı rehin alan yahudiler, insanlığın kaderini değiştirecek sahte bir “Holokost” masalıyla Filistin’de bir yahudi devleti kurmayı başardı. Eğer “Holoskost” masalı başarılı olmasaydı Filistin’de bir yahudi devleti asla kurulamayacaktı.
‘Savaş, terör, kaos ve kriz yoktur, yahudiler vardır’
2006 yılındaki Hizbullah-İsrail çatışmasının yaşandığı günlerde Lahey’deki evimin üst katında oturan ve Hollanda Devlet Demiryolları’ndan emekli bir makine mühendisi olan komşum J.V.N bana "Hitler'in sadece yahudileri katlettiği iddiası büyük yalandır. Zaten yahudiler işgalden önce Rusya, ABD ve Britanya'ya gitmişti bile. Ben yahudi değildim. Annem ve babamı Hitler'in ordusu katletti. Ben ve iki küçük kardeşim Nazi kampında kalıyorduk. Kardeşlerin büyüğü bendim. Geceleri yiyecek bulmak için bazen kamptan kaçardım. Hitler kendi ideolojisine karşı olan herkesi öldürüyordu. Holokost yalanıyla yahudiler sonsuza dek kullanacakları çok kârlı bir mağduriyet kartı edindi ve onu insanlığa karşı acımasızca kullanıyorlar. Dünyada savaş, terör, kaos ve ekonomik kriz yoktur, yahudiler vardır" demişti.
7 Ekim’den beri 425 gündür Gazze’de uyguladığı sistematik soykırıma karşılık gelen herhangi bir kavramın literatüre girmesine dahi izin vermeyen ve soykırım iddialarını kesin bir dille reddeden; sadece bir hafta önce Batı Şeria’da silahlı yahudi israilli yerleşimcilerin Filistin halkının evlerini ve araçlarını yakıp, zeytin ağaçlarını keserek onları göçe zorlamasını bile “savunma hakkı” olarak tanımlayan İsrailin, Amsterdam’daki olayları “Antisemitik Pogrom” olarak ilan etmesi kullanışlı yeni bir “Kurban ve Mağdur” anlatısı kurmak ve bununla insanlığa karşı yönettiği psikolojik savaşı politik bir zafere dönüştürme ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Antisemitik Pogrom kelimesi de Yahudi icadıdır ve tarihte Yahudileri hedef alan sözde kitlesel şiddeti tanımlamak için Rusçadan türetilmiştir.


Maç bahanesiyle sergilenen senaryo
MOSSAD, hem Hollanda'daki yahudileri hem de israil başta olmak üzere çeşitli AB ülkelerindeki MOSSAD ajanlarını ve Gazze’de soykırım uygulayan askerlerinden yüzlercesini günler öncesinden Hollanda'ya getirdi. Amsterdam'da Ajax ve Maccabi Tel Aviv maçı provokasyon için özellikle seçildi. Binlerce yahudi holigan ve MOSSAD ajanı sahadaki yerini almıştı.
Maçtan önce 30 Ekim’de İspanya'da vuku bulan sel felaketinde hayatını kaybeden 265 kişi için bir dakikalık saygı duruşuna duruldu. yahudiler koro halinde İspanyollara küfür ederek sessizliği bozdular, Araplara ve Müslümanlara çok galiz küfürler eşliğinde saygı duruşunu manipüle ettiler. Çünkü İspanya, israili soykırım uygulamakla suçlamış ve İspanya’dan israile silah satışını yasaklamıştı.
Maç esnasında ve sonrasında "Tüm Müslümanlara ölüm! IDF (İsrail Savunma Güçleri) Araplara tecavüz etmek için var! Müslümanlara ölüm" şeklinde sloganları attılar.
Maçtan sonra doğrudan MOSSAD’ın yönettiği kalabalıklar Hollanda bayraklarını ateşe vererek Müslümanlar yapmış gibi gösterdiler, taksici şoförlere şiddet uygulayıp Filistin bayrağının asılı olduğu her ev ve iş yerine saldırıp, Filistin bayrağını ateşe verdiler.
Geleneksel yahudi karakteri "Nefret üret, tahrik et, tahrip et, bekle! Sonra mağduru oyna" taktiğiyle sahnedeydi, başardılar da!
AB ülkeleri devlet ve hükümet başkanları, Joe Biden, Emanuel Macron, Justin Trudeau ve Ursula Von Der Leyen gibi yüzlerce siyasetçi, Müslümanların ve Hristiyanların haklı tepkisini antisemitizm olarak niteleyerek terörize etmeyi tercih etti. Koordinasyon içinde aynı gün olayları "2. Dünya Savaşı'ndan sonra yahudileri hedef alan kapsamlı bir terörizm ve katliam" olarak niteledi ve yahudiler için oldukça kullanışlı yeni bir “mağduriyet” masalını yahudi avı anlamına gelen “Joden Jacht” veya “Jew Hunt” üzerine inşa ettiler.
Sadık köleler iş başında

yahudilerin sadık kölesi Hollanda Kralı Willem Alexander “Ülkesinin, yahudileri bir kez daha hayal kırıklığına uğratarak 1930’lu yıllara geri dönüş yaptığını” ifade ederken, PVV lideri aşırı ırkçı, İslam düşmanı ve İsrail kölesi Geert Wilders “Hollanda, Avrupa'nın Gazze'si oldu. Filistin bayraklı Müslümanlar, yahudileri avlıyor. Bunu asla ve asla kabul etmeyeceğim. Yetkililer, israil vatandaşlarını korumadaki başarısızlıklarından dolayı hesap verecekler” şeklinde tehditler savurdu. Aynı zamanda israilin Dışişleri Bakanı Gideon Saar ile birlikte Schippol’deki VIP salonda provokasyonu yönetiyorlardı.
Hollanda başta olmak üzere Batılı başkentlerdeki siyonizm güdümlü ana akım merkez medya "İslâm terörizmdir ve Müslümanlar teröristtir" manşetlerini Joden Jacht ve Jew Hunt etiketiyle atarken, psikolojik savaşın bütün yöntemlerini kusursuzca uygulayarak insanlığı “yahudi avı” ile yeni bir mağduriyet oyununa ikna etmeye çalıştı. yahudi provokatörlerin yarım bıraktığı iş, medya ve siyasetçiler marifetiyle tamamlanmak istendi.
Bu hayâli “mağduriyet numarası” ile “derin israil devleti” israilde yaşanmakta olan yahudi göçünü durdurmak, dünyanın her yerinden israile yeni yahudi göçünü başlatmak, israil dışında dünyanın Yahudiler için asla güvenilir bir yer olmadığını ispat etmek, israil ve yahudiler üzerindeki baskıyı yarmak, Gazze'de savaşmak için moral ve motivasyonunu kaybeden askerleri katliamlara motive etmek, Müslümanları terörize ederek İslam’ın Hollanda başta olmak üzere AB'deki yükselişini durdurmak istedi. Döverken ağlayan yahudiler ağlarken gülmek istedi Amsterdam'da.


Aynı senaryo bu kez Paris’te
Bu sahte mağduriyet algısını tahkim etmek ve Avrupa geneline yaymak üzere israil, Amsterdam’dan sonra 15 Kasım’da bu kez Paris’te aynı oyunu oynadı. israil - Fransa maçı öncesinde 2000’i saha içinde ve 4000’i saha dışında toplam 6000 polis görevlendirdi. Amsterdam’daki sözde Pogrom’a bir tepki ve yahudilere bir dayanışma gösterisi olarak Paris’teki Charles de Gaulle stadına, Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’la birlikte eski cumhurbaşkanları Nicolas Sarkozy ve François Hollande de gelmişti.
Amsterdam’da olduğu gibi yahudi holiganlar saha içinde Fransız taraftarlara saldırdı ve saha dışında da Müslümanlara saldırdı. 15 Kasım’da Paris’te yüzlerce şiddet olayı yaşanırken, polis şiddet olaylarını engellemek yerine israil lehine yönetmekle meşguldü. Bu kapsamda edilgen ve pasif bir izleyici olarak olayların varacağı menzil bizzat devlet eliyle yönetilmiş oldu.
yahudiler 7 Ekim 2023’te de Sukot Bayramı’nın ilk gününde aynı tiyatroyu başarıyla oynayarak çölde düzenlenen Nova Müzik Festivali’ne katılanlara iki askeri Helikopterle saldırmış, katliam yaparak büyük çoğunluğu yahudi ve israilli olmayan 364 kişiyi öldürmüş ve Hamas'ı bu katliamdan sorumlu tutarak Gazze’ye yönelik soykırım başlatmıştı. Bunun üzerine Batılı ülkelerin devlet ve hükumet başkanları “İsrailin kendisini savunma hakkı olduğunu ve Hamas’ın mutlaka imha edilmesi gerektiğini” beyan ederek İsrailin Gazze’de uygulayacağı soykırımı önceden onaylamışlardı.
Nova Müzik Festivali üzerinden uydurdukları mağduriyet oyunu ile Hamas’ın bir “terör örgütü” olduğuna ikna etmek istediler. M. Kemal’i ilah, kamalizmi din, Anıtkabir’i tapınak, Nutuk’u mukaddes öğreti ve Çankaya’yı kıble ilan eden geleneksel kamalistler ile genel başkan Özgür Özel olmak üzere CHP yönetimi bile israilin Nova Müzik Festivali Katliamı üzerinden uydurduğu mağduriyete iman ederek “Hamas Terör Örgütüdür” ifadesini kullanmıştı.
- Benzer oyunu Haaretz ifşa etmişti
- 15 Ekim 2023’te yani 7 Ekim Aksâ Tufanı Harekâtından 8 gün sonra Haaretz gazetesi internet sitesi ile ynet.co.il uzantılı haber sitesinin yayınladığı video haber ile İsrail savaş Helikopterlerinin festival alanında katliam yaptığını duyursa da yahudiler ürettiği sahte mağduriyet anlatısının parsasını çoktan toplamış, dünya kamuoyunu Hamas’ın “katliam” yaptığına ikna ederek hedefine ulaşmış ve Gazze’yi imha etmek üzere soykırım vizesi almayı başarmıştı.
- Hamas’ın serbest bıraktığı İsrailli rehinelerden Yasmin Porat, festival alanındaki katliamı “bizim askerlerin yaptığına dair hiçbir şüphe yok” demişti. Saldırıdan kurtulan başka bir tanık olan Danielle Rachiel “iki apaçi helikopter hedef gözetmeksizin sivilleri katletti” ifadesini kullanarak yahudilerin mağduriyet anlatısını çökertmişti. Yerlerde tanınmayacak halde yanmış cesetlerin Hamas saldırısıyla asla bir alâkasının olmadığını söyleyen başka bir isim de ABD ordusundan emekli istihbarat subayı Scott Ritter idi. Ritter, Hamas’ın elindeki otomatik piyade silahlarıyla yanarak ölümlerin teknik olarak vuku bulmasının mümkün olmadığını ve kurbanların Hamas tarafından öldürülmediğini ifade etmişti.
- Hollanda'ya asker gönderecekmiş
- netanyahu, Amsterdam’daki yahudi provokasyonundan saatler sonra yaptığı açıklamada “Hollanda’da 2024 yılında israile yönelik iki saldırı oldu. İlki, Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yönetilen yargılama ile vuruldu. İkincisi de Maccabi Tel Aviv Ajax Futbol maçıyla Amsterdam’da 7 Kasım’da vuruldu. İkinci saldırı Lahey’de yapılan yargı saldırısının tamlayanıdır. Gerekirse Hollanda’daki yahudileri korumak üzere asker gönderebilirim” şeklinde bir açıklama yaparak gözüdönmüşlükte ulaşabileceği seviyeyi gözler önüne sürdü.
- Başbakan ile Belediye Başkanı'nı istifaya zorluyorlar
- İlk günden beri tüm eleştirilerin tek hedefi Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema ile Başbakan Dick Schoof oldu. 58 yaşındaki Bayan Halsema, Yeşil Sol Partisi lideri ve anti-siyonist bir siyasetçi olarak şehri yönetiyor. Hollanda’da Polis Teşkilatı her şehirde doğrudan o şehrin Belediyesine bağlıdır ve belediye başkanına karşı sorumludur. Belediye başkanı da kamu düzenini sağlamak ve korumaktan doğrudan sorumludur. Yeterli ve gerekli önlemi almadığı iddiası yanında Amsterdam’daki olayları “yahudi avı” veya katliama karşılık gelecek şekilde Pogrom olarak tanımlamadığı için göstericileri cesaretlendirmiş olmakla suçlanıyor ve istifaya zorlanıyor.
- Hollanda İstihbarat Teşkilatı AIVD başkanlığı, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı ve Adalet Bakanlığı yapmış Başbakan Hendrikus Wilhelmus Dick Schoof ise yahudilerin gizli açık bütün planlarını bilen biri olarak siyonizm karşıtı katı Katolik bir isimdir. 16 Mayıs 2024’te PVV, VVD, NSC ve BBB’nin kurduğu ılımlı sağ koalisyonun ortak adayı olarak Temsilciler Meclisine önerilerek seçildi. 7 Kasım’dan beri PVV ve VVD tarafından istifaya zorlanıyor. Başbakan Schoof 22 Kasım’da UCM’nin Gazze kasabı netanyahu ile israil savunma bakanı yoav gallantın tutuklanmasına dair kararını benimsediğini ve kararı uygulamaya koyacağını açıkladı.
- Hollanda’nın netanyahu kararına Hükumet adına Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan yargılandığı için Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında tutuklama emri çıkarılan israil başbakanı netanyahu'yu Hollanda'ya geldiğinde tutuklayacaklarını açıkladı. Bu karardan sonra görevde kalması ve koalisyonu çok zor görünüyor.
- Halsema 7 Kasım’da yaptığı açıklamada “Antisemitizm, göçmen kökenli gençler, aşırı sol ve aşırı sağ da dahil olmak üzere toplumun tüm katmanlarında çok yaygın. Ancak Filistin yanlısı göstericilerin yahudi düşmanı olarak ilan edilmesine ve dışlanmasına izin vermeyeceğim. Onlar da Amsterdam'ın bir parçasıdır” dediği için doğrudan kendisi bile aşırı sağ tarafından “yahudi düşmanı” olarak ilan edilmiş durumda. Oysa Halsema, Müslümanlar başta olmak üzere tüm inanç mensuplarına eşit mesafede, itidalli ve çok kültürlü bir birlikte yaşam savunucusu olarak şehri yönetiyor.
- Bayan Femke Halsema’nın provokasyondan bir hafta sonra yani 14 Kasım 24’te Amsterdam Belediye Meclisi'ne sunduğu “Gazze’de İsrail Soykırımı” adlı tasarı; Denk, De Vonk, Lijst Kabamba, Hayvanları Koruma Partisi, PvdA, GroenLinks ve D66 partilerine mensup üyelerin 35 EVET oyuyla kabul edilerek hükumete sunuldu. Taslak metnin bulunduğu dosyaya hükumete hitaben “Eğer UCM kararına istinaden aldığımız soykırım kararını onaylamazsanız Filistin yanlıları meydanları asla terk etmeyecektir. Sokaktaki İsrail karşıtlığı, hükümet olarak sizin pasif Filistin politikanızın sonucudur. Derhal sürece dâhil olun ve soykırımı durdurun, insâni yardım ulaştırın” yazılı mektup ta meclis kararı olarak eklendi. Hukuki bağlayıcılığı olan tasarı aleyhine ve İsrail lehine PVV ve VVD partili 10 üye ret oyu verdi.
- israil Hollanda’yı dönüştürüyor
- Hollandalı politikacılar doğru sonuçlara varmak yerine, ülkenin Arap ve Müslüman vatandaşlarını, özellikle de Fas, Türk ve Pakistan kökenli toplumunu şeytanlaştırmada birbiriyle yarışıyor, provokasyonun esas faillerini yani Yahudileri mağdurlara dönüştürmek için birbirleriyle rekabet etmeye çalışarak bitmek bilmeyen oyunlara başvuruyorlar. yahudilere yönelik en haklı, insânî ve ahlâkî eleştiriyi antisemitizm parantezine hapsederek susturan Hollanda siyasetçileri 7 Kasım akşamında silahsız sivil ve barışçıl gösterileri Pogrom olarak etiketleyip, yahudilere yönelik kitlesel katliam teşebbüsü olarak ifade ettiler.
- Aynı siyasetçiler çoğu istihbaratçı ve asker olan israilli sokak teröristlerinin eylemlerine vurguda bulunmaktan özellikle kaçındılar. Filistin halkına karşı soykırım yaptığı sırada israilin uluslararası spor müsabakalarına katılmaya devam etmesine karşı çıkma veya daha doğrudan Amsterdam sokaklarında çılgınca koşan israilli holiganlara tek kelimelik eleştiri bile yapmadılar. Süreç içinde yahudiler lehine kıyameti koparan PVV lideri Geert Wilders ve VVD lideri Dilan Yeşilgöz Zegerius, İslam’ı terörize etmede ve Müslümanları terörist ilan etmede birbiriyle yarışıyor.
- Dilan Yeşilgöz Zegerius kimdir?
- • Tunceli nüfusuna kayıtlı Alevi bir ailenin çocuğu olarak Ankara'da doğdu. 12 Eylül darbesinden sonra ailece Hollanda'ya kaçan PKK’lı Yücel Yeşilgöz’ün kızıdır. Amsterdam Belediyesi meclis üyeliği yaptı. 2023'te VVD Genel Başkanı seçildi ve ilk seçimde %15 oy alarak 24 Milletvekili ile Temsilciler Meclisine girmeyi başardı.
- • Katı bir İslam karşıtı olan Dilan Yeşilgöz, VVD Partisinden Hollanda temsilciler meclisi üyeliği, Rutte Hükûmetinde Ekonomi ve İklim Politikaları Bakanlığı ile son dönemde Adalet Bakanlığı yaptı. Siyaset hayatı boyunca LGBT'yi bir yaşam ve düşünce biçimi olarak destekledi, Müslümanlar ve özellikle yabancılara karşı sert politikalar izleyerek Geert Wilders ile yarıştı.
- • Amsterdam'da oynanan Tel Aviv-Ajax maçıyla yahudiler lehine güçlü bir mağduriyet zeminini üretti. Hızını alamayan Yeşilgöz "Pogrom" ifadesinin psikolojik arka planını ürettiği kirlilik ve yabancı karşıtlığıyla doldurarak “yahudi avı” kavramını ilk kez kullanarak tarihe geçti.
- • İsrailin Gazze'de uyguladığı sistematik soykırımı "israilin kendisini savunma hakkı" olarak kabul ediyor ve destekliyor.
- • Hamas'ı "Terör Örgütü" olarak kabul ediyor ve hiçbir İslâmî hareketin Hollanda'da hayat bulmasına imkân tanınmamasını savunuyor.
- • Alevi kimliğini maske olarak kullanan Dilan Yeşilgöz Zegerius aslında kripto bir Ermeni ve sözde "Ermeni Soykırımı"nın kabulü yönünde Türkiye aleyhine faaliyet yürüten Ermeni Diasporası ile birlikte hareket ediyor.
- • 2018'de Hollanda Meclis’inde sözde Ermeni soykırımının tanınması için yoğun bir etki ajanlığı yaptı. Meclisten EVET çıkması için PVV ile birlikte yoğun bir çaba harcadı.
- • Ermenilerin Karabağ işgalini simgeleyen fotoğrafı makam odasına asan ve önünde fotoğraf çeken Dilan Yeşilgöz Zegerius, Türkiye'nin Karabağ savaşında Azerbaycan'ın yanında konumlanmasını şiddetle kınamıştı.
- • Türklere ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edilmesinin serbest olması gerektiğini "Fikir Özgürlüğü" parantezine alarak savunmuştu.
- • Marjinal Sol ve PKK üyeliğinden devletin kendisine yönelik olası tedbirinden 1984'te Hollanda'ya kaçan Yücel Yeşilgöz'ün kızı olan Dilan Yeşilgöz, kendisini asla Türkiyeli olarak kabul etmediği gibi (Kürt olmadığı halde) "Kürdistanlı" olarak tanımlıyor.
- • Adalet Bakanlığı yaptığı dönemde polis memurlarının başörtüsü takmasını "ideolojik ve siyasal bir sembol" olduğu gerekçesiyle yasaklamıştı.
- • Hollanda'da an itibariyle hükûmet krizi üreten iki isimden biri olan Dilan Yeşilgöz Zegerius büyük ihtimalle yeni başbakan olabilir, eğer "Derin israil" Geert Wilders'a başbakan vizesi vermezse.
- Bayan Yeşilgöz, VVD Genel Başkanı olarak Hollanda Temsilciler Meclisi'ne bir kanun tasarısı sundu. Maçtan hemen sonra çıkan olayları "Standart geri dönmeli. yahudi avı ve şu anda Amsterdam'da gördüğümüz sefalet korkunç. Özgürlüğümüz ve güvenliğimiz tehlikede. Bu kısmen, zayıf entegrasyonun bir sonucudur. Doğrudan müdahale ve bu adamları sokaktan uzaklaştırmanın yanı sıra somut eylemlere de ihtiyaç var" sözüyle uygulamak istediği korkunç planın ip uçlarını veriyordu.
- 13 Kasım Çarşamba günü Bayan Yeşilgöz, Hollanda Temsilciler Meclisi'ne VVD olarak sunduğu ve yasalaşmasını istediği tasarı ile hafta sonu din eğitimi veren Kur'an okullarının denetimini, dini muhafazakâr cemaatlerin entegrasyon politikasının muhatabı olmaktan çıkarılmasını, pasaport almadan önce Hollanda dilinin konuşulabilir düzeyde öğrenilmesini, antisemitizm suçundan hüküm giyenlerin sınır dışı edilmesini ve vatandaşlıktan çıkartılmasını, sosyal yardım almak için muhtaçlara dil öğrenme zorunluluğunun getirilmesini, camilerde (hutbe ve vaazlarda) nefret suçu işleyen imamların engellenmesini, nefret (antisemitik eleştiriler) cezasından hüküm giyenlerin oturma izinlerinin daha çabuk iptali için yasal kolaylık getirilmesini, Yahudi karşıtlığının Hollanda vatandaşlığından çıkarılma nedeni olarak kabul edilmesini öngörüyor.