Anasofya

Ne büyük nimetmiş Ayasofya’nın hicretten dönüşüne imza atıp içinden kevser geçen dualarla serinlemek.
Ne büyük nimetmiş Ayasofya’nın hicretten dönüşüne imza atıp içinden kevser geçen dualarla serinlemek.

Ne büyük nimetmiş Ayasofya’nın hicretten dönüşüne imza atıp içinden kevser geçen dualarla serinlemek. İnsan kardeşini kaybettiğinde, hüznüyle ikiz olur. Biz Ayasofya’nın yokluğuyla ikizdik şimdiyse kardeşiz. Erdoğan, Ayasofya’nın vuslatıdır. Onun milleti için ettiği dua Ayasofya’nın avlusunda yeşerecek.

Akşam ezanlarında eve çağrılmayan çocuk Ayasofya. Peygamberi göremeden eve dönmüş Üveys (r.a.)’in buruk kalbi Ayasofya.

Evinde taş kaynatan çaresiz bir annenin Ömer (r.a.)’in adâletine susamışlığı Ayasofya.

İçi minarelerine kadar hüzün dolu topraktan kap Ayasofya.

Gözyaşıyla cildi güzelleşmiş mahzunluğun alışığı Ayasofya.

En güzel elbiselerini giyip babasını bekleyen hayali yetim Ayasofya.

Hüzün ipeği seccadem içim güvercin secdesi

Akşam ezanlarında eve çağrılmayan çocuğum

Yüzümde unutulmuş yaşım, bir tesbih tanesi

Dizildikçe kurşuna, bir heves ortasında

Kursağıma ağ ören örümceğe doğruyum…

Dizinin dibinde evladına dokunamayan bir annenin gurbetiydi Ayasofya.

İçi minarelerine kadar hüzün dolu topraktan kap Ayasofya.
İçi minarelerine kadar hüzün dolu topraktan kap Ayasofya.

Allah-ü Ekber nidasıyla doğan sen, hüzün ipeği seccadeler kundağın, sütün kubbelerine yağan yağmur suyundan, bütün mâbetlerimize “Anasofya”.

Öyle güzel doğdun ki Sultanahmed’in sevinç gözyaşları,

kulağına okunan ilk ezanın. Sen hüznün zikriydin şimdi zafer secdeleriyle dolu omuzların.

  • Kırgındın biliyoruz, seni Haçlı cesetlerinin arasında, Nil’in ortasında, seni göğe açılmış kuyular arasında, Allah’a niyazlara uluyan ulucuların arasında yalnız bıraktık. Ne zaman dönecekler diye düşünüyordun? Fatih ne zaman dönecek, Akşemseddin (r.a.) ne zaman dönecek, kalemini kalbime banıp yazan Akif (r.a.) ne zaman dönecek, Necip Fazıl (r.a.)ne zaman dönecek...

Kırgındın biliyoruz, 86 yıldır çölde yalnız yürüyen Ebuzer (r.a.) gibi mahşeri bekliyordun. Kendi musallana ümidinin cenazesi kaldırılmadan “Fatih (r.a.) ne zaman dönecek” diye bekliyordun biliyoruz. Sultanahmet seni bize, bazen selalarda bazen ezan ezan döktüğü gözyaşlarında anlattı.

Kırgındın biliyoruz, 86 yıldır çölde yalnız yürüyen Ebuzer (r.a.) gibi mahşeri bekliyordun.
Kırgındın biliyoruz, 86 yıldır çölde yalnız yürüyen Ebuzer (r.a.) gibi mahşeri bekliyordun.

Kırgındın biliyoruz, dokunsan ağlayacaktın ki çok dokundular sana. Hüznün, hasretin, gözyaşın işte bu üç arkadaşınla saf tutup her gün, kaç kez vardın kim bilir vuslat secdesine. Hasta yatağında ezanları dinleyip de kıyama duramayan mümin bir annenin sabrıydı gerdanındaki.

Sen şimdi dokun evlat dediğin ipekten seccadelere, bakma sen içimizdeki ürüyen sineklere. Bizans’ın o leş kahkahalarıyla beyinlerini doldurup seni bir kez daha kimsesizliğe gark etmek isteyenleri görme ki sen Fatih öldü mü sanırsın. Senin hüznünü vuslatla fethedecek bir komutan bir mümin, seni gurbette unutabilir miydi?

Bahar cemresiyle, zafer secdesiyle geldi. Senin Fatih’in Erdoğan... Seni gurbetten döndüren teselli...
Bahar cemresiyle, zafer secdesiyle geldi. Senin Fatih’in Erdoğan... Seni gurbetten döndüren teselli...

Bahar cemresiyle, zafer secdesiyle geldi. Senin Fatih’in Erdoğan... Seni gurbetten döndüren teselli...

Şimdi kelamı Bizans çengisi olmuş, kelime kelime nefret körükleri diyorlar ki “Ayasofya’yı açarak Cumhuriyet’i yok saydınız”.

Ey, zerre kadar var sayılmayan sözde yok sayıcı, camileri ahır yaparken siz kimi yok sayıyordunuz, 15 Temmuz Gecesi şehadet erlerine sala okuyan müezzinleri döverek kimi yok saydınız, minarelerden çavlayan şakacı leşleriniz kimi yok saydı, en ufak bir karın ağrınızda koştuğunuz Danıştay’a şimdi “taraf” oldunuz iftirasını atmak beyninizin oksijenle vuslata eremediğinin ispatı.

  • Diyorsunuz ki; “bu ülkede Müslüman olmayanlar da yaşıyor”, peki camileri beyninize, yani ahıra dönüştüren siz canlılar neden “bu ülkede Müslümanlar da yaşıyor” diyemediniz?
CHP değil, Bizans’ın sözcülerinden şükür secdesi beklemiyoruz kabul, sizin nefret gargaranız yüzünden sevincimizi kursağımıza hapsedecek değiliz. Hadi dağılın da şükür secdemize yer açılsın.

Ne büyük bir nimetmiş bu ülkenin lideriyle Ayasofya’nın gurbetini yaşamak. Ne büyük bir nimetmiş Fetih Suresi okundukça, uluyanların dalga dalga Ayasofya’nın sevincine çarpıp bir sinek gibi debelendiklerini görmek. Ne büyük nimetmiş, aynı şükür secdesinde alnı çiçek açmış milletiyle safları gürleştirmek.

Ne büyük nimetmiş Ayasofya’nın hicretten dönüşüne imza atıp içinden kevser geçen dualarla serinlemek. İnsan kardeşini kaybettiğinde, hüznüyle ikiz olur. Biz Ayasofya’nın yokluğuyla ikizdik şimdiyse kardeşiz.

Kapıyı açıp evlatlarına seslenen bir baba onlara nasıl sarıldıysa, Ayasofya da öyle sarıldı sanki seccadesine ve secdesine.

Erdoğan, Ayasofya’nın vuslatıdır.

Onun milleti için ettiği dua Ayasofya’nın avlusunda yeşerecek.