Ayasofya, Libya ve heykelcilik

Afrika yaramız, Libya ve Ayasofya yarasından daha eski ve çözümü daha zor bir mesele.
Afrika yaramız, Libya ve Ayasofya yarasından daha eski ve çözümü daha zor bir mesele.

Herkes bilir yahut bilmelidir ki, fethin nişânesi Ayasofya aslî hüviyetine yani Fatih Sultan Mehmed Han Hazretlerinin vakfettiği cami hüviyetine kavuşmadan Türkiye hür bir devlet olamaz.

Gerçek Hayat'ın 962. sayısı
Gerçek Hayat'ın 962. sayısı

Hürriyetin yaklaştığı yönündeki emareler üzerine Ayasofyamızı 1 Nisan 2019 tarih ve 962. sayımızda kapak yapmıştık.

Yine aynı şekilde eski vilayetimiz Libya’yı da 9 Aralık 2019 tarihli 998. sayımızda “Libya Ankara’dır, düşerse…” cümlesiyle kapağa taşımıştık.

Elhamdülillah zaman bizi haklı çıkardı. Allah (c.c.) ömür lütfederse bu yıl içerisinde Ayasofya’da rükû ve secde imkânına kavuşmuş olacağız. Evvelen ifade ettiğimiz üzere, bu sadece bir mâbedin eski hüviyetine kavuşması değil, aynı zamanda Türkiye’nin zincirlerinin son halkalarından birini daha kırması demek.

Libya konusunda da haklı çıktık ve Allah’a hamd olsun ki, bâtılın değil Hakkın çocukları galip geldi yahut gelmek üzere.

  • Yakında zaferi için şükür secdesine kapanacağımız Libya’mızı yeniden kapağa taşıyoruz. Bu kez de Libya’yı tahlil etmelerini, Libyalı kardeşlerimizden istedik. Tıpkı geçtiğimiz haftadaki, Afrika’yı kapağa taşıdığımız sayımızda olduğu üzere.

Aslında 18 Kasım 2019’daki 995. sayımızda da “Herkesin iştahını kabartan kıta” başlığı ile Afrika’yı yine kapak konusu edinmiştik. Afrika yaramız, Libya ve Ayasofya yarasından daha eski ve çözümü daha zor bir mesele. Bunda Batılı haydutlar kadar Afrika’nın devşirilmiş yöneticileri ile aklını gâvura kiraya vermiş terör unsurlarının da kabahati çok büyük.

Serrac ve Erdoğan
Serrac ve Erdoğan

Libya’da ise aynı zamanda ABD vatandaşı olan Hafter adlı general bozuntusundan medet uman ahmaklar zinciri ile karşı karşıyayız. Kötü kokan bir böceğin aile efradının ardı ardına sıralanması gibi, ABD, Rusya, AB, Suud, BAE, İsrail, Mısır, Yunanistan vb. ülkeler isyancı bir teröristin ardına dizilerek, ne kadar ahmak yönetimler olduklarını tüm dünyaya bir kez daha ispat ettiler.

Türkiye ise neredeyse tek başına kalıp, Libya’da da her zaman olduğu gibi mazlum ve haklıdan yana tavır aldı. Neticesi ortada…

Aynı şekilde Ayasofya günahında da aklıselim galip gelerek, milletin gönül evine saplanan hançer çıkarılıp, hilekâr ve düzenbazlara geciken ders verilecek. Böylece Hakk yine galip gelecek.

Amerika’da olup bitenlerle ilgili ise yine sayfalarımızda beğeneceğiniz değerlendirmeler olacak. Özellikle de Trump’ın rakibi olan sübyancı Joe Biden’ın kirli geçmişi bize imkânsız geleceğine işaret edecek. Zira Biden’ın, Trump karşısında hiç şansı yok. Bunu önümüzdeki Kasım ayını bekleyip göreceğiz.

Bir başka meselemiz ise Müslüman mahalleye sirayet eden heykelcilik. ‘Bize ne oldu’ dedirten hâdiselerden birini de Ordu’da yaşadık. Ordu sadece son gelişme. Ne yazık ki “dindar” kimlikli kimseler bile İslam’ın kesin emirlerini hiçe sayarak, Fatih Sultan Mehmed Han hazretlerinin dahi lanetleyeceği heykelini diktiler. Nasreddin Hoca merhuma yapmadıklarını bırakmadıkları yetmiyormuş gibi şimdi de diğer büyüklerimize zulmediyorlar.

Bilinmelidir ki, kişiler ve heykeller fâni, Allah-ü Teâlâ Hazretleri ise Bâkî’dir. Vesselam!