Azerbaycan-Fransa hattındaki gerginliğin sebebi ne?


İlham Aliyev ve Emmanuel Macron.
İlham Aliyev ve Emmanuel Macron.

Diplomatların karşılıklı olarak sınır dışı edilmesi sonrası en dip seviyeye inen Azerbaycan-Fransa ilişkilerinin geleceği ile şimdiden öngörüde bulunmak zor olsa da Fransa’nın Güney Kafkasya’yı istikrarsızlaştırma konusunda şimdilik faaliyetlerine devam edeceği aşikâr. Geçtiğimiz şubat ayının 23’de Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu, resmi ziyaret için geldiği Erivan’da, Fransa'nın Ermenistan'a kısa, orta ve uzun menzilli hava savunma sistemleri vermeye hazır olduğunu açıkladı.

2023’ün son günlerinde Azerbaycan’ın iki Fransız diplomatı “istenmeyen kişi” ilân etmesi ve Fransa’nın bu adıma “mütekabiliyet” gereği cevap vermesi, 30 yıllık Azerbaycan-Fransa ilişkilerinin “dip noktası” olarak kayıtlara geçti. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov yılsonu basın toplantısında da bu duruma vurgu yaparak “Azerbaycan-Fransa ilişkileri son 30 yılın en düşük seviyesindedir” dedi.

Peki, Sovyetlerin dağılmasından sonra çok iyi başlayan Azerbaycan-Fransa ilişkileri nasıl oldu da bu duruma geldi?

Fransa, Azerbaycan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olarak 1992’de Türkiye'den sonra Bakü'de diplomatik temsilcilik açan ikinci ülke. Fransa aynı zamanda 1993’de BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak Azerbaycan-Ermenistan ihtilafına ilişkin kabul edilen dört kararda da Azerbaycan lehine oy kullanan bir ülke.

Dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in 1993’de ilk resmî yurtdışı ziyaretini Fransa’ya yapması, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'la olan samimi ilişkileri iki ülke arasında kalıcı diplomatik ilişkilerin kurulmasında çok önemli etken oldu. Sırf bu nedenlerden dolayı da Fransa, Birinci Karabağ Savaşı başladıktan sonra ihtilafın çözülmesi için kurulan AGİT Minsk Grubu’nun ABD ve Rusya ile birlikte eş başkanlarından biri oldu.

Azerbaycan’la Ermenistan arasındaki savaşa rağmen Ermeni diasporasının en güçlü olduğu ülkelerden olan Fransa ile Azerbaycan’ın ilişkileri bozulmadı, tam tersine ekonomik, kültürel, siyasî ilişkiler gelişti.

2023’de ticaret hacmi %95 arttı

1995-2023 yılları arasında Fransız şirketleri Azerbaycan’a 2,5 milyar dolar civarında yatırım yapmış, aralarında Fransız enerji devi Total'in de bulunduğu onlarca Fransız şirketi Azerbaycan'da faaliyet göstermeye başlamıştı. İlişkilerin en düşük seviyede olduğu 2023 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi bir önceki yıla kıyasla %95 artmıştır.

Azerbaycan Millî Meclisi Uluslararası İlişkiler ve Parlamentolar Arası İlişkiler Komitesi’nin ülkeden çıkmasını istediği Fransız enerji devi “TotalEnergies” Azerbaycan’da “Abşeron” gaz yoğuşma yatağında SOCAR’ın %50 ortağı, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattında da %5 pay sahibi. 2019 rakamlarına göre Fransız şirketleri, Azerbaycan devlet bütçesinden fonlanan 6,2 milyar dolar değerindeki 34 projeye yüklenici firma olarak iştirak etmiş.

Sadece 2018-2020 yılları arasında Fransa'nın Azerbaycan'a askerî ürünlerin ihracatı için verdiği lisansların hacmi 1,2 milyar avroyu geçmişti.

İkinci Karabağ Savaşı ikili ilişkileri bozdu

Azerbaycan-Fransa ilişkileri uzun yıllardır olumlu seyrine rağmen, İkinci Karabağ Savaşı'nın başlamasıyla birlikte ilişkiler bozulmaya başladı. Savaşın başlamasıyla birlikte Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye'yi Azerbaycan'a destek verdiği için sert bir şekilde eleştirerek savaşın Azerbaycan tarafından başlatıldığını ve Azerbaycan'ın Suriye'den çatışma bölgesine paralı askerler getirdiğini iddia etti.

Macron’un, Azerbaycan’ın askerî yollarla “Dağlık Karabağ”ı geri alma girişimlerinin kabul edilmeyeceğini belirtmesi ve ardından Fransa’nın BM Güvenlik Konseyi'nde Azerbaycan aleyhinde toplu açıklama yapma girişiminin, İngiltere ve Bağlantısızlar Hareketi'nin yedi üyesi tarafından engellenmesi iki ülke arasındaki diplomatik krizi oldukça derinleştirdi.

İlişkilere en büyük darbe, savaşın bitiminden 15 gün sonra Fransız Senatosunda, sözde "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ni" tanıyan kararın onaylanması oldu.

Azerbaycan’ın antiterör operasyonlarına karşı Fransız hazımsızlığı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un 15 Aralık 2021’de Brüksel'de düzenlenen Doğu Ortaklığı Zirvesi kapsamında İlham Aliyev ve Nikol Paşinyan’la görüşmesi ilişkilerde yeni bir sayfanın açılmasına yol açtı. Cumhurbaşkanı Aliyev, 12 Ocak 2022'de yaptığı konuşmada Fransa'nın savaşın sonuçlarını kabul ettiğini ve hata yaptığını anladığını, Fransa'nın ilişkileri normalleştirme çabalarının Azerbaycan tarafından memnuniyetle karşılandığını söyledi.

Savaş sonrası bir iyi, bir kötü giden ikili ilişkiler, Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Valerie Pecresse’nin Karabağ'ın Azerbaycan'ın kontrolü dışındaki bölgelerini ziyaret etmesi ile birlikte tekrar gerildi. Eylül 2023’de Azerbaycan'ın Karabağ'da anayasal yapıyı yeniden tesis etmek amacıyla başlattığı antiterör operasyonu, Fransa-Azerbaycan ilişkilerindeki gerginliği had safhaya çıkardı.

Fransa, Azerbaycan’ın antiterör operasyonundan dolayı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nu (BMGK) acil toplantıya çağırdı ve skandal bir bildiri yayınlayarak Azerbaycan'ın “yerleşim yerlerini” hedef aldığı iftirasına yer verdi. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Fransa'nın skandal çağrısına karşı "Fransa, bölgeden ne kadar uzak olursa bölge için o kadar iyi olur" diyerek çok net bir cevap yayınladı.

Aliyev’den Fransa'nın sömürge tarihine sert göndermeler

20 Ekim 2023’de Cumhurbaşkanı Aliyev, başkent Bakü'de düzenlenen "Yeni Sömürgecilik: İnsan Hakları İhlali ve Adaletsizlik" konulu uluslararası konferansa gönderdiği mesajda Fransa’nın sömürge tarihine dikkat çekerek, Fransa'nın işgal ederek sömürge haline getirdiği ülkelerde insanlığa karşı çok sayıda suça imza attığını ifade etti.

Aliyev, Fransa ordusunun yüz binlerce sivili katlettiğini ifade ederek Fransızların 132 yıl süren işgal döneminde Cezayir'de 1,5 milyondan fazla insanı katlettiğine dikkat çekerek Fransız sömürgeciliğinin ve işgalinin kötü etkilerinin Fas, Tunus, Mali, Cibuti, Nijerya, Çad, Senegal, Komorlar, Vietnam ve Haiti gibi ülkelerde bugün de hissedildiğini kaydetti.

Azerbaycan’dan Korsika hamlesi

24 Ekim 2023’de Azerbaycan Fransa’ya karşı hamlesini Fransa'ya bağlı özerk bölge olan Korsika’nın bağımsızlık mücadelesi üzerinden yaptı. Azerbaycan parlamentosunda bir grup milletvekili “Korsika halkının ulusal kimliğini yeniden tesis etme, temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alma mücadelesine destek” amacıyla yeni bir grup oluşturuldu.

Diplomatların karşılıklı olarak sınır dışı edilmesi sonrası en dip seviyeye inen Azerbaycan-Fransa ilişkilerinin geleceği ile şimdiden öngörüde bulunmak zor olsa da Fransa’nın Güney Kafkasya’yı istikrarsızlaştırma konusunda şimdilik faaliyetlerine devam edeceği aşikâr. Geçtiğimiz şubat ayının 23’de Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu, resmi ziyaret için geldiği Erivan’da Fransa'nın Ermenistan'a kısa, orta ve uzun menzilli hava savunma sistemleri vermeye hazır olduğunu açıkladı.

Fransa’nın Türk düşmanlığının arka planı

Afrika’daki sömürüleri yavaş yavaş elinden çıkan Fransa’nın bölgede güçlenen Türkiye’ye karşı ve Türkiye ile beraber yürüyen Azerbaycan’a karşı düşmanca tavırları aslında anlaşılır bir durum.

Irkçı, emperyalist, İslamofobik düşünce sistemi üzerine inşa eden Fransız devleti ve bu sistemin parçaları olan Fransız siyasî elitinin savaş sırasında ve sonrasında Azerbaycan ve Türkiye'ye karşı seçtiği söylemin tarihsel kökleri çok daha derinlerde yatıyor.

Macron’un ülkesinin Cezayir’de yaptığı soykırımı görmezden gelip “Fransız sömürgesinden önce Cezayir ulusu yoktu” demesi de bu kalıplaşmış Fransız düşünce sisteminin tezahürüdür. Türklere ve genel olarak Müslümanlara karşı ortaya çıkan Fransız siyasilerinin söylemi ve düşmanca tavırları, kolektif düşünce sisteminin derinliklerine gömülmüş kavramların, önyargıların vücut bulmuş halidir.

Fransız diplomasisinin gülünç hali

Fransız diplomasisinin Türkiye ve Azerbaycan’a karşı yürütmeye çalıştığı saldırgan ve bir o kadar da acemi politikalar sadece beceriksizlikle açıklanamaz. Bunun arka planında Afrika’da, Kafkasya’da kaybettiği itibarının ve gücünün müsebbibi olarak Türkleri görmeleri ve buna karşı planlı bir hamle yapamamaları var.

Ermenistan'ın bile bağımsız bir devlet olarak bile tanımadığı, hatta kendi kendini fesheden sözde “Karabağ Cumhuriyeti”ni tanıma girişimleri acemilikten daha öte siyasî körlükle bile açıklanmayacak kadar gülünç bir davranış.

İlişkiler nasıl düzeltilir?

Fransa’nın Azerbaycan ve Türkiye ile açık ve keskin bir çatışmaya girmesi ona hiçbir fayda sağlamaz, tam tersine Güney Kafkasya'yı ilgilendiren bir takım konularda Azerbaycan ve NATO üyesi Türkiye ile diyalog kapısını açık tutması Fransa'nın bölgedeki nüfuzuna katkı sağlayabilir.

Azerbaycan’ın şu anda Fransa’ya karşı yürüttüğü “sert” diye ifade edebileceğimiz politikanın benzerini 6-7 ay öncesine kadar İran’a karşı da yürüttü. İran’ın Azerbaycan’a karşı saldırgan söylemleri ve toprak bütünlüğünü tehdit eden davranışlarına karşı Azerbaycan’ın sessiz kalmaması ve aynı ölçüde ve sertlikte karşı koyması, Azerbaycan’ın eskisi gibi zayıf bir güç olmadığını ortaya koydu.

Azerbaycan yönetiminin Fransa’ya karşı mevcut politikasının da geçici olduğunu düşünmekle birlikte bunun uzun süre sürdürülmeyeceğini da tahmin etmek zor değil. Krizin karşılıklı olarak derinleştirilmesi ne Fransa’nın ne de Azerbaycan’ın işine gelmiyor. Bu sebepten uzlaşı ve normalleşme sürecinin başlaması için üçüncü bir ülkenin arabuluculuğuna ihtiyaç duymadan her iki ülke diplomasi kanallarını açık tutuyorlar.