Azerbaycan: Ortadoğu’da yeni ‘diplomasi durağı’

Azerbaycan’ın hem Türkiye-israil hem de israil-Suriye hattında kritik bir diyalog merkezi olarak öne çıkması, “tarafsız” imaj sergilemesi, enerji diplomasisi ve gizlilik avantajı sayesinde tarafları aynı masaya çekebilen nâdir aktörlerden biri olduğunu gösterdi. Azerbaycan’ın diplomatik hamleleri, Ortadoğu’daki çatışma coğrafyasında “küçük ama etkili bir ülkenin” barış için nasıl kritik bir aktör olabileceğini göstermesi açısından dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor.
Orta Doğu’da çatışmaların yoğunlaştığı ve bölge diplomasisi kanallarının daraldığı bir dönemde, Azerbaycan yeni bir rol üstlenerek dikkatleri üzerine çekti. Son yıllarda hem israil ile enerji ve teknoloji iş birliklerini sürdürmesi hem de Türkiye ile tarihî bağları ve stratejik ortaklığı sayesinde Bakü, “tarafsız arabulucu” kimliğiyle öne çıkmaya başladı. Özellikle Suriye’deki devrimden sonra Suriye-israil ve Türkiye-israil arasında yaşanan krizlerde Azerbaycan’ın sahneye çıkması, ülkenin Ortadoğu’da diyalog kapısı olabileceğini gösteriyor.
Gazze’de israil’in sürdürdüğü soykırım zemininde, Müslüman bir ülke olarak Azerbaycan’ın israil’le ilişkilerini sürdürmesi taraflı tarafsız bir çok kişi tarafından eleştiriliyor. Çoğu zaman bu tip eleştirilerin dozu “iftira” boyutuna çıkıyor olsa da Azerbaycan bu durumu “Ortadoğu’da diplomasi durağı”na dönüştürme yolunda önemli bir çaba da harcıyor.
Yeni Suriye ile yeni başlangıç
2024 yılının sonlarında, Beşar Esed rejiminin çöküşü ile büyük bir değişim sürecine girilmesinin hemen akabinde Azerbaycan, Türkiye ile işbirliği içinde Suriye’nin en savunmasız bölgelerine insani yardım ulaştırdı ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ahmed Şara’ya tebrik mektubu gönderdi.
- Şubat 2025’de Azerbaycan, 13 yıl aradan sonra Şam’daki büyükelçiliğini yeniden açtı.
- 12 Temmuz 2025’de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Bakü’ye resmî ziyarete geldi ve görüşmede Azerbaycan’la Suriye arasında enerji alanında işbirliği anlaşması imzalandı.
- 2 Ağustos’da Azerbaycan, Türkiye toprakları üzerinden Suriye’ye yıllık 1,2 milyar metreküpe ulaşacak doğalgaz arzını başlattı.
israilin Suriye topraklarına saldırdığı ve siyonist yöneticilerin Suriye Cumhurbaşkanı Şara’yı “terörist” olarak tanımladığı bir dönemde, Cumhurbaşkanı Aliyev’in Şara’yı Bakü’de resmî törenle karşılaması şüphesiz çok önemli bir adım oldu. Azerbaycan yönetimi açıkça hem israile hem de uluslararası topluma “kendi dostumuzu ve kendi düşmanımızı kendimiz seçeriz” mesajını vermiş oldu.
Denge siyasetinden arabuluculuk rolüne
Azerbaycan’ın Ortadoğu’da israilin başını çektiği krizlerde tarafsız mekân ve arabulucu rolü üstlenmesinin arkasında üç önemli temel faktör bulunuyor:
1. Azerbaycan’ın bağımsızlığından bu yana dış politikada izlediği denge politikası, Batı-Rusya, Türkiye-İran ve israil-Arap dünyası arasında dengeli bir hat kurmasına imkân verdi.
2. Hazar havzasındaki doğalgaz ve petrol zenginlikleri, Bakü’ye ekonomik değil aynı zamanda diplomatik koz da sundu.
3. Güney Kafkasya’nın merkezinde, Ortadoğu’ya açılan enerji koridorlarının kavşağında bulunan Azerbaycan fiziki olarak da bir geçiş noktası.
Bu 3 temel unsur Azerbaycan’ı “güvenilir ama tarafsız” bir aktör olarak öne çıkarıyor.
Öne çıkan görüşmeler ve arabuluculuk girişimleri
Esed rejiminin devrilmesinden sonra Türkiye’nin Suriye’deki girişimleri siyonist devleti oldukça rahatsız etti. İki devletin Suriye’de olası bir çatışmaya girmesini önlemek amacıyla her iki ülkenin de tam güveneceği bir noktada buluşma isteğinde Bakü ön plana çıktı. Nisan 2025’de Bakü’de Türkiye ile israil arasında gizli teknik görüşmeler düzenlendi. Türkiye ve israil heyetleri, Suriye’deki askerî operasyonların çakışmaması ve doğrudan çatışma riskinin azaltılması üzerine müzakereler yürüttü.
Mayıs 2025’de israil Savunma Bakanı İsrael Katz, Azerbaycan’a teşekkür ederek Ankara ile ilişkilerde Bakü’nün oynadığı arabulucu rolü açıkça dile getirdi. israil ve Suriye arasında ilk doğrudan görüşme de 13 Temmuz’da Bakü’de gerçekleştirildi. 3 Ağustos’ta Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile israil Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer Bakü’de bir araya geldi.
Hem Türkiye hem de Suriye için “düşman”la diyalog kanallarının tamamen kapanması tercih edilen bir durum değil. Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında müzakerelerin yürütülmesi için üstlendiği rolün farklı bir versiyonunu Azerbaycan’ın Ortadoğu’da üstlenmesi diplomatik bir başarı olarak algılanıyor.
Azerbaycan’ı bekleyen riskler
Azerbaycan’ın Ortadoğu’daki arabuluculuk faaliyetleri ve “diplomasi durağı” politikası şüphesiz önemli risikleri de beraberinde getiriyor. Öncelikle Gazze’deki soykırım zemininde israille ilişkileri kesmeyip normal seyrinde devam ettirmesi, Azerbaycan’ın Müslüman dünyadan soyutlanması riski taşıyor ve bu oldukça önemli bir risk. Bu risk aynı zamanda yapılan dezenformasyonlarla daha da etkili bir hale geliyor. Bununla birlikte israil-İran gerginliği zemininde İran medyasından ve kamuoyundan gelen düşmanca açıklamalar kendi içinde önemli riskleri barındırıyor.
Bu riskin Bakü’ye avantaj olarak dönmesi de olası bir ihtimal. Şöyle ki, Cumhurbaşkanı Aliyev’in İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ı Bakü’de ve Karabağ’da ağırlaması ve iki liderin oldukça samimi tavırları, İran’ın da zamanla Bakü’yü “diyalog kapısı” olarak kullanacağı ihtimalini artırıyor.
Azerbaycan’ın hem Türkiye-israil hem de israil-Suriye hattında kritik bir diyalog merkezi olarak öne çıkması, “tarafsız” imaj sergilemesi, enerji diplomasisi ve gizlilik avantajı sayesinde tarafları aynı masaya çekebilen nadir aktörlerden biri olduğunu gösterdi. Azerbaycan’ın diplomatik hamleleri, Ortadoğu’daki çatışma coğrafyasında “küçük ama etkili bir ülkenin” barış için nasıl kritik bir aktör olabileceğini göstermesi açısından dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor.
Türkistan’dan kısa kısa
Kazakistan’la ABD arasında tarihi anlaşma

Kazakistan, ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Asya ile ekonomik bağları derinleştirme çabaları kapsamında 4,2 milyar dolar değerinde Amerikan lokomotif ve demiryolu ekipmanı satın almak için anlaşma imzaladı. ABD Ticaret Bakanlığı'nın 22 Eylül'de yayınladığı açıklamaya göre, Kazakistan, Pensilvanya merkezli Wabtec Corp.'tan 300 lokomotif satın alacak. Bu, tarihin en büyük lokomotif anlaşması.
Ticaret Bakanı Howard Lutnick, New York'ta Kazakistan Devlet Başkanı Kasım Cömert Tokayev ile imza töreninde yaptığı konuşmada, "Bu çığır açan anlaşma, ABD ile Orta Asya arasındaki büyümeyi, fırsatları ve daha güçlü bağları hızlandırıyor" dedi.
Astana yetkilileri, Amerikan şirketi Wabtec ile yapılan anlaşmaların Kazakistan’da performansı artırılmış 300 yük lokomotifin üretimi ve bakımının yapılmasını öngördüğünü bildirdi. Wabtec Kazakistan lokomotif montaj tesisi, 2009 yılından bu yana Astana'da faaliyet gösteriyor.
Özbekistan 22 adet Boeing 787 alıyor

Boeing ve Özbekistan Havayolları, 22 adet uzun menzilli Boeing 787 Dreamliner uçağı satın almak için anlaşma imzaladı. ABD Başkanı Trump, bu duyuruyu sosyal medya platformu Truth Social'dan duyurdu.
Trump, anlaşmanın 8 milyar dolardan fazla olduğunu belirterek Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'i bu "mükemmel anlaşma" için tebrik etti. Boeing, sözleşmenin ABD'de 35.000'den fazla istihdam yaratacağını tahmin ediyor. Anlaşma, 14 adet Boeing 787-9 Dreamliner uçağının satın alınmasını ve sekiz adet daha satın alma opsiyonunu kapsıyor. Teslimatların 2031 yılında başlaması planlanıyor.
Japarov Batı’nın ikiyüzlülüğünü BM kürsüsünden haykırdı

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Japarov, BM Genel Kurulu'nun 80. oturumunda yaptığı konuşmada ülkesinin, Rusya-Ukrayna savaşının ve beraberindeki tek taraflı yaptırımların sonuçlarından muzdarip olduğunu belirterek, Kırgız bankalarına yönelik kısıtlamaların "yanlış bilgilere" dayandığını ve ülkenin yeni gelişmekte olan ekonomisinin gelişimini engellediğini belirtti. "Vatandaşlarımızın çıkarlarını ve ülkenin ekonomik kalkınmasını feda edemeyiz" diyen Cumhurbaşkanı, Bişkek'in finans sektörünün bağımsız denetimine izin vermeye hazır olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı ayrıca Batılı ülkelerin yaklaşımlarındaki çelişkilere de dikkat çekerek şöyle dedi: "Siz Rusya ile ticari ve ekonomik bağları aktif olarak geliştirirken, bizden Rusya ile işbirliği yapmamamızı istiyorsunuz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun zamandır dile getirdiği BM Güvenlik Konseyi’nde reform çağrısına da destek veren Cumhurbaşkanı Japarov, BM Güvenlik Konseyi'nin daha âdil ve temsili hâle gelmesi gerektiğini belirtti. Afrika ülkelerinin daha geniş katılım hakkını vurgulayan Japarov ayrıca Kırgızistan'ın 2027-2028 dönemi için BM Güvenlik Konseyi'nde geçici üyelik için adaylığını duyurdu ve ülkesinin daha önce Konsey'de görev almadığını hatırlattı.