Azerbaycan’ın bugünkü başarısı Kafkasya’yı şekillendirecektir

Azerbaycan’ın bugünkü başarısını önemsemek gerekir. Anadolu ve Kafkasya Türkleri arasındaki yakın ilişkilerin kalıcı olacağı da açıktır. Kafkas İslam Ordusu’nun 1918’deki yardımı Sovyet döneminin baskısına rağmen hafızalardan silinmedi. Bugünkü başarılar da geleceği şekillendirecektir.
Azerbaycan’ın bugünkü başarısını önemsemek gerekir. Anadolu ve Kafkasya Türkleri arasındaki yakın ilişkilerin kalıcı olacağı da açıktır. Kafkas İslam Ordusu’nun 1918’deki yardımı Sovyet döneminin baskısına rağmen hafızalardan silinmedi. Bugünkü başarılar da geleceği şekillendirecektir.

Ermeniler yüz yıl sonra tekrar saldırıya geçti ve karşılarında hiç ummadıkları bir Azerbaycan buldular. İki yüz yıldan fazla bir zaman sonra Kafkasya Türklerinin şartları değiştirebilecek güce ulaştıkları görüldü. Bu, siyasî dengeler açısından yeni bir gelişmedir. Azerbaycan’ın bu gücünü Türkiye ile birlikte düşünmek gerekir. İkisinden biri zaaf üretiyor olsaydı dengeler üzerinde kalıcı etki uyandırmak kolay olmazdı.

Ermenistan ve Azerbaycan dışişleri bakanları Rusya tarafından Moskova’ya davet edilince çoğu kimse Azerbaycan topraklarında devam eden savaşın durdurulacağını düşündü. Onlar, Moskova’nın bir aşamaya kadar müdahale etmemesini farklı şekillerde yorumlayarak müdahale zamanını Rusya’nın belirleyeceğini düşündüler.

Onlara göre biraz müsaade edildikten sonra her şey eski hâline dönmese de Rusya’nın belirlediği şartlar geçerli olacak. Moskova’daki müzakereler gün boyu devam ettikten sonra ateşkes antlaşması imzalandı ve çoğu kimsenin haklı çıktığı bir ortam oluştu. Hatta cephede ezici bir üstünlük kuran Azerbaycan’ın kazanımlarına dahi şüphe ile bakılmaya başlandı. Fakat çok kısa bir zaman sonra Ermenistan tarafı ateşkes antlaşmasının şartlarını yerine getirmediği için cephe savaşları kaldığı yerden devam etti.

  • Rusya’nın müdahalesine rağmen Kafkaslarda savaşın devam etmesi iki yüzyıldan fazla devam eden siyasî dengelerin değiştiğini gösterir. Bu uzun zamanda Azerbaycan, Kafkaslardaki dengeleri değiştirebilecek gücü biriktiremedi. Rusya’nın Kafkasları hâkimiyet altına aldığı döneme devletsiz toplumlar olarak yakalanmışlardı. Küçük hanlıklar hâlinde hayat sürerken Çarlık Rusya’sına boyun eğmek zorunda kaldılar.

1804’te Gence’de olduğu gibi Ruslara karşı destansı direniş örneklerinden bahsetmemiz mümkündür fakat bunlar siyasî şartları değiştiremedi. 1918’de Kafkas İslam Ordusu’nun olağanüstü baskısı ile kurulan bağımsız devlet bir istisna olarak görülebilir fakat bu, doğru değildir. Zira bugünkü Azerbaycan’ın temelleri 1918’de atılmıştır.

1804’te Gence’de olduğu gibi Ruslara karşı destansı direniş örneklerinden bahsetmemiz mümkündür fakat bunlar siyasî şartları değiştiremedi. 1918’de Kafkas İslam Ordusu’nun olağanüstü baskısı ile kurulan bağımsız devlet bir istisna olarak görülebilir fakat bu, doğru değildir.
1804’te Gence’de olduğu gibi Ruslara karşı destansı direniş örneklerinden bahsetmemiz mümkündür fakat bunlar siyasî şartları değiştiremedi. 1918’de Kafkas İslam Ordusu’nun olağanüstü baskısı ile kurulan bağımsız devlet bir istisna olarak görülebilir fakat bu, doğru değildir.

Bakû petrollerinin keşfi, Kafkasya Türklerinin kaderi üzerinde de kalıcı tesirler bırakacaktır. Türkler, petrol zenginliğinden sınırlı düzeyde faydalanmış olsa da Çarlık döneminde başlayan yenileşme hamleleri, Müslümanlar arasında siyasî ve entelektüel bir sınıfın ortaya çıktığına işaret ediyordu. Hasanbey Melikzade Zerdabî gibi öncü kuşakların gayretleriyle millî basın ortaya çıkmış, usul-i cedid eğitim ile yetişen nesiller Azerbaycan’ın ve Kafkasya Türklerinin hayatına yön verecek bir bakışa sahip olmuştu.

  • 1905 ve 1917’de meydana gelen büyük değişimler, Kafkasya Türklerini de derinden etkiledi. 1917’deki Ekim İhtilali’nden sonra Azerbaycan’ın bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkması gerçek bir başarıydı. Hanlıklar döneminde devletsiz topluluklar hâlinde yaşayan Türkler, Çarlık döneminin kolonyalist sistemi içinden yeni bir devletle çıkmayı başarmış oldular. Bu, yeni bir duruma işaret ediyordu.

İran Türkleri çöküş dönemini yaşarken Azerbaycan devletinin ortaya çıkmasını farklı açılardan analiz etmek gerekiyor. 19. yüzyılın başlarından itibaren iki ayrı devletin vatandaşları olarak hayat süren Azerîlerden kuzeyde yaşayanlar geçici de olsa büyük bir başarıya ulaşmıştı. 1925’te Pehlevî hanedanlığının kurulmasıyla İran’da Türk hanedanlığına son verildi. Petrolün bulunmasıyla büyük değer kazanan Bakû, kısa ömürlü Azerbaycan’ın başkentiydi. Batılı gözlemciler, sahip olduğu enerji kaynaklarının zenginliğini göz önünde bulundurarak Bakû’nun Türk dünyasında merkezî bir konuma yerleşeceğini düşünmüşlerdir.

Kafkas İslam Ordusu, Kafkasya Türklerine yardıma koştuğunda kurulan devletin ömrü kısa olsa da dönemin başarısı bugünü dahi belirledi. Bakû’nun Türk ve Müslüman kimliğinin korunmasında bu dönemin etkisi büyüktür. Ermeniler hiçbir zaman Bakû’da eski güçlerine ulaşamadılar. Çökmekte olan Çarlık rejiminin geride bıraktığı silahlara el koydukları ve askerlik tecrübesi bakımından Azerîlerden üstün oldukları için Kafkasya’nın hâkimi olacaklarını düşündüler.

Bugün dahi tüyleri ürperten katliam sahneleri, dönemin bağımsız kaynakları tarafından kayıtlara geçirilmiştir. Bu vahşete rağmen başarı sağlayamadılar. Çünkü “dış güçler”in desteği ve yönlendirmesi ile hareket ediyorlardı. Türk ordusu Bakû’ya doğru ilerlerken karşısında Bolşevik Ruslar, Ermeniler ve İngilizler vardı.

Türkiye ve Azerbaycan bugün de yalnız. Fakat Türkiye ile birlikte Azerbaycan’ın zamanı boşa geçirmediklerini görebiliyoruz. Ermeniler yüz yıl sonra tekrar saldırıya geçti ve karşılarında hiç ummadıkları bir Azerbaycan buldular. İki yüz yıldan fazla bir zaman sonra Kafkasya Türklerinin şartları değiştirebilecek güce ulaştıkları görüldü. Bu, siyasî dengeler açısından yeni bir gelişmedir. Azerbaycan’ın bu gücünü Türkiye ile birlikte düşünmek gerekir. İkisinden biri zaaf üretiyor olsaydı dengeler üzerinde kalıcı etki uyandırmak kolay olmazdı. Bu sebeple umut kırıcı bir yalnızlıktan bahsedemeyiz. Azerbaycan üzerinde baskı kurması için Ermenistan’ı tahrik edenlerin bu sonucu hayal etmedikleri çok açıktır. Anadolu ve Kafkasya Türklerinin bölgesel ölçekte kalıcı tesirler oluşturdukları bir dönemin başındayız.

Azerbaycan’ın bugünkü başarısını önemsemek gerekir. Anadolu ve Kafkasya Türkleri arasındaki yakın ilişkilerin kalıcı olacağı da açıktır. Kafkas İslam Ordusu’nun 1918’deki yardımı Sovyet döneminin baskısına rağmen hafızalardan silinmedi. Bugünkü başarılar da geleceği şekillendirecektir.

Tam da bu başarının konuşulduğu günlerde Türkiye’nin Uygur Türklerini Çin’e sattığı propagandasını yapanları milletimiz affetmeyecektir. İki yüz yıldan fazla bir zaman sonra Kafkasya Türklerinin elde ettiği başarıyı görünmez kılmanın ve birtakım ajandalara kurban etmenin vebalini kimse ödeyemez. Türkiye’de muhafazakâr muhalefetin de dâhil olduğu çevreler, basit kelime oyunları ile ajandalara göre hareket ettiklerini saklayamazlar.