Bankadan kaçanları bitcoinle mi yakalıyorlar?

Bankalar günümüzde güç adına her şeyin simgesi olsa da reklamlarla, teknolojik imkânları sonuna kadar kullansa da müşterilerine yolunacak kaz gibi bakan açgözlülüğü, krizler ve hortumlamalarla dolu şaibeli tarihi nedeniyle insanların güvenini gitgide kaybediyor; aranan sahiciliği artık veremiyor. Oluşan bu boşlukta ortaya çıkan kripto paralar merkeziyetsiz, faizsiz, saklamada tam kontrol sağlamaları, transferi ucuz olmaları ve de hızla yaşanan değer artışları nedeniyle trilyonlarca dolarlık bir ekosisteme dönüştü. Dün bankaların zoruyla devletlerin yasaklamaya çalıştığı bitcoin, bugün borsalarda alınıp satılıyor, merkez bankalarında rezerv para olarak kullanılıyor. Geçen yılın sonunda ABD borsası SEC’te bitcoin tahvillerinin satışına başlanması, Trump başkan seçildikten sonra “Stratejik Bitcoin Rezervi" kurulmasına ilişkin kararname imzalaması kripto paranın fiyatını 60 bin dolardan 100 bin doların üstüne taşıdı. Peki, ABD’nin ve bankaların bitcoine ilgisi, gücü karşısında bir saygı duruşu mu, yoksa akıllarında başka bir plan mı var? Daha da önemlisi bitcoini olmayan gelecekte aç mı kalır?
Ekonomik krizler nereden çıkıyor?
Dünyada son 150 yılda çıkan ekonomik krizlerin neredeyse tamamı yahudilerin yönettiği bankacılık sisteminin merkezi ABD’den çıktı. 1876’da başlayan derin mâlî kriz, ABD'de başta demiryolları olmak üzere çok yüklü miktarlarda yapılan spekülatif yatırımlar, yüksek enflasyon ve Almanya ile ABD'de çift metal para sisteminden altının kullanıldığı tek para sistemine geçilmesiyle başladı, dünyanın geri kalanına yayıldı.

1884’te ABD’nin en nefret edilen bankeri Ferdinand Ward, eski başkan Ulysses S. Grant’in evine gidip 24 saatliğine 150 bin dolar (bugün için milyonlarca dolar) borç istedi. Ward’a “Finansın Genç Napolyon’u” lakabı takılmıştı ancak tam bir sahtekârdı. Dört yıl önce New York’ta, Başkan Grant ve oğlundan aldığı yatırımlarla Grant & Ward isimli bir aracı kurum ve Marine National Bank isimli bir banka kurmuştu ama bunları tam bir saadet zinciri olarak yönetip kendi cebini doldurdu. Ancak 4 Mayıs 1884’te saadet zinciri koptu.
Ward, başkanın evine gidip bankanın büyük müşterilerinin birinin yüklü miktarda para çektiğini ve sadece 24 saatliğine 150 bin dolara ihtiyacı olduğunu söyledi. Başkan da arkadaşı olan ünlü sanayici iş adamı ve döneminde ABD’nin en zengin kişisi olan William Henry Vanderbilt’e giderek aynı hikâyeyi anlatıp borç istedi. Akıllı Vanderbilt, bankanın umurunda olmadığını ama isterse Grant’a şahsi borç verebileceğini söyledi. Sonuçta banker Ward, ABD başkanı da dahil birçok yatırımcı ve tasarruf sahibinin finansal olarak mahvolmasına sebep oldu. Başkan Grant, Vanderbilt’e borcunu ödemek için savaş kılıcını bile rehin verdi. ABD’de yıllarca süren kriz tüm dünyayı etkiledi.
1907 yılında ABD’de borsalar çöktü, yatırımcılar peşpeşe iflas etti. Bu krizin ardından yahudi bankerler tarafından ABD ekonomi yönetimine darbe yapıldı ve Amerikan Merkez Bankası (FED) kuruldu. Bu öyle güçlü bir yapı ki başkanını ABD Başkanı bile görevden alamıyor.
1914 yılında 1. Dünya Savaşı kokusu alan birileri, ellerindeki menkul kıymetlerin parasal karşılığını alamayacağından endişe ederek, hisse ve tahvil piyasalarında yüklü satışlar yaparak, nakde dönmeye başladı. Londra ve ABD borsaları, gelen satışların ardından 31 Temmuz tarihinde kapatıldı. Londra beş ay, ABD ise dört ay boyunca kapalı kaldı.
20'nci yüzyılın en derin ekonomik krizi olan Büyük Buhran, 1929 yılında New York Borsası'nın çökmesiyle başladı. Hisse fiyatlarının çakılmasına yol açan yüklü satışların yaşandığı gün, tarihe “Kara Perşembe” olarak geçti. Borsanın çökmesinin ardından birçok şirket iflasını açıklarken, yüz binlerce insan da işsiz kaldı. ABD ve Avrupa, başlayan finans krizinin etkilerinin derin hissedildiği yerler oldu.
ABD’de ipleri ele geçiren FED, piyasaları dilediği gibi yönetiyordu. Tam büyük buhranın etkileri geçmeye başlayacakken Hazine Bakanlığıyla karar alıp parasal sıkılaşma başlattılar. ABD'de reel GSYH yüzde 10 düşerken, işsizlik de yüzde 20'yi aştı. Sanayi üretimindeki düşüş ise yüzde 32'ye ulaştı.

1971 yılında ABD Başkanı Richard Nixon, aldığı kararla 2. Dünya Savaşından sonra imzalanan Bretton Woods anlaşmasını iptal etti. Yani doları rezerv para yapan değerinin altına sabitlenmesi gerekliliğini kaldırdı. Artık karşılığında altın olmasa bile dolar basılabilmesinin önünün açılmasıyla dünya yeni bir krize girdi.
1973 yılında Filistin işgalcisi israilin peşinden koşan ABD, petrol üretimini elinde tutan Araplarla ters düşünce ambargoya uğradı, yine krize girdi. 1971’de sınırsız dolar basma gücünü ele alan ABD, krizden erken çıksa da dünyanın geri kalanında 1980’lerin ortasına kadar işsizlik, enflasyon, sanayi üretimindeki düşüşler sürdü. Petrol savaşları nedeniyle uzun yıllar darboğazda yaşayan dünya ekonomisi tam toparlanacakken 1991’de başlayan Körfez Savaşı yeni bir enerji krizini başlattı.
2008 krizi ve Bitcoin’in doğuşu
2008’de ABD'de düşük gelirlilere yüksek faizle verilen mortgage kredilerinin geri ödemelerinde yaşanan sorunlar emlak sektörünün çökmesine neden oldu. Bankalar battı, Wall Street yine çöktü, yine işsizlik başladı. Bu kriz zamanla dünyaya yayıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meşhur, “bizi teğet geçecek” dediği kriz de buydu.

O sırada Amerika'da finansın merkezi olan Wall Street’te yüksek eğitimli birçok beyaz yakalı çalışan, gökdelenlerden ellerinde eşya kolileriyle evlerine postalanıyordu. İnandıkları sistemin temelden sarsıldığını gören insanlarda büyük bir umutsuzluk ve endişe hâkimdi. Bitcoin işte bu mortgage krizi denilen kaos ortamında piyasaya sürüldü. Manifestosunu halka duyuran Satoshi Nakamoto tarafından bankacılık sistemine bir başkaldırı olarak, doların dünya hâkimiyetine bir alternatif olarak üretildiği öne sürüldü.
Başta yazılımcılar ve teknoloji meraklısı dar bir çerçevede kullanılan bitcoin, zamanla dark web’te suçluların radarına takıldı. İllegal para transferi için müthiş bir icattı. Bitcoin’in bu yönü uzun yıllar tartışıldı. Temmuz 2010'da ise ilk bitcoin borsası kuruldu. Borsanın ismi ise Mt. Gox olarak kayıtlara geçti. Borsaların kurulmasıyla kısa sürede bitcoin değerlenmeye başladı. 2011'de artan ilginin etkisiyle bir doları aştı ve hızla artarak 31 dolara kadar yükseldi. Fiyatlar 2013'te bin doların üzerine çıktı. Ancak hazin bir sonla bu borsa batırıldı. Tüm paralar iç edildi.
2014 yılında 850 bin bitcoinin çalınmasıyla tarihe geçen Mt. Gox krizinin etkileri hâlâ sürüyor. Bu borsanın batması, başka borsaların açılmasına da bitcoin benzeri başka kripto paraların üretilmesine de engel olmadı. Bunların bir mal ya da hizmet satmadığı görüşüne karşı savunucuları, bunun teknolojisinin önemli olduğunu, bildiğimiz mânâda bir paradan beklenen şeylerle “küçümsenmemesi” gerektiği propagandasını yaydılar.

Kripto paralarla anlaşmalar yapılabileceğini, evlilik, tapu, satış gibi işlemlere yarayabileceğini ileri sürdüler. Diğer yandan fizîkî olarak bir enerji tüketiminin olduğunu dolayısıyla bunun tam anlamıyla sanal olmadığını da söylediler. Temelde bu söylenenler doğru olsa da kripto para simsarları bu paraların teknolojisi için değil, kolay ve hızlı para kazanmak için alınıp satılacağını adı gibi biliyordu. İnsanlar bu söylemi satın aldı. Ancak kolay para peşindeki çoğu küçük yatırımcı daha piyasaya girer girmez paralarının önemli bir kısmını, yüksek volatilite nedeniyle kaybettiler.

Sosyal medyadaki fenomenler ki, bu piyasanın çok önemli bir ayağıdır, yatırımcılara bitcoinde yaşadıkları kaybı, bitcoin dışındaki paralar için kullanılan tabirle alt coinlere yatırım yaparak kurtarabileceklerini aşıladı. Çünkü onlar bitcoinden de daha inişli çıkışlı bir yapıya sahipti. Kolay para peşindeki insanlar daha çok para yatırarak daha çok paralar kaybettiler. Üstelik bunu dolaylı bir teknoloji amacı pazarlayan bir düşünce yapısına güvenerek yaptılar. Dünyada binlerce borsaya açık teknoloji şirketi ve bunlara ulaşmak çok kolayken neden bunu yaptılar diye sorarsanız kumarda yaşanan adrenalinli virüsle aynı. Bu kadar para kaybeden insanlara yeni bir umut vermek gerekiyordu. Öyle ya kaybettikleri paralar az buz değildi. Çıktı birisi, kripto para forumlarından birinde satmayın, satmazsanız kaybetmezsiniz bekleyin mealinde bir şeyler yazdı. Ancak yazan kişi bir harf hatası yaparak İngilizce “tutmak” anlamındaki “hold” yerine “hodl” yazdı. Bu kelime kripto paracılar arasında slogan oldu. Kim para kaybetse hemen, elinde tut satma dediler. Zamanla bekleyenlerin gerçekten de kazandığı ortaya çıktı ki o bekleyenler kesinlikle önceden kaybedenler değildi.
- Trump’ın Bitcoin aşkı

- Son 150 yılda yaşanan ekonomik krizlere son olarak 2020’de başlayan kovid 19 dalaveresi de eklenince kripto paralar olarak nitelenen başta bitcoin ve ona benzer nitelikte binlerce yazılımın güncel piyasa değeri 2,75 trilyon dolara ulaştı.
- Bugün artık hükümetlerin, bankaların bile katıldığı bir uluslararası ağa dönüşen kripto paraları görmezden gelmek, yokmuş gibi yapmak mümkün değil. Geçtiğimiz yıl SEC’te (ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu) Bitcoin alım satımına başlanması kripto paraları geri dönülemez bir yola soktu.
- Türkiye de dahil pek çok devlet ve kurumun radarında olan kripto paralara, başkanlığının ilk döneminde, “dolandırıcılık” diyen Donald Trump, bu işlerden hatırı sayılır bir servet yapan Elon Musk’la yakınlaştıktan sonra Bitcoin’e deyim yerindeyse aşık oldu. Bitcoin’in geleceği için tarihi adım da ondan geldi.
- Trump, 20 Ocak'ta görevi devralmasının ardından ekonomi yönetimini "kripto dostu" isimlerden kurdu ve Mart’ta "Stratejik Bitcoin Rezervi" kurulmasına ilişkin kararname de imzaladı. Böylece Bitcoin, altın ve petrol gibi varlıkların yanında ABD rezervlerinde kendine yer buldu.
- ABD Başkanı Trump, bu dönemde Bitcoin'in yanı sıra Ethereum, Ripple, Solana ve Cardano projelerini rezerve ekleyeceğini duyurdu. Bu gelişmelerin ardından bitcoin 100 bin dolar sınırını kolayca aştı.
- Beyaz Saray’da ilk kripto zirvesi gerçekleştirildi
- Beyaz Saray, tarihinde ilk kez kripto para zirvesine ev sahipliği yaptı. Trump 7 Mart'taki zirvede, ABD'yi "dünyanın Bitcoin süper gücü" ve "gezegenin kripto başkenti" yapma sözünü yerine getirmek için çalıştıklarını söyledi. Trump, özel bir kripto etkinliğine katılan ilk ABD Başkanı oldu.
- ABD Başkanı Trump, bununla kalmadı, kripto para piyasasına ilgisini daha da artırdı ve "Trump" isimli kripto para projesini başlattı. Trump'ın sosyal medya hesabı üzerinden kendi adını taşıyan kripto para projesini paylaşmasıyla söz konusu varlık hızla yükselişe geçti ve 15 milyar dolar piyasa değerine ulaştı. "Trump"ın hemen ardından, ABD Başkanı'nın eşi Melania Trump adına da "Melania" adında bir proje piyasaya sürüldü.

- Trump bu olayların ardından adeta bir spekülatör gibi açıklamalar yapmaya başladı. Gözüne kestirdiği ülkelere çökeceğini, gümrük vergilerini artıracağını, fonları keseceğini peşpeşe açıklayınca piyasalar tahteravalli gibi bir indi bir çıktı. Bu sırada başta kripto para yatırımcıları ve borsacılar büyük paralar kaybettiler. Ancak, Trump başkanlığa geldikten sonra servetini ikiye katladı.
- Yatırım tavsiyesi
- Peki, dünya değişip dönüşürken biz ne yapmalıyız? Tabii ki binlerce yıllık yatırım araçlarını kullanmaya devam edeceğiz. Altın, gayrimenkul gibi tabii ki banknot ya da bankaları mecburen kullanacağız. “Ancak piyasa şartları zamanla değişiyor, bitcoin bazı ülkelerde resmi para oldu bile. Ya söylendiği gibi dünyanın geri kalanı da aktif olarak kullanmaya başlar ve bir tanesinin değeri milyon dolarlarla ifade edilirse…”

- Merak etmeyin, binlerce yıllık insanlık tarihinde olduğu gibi gelecekte de ticaretiniz, eviniz, arsanız, altınınız değerli olmaya devam edecek. İllâ ki “alacağım” diyorsanız diğer binlerce coini bir yana bırakıp, 3-5 kuruşluk bitcoin alarak gelecekte torunlarınızın “dedemiz zamanında çok ucuzmuş da almamış” serzenişlerini susturabilirsiniz. “Bitcoini olmayan aç kalacak” diyerek gözünüzü korkutan ya da “bitcoini olan çok zengin olacak” diye spekülasyon ve manipülasyon yapanlara inanıp varlıklarınızı, gerçek mülklerinizi piyasayı kontrol eden para babalarına kaptırmayın.
- Tüm bu anlattıklarımıza rağmen illâ ki tavsiye istiyorsanız, yatırımlarınızı Allah yolunda yapın. Kazanma garantili! Devlet ve kurumlar nezdinde ise konu tabii ki ciddiyetle ele alınmalı, dünyadaki kripto para gelişmelerine ayak uydurulmalı. ABD’de olduğu gibi uzmanlarca uygun görülen miktarda bir rezerv de oluşturulabilir. Kripto paracıların çok sevdiği bir cümleyle konumuza son verelim. “Bitcoin konusunda söylediklerimiz yatırım tavsiyesi değildir.”
- Bitcoin soruları
- Bitcoin madenciliği nedir?
- Basitçe tarif etmek gerekirse şifreli bir kasada 21 milyon bitcoin var. Şifresi de mesela başlangıçta on haneli bir şifre. Bilgisayara kurulan programlar sayesinde tek tek tüm ihtimaller denenerek kasa açılmaya çalışılıyor. Şifreyi bulana 50 bitcoin hediye ediliyor. Kasa yeniden kilitleniyor ve şifre değişiyor. İşte bu bulmaca çözme oyununa bitcoin kazmak ya da bitcoin madenciliği deniliyor. Bu şifrenin zorluk seviyesi her iki haftada bir değişiyor ve her 4 yılda bir de alınan ödül miktarı yarı yarıya düşüyor. Bu yüzden çok güçlü bilgisayarlara, hızlı internete ve bunları çalıştıracak çok fazla elektriğe ihtiyaç duyuluyor.
- İlk başlarda kişisel bilgisayarlar bu iş için yeterli iken zamanla daha güçlü olan oyun için kullanılan ekran kartları kullanılmaya başladı. Bir dönem piyasada ekran kartı kıtlığı başgösterdi. Zamanla bunlar da yetersiz kalmaya başladı sadece bitcoin üretimi için tasarlanan çok güçlü cihazlarla bu üretim yapılmaya başlandı. Bugün ise tek bir cihazla da bu işler yapılamıyor, havuz denilen sistemlerde birçok özel bilgisayar güçlerini birleştirerek bitcoin çıkarmaya çalışıyor. Şu anda kasayı açacak şifreyi bulana verilen ödül 3.125 BTC ve yazılımın algoritmasına göre son bitcoin 2140 yılında kazılacak ve üretim denilen bulmaca çözme oyunu bitecek.
- Bitcoin çok pahalı, daha da pahalı olursa günlük hayatta nasıl kullanılacak?
- 1 bitcoin 100.000.000 satoshi (kuruştan) oluşuyor yani 1 bitcoin yüz milyon dolar bile olsa bir satoshi bir dolar olacak. O yüzden günlük hayatta kullanılabilir.

- Kuantum bilgisayarlar çok gelişirse bitcoin kodu kırılabilir mi?
- Şifreleme sistemi ilk günkü gibi durmuyor. Teknoloji geliştikçe şifreleme sistemi de ona göre zorlaştırılıyor.
- Yine de birileri tüm bitcoinleri çalacak güce erişebilir mi?
- Bitcoin şu anda merkeziyetsiz bir yapıda. Bir kurum ya da şirkete bağlı değil. İsteyen herkes açık kaynak kodlu sistemin bir parçası olabiliyor. Ancak artan maliyetler yüzünden bitcoin madenciliği yavaş yavaş bir zümrenin eline geçiyor. Mevcut bitcoinlerin şifresi kırılarak çalınması mümkün değil, kimse elinizdeki bitcoini çalamaz ama kalan bitcoinlerin üretimi konusunda tekelleşme olabilir. Bitcoin madencileri transfer işlemlerinden ücret alıyor. Tekelleşme olursa transfer ücretleri astronomik rakamlara ulaşabilir.
- Teorik olarak kötü niyetli birileri, yüzde 51 saldırısı olarak tanımlanan güce erişebilir. Daha önce bitcoin kadar değerli ve güçlü olmayan bazı kripto paralara bu saldırı gerçekleştirildi. Benzer bir saldırıyı bitcoine yapmak için gereken bilgisayar ve enerji gücüne milyarlarca dolar harcamak gerekiyor. Diyelim ki bir devlet ya da multimilyarder kafayı taktı ve bitcoin yönetiminin yüzde 51’ini ele geçirdi. Tüm işlemlerde tek yetkili oldu. Bu durum öğrenildiği an elindeki tüm bitcoinler çöp olur. Kalan madenciler anında bitcoini böler ve aynı algoritmayla tüm işlem geçmişini de koruyarak sistemi farklı bir isimle tekrar yürütür. Bu açıdan bakıldığında bitcoin adeta dolara bağlı finansal sistemin panzehiri gibi görünse de bugün trilyonlarca dolara ulaşan bir piyasada bitcoine bu saldırının yaşanması tarihte eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krize yol açar.