Belki Delta’ya Türkler gelir iklim değişir Akdeniz olur

Askeri operasyon açısından elverişsiz şartlara sahip bölgede halk yoksulluk, hatta açlıkla cebelleşirken onca ağır silaha nasıl da kolay ulaşabildiklerinin bir cevabı olması gerekiyor. Bir iddiaya göre korsanlar, bölgede düzeni sağlamaya isteksiz görünen Nijerya devletinden destek buluyor. Hemen hepsi 20’li yaşlardaki bu işsiz gençlerin, ülkelere ya da şirketlere gözdağı verme amaçlı kullanıldığı ve Avrupa merkezli birtakım yeraltı örgütlerince yönetildikleri de ileri sürülüyor.
Askeri operasyon açısından elverişsiz şartlara sahip bölgede halk yoksulluk, hatta açlıkla cebelleşirken onca ağır silaha nasıl da kolay ulaşabildiklerinin bir cevabı olması gerekiyor. Bir iddiaya göre korsanlar, bölgede düzeni sağlamaya isteksiz görünen Nijerya devletinden destek buluyor. Hemen hepsi 20’li yaşlardaki bu işsiz gençlerin, ülkelere ya da şirketlere gözdağı verme amaçlı kullanıldığı ve Avrupa merkezli birtakım yeraltı örgütlerince yönetildikleri de ileri sürülüyor.

Korsanlar Afrika batısındaki Gine Körfezi’nde yine Türk denizcileri kaçırdı. Aden’deki haydutluğu yıllardır sıfıra indirmiş çözümler, Nijer Deltası’nda neden uygulanmıyor? Bölgede kaosun devamı birilerinin işine geliyor, bu çok belli. Kara Şeytanlar’ın efendilerine racon kesmek için dümeni oraya kırmanın vakti gelmedi mi?

  • -Sizler kimsiniz?
  • -Biz Kara Şeytanlarız.
  • -Kaç kişisiniz?
  • -Ekibimde 45 adam var.
  • -Hepsi burada mı?
  • -Hayır, bazılarını operasyona gönderdim.
  • -Hangi operasyona?
  • -Bazı adam kaçırmalar için denize...
  • -Saldırıları nasıl yapıyorsunuz?
  • -Genelde iki sürat teknesiyle saldırıyoruz.
  • -Teknede kaç adam oluyor?
  • -Kullanan adamla birlikte her teknede 7 kişi.
  • -Saldırırken hedeflerinizi nasıl seçiyorsunuz?
  • -Hedeflerim değişiyor. Gemideki güvenlik durumuna göre değişiyor. Bazen gemiye ulaşmadan önce gemideki korumalar ateş açıyor.
  • -Peki siz ne yapıyorsunuz?
  • -Bize ateş açtıklarında ben de adamlarıma ateş açmalarını söylüyorum.
  • -O halde bazen kayıplarınız oluyor.
  • -Evet.

Batı Afrika’nın deniz ticaretindeki odak noktası olan Gine Körfezi’nde korsan grup liderlerinden biri, ünlü Nijer Deltası’nda önlerini kestiği muhabire birkaç yıl önce bunları söylüyordu. Nijerya’da nehirlerin menderesler halinde Atlas Okyanusu’na döküldüğü, aynı zamanda korsanların cirit attığı tabiat harikası bölge, ‘Mozart’ adlı konteyner gemisine baskın sonucu denizcilerimizin kaçırıldığı olayla yeniden gündemde.

Hızlı zodyak botlarla sabaha karşı gemiye yanaşıp kancalar attıkları güverteye tırmanan silahlı korsanlar, gemi personelinin zaman kazanmak amacıyla saklandığı dümen dairesinin kapısını 7 saatlik bir çabayla testereyle keserek içeri daldı. Deniz haydutları bu sırada ateş de açarak Azerbaycan Türkü bir mühendisin ölümüne neden oldu.

Fidye amaçlı eylemlerde mutad olduğu üzere 3 mürettebatı ‘olan biteni anlatmaları için’ gemide bırakan haydutlar, kalan 15 Türk vatandaşı personeli ise botlara bindirerek şimdilik bilinmeyen bir bölgeye götürdü. Daracık nehirlerin oldukça bol bulunduğu ormanlık arazideki köylerin birinde tutulduğu sanılan gemiciler şimdi, haydutların fidye talebiyle sigorta şirketini yahut devlet yetkililerini aramasını, sonrasında sürecin sağsalim tamamlanmasını bekliyor.

Gemiciler sağ salim

Benzer bir saldırı aynı bölgede 2019 Temmuz ayında da yaşanmıştı. Korsanlar, içerisinde 18 Türk'ün bulunduğu gemiye saldırıp 10 mürettebatı kaçırmıştı. Olay sonrası personelin kurtarılması için bölgeye giden kişilerin anlatımları, haydutların hareket tarzlarına dair ipuçları içeriyor. Buna göre, genellikle milyon dolarlarla ifade edilen fidyeyi armatör ya da sigorta şirketinden sorunsuz teslim almak isteyen korsanlar, Nijerya sahil kesimindeki orman köylerinin birine götürdüğü mürettebatın sağlıklı kalmasına özel önem veriyor. Afrika’nın en zengin petrol yataklarından biri olan Nijer Deltası’nı mesken tutmuş korsanlar için ‘operasyon’un başarısı gemicilerin sağsalim eve gönderilmesine bağlı. Nitekim daha bu yazı yazılırken, gemicilerin hayatta ve sağlıklı olduklarına dair ilk haber alındı bile.

Körfez korsan yuvası

Kendilerini ‘Nijer Delta Savaşçıları’ olarak isimlendiren korsanlar, saldırılar sırasında AK-47 (Kaleşnikof) dışında ağır makineli tüfekler ve RPG tipi roketatarlar kullanıyor. Dev konteyner gemilerine hızlı botlarla yanaşıp bordaya bomba yapıştıran, sonrasında gemiden uzaklaşarak denizcilerin kullandığı genel frekanstan kaptana telsiz yoluyla ulaşan bu kişiler, geminin kendilerine teslim edilmemesi halinde bombayı patlatma tehdidinde bulunuyor. Haydutlar gemiye topyekûn el koymak istemezse bomba kullanmayıp genelde şu iki yolu izliyor: Ya etkisiz hale getirdiği personeli fidye amaçlı kaçırıyor ya da geminin taşıdığı yükü başka bir gemiye aktarıp denizin ortasında soygun yapıyor.

Kendilerini ‘Nijer Delta Savaşçıları’ olarak isimlendiren korsanlar, saldırılar sırasında AK-47 (Kaleşnikof) dışında ağır makineli tüfekler ve RPG tipi roketatarlar kullanıyor.
Kendilerini ‘Nijer Delta Savaşçıları’ olarak isimlendiren korsanlar, saldırılar sırasında AK-47 (Kaleşnikof) dışında ağır makineli tüfekler ve RPG tipi roketatarlar kullanıyor.

Afrika’nın batı kıyılarındaki sular öylesine tehlikeli ki, geçtiğimiz yıl dünya genelinde kayda geçen 135 korsan baskınının 120’den fazlası bu bölgede meydana geldi. Zodyak botlarla Gine Körfezi’ni adeta talan eden korsanların küresel ekonomiye verdikleri zarar 800 milyon doları aştı. Dünya ticaretinde deniz yolunun payı yüzde 80’in üzerinde. Mevcut tablo, Afrika doğusunda başarılı sonuçlar veren güvenlik uygulamalarına batıda da başvurulması gerektiğini ortaya koyuyor. Zira birkaç yıl öncesine dek deniz korsanlığının merkez ülkesi Somali idi. Yılda 20 bini aşkın geminin Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e geçiş için kullandığı Kızıldeniz’in giriş kapısı Aden Körfezi, Somalili korsanların haydutluk hikayeleriyle sürekli gündemdeydi.

Önlemler işe yaradı. Aden’de artık vukuat yok

Korsanlık, 1988’de patlak veren iç savaşın ardından parçalanan Somali’de umudu tükenmiş gençlerin geçim kapısı olarak bulduğu yöntemlerden biriydi. Ülkeyi bitik duruma getiren iç savaşla birlikte Somali’nin deniz varlıkları yağmalanıyor, başta komşu ülkeler olmak üzere pek çok bölgeden Aden kıyılarına gelen trol tekneleri, sınır tanımaz bir açgözlülükle buradaki balık varlığını sömürüyordu. Bu dönemde kendilerine 'kıyı muhafızları' adını takan Somalili bazı gruplar, korsan avlanan balıkçı teknelerinden vergi istedi, gözdağı amaçlı bazı saldırılarda bulundu. Denizdeki bu fiili durum zamanla kanıksanmaya, ekmek kapısı için korsanlığı tercih eden gençler de artık balıkçı teknelerini değil konteyner gemilerini hedef seçerek ‘işi büyütmeye’ başladı.

Korsanlık, 1988’de patlak veren iç savaşın ardından parçalanan Somali’de umudu tükenmiş gençlerin geçim kapısı olarak bulduğu yöntemlerden biriydi.
Korsanlık, 1988’de patlak veren iç savaşın ardından parçalanan Somali’de umudu tükenmiş gençlerin geçim kapısı olarak bulduğu yöntemlerden biriydi.

Takvimler 2008 yılını gösterdiğinde durum öyle bir hâl aldı ki, Somali'deki korsanların fidye, haraç ya da yük hırsızlığından elde ettikleri kazanç 150 milyon dolara ulaşmıştı. Aden’in deniz haydutları uluslararası ticarete ciddi tehdit haline gelmeye başlayınca Avrupa Birliği ve NATO ülkeleri devreye girip duruma el koymak zorunda kaldı. "Sadece bir korsan, evine pastırma götürebilir" sözünün dillerde dolaştığı o yıllar, Doğu Afrika korsanlarının para kazanabildiği son dönemdi. Çünkü Kızıldeniz’i kullanmak isteyen ticaret gemileri artık haftanın belirli günlerinde koordinatları belirlenmiş ortak bir rotada buluşuyor, konvoy halinde Süveyş’e dümen kıran gemilere NATO’ya bağlı askeri gemiler eşlik ediyordu. Bölgede saldırılar giderek azaldı ve 2018’den beri tek bir haydutluk vakası rapor edilmedi.

Ülkelere gözdağı verme

Ne var ki Afrika batısında durum bunun tam zıddı. Gana, Togo, Benin, Nijerya, Kamerun ve Gabon’un paylaştığı Gine Körfezi, şu an dünyanın en tehlikeli suları durumunda. Korsanlar sahilden bazen 300 kilometre açıkta bile ‘operasyon’ yapabiliyor. Botlarla bu kadar mesafeyi alabilmek için de önceden suya yerleştirdikleri ‘barç’ adı verilen içi yakıt dolu dubalardan ikmal yapıyorlar. Fidye amaçlı alıkoydukları gemicileri kıyıya getirdikten sonra nehirden kayıklarla Oraşi-Bayelsa hattındaki sarp arazide bulunan köylerine götürüyorlar. Okyanusa açılan delta bölgesinde binlerce köye ev sahipliği yapan ormanlık alanın karmaşık yapısı, haydutların barındığı noktalara Nijerya ordusunun operasyon yapmasını oldukça zorlaştırıyor.

Askeri operasyon açısından elverişsiz şartlara sahip bölgede halk yoksulluk, hatta açlıkla cebelleşirken onca ağır silaha nasıl da kolay ulaşabildiklerinin bir cevabı olması gerekiyor. Bir iddiaya göre korsanlar, bölgede düzeni sağlamaya isteksiz görünen Nijerya devletinden destek buluyor. Hemen hepsi 20’li yaşlardaki bu işsiz gençlerin, ülkelere ya da şirketlere gözdağı verme amaçlı kullanıldığı ve Avrupa merkezli birtakım yeraltı örgütlerince yönetildikleri de ileri sürülüyor. Hedef geminin yükü, mürettebatı, rotası ve silahlı korumasının olup olmadığına ilişkin onca istihbarat bilgisinin haydutlara nasıl gittiği ise şimdilik muamma.

Mehmetçiği görme vakti gelmedi mi?

Hadi biz yine en saf halimizle, “Korsanlığın tek çözümü, insanları korsan olmaya iten sebepleri ortadan kaldırmaktır” diyelim. Ancak o gençlerin eline silah, altlarına zodyak bot verip önceden belirlenmiş bir hedefe yönlendirenlerin hiç mi suçu yok?

  • Bölgede haydutluğun son bulması yolunda madem kimse kılını kıpırdatmıyor, o halde Gine’deki son saldırı bizim için fırsat olmalı. Aden Körfezi’ndeki görev süresi bir yıl daha uzatılan Türk Silahlı Kuvvetleri, Somali’de yaptığını neden Afrika batısındaki Nijer Deltası’nda yapmasın?

‘Kara Şeytanlar’ı yönetenlerin Ay-Yıldızlı Mehmetçiği görme vakti hâlâ gelmedi mi?