Bir Taylandlı öğrencinin gözünden Türkiye

Türkiye'ye eğitime gelmiş olan Taylan'lı öğrenci.
Türkiye'ye eğitime gelmiş olan Taylan'lı öğrenci.

Tayland, filmlere mekân olmuş tropikal adaları, her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği 400’den fazla Budist tapınağı, çarpıcı güzellikte tabiatı, renkli kültürü, kültürel geçmişinden gelen misafirperverliği ve güler yüzlü insanları ile Güney Asya’nın en meşhur turistik ülkelerinden biri. Asya’ya yolculuğa çıkan hemen herkesin rotasında ilk sırada yer alır. Patani ise Tayland’ın daha ziyade Müslümanlar ile meskûn bir bölgesi. Ben işte buradan geliyorum.

Önce ülkemi tanıtarak girmek istedim söze. Adım Salman İslam Nattawud, en büyüğü ben olan 3 çocuklu bir âilenin çocuğuyum. Lise son sınıfta öğrenim gören bir kız kardeşim var. En küçüğümüz ise henüz ortaokul öğrencisi. Babam çifçilik ile uğraşıyor, annem ise ev hanımı. Size bir Taylandlı öğrencinin gözünden Türkiye’yi anlatmak isterim.

Birkaç güzel tebessüm

Daha önceleri ismini sadece kitaplardan ve nadiren de olsa televizyon haberlerinden duyduğum bir ülkeydi Türkiye. Bir gün Türkiye’ye ayak basacağımı ve yıllarımı burada geçireceğimi doğrusu hiç düşünmemiştim.

Dile kolay, ülkenize geleli neredeyse 10 yıl oluyor. 2012 yılında Türkiye’ye doğru yola çıktığımda henüz 15 yaşında küçücük bir çocuktum ve tabiî olarak endişelerim vardı. Yabancı bir ülkede nasıl yaşayacaktım? Günlerim orada nasıl geçecekti? Kimlerle karşılaşacaktım? Oradaki ortama uyum sağlayabilecek miydim? Doğrusu bu sorularla kafam allak bullak bir vaziyetteydi.

Yol boyunca içimi kaplayan bu tür endişelerden İstanbul’a iner inmez çabucak sıyrılmama birkaç güzel tebessüm yetti. Türkiye’deki okulumuzun müdürü, yanına birkaç öğrenci alıp bizi karşılamaya gelmişti. Öyle sıcakkanlı ve sevecen tavırlara sahiptiler ki, İstanbul’dan Konya’ya dek süren 10 saatlik otobüs yolculuğu bile âdeta vız geldi. Yorgunluğumu ancak başımı yastığa koyduğum zaman hissedebildim. Bu, aynı zamanda yıllarca kalacağım yurttaki ilk gecemdi.

Çok iyi insanlar ile karşılaştım ve yalnız da değildim, Tayland’dan bir grup arkadaşla beraber gelmiştik. Buna rağmen evimden ve âilemden ayrı kalmanın zaman zaman içimi çok acıttığını söylemeliyim. Ne de olsa henüz 15 yaşında bir çocuktum. Hiç kolay değildi. Bir de biz deniz ürünleriyle beslenen bir toplum olduğumuz için Konya’daki yemek kültürüyle uzlaşmam hayli vakit aldı. Tayland ekibi olarak bu konuda biraz sıkıntı çektik.

Dört yılın sonunda Konya’dan ayrılıp üniversite tahsili için İstanbul’a taşındım. İstanbul ise Konya’ya kıyasla başlı başına bir curcunaydı. Konya’nın samimiyeti, İstanbul’un ise ne ararsan var diyeceğin hayli zengin bilim, kültür ve sanat çevresi çok hoşuma gitmişti.

İlk kez kar görüşüm

Güzel Konya’nın yemeklerine alışınca hoşumuza da gitti fakat iklim farklılığı nedeniyle hastalıklar geçirdik. Çünkü bizim ülkemiz ekvator kuşağına yakın ve oldukça sıcak. Konya’nın ise kış mevsiminde soğuğu mâlum. Hastalığıma rağmen hayatımda

ilk kez kar gördüğüm için sevinçten ayağa kalkıp o hasta halimle arkadaşlarımla karda oynadığımı hatırlıyorum.

Dört yıl boyunca lise eğitimi aldığım Konya’da çok güzel hatıralar biriktirdim. İşin ilginci, Türkiye’de iken buram buram ailemi özler, evimiz ve çocukluğumun geçtiği mekânlar gözümün önünde tüterdi. Yaz olunca ülkeme döndüğümde ise bu defa Türkiye hasreti başlardı bende. Farkında olmadan Türkiye’yi de kendi memleketim gibi benimsediğimi işte o hasreti ilk yaşadığım vakit anladım.

Kardeşim gibi görüp çok sevdiğim arkadaşlarım, hepsi birbirinden değerli saygıdeğer hocalarım, her zaman bana yardım etmek için çırpınan Türk insanı ve buraların kendine has o güzel havası ile kültürünü her zaman hayırla anacağım. Türkiye’nin hemen her köşesinden birilerini tanıdım ve herkesle ayrı güzellikte bir dostluk yaşadım.

  • Dört yılın sonunda Konya’dan ayrılıp üniversite tahsili için İstanbul’a taşındım. İstanbul ise Konya’ya kıyasla başlı başına bir curcunaydı.

İstanbul bir curcuna

Konya’nın samimiyeti, İstanbul’un ise ne ararsan var diyeceğin hayli zengin bilim, kültür ve sanat çevresi çok hoşuma gitmişti. İstanbul hem tarihi eserleriyle müze gibi bir şehirdi, hem de modern yüzüyle sayısız iş ve çevre yapma imkânı sağlıyordu.

Evet, tamı tamına 10 yıl oldu. Artık üniversite mezunu olarak Türkiye’deki eğitim hayatımın sonuna geldim. Şimdi ülkeme dönme zamanı. Hayır, size veda etmiyorum. Çünkü bir gün tekrar geri gelmeyi planlıyorum.

O güne dek Türkiye’yi ve güzel insanlarını özleyeceğim.