Bir Türk yurdu olarak Afganistan

Doğu Türkistan’la Türkmenistan arasındaki bölge Türkistan’ın doğal bir parçası, buna şüphe yok. Hazar’dan Kaşgar’a, Altaylardan Hindikuş Dağları’na coğrafî ve beşerî bir bütünlük olduğu da bir gerçek. Kuzey Afganistan, Bedahşan’dan Herat’a, aslında Güney Türkistan’dır; tarihteki adıyla: Horasan. Türk tarihinin ayrılmaz bir parçası, millî hafıza ve kimliğin olmazsa olmazı Horasan.
Doğu Türkistan’la Türkmenistan arasındaki bölge Türkistan’ın doğal bir parçası, buna şüphe yok. Hazar’dan Kaşgar’a, Altaylardan Hindikuş Dağları’na coğrafî ve beşerî bir bütünlük olduğu da bir gerçek. Kuzey Afganistan, Bedahşan’dan Herat’a, aslında Güney Türkistan’dır; tarihteki adıyla: Horasan. Türk tarihinin ayrılmaz bir parçası, millî hafıza ve kimliğin olmazsa olmazı Horasan.

Ne biz Afganistan’da yabancıyız ne de birileri bize yabancı. Ya özbeöz kardeşlerimiz, ya da eski müttefiklerimiz onlar. Ayrılıkçılık da ayrımcılık da bize yaraşmaz. Arka bahçemiz de satranç tahtası da değil. Orası yurdumuz bizim.

Fil zoraki girdiği evi terk ediyor. Bıraktığı boşluk ev sahiplerinin istenmeyen üyelerince doldurulmasın diye yerine birilerini bırakma arayışında. Türkiye bu muhataralı halefliğe namzet görünüyor. Bunun mânâ ve mahiyeti bir yana, Afganistan’ın bizim neyimiz olduğu gerçeği önem kazanıyor. Afganistan’da tutacağımız yer, Afganistan’ın bizim zihnimizde tuttuğu yerle doğrudan irtibatlı.

“Özbekler Özbekistan’a, Türkmenler Türkmenistan’a, Hazaralar da kabristana” diyen Peştu kavmiyetçisi Taliban unsurları varken Afganistan’da suların kolay durulmayacağı aşikâr.
“Özbekler Özbekistan’a, Türkmenler Türkmenistan’a, Hazaralar da kabristana” diyen Peştu kavmiyetçisi Taliban unsurları varken Afganistan’da suların kolay durulmayacağı aşikâr.

“Özbekler Özbekistan’a, Türkmenler Türkmenistan’a, Hazaralar da kabristana” diyen Peştu kavmiyetçisi Taliban unsurları varken Afganistan’da suların kolay durulmayacağı aşikâr. “Afganistan suni bir adlandırmadır; kuzeyi Türkistan, güneyiyse Peştunistan’dır; er geç dağılacak, şu hâlde Türkler şimdiden başının çaresine bakmalı!” diyen Kuzey İttifakı mensupları varken de pirincin taşlarını ayıklamak kolay olmayacak.

Çıktık Horasan’dan eyledik sökün

Doğu Türkistan’la Türkmenistan arasındaki bölge Türkistan’ın doğal bir parçası, buna şüphe yok. Hazar’dan Kaşgar’a, Altaylardan Hindikuş Dağları’na coğrafî ve beşerî bir bütünlük olduğu da bir gerçek. Kuzey Afganistan, Bedahşan’dan Herat’a, aslında Güney Türkistan’dır; tarihteki adıyla: Horasan. Türk tarihinin ayrılmaz bir parçası, millî hafıza ve kimliğin olmazsa olmazı Horasan.

“Çıktık Horasan’dan eyledik sökün”, Aral’dan Horasan’a, Horasan’dan Anadolu’ya tarihteki yolculuğumuzun özetidir. Anadolu’ya İslam mayasını çalan Horasan erenleri oralıdır. Mevlana Belhlidir mesela. Belh, günümüzdeki Mezar-ı Şerif’tir.

“Çıktık Horasan’dan eyledik sökün”, Aral’dan Horasan’a, Horasan’dan Anadolu’ya tarihteki yolculuğumuzun özetidir. Anadolu’ya İslam mayasını çalan Horasan erenleri oralıdır.
“Çıktık Horasan’dan eyledik sökün”, Aral’dan Horasan’a, Horasan’dan Anadolu’ya tarihteki yolculuğumuzun özetidir. Anadolu’ya İslam mayasını çalan Horasan erenleri oralıdır.

Afganistan’ın kuzey sınırı olan Ceyhun nehri, uzun devirlerden beri Türklerle anılır. Pek çok Türk imparatorluğu buradan neşet etti. Milat öncesinde Sakalardan, sonrasında -bilinen en eski Türk boyu sayılan- Yueh-Çilerden 18. asrın ortalarına dek Afganistan’da neredeyse kesintisiz ve mutlak bir Türk hâkimiyeti söz konusudur. Kuşanlar, Ak Hunlar, Gazneliler, Selçuklular, Gurlular, Timurlular, Harezmşahlar, Şeybaniler, Babürlüler, Avşarlar…

Doğal tüccar ve akıl hocalarımız

Özbekistanlılar ve Türkmenler başta olmak üzere irili ufaklı birçok Türkî unsur bu devirlerin bakiyesidir. Kazak, Kırgız, Kızılbaş, Karakalpak, Aymak… 32 milyonluk Afganistan nüfusunun onda birinden fazlasını teşkil eden bu toplulukların yanı sıra Hazaraların da en azından bir kısmının Türk kökenli olduğu şüphesizdir. Ülkenin kalbi mesabesindeki Hazaracat’ta yurtlanan bu nüfus, 3 milyon civarındadır. 1600’lerin başında Şah Abbas zamanında Şiiliği ve Farsçayı benimseseler de isimlerindeki Hazara bile Türkçe ve Moğolcadaki “bin” kelimesinin karşılığıdır.

Özbekistanlılar ve Türkmenler başta olmak üzere irili ufaklı birçok Türkî unsur bu devirlerin bakiyesidir. Kazak, Kırgız, Kızılbaş, Karakalpak, Aymak
Özbekistanlılar ve Türkmenler başta olmak üzere irili ufaklı birçok Türkî unsur bu devirlerin bakiyesidir. Kazak, Kırgız, Kızılbaş, Karakalpak, Aymak

Cengiz Han’ın ordusundaki bin kişilik birliğin istila sonrası bölgede kalarak Türk oymaklarıyla evlilik kurmasıyla bu terkip şekillenmişti. Sonradan Timur’un kumandanlarından Botay Buga’nın Çağataylardan oluşan birlikleri de oraya yerleşenler arasındaydı. Keza Poladî aşireti de Timur’un subaylarından Pir Muhammed Polad’ın torunlarıdır. Polad ismi Türkçedir ve Moğollar arasında bulunmaz. Şeyh Ali ve Bayatlar gibi Türkmen olarak bilinen başka aşiretler de vardır.

Cengiz Han’ın ordusundaki bin kişilik birliğin istila sonrası bölgede kalarak Türk oymaklarıyla evlilik kurmasıyla bu terkip şekillenmişti.
Cengiz Han’ın ordusundaki bin kişilik birliğin istila sonrası bölgede kalarak Türk oymaklarıyla evlilik kurmasıyla bu terkip şekillenmişti.

Nüfusun dörtte birini oluşturan Tacikler ise dillerinden ötürü Parsivan yani Farsça konuşanlar olarak anılır. Az da olsa aralarında asimile olmuş Türkler vardır fakat bundan daha mühimi Taciklerin Türklerle olan tarihî bağlarıdır. Ceyhun-Seyhun (Amuderya-Siriderya) arasının mukim kavmi Taciklerin ataları Soğdlar, “doğal tüccar”, diplomat, bürokrat ve “akıl hocası” olarak Türklerle daima ortak hareket etmiş, onların tebaası ve komşusu olmuşlardı. Arap fatihlere karşı Türklerle birlikte savaştılar. Müslümanlaşmayla beraber de pek çok İslâmî kavramı Farsçalaşmış olarak onlardan aldık. Namaz, abdest, oruç, İran’dan evvel Taciklerle olan komşuluğumuzun armağanları.

Peştuların en güçlü iki kolu

Peki ya Peştular? Nüfusun takriben yarısıyla Türklerin alâkası nedir? Patan, Pahtun, Paştun adlarıyla anılan kavmin Aryen olduğu Batılıların dayatmasıdır. En bütüncül yaklaşım ise onların Hint asıllı yerli halk ile kuzeylilerin bir karışımı olduğu yönündedir. Şöyle ki: Ak Hun hâkimiyeti sonrasında Ceyhun’un güneyi Türk beyleri şahîlerin idaresine geçti. Bunlar Kabulşahîler ve Zabulşahîler diye ayrılıyordu. Nüfus olarak ciddi bir kütleydiler, nitekim Taberî 645 yılını anlatırken İndüs-Ceyhun nehirleri arasında, Kandahar dâhil, Türklerin yoğun olduğunu belirtir. Birunî de Kabil’le ilgili bunu doğrulayan bilgiler verir. İşbu nüfus gücüdür ki 10. asırda Gaznelileri tarih sahnesine çıkaracaktır.

Peki ya Peştular? Nüfusun takriben yarısıyla Türklerin alâkası nedir? Patan, Pahtun, Paştun adlarıyla anılan kavmin Aryen olduğu Batılıların dayatmasıdır.
Peki ya Peştular? Nüfusun takriben yarısıyla Türklerin alâkası nedir? Patan, Pahtun, Paştun adlarıyla anılan kavmin Aryen olduğu Batılıların dayatmasıdır.

Gazni şehrinde Sebük Tekin önderliğindeki devlet, bu Türkî unsurlarla Peştuları omuz omuza savaştırarak Hindistan’ın fatihleri hâline getirdi. Burada çok özgün bir durum var: Peştuların yüzde 11’i Abdalî, yüzde 14’ü Ğılzaî’dir. Abdalîler 1747’ye dek süren Türk hâkimiyetini sona erdirmiş, Peştuların en güçlü kolu olarak bilinir. Batılı ve yerli birçok tarihçiyse Abdalîlerin aslının Eftalitler yani Ak Hunlar olduğundan emindir. Bunlar Peştularla kaynaşmış, zamanla dillerini unutarak Peştulaşmış Türklerdir.

Satranç tahtası

Tıpkı en büyük rakipleri Ğılzaîler gibi. İngilizlerin bölge valisi Elphinstone ve Harezmî onların Halaç Türklerinin alt boyu olduğu kanaatindedir. Halacî adı, zamanla Ğılzaî adını almıştır. Divan-ı Lügat’it-Türk’te “Onlara Kalaç derler, ‘aç kal’ demektir, asılları budur” denir. Gazni anayurtlarıdır ve günümüzde Kandahar, Kabil, Celalabat üçgenindeki Peştuların çoğu bunlardandır. Turan, Buran, Ender, Tarakî, Hotak, Tokhi gibi aşiret adlarının eski Türkçe olması tesadüf değildir. Daha ilginci 1722’de İran’ı bozguna uğratıp İsfahan’ı zapt ettiklerinde bunu İran içlerindeki Halaç Türklerinin desteğiyle yapmış olmalarıdır.

Tıpkı en büyük rakipleri Ğılzaîler gibi. İngilizlerin bölge valisi Elphinstone ve Harezmî onların Halaç Türklerinin alt boyu olduğu kanaatindedir.
Tıpkı en büyük rakipleri Ğılzaîler gibi. İngilizlerin bölge valisi Elphinstone ve Harezmî onların Halaç Türklerinin alt boyu olduğu kanaatindedir.

Ğılzaîler Timur’un ve Babürlülerin tarafında yer alırken Abdalîler İran’ı tercih etti. Safevîlere ve Avşarlara karşı Ğılzaîler silahlı bir muhalefet ortaya koyarken Abdalîler onlarla aktif işbirliği yaptı. Bu tefrikanın izlerini yakın tarihte bile takip etmek mümkündü: Zahir Şah, Abdalî’ydi, işe bak ki onu deviren Komünist subayların tamamı (Nur Muhammed Tarakî, Hafızullah Emin, Necibullah) Ğılzaî’ydi. Komünist cunta Halkî-Perçemî diye ikiye bölündüğünde Halkçıların önderleri Ğılzaî, Bayrakçıların ise Abdalî’ydi.

  • Peştu mücahit reislerin en büyüklerinin de Ğılzaî olmasına ne demeli? Hikmetyar ve Sayyaf mesela. Ya Taliban liderlerinin de Ğılzaî oluşuna? Molla Ömer, Hotak aşiretindendir. Ünlü Hakkanî ailesi Zadran (Cadran) aşiretindendir. Veziristan ve diğer yörelerdeki kabilelerin birçoğu da uzak akrabalarımız olan Karlanîdir ve Taliban’ın tabanını teşkil etmektedir.

Ne biz Afganistan’da yabancıyız ne de birileri bize yabancı. Ya özbeöz kardeşlerimiz, ya da eski müttefiklerimiz onlar. Ayrılıkçılık da ayrımcılık da bize yaraşmaz. Arka bahçemiz de satranç tahtası da değil. Orası yurdumuz bizim.