Bir yarımadanın çilesi

Kore sorunu, Korona sonrasında Çin’e ne ceza kesileceğine bağlı olarak sürpriz şekiller kazanabilir. Kim’in bir veliahtı da olmadığına göre Komünist sultanlık her an son bulabilir. Sabah Serinliği Ülkesi asırlar sonra güler mi? Coğrafyası değişmeden Kore’nin makûs kaderi değişir mi? Belki de yanılıyordur İbn-i Haldun, kim bilir.
Kore sorunu, Korona sonrasında Çin’e ne ceza kesileceğine bağlı olarak sürpriz şekiller kazanabilir. Kim’in bir veliahtı da olmadığına göre Komünist sultanlık her an son bulabilir. Sabah Serinliği Ülkesi asırlar sonra güler mi? Coğrafyası değişmeden Kore’nin makûs kaderi değişir mi? Belki de yanılıyordur İbn-i Haldun, kim bilir.

Coğrafya... Kore’nin en kısa özeti budur. Kaderi, İbn-i Haldun’u doğrulamak için elinden geleni yapmıştır. Üç tarafı Pasifik’le çevrili bir yarımada; Çin deniz hâkimiyeti için onu bir köprübaşı, Japonya ise kıtaya çıkıp kaynaklara doğru ilerlemek için bir atlama taşı olarak görür. Barışçıl bir halk, tahmilî savaşlara mahkûmdur. Binlerce yıldır Çin karşısında kendini bulmaya ve korumaya çalışmışken 1592’de 200 bin askerle karaya çıkan Japonya yeni belâsıdır.

Genç yaşında bu kadar sık ölüm haberine konu olmaktan sıkılmış gözükmese de bu sefer durumun ciddiyeti rejimin kurucusu dede Kim’in doğum yıl dönümüne katılmayışından belliydi.
Genç yaşında bu kadar sık ölüm haberine konu olmaktan sıkılmış gözükmese de bu sefer durumun ciddiyeti rejimin kurucusu dede Kim’in doğum yıl dönümüne katılmayışından belliydi.

Adını her gün duyarız. Füze ve diktatör kelimeleri geçiyorsa kuzey, dizi ve misyoner kelimeleri geçiyorsa güneyden söz ediliyordur, biliriz. Şu var ki güneyin ünlü marka ve cinsiyetsiz müzik grupları, haber piyasasında kuzeyin Komünist hanedanlığıyla rekabet edemez. Kim, daima manşettedir.

Genç yaşında bu kadar sık ölüm haberine konu olmaktan sıkılmış gözükmese de bu sefer durumun ciddiyeti rejimin kurucusu dede Kim’in doğum yıl dönümüne katılmayışından belliydi. Baba Kim de 2008’de böyle bir törene katılmadığında felç geçirdiği gerçeğini saklayamamıştı. Neyse ki torun Kim ölmemiş, sadece Çinli doktorların da imdada geldiği bir kalp ameliyatı geçirmiş.

Üç hafta sonra kameralara gözükür gözükmez sınır hattında kuzey tarafının ateş açması, güneyin de karşılık vermesiyle yaşanan gerginlik, Kore gerçeğini anlamak için zihinlerimizi bir kez daha kışkırtır: Asya’nın doğu ucunda tüm bu olan bitenin mânâsı nedir?

Japon Nefreti

Coğrafya... Kore’nin en kısa özeti budur. Kaderi, İbn-i Haldun’u doğrulamak için elinden geleni yapmıştır. Üç tarafı Pasifik’le çevrili bir yarımada; Çin deniz hâkimiyeti için onu bir köprübaşı, Japonya ise kıtaya çıkıp kaynaklara doğru ilerlemek için bir atlama taşı olarak görür. Barışçıl bir halk, tahmilî savaşlara mahkûmdur.

Binlerce yıldır Çin karşısında kendini bulmaya ve korumaya çalışmışken 1592’de 200 bin askerle karaya çıkan Japonya yeni belâsıdır.

Kore bir işgalciyi def etmek için bir diğerini davete mecburdur. Kral kaçıp Çin’den yardım dilenir. Yıllar boyu süren savaşta ülke tarumar olur, nüfusun 5’te 1’i, 3 milyon Koreli ölür, krallarının mezarları bile soyulur. Tüm bunlar Japonlara duyulan nefret için kâfidir. Ama Japonlar bununla yetinmeyecektir.

Japonlar endüstri devrimini daha erken yapıp yarımada üstündeki baskısını artırınca, Kore bu defa Ruslardan medet umar. Japonlar, Rus yanlısı Kraliçe Min’i öldürerek karşılık verir, ertesi yıl kralın yeni sığınağı Rusya’dır. Adını Kore İmparatorluğu olarak değiştirse de kaderi değişmez. İki imparatorlukla çevrili devletçik, şimdi bir üçüncüsü ile de çevrelenmiştir.

İanfu

Askerinin moralini yüksek tutmak için kadın köle kaynağı. İanfu denir onlara.
Askerinin moralini yüksek tutmak için kadın köle kaynağı. İanfu denir onlara.

1905 savaşında Ruslar Mançurya’da beklenmedik ve acı bir yenilgi yaşar. Bu, Kore için Japon işgali mânâsına gelmektedir. Metazori imzalatılmış anlaşmalarla teslim alınır ve 1910’da Japon sömürgesi ilan edilip vali tayin olunur. Seyyah Abdürreşid İbrahim Efendi, ülkeyi esefle dolaşır, “Koreliler ölmüş, yakında cenazesini kaldıracaklar” diye tekrar edip durur. 1 Mart 1919’da büyük çaplı isyan da kanla bastırılınca Kore için trajedi derinleşir. Ama henüz dip değildir.

Ülke, Japonya nezdinde nüfusu için gıda ambarı, ürünleri için de dükkândır. İkinci Dünya Savaşı başladığında ise lojistik üs ve insan gücüdür. Bir de askerinin moralini yüksek tutmak için kadın köle kaynağı. İanfu denir onlara, İngilizcesiyle Comfort Women yani ‘Rahatlama Kadınları.’ Çinli, Tayvanlı ama çoğu Koreli en az 200 bin kadın. Savaş sonrası ülkelerine dönmesine izin dahi verilmez, yok edilirler. Kore için bu aşağılayıcı hatıralar Japonları ebedî düşman saymasının sebebidir.

ABD, iki kutuplu dünya modelini Kore’de hayata geçirir: Sovyetlere Kore’yi ikiye bölmeyi teklif eder. Ne tesadüf ki, tam da bugünkü sınırın geçtiği 38. paraleli baz alarak... Kore’nin başucunda artık 4. bir imparatorluk vardır.

Rusça Harekât Planı

Harekât planı Sovyet subaylarınca ve “Rusya doğumlu” Korelilerce iki dilde hazırlanır.
Harekât planı Sovyet subaylarınca ve “Rusya doğumlu” Korelilerce iki dilde hazırlanır.

1949 Ocak’ında Beyaz Saray, “Kore’nin Uzak Doğu’daki Savunma Hattı içinde bulunmadığını” bildirir. Bu açıkça, her fırsatta sızma yapıp güneyi karıştıran kuzeyli Komünistlere ve zaten bir yere gitmemiş olan Sovyetlere ülkeyi kendi lehlerine birleştirmek için verilmiş bir icazettir.

Kuzey anayasası tüm Kore’yi kendi ülkesi olarak vazediyordu. İkiliğe son vermek için Kim İlsung Moskova’ya gidip Stalin’den izin ister. Harekât planı Sovyet subaylarınca ve “Rusya doğumlu” Korelilerce iki dilde hazırlanır. 25 Haziran 1950’de ani bir hücumla yapay sınırı geçip 4 günde Seul’u zapt ederler. 27 Haziran’da BM müdahale kararı alır.

Kendi kuzeyinden gelen tehditten kurtulmak için NATO şemsiyesi altına girme mecburiyeti hisseden bir ülke Kore’ye asker göndereceğini duyuran ikinci ülke olur. Menderes bunu meclise bile danışmadan yapar ama doğrusu CHP de arzuludur. Nitekim Celâl Bayar, “NATO’ya niçin girmediniz?” diye sorduğunda İnönü’den “Onlar istediler de biz mi girmedik Celâl Bey?” cevabını almamış mıdır?

  • Türk askeri gelmeden önce Kore’de BM adına görev yapan iki mason ve Sabetayist vardır: Turgut Sunalp ve Kasım Gülek. Rockefeller bursuyla Cambridge’de okumuş mason Gülek, kuzeylilerin eline esir düştüğünde ABD’nin himmetiyle kurtulur. Daha sonra CHP’nin kurmaylarından olacak, FETÖ’yü MOON’laştırarak ve CIA’ye armağan ederek borcunu ödeyecektir.

NATO’ya Giriş Bileti

NATO'ya girebilmek için 900 Mehmetçik kendini feda eder.
NATO'ya girebilmek için 900 Mehmetçik kendini feda eder.

İlk tugay 17 Ekim’de karaya çıkar. Kasımda başlayan ABD öncülüğündeki BM taarruzu, Komünistleri püskürterek kuzeyin başkenti Pyongyang’ın kapısına dayanır. Ne var ki, Kuzey Kore’yi ABD’ye karşı bir tampon olarak kullanma niyetindeki Çin, 38. paralelin geçilmesini savaş sebebi saymış ve 800 bin askerle cenge dâhil olmuştur.

Türk tugayları 9. Kolordu’nun ihtiyatıdır ancak Çin işin içine girince taarruz geri çekilişe dönmüş ve Türk askerine hassas bir müdafaa görevi düşmüştür. Destansı bir iş çıkarırlar; sonradan can veren yaralılarla toplamda 900 Mehmetçik kendini feda eder. NATO’ya giriş bileti alınmıştır.

İki tarafın da ilerleyişi son bulur. Sınır hattında mevzilerde sıkışan savaş 27 Temmuz 1953’te ateşkesle sona erer. BM’nin toplam kaybı 40 bini aşkındır, bunun 36 bini Amerikan’dır. İki Kore 600 bin, Çin’se 500 bin kayıp vermiştir. Kore bölündüğüyle kalır, bir barış anlaşması bile imzalanmaksızın. Savaş sona ermiş değildir, resmen devam etmektedir. Nitekim Kuzey, bunun unutulmaması için elinden geleni yapacaktır.

Kim’in Casusları

Cuçe denen, kimsenin mânâsını bilmediği, ucube bir Komünizm uyarlamasını, kaskatı bir resmî din hüviyetinde halkına dayatır.
Cuçe denen, kimsenin mânâsını bilmediği, ucube bir Komünizm uyarlamasını, kaskatı bir resmî din hüviyetinde halkına dayatır.

Japonlara karşı çetecilik etmiş, Rusya’da eğitim görmüş, dünya savaşında Sovyet ordusunda binbaşı rütbesiyle görev almış Kim İl-Sung’un ilk işi parti içindeki rakiplerini Stalin’vari usullerle temize havale etmektir. Sonra esirler üstünde sınanan beyin yıkama yöntemlerini elden geçirip toplum üstünde uygular. Cuçe denen, kimsenin mânâsını bilmediği, ucube bir Komünizm uyarlamasını, kaskatı bir resmî din hüviyetinde halkına dayatır. Çin ve Rusya’ya bağımlı rejim, gelirin 4’te 1’ini orduya harcayarak güçlü bir savaş aygıtına dönüşür.

Sızma ve tacizlerin sonu gelmez. 1968’de özel eğitimli 31 komando, Güney Kore devlet başkanının Mavi Ev’ine baskın yapar. Sağ kalan son komando teslim olur; cezayı anne-babasıyla bir statta kurşuna dizilerek öder. 1983’te Burma’daki Güney Kore heyeti bombalı saldırının hedefi olur, 4’ü bakan 17 kişi ölür. 1988 Seul Olimpiyatları’nı sabote etmek için havalimanında patlayan bomba 115 can alır. Failler bittabi Kim’in casuslarıdır.

Barış Çubuğu

Firavun gibi yaşamış Komünist kral 1994’te öldüğünde tıpkı Firavun gibi mumyalanıp Güneş Sarayı’na konur. Yerine geçecek şahsı 1980’de tayin etmiştir. Oğlu Kim Yong-İl, babasını sadece ilahlık iddiasında takip etmeyi becerir. Diğer her konuda başarı grafiği yerlerdedir.

  • Halkı açlıktan kırılmaktadır. Seçemedikleri bir ev, yarım yamalak bir tedavi, karın tokluğuna bir hayat karşılığında her türlü hak ve özgürlüğünü kaybetmiş halkın kaçacağı bir yer de yoktur. Nükleer füze denemelerinde havaya zıplayıp sevinmek zorundadır üstelik.

Sovyetler dağılınca Dede Kim, nükleer bir zırha bürünme kararı almıştır. Kore, böylece 90’lardan itibaren küresel sorundur. Üvey kardeşini zehirletse, eniştesini aç 120 köpeğe yedirtse, savunma bakanını uçaksavarlarla infaz ettirse de torun Kim aslında uzlaşmaya hevesli biri. O sansasyonel füze denemeleri de ABD’ye uzatılmış barış çubukları. Talepleri ne meçhul ne de imkânsız: Yaptırımları kaldır, tatbikatları durdur, “gangster gibi davranmak”tan vazgeç!

Birinin Rüyası Diğerinin Kâbusu

Birleşik güçlü bir Kore’yi Japonya istemez.
Birleşik güçlü bir Kore’yi Japonya istemez.

Kafası net: Kaddafi ve Saddam nükleerden vazgeçti ama hem koltuktan hem kelleden oldu. Ben vazgeçeceksem müşahhas ve sağlam garantiler edinmeliyim. Peki, bunu kim verebilir? Kore sorunun çözülmesini isteyen bir ABD var mı ki? İstese bile, birinin rüyası diğerinin kâbusu olan Uzak Doğu’da bunu icraya kudreti ve hüneri yeter mi? Çünkü birleşik güçlü bir Kore’yi Japonya istemez. ABD ve Japonya’nın razı geldiği birliği de Çin bir tehdit sayar. Rusya ise Kore’nin borçların silip daha güçlü durmaya, rakiplerini oyalayıp enerjilerini harcatacak uzak bir dava olmasını yeğlemeye devam eder.

Tweetlerle dünyaya nizam vereceğini sanan Trump’ın stratejisiz, derinliksiz tokalaşma şovlarıyla da çözülmez bu iş. Kore sorunu, Korona sonrasında Çin’e ne ceza kesileceğine bağlı olarak sürpriz şekiller kazanabilir.

Kim’in bir veliahtı da olmadığına göre Komünist sultanlık her an son bulabilir. Sabah Serinliği Ülkesi asırlar sonra güler mi? Coğrafyası değişmeden Kore’nin makûs kaderi değişir mi? Belki de yanılıyordur İbn-i Haldun, kim bilir.